• haksız rekabeti önlemek, üreticiyi korumak gibi nedenlerle devletin yada belediyenin, en düşük veya en yüksek fiyatı belirlemesi, bu fiyatın üzerinde satış yapmak yasaktır. ama çok daha ucuza satılıyorken, el altından pahalıya verilebilir, bu satıcıyı memnun eder, müşterinin salaklıını kanıtlar. salaktır ama nimettir.
  • osmanli zamaninda carsida satilan mallarin, makamlarca ayarlanan fiyati.
  • bir sivas - divriği türküsünde şöyle geçer:

    bülbül kaça aldın gülün narhını. *
  • şemseddin sami'nin ’'ihtiyâcât-ı zarûriyyeden olan et ve ekmek gibi şeylere cânib-i hükûmetten tayîn olunan bahâ'' olarak tanımladığı kelimedir. (bkz: kamus-ı türki)

    osmanlı imparatorluğu narh konusunda büyük hassasiyet göstermiştir. öyle ki sadrazamlar dahi çarşamba günleri esnafı teftişe çıkarak esnafın; kaliteye, fiyata uyup uymadıklarını denetlerdi.

    osmanlı’da günlük, mevsimlik narhlar yapılmasının dışında savaş, abluka, kıtlık, doğal afetler gibi durumlarda da narha başvurulurdu. mevsimsel olarak; ekmek, süt gibi ürünlerin yaz ve kış aylarında fiyatları farklıydı. harmandan sonra ekmek fiyatları tekrar düzenlenirdi. ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde narh tespitine gidilirdi. sefer zamanlarında da ordunun ihtiyacını karşılamak için malların toplanması ve üretici sayısının azalmasından dolayı mal arzı azalırdı ve fiyatlar artardı. bu durum karşısında devlet yeni narha başvururdu. ayrıca sel, deprem, kuraklık gibi durumlarda da narh uygulamasına gidilirdi.

    narh için piyasa durumunu takip eden görevliler ise muhtesiplerdi. muhtesipler, devamlı çarşıları ve pazarları kontrol ederlerdi. fiyat belirleme konusunda kadıların en büyük yardımcılarıydı. narhı, kadılar belirlerdi. fakat narh belirlenirken esnafın da fikri alınırdı. osmanlı'daki narh uygulaması 19. yüzyılda kaldırılmıştır ve serbest piyasaya geçilmiştir.

    sonuç olarak osmanlı imparatorluğu, piyasadaki fiyatların adil olması ve alış ve veriş ilişkilerini düzene sokmak için narh uygulamasına başvurmuştur. bu uygulama ile devlet, esnaf ve tüccarın yüksek derecede kâr yapmasının önünü keserek, sermaye birikimi sonucunda güçlü ailelerin ortaya çıkmasını engellemek istemiştir.
  • devlet bir yandan loncaları desteklemek üzere loncaların kendi koydukları kurallara geçerlilik kazandırmaya çalışırken, diğer taraftan ihtisab veya hisba adı verilen bir dizi kural ve düzenlemeyle loncaları ve dolayısıyla şehir ekonomisini denetlemeye çalışmıştır. ihtisab kurallarının saptanmasında ve uygulanmasında devlet loncalarla birlikte hareket eder, en önemli kararlar kadı tarafından lonca temsilcileriyle birlikte verilirdi. bu düzenlemeleri devlet adına muhtesib adı verilen bir görevli yürütürdü. muhtesib aynı zamanda loncalardan devlet adına vergi toplardı. ihtibas uygulamaları içinde en önemlisi, üretilen malların kalite standartlarına ve fiyatlarına ilişkin düzenlemelerdi. bu düzenlemelere narh adı verilirdi. narh uygulamalarıyla devlet şehir halkını fiyat artışlarına ve fiyat dalgalanmalarına karşı korumayı ve böylece şehirde toplumsal ve siyasal istikrar sağlamayı amaçlıyordu. bu amaçla esnaf sık sık teftiş edilir, fiyatlar ve kullanılan ağırlıklar denetlenir, istifçi ve karaborsacılar izlenir, tedavüldeki çeşitli paraların değerleri saptanırdı. narh uygulamaları için talep bir ölçüde de loncaların kendilerinden gelmekteydi. çünkü bu uygulamalar sayesinde kimi ustaların aşırı kârlar elde etmeleri ve ustalar arasında büyük farklılıkların ortaya çıkması engellenmiş oluyordu. osmanlı devleti'nde ihtisab düzeni uygulamaları 19. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. loncaları korumak amacıyla devlet hammadde piyasalarına da sık sık müdahale etmiştir. bu müdahaleler sarayın, ordunun veya başkent istanbul'un gereksinimleri söz konusu olduğunda daha da yoğunlaşmıştır...
  • serbest piyasaya aykırıdır.
  • mal ve hizmet fiyatlarının kamu otoriteleri tarafından belirlenmesi.
  • ürünlerin fiyatını belirlemek. (bkz: narh kesmek)
  • “pazarcı kazanamaz olunca malını yüksekken satmaya kalkıştı. muhtesib rüştü efendi narhların üstünde bir fiyata mal satamazsınız deyince pazarcı esnafı adamın üstüne yürümüş.” divina'nın bileziği, ayfer kafkas.
  • alelade bi iktisat terimi eskilerde kalmış, ama benim için bi şudur:

    aşık veysel - meşakkatin adın murat koymuşlar
    'dönüyor bir dolap çarkı belirsiz
    çağlayan bir su var arkı belirsiz
    veysel neler satar narkı belirsiz
    ne müşteri gördüm ne hesap gördüm.'

    bi de bu:
    ismet özel - of not being a jew
    'bir kucak
    sadece bir kucak
    açılınca açıkları kapatan
    acıkınca doyuran
    ve doyurunca
    nasıl da perişan, ne kadar da ölçülü
    darası alınmaz yüküm bu benim
    kayda geçirilemez, narhı konulmaz
    resmen ve alenen ifade usulü yok
    gözümün feri saydım onu, gücüm bundadır
    dizimin dermanıdır o
    buradan gelir cesaretim
    bende bu kucak olduktan sonra
    iyi veya kötü ne yapılabilir
    kendi hayatı aleyhine
    binlerce defa dolap
    çevirmiş olan bana?'

    bunu okuyana narhı konulmaz bir aşk diliyorum :)
hesabın var mı? giriş yap