• asil adi mustafa naim olan unlu turk tarihcisi.
  • 1980'lerde ve 1990'larin baslarinda arnavutkoy'de munir nurettin selcuk'un evini mekan etmis, selim selcuk'un islettigi unutulmaz jazz makani. o zamanlar istanbul festivali'ne konuk olan jazz sanatcilari jam sessionlarini orada yaparlardi. konserlerden sonra cumle alem oraya gidilir, pat metheny'den ornette coleman'a, joe zawinul'dan spyro gyra'ya kadar bilimum muzisyenin iskender paydas, gurol agirbas, ozan dogulu, can ayer, hakan ayer, imer demirer ve selim selcuk gibi insanlarla sahnedeki alis-verisleri seyredilirdi.
  • coltrane'in abidevi eseri.
  • en ünlü osmanlı tarih­çilerinden olan naima'nın asıl adı mustafa'dır. doğum yeri olan halep'te öğrenim gör­dükten sonra 1680'lerin başında istanbul'a giderek saraya girdi. 1695'te divan-ı hüma­yun kalemine geçince yeteneklerini gösterme olanağı buldu. 1700'de amcazade hüseyin paşa sadrazam olunca naima'yı vakanüvisliğe (resmi tarih yazıcılığı) getirdi. önceki tarihçi­lerden kendisine devredilen notları özenle inceleyip sözlü ve yazılı kaynaklara başvura­rak değerlendirdikten sonra, altı ciltten olu­şan ünlü yapıtını kaleme aldı. naima tarihi adıyla tanınan bu yapıt 1574-1655 arasındaki olayları kapsar. daha sonra 1655-1703 arasını da yazmaya girişti, ama başka görevler veril­mesi, 171 ede gelibolu'ya sürülmesi, 1712'de döndükten sonra eski durumunu koruyama­ması ve 1714'te vakanüvislik görevinden alın­ması gibi nedenler yüzünden bunu gerçekleş­tiremedi. naima 1715'te defter eminliği göre­viyle atandığı mora'da patras'da öldü.
  • "o şarkıyı yazan bestekar ne güzel bestekardır, ve onun üzerine emprovize eden saksofoncu da ne güzel saksofoncudur."
  • osmanlı'nın ilk resmi vakanüvisi yani tarih yazıcısı kabul edilen zattır. eseri olan "naima tarihi"'ni ilk kez ibrahim müteferrika iki cilt olarak basmıştır.
  • afrikanın yaratıcılık tanrıcası..john coltrane'in unlu baladı
  • vakanüvis, tarih yazarı. eseri olan, naima tarihi'nin mehmet ipşirli tarafından latin harfleriyle, transkripsiyonu yapılmış ve türk tarih kurumu tarafından 2007'de basılmıştır. ilk vakanüvis'tir. değerli bir müverrihtir ama benim gözümde dönemin en büyük tarihçisi fındıklılı silahdar mustafa ağa'dır.
    http://e-magaza.ttk.gov.tr/…t_id=82&product_id=2168
  • ahmet refik altınay, naima adlı kitabına şu şekilde başlar "naima'nın yaşadığı devir, milletin mütevali (birbiri ardına devam eden) felaketlere duçar (tutulmak) olduğu, elim mağlubiyetlerle dolu bir devirdi. dahilde inzibat, nizam ve kanun kalmamıştı. müftü (aslında müftü değil şeyhülislamdır) feyzullah' efendi'nin (beşik ulemalığını osmanlı literatürüne sokan kişi [ kendisi erzurum'ludur beşik uleması olan ilk kişi ise oğlu fethullah efendidir], edirne vak'ası denen bir olay neticesinde linç edilmiş ve cesedi bir nehire atılmış [muhtemelen meriç] naaşı asla bulunamamıştır [1703]) tagallup (zorbalık, baskı) zamanıydı. herkes büyüklerden birine intisap (bağlanma) eder, bu suretle yaşamaya çalışırdı. riyakar (yalancı, ikiyüzlü) cahillerin ve dessas (aldatıcı, oyunbaz) zenginlerin kıymetleri herkesten yüksekti. menasıp (memuriyet), ehline verilmezdi. ilim ve marifete kimse rağbet etmezdi." bahsedilen zaman dilimi 17. yy.'ın sonu ile 18. yy.'ın başlarına denk gelmektedir. gerçekten de naima efendi'nin hayatını incelediğimizde elinden geldiğince tarafsız yazamaya çalıştığı eseri (ravzatü'l-hüseyn fi hulasatı ahbari'l-hafikayn ["hüseyin’in(amcazade) bahçesinden doğu ve batı haberlerinin
    özetlerinin toplanması" [hüseyin amcazade, naima'nın tarihçi kimliğine bürünmesine yardımcı olan ona hamilik eden kişidir, eserin yazılmasının vesilesi hüseyin amcazade olduğu için naima ahd-e vefa olarak bu eserine bu ismi vermiştir] nam-ı diğer "tarih-i naima" [naima tarihi demekle de meşhurdur]) pek çok kez devrin idarecilerini rahatsız etmiş hanya'ya sürülen ilk kişilerden olmuştur (hanya'yı konya'yı görmekteki hanya, bu hanya'dır (hanya, girit adasındaki önemli bir kal'adır. bu kal'anın alınması adanın fethinin ilk adımı olmuştur. ancak 1645'de bu kal'a fethedilse de adanın fethi tam anlamıyla 1670'de nihayete eriştirmiştir). naima adaya kalabend (oldukça ağır bir cezadır. ölüm riski oldukça yüksektir, bu cezanın bir tık serti küreğe koşulmaktır) olarak yollanmış ve orada altı ay ikamet etmiştir, ancak adaya gidişi de oldukça olaylıdır. bir arkadaşı ile sürgüne yollanmış olan naima gelibolu'da [boğazhisarı'nda] saklanmış bu durum fark edilince gelibolu beyine oldukça sert bir emir yazılmış ve naima hanya'ya gitmek durumda kalmıştır (arkadaşı [ali bey] ise kıbrıs'a sürülmüştür) istanbul'da ikamet etmekte olan eşi divan'a içinde bulunduğu müşkülü yazınca affedilmiş ve anayurda gelmesine izin verilmiştir. ancak dönüş izni asitaneye (istanbul'a) değil bursa'ya dır. ancak bursa günleri de çok uzun sürmemiş bir sene sonunda başkente dönmesine izin verilmiştir. aistaneye dönünce divanda katiplik görevine tayin edilmiştir (oldukça kıymetli bir görevdir) bu göreve uzun süre kalamamış aleyhinde kurulan ittifaklar neticesinde silahtar katibi mertbesine düşürülmüştür, daha sonra anadolu muhasebesinde görevlendirilmiştir. mora seferinin nihayetinde mora'ya defter emini olarak gönderilmiştir (sürürmüştür ?), hayatını orada kaybetmiştir ve naaşı tam olarak belirlenememiş bir caminin avlusuna defnedilmiştir.

    lafı çok uzattım aslında bazen naima'nın yaşadığı devride yaşamak isterdim. ancak ahmed refik'in yukarıdaki satırlarını okudukça naima ile tanışmak için bile olsa o devirde yaşamaya değmeyecek olduğunu düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap