• ithaki'den rusça aslından yapılan çeviriyle çıkanı tam bir sayfa düzenlemesi, çeviri hatası, anlatım bozukluğu, yazım yanlışı ve noktalama hatası faciası.

    abartmıyorum, hayatımda okuduğum en kötü sayfa düzenlemesine sahip kitap. çok fazla yazım yanlışı ve noktalama hatası var. en önemlisi de ne dediği anlaşılmayan çeviri hatalarından ve anlatım bozukluklarından geçilmiyor. okumayı zorlaştıralım deseler daha fazlasını yapamazlardı.

    bunları kitabın daha ilk 50 sayfasında anladım ve kendime eziyet ederek (baştan) not ala ala okuyup bitirdim. bu notları da bu yazının içinde paylaşacağım.

    (baştan söyleyeyim ki çok uzun. ayrıca yazım yanlışı yapmamaya ne kadar dikkat etsem de gözden kaçırdığım olmuştur. bildirirseniz sevinirim.)

    çeviri eserleri asıl dillerinden yapılan çeviriden okumayı seviyorum ve tercih ediyorum. şu kitabı almamın iki nedeni vardı: rusça aslından çeviri ve ödüllü rusça çevirmen sabri gürses'in editörlüğü. sabri gürses'in elinden nasıl böyle bir eser çıkmış ya da sabri gürses bu eserin bu halde çıkmasına nasıl izin vermiş anlamadım. bu kitap sonrası ilk defa çevirinin çevirisinin asıl dilinden yapılan çeviriden iyi olduğunu görüyorum.

    yer yer ithaki'nin çevirisini beğenenleri hatta şahane (evet, şahane) bulanları görüyorum. şu kitabın çevirisini beğenenler net olarak söylüyorum ki türkçenin kurallarından habersizler. ithaki'nin kitaplarında genel olarak çok hata oluyor. sayfa düzenlemesinin kötülüğüne ve çeviri hatalarına bu kadar rastlanmasa da özellikle yazım yanlışı ve noktalama hatası çok fazla. forumlarda ve facebook, twitter, instagram gibi sosyal ağlarda sıklıkla dile getirilen bir durum bu. belli ki son okumadan geçmiyor kitaplar. zamanında can öz'ün youtube'da bir soru-cevap videosuna denk gelmiştim. orada kitapların pahalı olmasıyla ilgili bir soruya, "kalite için kitapları her aşamada birileri okuyor. o yüzden pahalı. daha ucuz olması için kaliteden ödün vermem gerekir," gibi bir cevap vermişti. bir kitapta çok fazla hataya rastlayınca ne demek istediği daha iyi anlaşılıyor.

    neyse. uzatmadan başlayayım.

    yevgeni ivanoviç zamyatin
    ithaki yayınları, 4. baskı, şubat 2015
    rusça aslından çevirenler: fatma arıkan ve serdar arıkan
    yayına hazırlayan: sabri gürses

    1. sayfa düzenlemesi

    a. diyaloglar

    * kitapta diyaloglar başta tırnak işaretleri ile başlamış sonra konuşma çizgilerine dönmüş, ancak bir standart tutturulamamış ve yine aralarda tırnak kullanılmış.

    * diyaloglar arasındaki eylemler (dedi, başını salladı, dedim ona bakarak...) ara çizgilerle ayrılmaya çalışılmış ve yer yer bu çizgiler unutulduğu için diyaloglarla eylemler, kitabın dilinin de zor olmasından dolayı birbirine girmiş. en önemlisi konuşma çizgisi (—), ara çizgi (–), kısa çizgi (-) hep aynı: tire (-). bunlarda da bir standart tutturulamamış. kimi yerde yapışık, kimi yerde arada boşluklar var. arada paragrafın ortasında konuşma çizgisiyle (ithaki'de tire ile) cümleye kaldığı yerden devam ediyor.

    bunları örneklerle somutlaştırayım.

    alt alta olan imgur ve hızlıresim linkleri aynı resimler. engelleme dolayısıyla alternatif olarak ikisini kullandım. ayrıca linklere tıklamak istemeyenler veya açamayanlar için linklerin hemen altında, hiçbir düzeltme yapmadan, yazı halinde de verdim.

    a1. tırnak işareti. en çok kullanılan, en etkili ve en anlaşılır diyalog yöntemi:

    http://i.imgur.com/ei2sqze.jpg
    http://i.hizliresim.com/1vprdg.jpg

    “mucizevi değil mi?” diye sordum.
    “evet, mucizevi. ilkbahar,” diyerek pembecik gülümsedi o-90.

    kitabın hemen başında kullanılmış. yer yer kitabın içinde de var bu tür kullanım.

    -----

    a2. konuşma çizgisi, ara çizgi, kısa çizgi

    http://i.imgur.com/jsnrmvv.jpg
    http://i.hizliresim.com/zk5le0.jpg

    - evet, burunlar da! -dedim bu sefer neredeyse bağırarak- var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...

    olması gerekenler:
    * — evet, burunlar da! –dedim bu sefer neredeyse bağırarak.– var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...
    * “evet, burunlar da!” dedim bu sefer neredeyse bağırarak. “var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...”

    -----

    kimi yerde şu şekilde ithaki'de:

    http://i.imgur.com/jgnxiql.jpg
    http://i.hizliresim.com/1vprbb.jpg

    - bu, en sevdiğim... ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler. - tam olarak: “dairelerin” en tuhafı.

    görüldüğü gibi ara çizgi konması gereken yerde ara çizgi olmadığı için anlam kargaşası var.

    olması gerekenler:
    * — bu, en sevdiğim... –ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler.– tam olarak, ‘dairelerin’ en tuhafı.”
    * “bu, en sevdiğim...” ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler. “tam olarak, ‘dairelerin’ en tuhafı.”

    -----

    http://i.imgur.com/h38dlki.jpg
    http://i.hizliresim.com/1vpxv5.jpg

    - evet, evet! tabii, tabii. elbette. ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...

    görüldüğü gibi ara çizgi konması gereken yerde ara çizgi olmadığı için anlam kargaşası var.

    olması gerekenler:
    *— evet, evet! tabii, tabii. elbette. –ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...
    * “evet, evet! tabii, tabii. elbette.” ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...

    -----

    http://i.imgur.com/jbefvxp.jpg
    http://i.hizliresim.com/57njbd.jpg

    -biliyor musunuz, - dedi ı-, - birkaç dakikalığına yan odaya geçin. l'nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu

    görüldüğü gibi bir standart tutturulamamış yine. en baştaki konuşma çizgisi bitişik, dedi eyleminden önce ara çizgiden sonra olmaması gereken boşluk var, eylemden sonra ara çizgiyi kapatmış ama bu sefer birleşik ve en önemlisi zaten ara çizgi ile ayrım yapılmışken bir daha konuşma çizgisiyle devam etmiş diyalog. elbette tüm çizgiler yine tire.

    olması gerekenler:
    * — biliyor musunuz, –dedi ı,– birkaç dakikalığına yan odaya geçin. –ı’nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu.
    * “biliyor musunuz,” dedi ı, “birkaç dakikalığına yan odaya geçin.” ı’nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu.

    -----

    http://i.imgur.com/siatew2.jpg
    http://i.hizliresim.com/javvze.jpg

    burada, katı sayısal dünyada adeta rüyadaymışım gibi, birisi yanıma oturdu, hafiften sürtündü ve "özür dilerim"- dedi.

    olması gereken:
    burada, katı sayısal dünyada adeta rüyadaymışım gibi, birisi yanıma oturdu, hafiften sürtündü ve, “özür dilerim,” dedi.

    -----

    en anlaşılmaz örneklerden:

    http://i.imgur.com/kyadoqj.jpg
    http://i.hizliresim.com/d3lrnz.jpg

    - yok, gezmeyelim. benim (gitmem gereken yeri söyledim)... lazım.

    (burada üç noktanın kullanımına dikkat edin. noktalama hataları ile ilgili kısımda tekrar değineceğim.)

    olması gerekenler:
    * — yok, gezmeyelim. benim ... –gitmem gereken yeri söyledim– lazım.
    * “yok, gezmeyelim. benim ...” (gitmem gereken yeri söyledim) “lazım.”

    -----

    http://i.imgur.com/rkkgce0.jpg
    http://i.hizliresim.com/ljqvgj.jpg

    - dinleyin: nerede o, ı nerede?- dedim. orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...

    diyalog nerede bitiyor, nerede başlıyor?

    olması gerekenler:
    * — dinleyin: nerede o, ı nerede? –dedim.– orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
    * “dinleyin: nerede o, ı nerede?” dedim. “orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...”

    -----

    ne olması gerektiğini çözemediğim bir örnek. paragrafın sonuna dikkat.

    http://i.imgur.com/6qcrelv.jpg
    http://i.hizliresim.com/a7o40r.jpg

    - ben her gece... yapamayacağım... eğer beni iyileştirirlerse... her gece yalnızken, karanlıkta onu düşünüyorum, nasıl biri olacağını, onu nasıl büyüteceğimi... o zaman benim için yaşamanın anlamı kalmayacak, anlıyor musunuz? ve siz mecbursunuz -... mecbursunuz. - dedi.

    -----

    http://i.imgur.com/d9h7mse.jpg
    http://i.hizliresim.com/1vpqnb.jpg

    - birisi... hayır, hiç olmazsa - siz... - dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese - benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...

    ara cümle hangisi? cümle yarıda kalıp başka bir cümleye mi başlıyor?

    olması gerekenler:
    * — birisi... hayır, hiç olmazsa... siz... –dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese.– benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...
    * “birisi... hayır, hiç olmazsa... siz...” dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese. “benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...”

    -----

    http://i.imgur.com/88s1py7.jpg
    http://i.hizliresim.com/nmbzml.jpg

    - yazın, - diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde. saat: 11 .30. hız: 6800...

    ara cümle nerede bitiyor ve diyalog nereden devam ediyor?

    olması gerekenler:
    * — yazın, –diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde.– saat: 11 .30. hız: 6800...
    * “yazın,” diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde. “saat: 11 .30. hız: 6800...”

    -----

    http://i.imgur.com/uyk6koi.jpg
    http://i.hizliresim.com/9oykv3.jpg

    - sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum, - dedi. ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!

    ara cümle nerede biitiyor ve diyalog nereden devam ediyor?

    olması gerekenler:
    * — sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum, –dedi.– ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!
    * “sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum,” dedi. “ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!”

    -----

    kombo:

    http://i.imgur.com/yzfmfuw.jpg
    http://i.hizliresim.com/jav0vw.jpg

    - dinleyin: nerede o, ı nerede?- dedim. orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
    - burada, - diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde - sağlam, san dişleri... ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!

    ara cümle nerede bitiyor, diyalog yeniden nerede başlıyor?

    olması gerekenler:
    * — dinleyin: nerede o, ı nerede? –dedim.– orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
    — burada, –diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde, sağlam, sarı dişleri...– ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!

    * “dinleyin: nerede o, ı nerede?” dedim. “orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...”
    “burada,” diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde, sağlam, sarı dişleri... “ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!”

    -----

    şu örnekler toplasanız üç dört farklı sayfadan çıkan örnekler. abartmıyorum, 240 sayfalık kitapta bu hatalar aynen böyle standart tutturulamış şekilde neredeyse her sayfada bir var.

    bu kadar örnek yeter diyorum ama her seferinde bunu da almalıyım deyip ekleme ihtiyacı hissediyorum sayfaları çevirdikçe.

    emin olun burada örneğine rastlamadığınız türde kullanımlar var. halbuki diyalogları tırnak işaretleri arasına alsalardı bu kadar kargaşa olmayacaktı.

    iş kültür'ün bazı klasiklerinde de kullanılıyor bu yöntem; ancak onlar tam da olması gerektiği gibi kullanıyorlar çizgileri. dolayısıyla onlarda bir sayfa düzeni açıısndan sorun olmuyor.

    -----

    b. kitabın önsözü

    http://i.imgur.com/yeugwf9.jpg
    http://i.hizliresim.com/v5ak7m.jpg

    paragraf sonunda boşluk bırakmadıkları için paragraf ve yazar bilgileri iç içe geçmiş.

    sayfa mı yetmedi? önsöz başlığını birkaç satır yukarı (kayıt başlıklarıyla aynı hizaya) alsaydınız yeterli boşluk olurdu.

    -----

    c. alıntıların kullanımı

    alıntı metinlerin normal metinler ile farkı yok. ayrıca aynı hizadalar. özel bir düzenleme yapılmadığı için okumak zorlaşıyor.

    ----------

    2. çeviri hataları ve anlatım bozuklukları

    ikisini beraber aldım, çünkü kitabın zaten zor bir dili var ve rusça aslını bilmediğim için bazı hataların çeviri hatası mı, anlatım bozukluğu mu olduğunu kestiremedim.

    ithaki, ayrıntı ve versus'un çevirilerini ingilizce çeviriye bakarak karşılaştırdım.

    -----

    ithaki: birisini öldürmek yani, insanın yaşam süresini 50 yıla indirmek suç, ama insanın yaşam süresini 50 milyon yıla indirmek suç değil.
    ayrıntı: bir kişiyi öldürmek - başka bir deyişle insanların toplam yaşamlarından elli milyon yıl azaltmak suç değildi.
    versus: bir insanı öldürmek –yani yaşamından 50 yıl almak– suç ama tüm insanların yaşamlarından 50.000.000 yılı çekip almak suç değil!

    --> ithaki'nin çevirisinde "yani" sözcüğünden sonraki virgül sonra değil önce olmalıydı. ayrıca her iki cümlede de "insanın yaşam süresini" şeklinde bir anlatım var. halbuki ikinci cümlede "tüm insanların", "insanlığın" gibi bir anlatım kullanılabilirdi.

    benzer bir hata:

    minnacık pencereler yani, gözler var.
    ---> minnacık pencereler, yani gözler var.

    -----

    gezmeye çıkar ve salona gider, taylor egzersizlerinin yapıldığı salona gider, oradan da uyumak için ayrılırız...

    --> gezmeye çıkar ve –taylor egzersizlerinin yapıldığı– salona gider, oradan da uyumak için ayrılırız...

    -----

    aslında bu ihtimal: 1.500 + 10.000.000 = 3 + 20.000 (1.500 - salon sayısı, 10.000.000 numara sayısı). ikincisi ise....

    1500, salon sayısı mı, yoksa 1500'den sonra çıkarılacak salon sayısı mı?

    ayrıntı ve versus, 1500'ün salon sayısı olduğunu söylüyor.

    -----

    favorilerimden biri:

    her şeyin boş ve bir kabuk tam ihanet olduğunu

    --> her şeyin boş ve bir kabuktan ibaret olduğunu

    bu cümlenin varlığı, kitabın son okumadan geçmediğini gösteriyor.

    -----

    *** favorim. zaten dönüm noktası bu cümle oldu. bu cümle üzerine kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeye karar verdim:

    ...özünde sahipler kullar taç giymiş olanlardan daha güçlüydüler.

    bu cümle üzerine çok düşündüm, ama bir türlü çözemedim.

    ayrıntı: ...gerçekte, bu şairler kendi yöneticilerinden daha güçlüymüşler.
    versus: ...onun gibiler, gerçek tacı giyenlerden daha fazla güce sahip egemenlerdi.

    -----

    ee, bu "keşke" ne oluyor? "keşke" ne? yine eski şarkıya başlıyor: çocuğum. ya da... konusunda, şunun hakkında yeni bir şey. aslında burada adeta... yok, bu çok aptalca olurdu.

    --> yine çok düşündüğüm ve ne dediğini anlayamadığım cümlelerden biri.

    -----

    şimdi en dibe kadar inerek benim kendi kendime bile... görecek.

    --> ne görecek? ya da kim görecek?

    -----

    ...sevgiyle sevebilir miydik?

    --> bu nasıl bir cümle yahu?

    -----

    ithaki: ve her şeyin benim için güneş, sis, pembe, altın - benim için... olduğu açıktı, apaçık.
    ayrıntı: her şey apaçıktı, her şey benim için düşünülmüştü: güneş, sis, gül ve altın.
    versus: ve açık, apaçıktı: tüm bunlar benim içindi. güneş, sis, pembe, altın... benim için.

    --> ve her şeyin benim için –güneş, sis, pembe, altın– olduğu açıktı, apaçık.

    -----

    ithaki: - bugün burada nöbet tutuyor tesadüfen bir... antik evdeyken ondan bahsetmiştim.
    ayrıntı: “bugün burada görevli bir doktor var... sana ondan antik ev’de bahsetmiştim.”
    versus: "burada görevli kişi... bahsetmiştim sana."

    -----

    ithaki: bir saniye duraksamadan raporu aldım; ben, gözlerim, dudaklanm hiçbir, duraksamadı; biliyordum ki, bu gerekliydi.
    ayrıntı: kâğıdı bir an bile tereddüt etmeden aldım. ben... bütün bedenim, gözlerim, dudaklarım, ellerimle... bunun böyle olması gerektiğini biliyordum.
    versus: uzatılan kâğıdı tereddütsüz aldım. biliyordum; gözlerim, dudaklarım, ellerim... olması gereken buydu, hepsi biliyordu.

    -----

    ithaki: ve buz gibi çakan bir kıvılcımın ardından: bırak ben; ben - hava hoş; ancak onu düşünmek, onu da... lazım.
    ayrıntı: tam o anda içimde soğuk bir kıvılcım parladı: benim için fark etmezdi, ama,e’yi düşünmeliydim, onu da bu işe katarlardı...
    versus: derken soğuk bir kıvılcım çaktı: ben tamamdım, artık önemli değildim ama onu da... ve o...

    -----

    ithaki: o zaman, çok eskiden olduğu gibi, benim yerime benimle konuşuyor ve benim düşüncelerimi sonuna kadar açıklıyordu.
    ayrıntı: bana, benim içimden geçenleri, benim düşüncelerimi aktarıyordu. çok önceleri bir kez daha olmuştu bu.
    versus: öncekinde, çok uzun zaman öncekinde yaptığı gibi, her nasılsa benim ağzımdan konuşuyor, düşündüklerimi söylüyordu

    benim yerime benimle konuşuyor?

    -----

    hayır, artık nereye olduğunu biliyoruz ve gezegenler, alevler fışkırtan ve ateşle ve şarkı söyleyen çiçeklerle dolu

    ithaki'nin çoğu kitabında var bu "ve" bağlacının arka arkaya bu şekilde kullanımı.

    alevler fışkırtan ve ateşle ve şarkı söyleyen
    --> alevler fışkırtan, ateşle ve şarkı söyleyen

    -----

    ithaki: basamağı bir zıplayışta kapıyı ardımdan sıkıca kapattım ve derin bir nefes aldım.
    ayrıntı: tek bir sıçrayışta basamakları aştım, kapıyı hızla kapatarak derin bir nefes aldım.
    versus: eşikteydim, bir adım daha atacaktım, kapı üzerime kapanacaktı ve... derin bir nefes aldım.

    -----

    ...vardı ve sırtımla kapının kolunun döndüğünü duydum.

    sırtımla?

    -----

    ...hale getirmek için, belki de hatta yararlı...

    --> "belki de" ve "hatta" sözcüklerinin yer değiştirmesi gerekiyor.

    -----

    ithaki: ...belki de mikrop ben ve belki de içimizden binlercesi kendini benim gibi fagosit gösteren birer mikroptur
    ayrıntı: ...ve galiba aramızda benim gibi, olmadığı halde fagositmiş gibi davranan binlercesi var.
    versus: ...ve aranızda, tıpkı benim gibi yutargöze numarası yapan binlerce mikrop vardır...

    -----

    ı antik ev'de, bizim "dairemizde" buluşmak üzere bana randevu vermişti ı.

    --> özne fazlalığı.

    -----

    ithaki: o zaman ı'nın oturduğu koltuğu -ben de aşağıya, yere oturmuştum... yatak...
    ayrıntı: bu sandalyede e-330 oturmuştu... ben de ayaklarının dibinde, yerde... yatak.
    versus: bacaklarına sarıldığım sırada ı-330'un oturduğu sandalye... yatak...

    -----

    ithaki: eğer ya... -aşağıda bulutlann sert ve mavi dumanı görünüyor... - eğer ya...

    üç noktadan sonra ara çizgi kullanımı gereksiz.

    ayrıntı: ama eğer... mavi bulutlar aşağıda görünmüştü bile... eğer ne?
    versus: ama ya... aşağıda bulutlar görünmeye başlamıştı bile... ama ya...

    -----

    o sabah her iki kadın da odamdayken kudurmuş, irkilmiş kiremit kırmızısı solungaçları ıo'yla gözümün önüne geldi.

    --> ...solungaçlarıyla ıo gözümün önüne...

    -----

    ithaki: orada, bulutlar görünmez bir izlemeden sakınarak oradan oraya koşturuyor, birbirini eziyor, birbirlerinin üzerinden atlıyorlardı...
    ayrıntı: bulutlar görünmeyen birinden kaçarcasına, birbirlerine çarparak, atlayarak ilerliyorlardı...
    versus: baktığımız yönde yağmur bulutları, birbirlerini ezercesine peşlerinden kovalayan görünmez bir şeyden kaçmaya çabalıyorlardı...

    -----

    eğer tek bir kelime bile söyleseydi (ne olursa olsun), en boş sözü bile ben her şeyi hemen oracıkta söyleyiverecektim.

    --> "en boş sözü bile" ara cümle. dolayısıyla "en boş sözü bile" ile "ben her şeyi" arasına virgül konmalı.

    -----

    oluyorsunuz, siz - bağırıyorsunuz...

    buradaki tire ne anlama geliyor? siz sözcüğünden sonra cümle yarım mı kalıyor, "bağırıyorsunuz" cümlesi ara cümle mi?

    sıkılıkla yapılmış bu kullanım. dikkat dağıtmaktan başka işe yaramıyor.

    cümle yarım kalıyorsa: siz... bağırıyorsunuz...
    ara cümleyse: siz –bağırıyorsunuz...

    -----

    biliyordum, sen-sen...

    kekeliyor mu? neden "sen... sen..." olarak yazılmaz ki?

    ----------

    3. yazım yanlışları

    *
    karma karış
    dona kaldı
    baka kaldı
    çala kalem
    param parça
    ters yüz, ters-yüz
    ızdırap, ıstırap, ıztırap
    ve saire
    yarıyarıya
    standartı - (ünsüz yumuşaması)
    kıraliyet
    amerika'ların --> amerikaların
    rakatça
    gayri ihtiyari (29. kayıt'ın başlığında gayri birleşik yazılmış)
    ilk bahar
    ola-rak
    hissede bilirim
    bir kaç
    başaşağı
    be-ton
    birbir
    traş, tıraş

    gecelerin numaralar --> geceleyin
    diye bağırdı --> diye bağırdım

    bunlar sıklıkla yapılan yanlışlar. ayrıca standart tutturulamamış. farklı farklı yazılmış aynı sözcükler.

    *
    buddha
    euklides

    yılların "buda"sı ve "öklit"i ne zamandır bu şekilde çevriliyor. latin alfabesi kullanmayan dillerden yapılan çevirilerde sözcükler fonetiğe göre çevrilir.

    *
    12.00'da
    21.00'da

    sıklıkla yapılan bir hata. sıfırlar okunmaz. ekler ona göre getirilir. kitapta iki şekilde de var.

    *
    açık-seçik
    ufak-tefek
    alacalı-bulacalı
    eğilip-bükülen
    ölçerek-biçerek (bu nedir ya! olması gereken ölçüp biçerek)
    yanında-yöremde
    kanlı-canlı
    kap-kaçak

    ikilemelerin arasına kısa çizgi eklenmez. kitapta sıklıkla eklenmiş:

    *
    bulanık-yeşil
    soluk-mavi

    sıfat tamlamalarının arasına ne zamandan beri tire konuyor?

    ----------

    4. üç nokta

    üç noktanın nasıl kullanıldığı bellidir. ancak bazı kitaplarda yazar yer ismi yerine "..." kullanabiliyor. örneğin dostoyevski'nin kitaplarında buna rastlarız. genelde şu şekilde olur: "alyoşa ... sokağı'na saptı."

    ithaki kitapta bu şekilde kullanmaya çalışmış, ancak "alyoşa... sokağı'na saptı." şeklinde, önceki sözcükle bitişik kullanmış, sanki cümle yarıda kalıyormuş gibi. dolayısıyla anlatım bozukluğuna yol açmış ve okumayı çok zorlaştırmış. en çok kızdığım hatalardan biriydi bu. yukarıda bahsettiğim durum budur.

    * ...meçhul okuyucum, siz sanki... gibiymişsiniz gibi sizinle konuşuyorum.
    ne gibiymişsiniz?

    * sonunda geçmek ve... için kendimde
    ne için?

    * onu düşünmek, onu da... lazım
    ne lazım?
    (burada virgül de yanlış kullanılmış.)

    ----------

    5. kesme işareti

    makine'ye, makineye, makinenin
    tarifeye, tarife'nin
    tabletin, tabletle
    iyilikçi'nin, iyiliklinin, iyilikçiye
    tek devlet'e, tek devletin
    kainat'ın, kainata
    yeşil duvarın, yeşil duvar'a
    ametiyat'ı, ameliyata

    özel adlara getirilen kesme işaretlerinde standart tutturulamamış. bir ayırmışlar, bir ayırmamışlar. kitapta en çok karşılaşılan hatalardan.

    en güzeli de kitabın kapağında "rusça'dan" çevirenler yazıyor!

    ----------

    6. diğer

    * kiril alfabesindeki ıo benzeri harfin nasıl okunduğu belirtilmemiş.

    işte o harf:
    http://i.imgur.com/3buz3tp.jpg
    http://i.hizliresim.com/9obqxr.jpg

    * 145 sayfada şöyle bir hata var: "gece" diye başlık atılmış ama altı boş.
    http://i.imgur.com/njqdomz.jpg
    http://i.hizliresim.com/j3a1yj.jpg

    * kitapta karakter adları harflerle belirtildiği için kalın yazılmış; ancak bazı yerlerde unutulmuş ve bu yüzden ekler ayrılmamış.

    * "de" bağlacı hiç de az olmayan bir şekilde birleşik yazılmış.

    * "ve", "ya da" gibi bağlaçlardan önce ve sonra (cümle sonu hariç) noktalama kullanılmamasına rağmen sıklıkla kullanılmış.

    * "ve" bağlacının arka arkaya kullanımı anlatım bozukluğuna yol açıp okumayı zorlaştırmış.

    * bazı yerlerde noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakılmadığı için ki sözcükler birbirine girmiş.

    * iki noktanın kullanımı bellidir. alakasız yerlerde sıklıkla kullanılmış. ("evet: lütfen", "sonra: çok daha makul..." nedir ya?)

    * noktalı virgülün eksikliği çok fazla hissediliyor. ithaki'nin çoğu kitabında var bu durum. noktalı virgülden habersiz ithaki çevirmenleri ve editörleri.

    * türkçede "--" ya da "- -" şeklinde iki kısa çizginin yan yana kullanımı yok. cümle yarıda kaldığında üç nokta yerine bunları sıklıkla kullanmış ithaki.

    * virgül olması gereken yerlerde nokta kullanılmış ara ara.

    * noktalama işaretinin unutulduğu yerler olmuş.

    * unutulan sözcükler ve eksik harfler yüzünden anlatım bozukluğu oluşmuş birkaç yerde.

    * tırnak işaretleri kimi yerde kapatılmamış, kimi yerde tırnak işareti kullanılan paragrafın, cümlenin başındaki tırnak yok.

    ---------

    kitaplarımın altını çizmeyi sevmiyorum. ancak kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeye karar verdikten sonra kitabın altını işaretlemeye, çizmeye başladım. şöyle söyleyeyim: 240 sayfalık bir kitabın yarısının işaretli olduğunu ve çoğu sayfada da birden fazla işaretlenmiş yer olduğunu düşünün.

    kitaptan bir şey anlamadım desem yeridir. bir süre sonra ayrıntı'dan çıkanı yeniden okumayı düşünüyorum. ayrıca rusça aslından okumak isteyenler için zeplin kitap seçeneği de var. ancak çeviri hakkında bir bilgim yok.

    ithaki'nin okuyucusuna birazcık saygısı varsa kitabı baştan, yılların rusça çevirmenlerine çevirtir. (daha sonra eski baskıları toplar, sahiplerine eskisi karşılığında yenisini gönderir, diyeceğim ama ütopya olur. )

    özetle tam bir rezalet.

    "ithaki yayınları mıy çevirisi rezaleti" başlığı mı açsaydım?
  • şu olağanüstü diyaloğu barındıran yevgeni zamyatin romanı:

    -akıl almaz bir şey,çünkü devrim olamaz. çünkü bizim devrimimiz...bunu söyleyen benim,sen değilsin...sonuncuydu. ve başka hiçbir devrim olamaz. herkes bilir ki...
    -hay allah, sen bir matematikçisin...dahası...bir matematikçi olduğun için bir düşünürsün. peki,şimdi bana son sayıyı söyle.
    -ne demek istiyorsun?..anlamıyorum...hangi son sayı?
    -hangisi olacak, en sonuncusu, en yüksek, en büyük sayıyı.
    -yapma e-, bu olmayacak bir şey. sayıların sayısı sonsuz olduğuna göre, hangi son sayıyı istiyorsun?
    -iyi ya, peki sen hangi devrime son devrim diyorsun?nihai devrim yoktur. devrimler sonsuzdur. son devrim...çocuklar içindir. çocuklar sonsuzluktan korkarlar geceleri derin bir uyku çekmeleri gerekir.
  • bu başyapıtında baş karakter d-503'e şöyle dedirmiştir:

    '' dilin hızı, her zaman düşüncenin hızından birkaç dakika daha yavaş olmalı ve hiçbir zaman bunun tersi olmamalıdır.''
  • --- spoiler ---

    "kötü bir yoldasın. öyle görülüyor ki içinde bir ruh oluşmuş."

    --- spoiler ---
  • george orwell'in 1984'une ilham kaynagi olmus bir roman.. romanda her insanin adinin degil bir numarasinin oldugu baskici bir rejim anlatilir..
  • zamyatin'in bolşeviklerin devrimlerinin son devrim olduğunu düşünmesine bir eleştri, stalin öncesi döneme bir uyarı niteliğindeki distopyası.*
  • zamyatin'in 1920 yılında yazdığı ama ülkesinde rejimi eleştiriyor diye yasaklanan ve ancak 1987 yılında gorbaçov tarafında itibarı iade edilen distopik başyapıtı. ruslar resmi olarak bu yapıtı 1987 yılından sonra okumuşlardır. bundan önce eser yazıldığı yıllarda adını hatırlıyamadığım biri tarafından rusya dışına çıkarılıp yayınlanmıştır.

    zamyatin'in distopyasında özgürlük ve suç birbirlerine bağlıdır. insanı suçtan kurtarmak için özgürlükten kurtarmak gerekir der, zamyatin romanın bir yerinde.

    zamyatin'in biz'inde sayılardan ibaret olan bireyler dış dünya ile cam bir duvarın sayesinde yalıtılmış bir hayat sürüyorlar. bol ışıklı cam duvarların arkasında yaşıyorlar ve gizleyecek hiçbir şey yok. ergo proxy (bkz: #12098930) adlı animede de aynı yalıtılmışlık içinde cam bir fanusta yaşam sürer insanlar . bu animede fenomenoloji'nin kurucusu edmond husserl, jacques lacan, jacques derrida, julia kristeva ve berkeley gibi önemli düşünürler de vardır. seyredin ve görün.

    tümelin tikele, bütünün bireye karşı kazandığı zaferi temsil ediyor bir nevi zamyatin'in eseri.

    tek bir bedene bağlı milyonlarca el ve milyonlarca kafa aynı anda yemeklerini yer. milyonlarca kişi aynı anda işe başlar. hayatları zaman tablosu, kişisel saat, analık standartı, yeşil duvar ve velinimet gibi kavramlarla kuşatılmıştır. her gün işe başlamadan ve törenlerde tek devlet marşı bir ağızdan söylenir.

    ''her sayının bir diğer sayıyı cinsel bir meta olarak kullanma hakkı vardır'' der zamyatin romanında. aşkı, aynı uyku, yiyecek tüketimi ve dışkılama gibi organizmanın yararlı ve hoş bir fonksiyonuna dönüştürmüşlerdir. pembe kuponları ile her bir sayı için daha önceden belirlenmiş hormonal yapılarına göre belirli zamanlarda perdeler kapatılarak cinsel birleşme sağlanır. dişi sayılar* kiminle birlikte olmak istediklerini ilgili büroya önceden bildirirler. devletin denetlenemeyen bir cinsel yaşama izin vermesi mümkün değildir. isteyen, istediği zaman ve istediği kadar, yani hayvanlar gibi çocuk doğurmamalıdır.

    herkes ve ben'in olmadığı bizin olduğu bir toplumda başkarakter d-503'ün yaptığı bir benlik arayışıdır kanımca.
  • george orwell 1984'u yazmaya zamyatin'in bu kitabini okuduktan birkac ay sonra ba$lami$tir, ve aldous huxley'nin de ayni $ekilde bu kitaptan esinlendigini iddia etmi$tir. fakat huxley, bu kitabin adini brave new world yayimlandiktan cok daha sonra duydugunu soylemi$.
    ilk once 1984'u sonra da brave new world'u okumu$ ve her iki kitaba da hayran kalmi$ biri olarak bu kitaplari okumadan once biz'i okumanizi tavsiye ederim. zira sonradan sandiginiz kadar ozgun olmamasi hayal kirikligi yaratabiliyor. ozellikle bu durum 1984 icin gecerli..

    bir de bu kitap rusya'da 1921'de yasaklanmi$, hatta hic basilmami$ sanirim. daha sonra zamyatin avrupa'ya gidip kitabini orada bastirmi$tir. kitabin rusya'da ise teeeeee 1988'de yayimlanmi$
  • roman okunduktan sonra aklımda kalan ve cevabı bulunamayan olarak
    -doğru,mutluluğu yasakladık ama bu sayede mutsuzluğu da ortadan kaldırdık. sonuçta düşünmeyen kişi üzülmez de.
    ne kadar doğru bilemem
  • yeni bir distopik yolculuk: her şeyi başlatan kara distopya.

    zamyatin'in makine-uygarlık tahayyülü ya da mekanik toplum öngörüsü bolşevikler kadar giderek yükselen faşist ideolojiyi de hedef alıyor.

    maziye kara çalan, kadim uygarlıkları aşağılayan tutum edebiyat ve felsefeyi küçümsemeye dek genişliyor.

    aşkın yeryüzünden silindiği, yaratıcılık faaliyetlerinin tek devlet'in emrine sunulduğu, mahrem yaşam olanaklarının sıfırlandığı, sisteme ya da yasalara uymayanların katledildiği, tek tek bireylerin sayılara indirgendiği bir kurmaca evrendeyiz.

    koruyucular'ın insanları gözlediği, velinimet'in idamları gerçekleştirdiği bir karabasan.

    bir jurnalciler devleti.

    bu korkunç koşullarda insan kimdir peki? nasıl davranırsa sürüden koparak özgün kimliğini kazanabilir? insan diye kime denir?

    ya herkesin aynı olduğu bir aynalar ülkesinde farklı olmak nasıl bir histir?

    sürüye karşı insanın romanı: biz. insanı eritip sürüyü ikame eden totaliter rejimlerin yıkıcı bir eleştirisi.

    *****

    bu kısa değiniden sonra zamyatin'in ardılı romancılara ve onların kaleme aldıkları distopik kurmacalara hangi açılardan ilham verdiği konusuna madde madde değineceğim.

    önnot: bu karşılaştırmada ilgili romanların film uyarlamaları dikkate alınmamıştır. bu konuyu ileride daha farklı bir kutupta ele alacağım.

    zamyatin'in biz'i ve ardılı distopik romanlar:

    a) tek devlet'in sanatsal yaratıcılığı küçümseyen ve dahi vakit kaybı olarak yaftalayan tutumu devlete bağlı bir müzikevi'nin kurulmasına zemin hazırlamıştır. bu kurumda makineler vasıtasıyla yeni besteler icra edilir. bu kurum huxley'in brave new world'üne ilham vermiştir. burada da besteler kişiler tarafından değil, makinelerce icra edilir. zamyatin'in dünyasında müzik devletin yararına kullanılmaktadır; tıpkı şiirlerin propaganda amacıyla kullanıldığı gibi.

    b) edebi eserlerin, lirik şiirin, felsefenin aşağılandığı toplum tasavvuru fahrenheit 451'i doğrudan etkilemiştir. bradbury'nin evreninde kitaplar toplatılarak yakılır, sahipleri de cezalandırılır. zamyatin'de kitap okumak ya da bulundurmak yasak değildir. üstelik gazeteler de satıştadır. ama zamyatin'in anlatıcısı dostoyevski'yi de kant'ı da küçümser. hatta bir aralık puşkin'e (modern rus edebiyatının kurucusu olduğundan önemi büyüktür ve zamyatin tarafından anılması tesadüf değil) de giydirmeyi ihmal etmez.

    c) aşkın tarihten silindiği, evliliğin olmadığı evren modeli orwell'ın 1984'ü kadar brave new world'ü de etkilemiştir. zamyatin'in evreninde seks randevularla belirlenir. ama aşk ya da evlilik mevcut değildir. buna eğilim gösterenler ihbar edilmelidir. 1984'te aşk kadar cinsel yakınlaşma da yasaklanmıştır. huxley de zamyatin'in izinden giderek salt cinsel hazzın olumlandığı bir kurmaca dünya inşa eder. her üç romanda da cinsel yaşam denetlenir ve kontrol edilir.

    d) zamyatin'in velinimet'i 1984'te big brother'a dönüşmüştür.

    e) zamyatin'in koruyucular'ı 1984'te ve the handmaid's tale'de göz'lere dönüşmüştür. bunlar bazen silahlı ve üniformalı devlet memurlarıdır bazen de kameradan insanları röntgenleyen kişiler. her durumda otoritenin küçük birimleridirler ve ihbarları da değerlendirirler. onlar her yerdedir.

    f) zamyatin'in anlatıcısı, integral'in mühendisi d-503 ile gene bir numaraya sahip olan 1984'ün winston'ı. bu karakterler bireyselliğin silindiği bir dünyanın üyeleridir. ama orwell isim kullanmayı tercih eder gene de. the handmaid's tale'de de damızlık kızlara takma isimler verilir ki bu ataerkinin bir dayatmasıdır.

    g) mühendis d-503 biz'i kaydederek kurgulayan anlatıcı-figürdür. buradaki bant kaydı margaret atwood'u doğrudan etkilemiştir. the handmaid's tale'de fredinki adlı kadın anlatıcı (ailesinden koparılarak damızlık işine koşulan kadınlardan biridir) da kâğıt ve kaleme gibi araçlara sahip olmadığı için yaşadıklarını kaydeder. ayrıca fahrenheit 451'de olduğu gibi atwood'un dünyasında da kitaplara ve dergilere yer yoktur. kitap okuyanlar cezalandırılırlar.

    h) d-503 ile e-330'un buluştukları antik ev, 1984'te winston smith ile julia'nın buluştukları evi anımsatır.

    *****

    özetle: zamyatin'in biz'i her şeyin başlangıcıdır. brave new world'ün de 1984'ün de hakiki çıkış noktasıdır. zamyatin aynı zamanda arthur clarke gibi diğer bilim kurgu yazarlarını da etkilemiştir. biz'in mühendisi d-503 şöyle der:

    "insanlaştırılmış makineler ve bir makine gibi kusursuz insanlar. ender rastlanabilecek bir güzellik, müzik, armoni..."

    bu söz 2001 a space odyssey'i ve dolayısıyla yapay zeka hal'i ("hatayı her zaman insanlar yapar" diyordu) anımsatmıyor mu?

    'şimdilik' kaydıyla öteki distopik kurmacalar için;
    (bkz: a clockwork orange /@hanging rock)
    (bkz: brave new world /@hanging rock)
    (bkz: ensaio sobre a cegueira /@hanging rock)
    (bkz: ensaio sobre a lucidez /@hanging rock)
    (bkz: fahrenheit 451 /@hanging rock)
    (bkz: memoirs of a survivor /@hanging rock)
    (bkz: the handmaid's tale /@hanging rock)

    edit: bkz eklendi
hesabın var mı? giriş yap