• ''mit raporu'' adıyla kamuoyunun gündemine gelmiş 2 adet rapor mevcuttur:

    mehmet eymür ve ekibi tarafından kaleme alındığı iddia edilen(raporu basında ilk kez yayınlayan irfan taştemur'un açıklamasına göre atilla aytek ve korkut eken'in de katkılarıyla eymür tarafından yazılmış. eymür ise sorumluluğu tek başına üstleniyor.) 10 kasım 1987 tarihli 1. mit raporu; banker bako olarak bilinen baki cengiz akgün'ün yürüttüğü ilişkiler ağı üzerinden polis, asker, istihbaratçı, bürokrat, siyasetçi, mafya, sanatçı, işadamı ve basın dünyasından 164 kişi hakkında ilginç detaylar içermektedir.

    dönemin mit müsteşarı hayri ündül; o tarihlerde mit'in kaçakçılık dairesi başkanı olan mehmet eymür'den kaçakçılık faaliyetleri ve bağlantıları hakkında malumat isteyince eymür de bir süre önce ''babalar operasyonu'' adıyla yeraltı dünyasına düzenlenen operasyon ve sonrasında banker bako ile dündar kılıç'ın kardeşi ibrahim kılıç arasındaki ilişki üzerinden elde edilen bilgilere dayanan bu raporu yazmıştır. babalar operasyonu ise haziran 1983'te mit bünyesinde kurulan kaçakçılık dairesi ve emniyetteki muadili olan kaçakçılık şubesinin ortak operasyonu ile dündar kılıç, abuzer uğurlu, behçet cantürk gibi isimlere yapılan bir operasyondu.

    raporda ibrahim telemen'in öldürülmesi, ziya kalkavan'ın* kızı belkıs kalkavan'ın* 1964 yılındaki intiharı, şarkıcı esengül'ün kayıtlara trafik kazası olarak geçen ölümü, arşimidis olayı *, savcı marlon kemal'in öldürülmesi de şüpheli faaliyetler listesinde yer almakta, gayrimüslim zenginlerin haraca bağlanması, arsa ve arazi yağmacılığı, şantaj, tehdit, uyuşturucu kaçakçılığı, hayali ihracat gibi işlere dair iddialar dillendirilmektedir. bu raporda dikkatimi çeken detay, bahse konu bütün şahısların telefon numaraları üzerinden tasniflenmiş(xxx xx xx telefonunu kullanan a kişisi vs. diye geçiyor.) olmasıdır. telefonlar dinlenmiş yani.

    eymür, iki kopya halinde hazırladığı raporlardan birini kendine saklar, diğerini de kenan evren'in damadı da olan mit'çi erkan gürvit'e verir. daha sonra bu rapor; gazeteci irfan taştemur tarafından perinçekçiler'in ''2000'e doğru'' adlı dergisinde yayınlanır. raporun, özal tarafından 1987'deki anayasa değişikliği referandumu öncesi kamuoyuyla paylaşılıp yaratacağı sansasyondan faydalanılmak istedindiği iddia edilir, zira özal katıldığı bir televizyon yayınında ''bir belge üzerinde çalışıyorum.'' diyerek muhtemelen bu raporu kastetmişti. ancak rapor, referandumun yapıldığı 5 eylül tarihine yetişmeyince bu girişim sonuçsuz kalmıştır, sonrasında da referandum olumsuz sonuçlanınca özal tarafından bir daha gündeme getirilmemiş, kamuoyuyla paylaşılması perinçekçiler'e kalmıştır.

    bir türkiye klasiği olarak; raporda hakkında ağır iddia ve ithamlar bulunan şahıslara hiçbir şey olmamış; onun yerine raporu yazan mehmet eymür ve hiram abas açığa alınmış, daha sonraki yıllarda eymür tekrar mit'e dönerken hiram abas kendisine yapılan teklifi reddederek teşkilat'la yollarını ayırmıştır. raporun arkasında olduğu iddia edilen diğer isimlerden atilla aytek; kaçakçılık şube'den eskişehir emniyet müdürlüğü'ne tayin edilmiş, o tarihlerde mit'te askeri temsilci olarak görev yapan yarbay korkut eken ise açığa alındıktan sonra bu ekiple bağlarını koparıp mehmet ağar grubu ile yakınlaşmıştır. rapor basına sızdıktan sonra yaşanan gelişmeler mit müsteşarı hayri ündül'ün de istifa etmesine yol açmış ve istifa mektubu olduğu iddia edilerek basına sızdırılan bir başka belgede bu kez müsteşar yardımcısı hiram abas ve eymür olmak üzere raporu hazırlayan grup hakkında çeşitli iddia ve ithamlar yer almıştı.

    dündar kılıç'ın konuk olduğu ''kırmızı koltuk'' programında kılıç, 1. mit raporu ile ilgili bazı iddialarda bulunuyor. oğlu dünay tarafından paylaşılan video kaydını şuradan izleyebilirsiniz.

    22 eylül 1996'da yine mehmet eymür ve ekibi tarafından kaleme alındığı iddia edilen 2. mit raporu(''yeni mit raporu'' diye de geçiyor. esasen tarık ümit'in ifadelerinden oluşan 2 adet mit raporu ve ktm0004 sayılı belgelerini içeriyor.)'nda ise; rapordan kısa bir süre sonra türkiye gündemini sarsacak susurluk kazası ile kamuoyunun en ince detaylarına kadar tanıyacağı bir grubun; pkk ve dev-sol'la mücadele faaliyetleri yürütmek amacıyla kurulan bir yapılanmanın perde arkasında haraçtan, uyuşturucu ticaretine kadar birçok illegal faaliyet yürüttüğü iddia edilmektedir. 59 kişinin adının geçtiği rapor; tarık ümit, ''lazzo'' lakaplı lazem esmaeili ve askar simitko'nun (kurtlar vadisi'nin 65. bölümünde halo ile uyuşturucu işine giren iranlı karakterleri hatırlarsınız muhtemelen.) kaçırılıp öldürülmesi başta olmak üzere o dönemin karanlık olayları ile ilgili bilgiler içeriyor.

    bu raporlarda müspet veya menfi olarak adı geçen tanınmış isimlerin listesi:

    1. mit raporu:

    mehmet ağar, fahrettin arslan, şükrü balcı, nevzat ayaz, nuri gündeş, necdet üruğ, nasrullah ayan, oflu ismail, dündar kılıç, emin cankurtaran, behçet cantürk, erdoğan demirören, atilla aytek, ahmet ateşli, hüseyin baybaşin, ünal erkan, esengül, kemal horzum, inci baba, enis karaduman, sarı avni, dursun karataş, hüsamettin cindoruk, aytekin kotil, lokman kondakçı, tuncay mataracı, sarp kuray, fevzi öz, cevdet saral, kürt idris, kemal evirgen *, tahsin şahinkaya, ibrahim telemen, abuzer uğurlu, necdet ulucan, tarık ümit, mehmet ali yılmaz, turan çevik, ziya kalkavan

    adı geçen isimlerden yalnızca necdet üruğ mahkeme yolunu tercih etmiş, dava sonucunda da tazminat kazanmıştır.

    2. mit raporu:

    abdullah çatlı, haluk kırcı, mehmet ağar, sedat bucak, hüseyin kocadağ, ibrahim şahin, korkut eken, sami hoştan, ali fevzi bir, ahmet cem ersever, orhan taşanlar, alaattin çakıcı, ömer lütfü topal, tarık ümit, lazem esmaeili, askar simitko, tansu çiller, özer çiller, sedat peker, veli küçük, mahmut yıldırım*, ayhan çarkın, oğuz yorulmaz, ziya bandırmalıoğlu, ercan ersoy, ayhan akça, matild manukyan, fethullah gülen, savaş buldan, medet serhat, nurullah tevfik ağansoy, söylemez kardeşler çetesi, ali yasak*, ayvaz gökdemir, engin civan, uğur kılıç

    2. mit raporu'nda adı geçen isimlerin neredeyse tamamı susurluk kazası'ndan sonra dönemin mit müsteşarı sönmez köksal imzalı, 17 aralık 1996 tarihli ''milli istihbarat teşkilatı susurluk raporu'' başlığıyla yayınlanan raporda da yer almaktadır.

    sönmez köksal imzalı susurluk raporu'nda bahsi geçen fethullah gülen için de ayrı bir parantez açmak lazım. raporda fethullah'ın huruç harekatı ve keşan'da saklanırken ''dahhak'' kod adını(yalnız kurt dizisinde geçtiği gibi) kullandığına kadar envai çeşit detay mevcut, yani 90'larda bile ne halt olduğu en ince ayrıntısına kadar biliniyordu. hani hiç utanıp sıkılmadan ''kandırıldık!'' diyenler var ya, o bakımdan.

    yine 2. mit raporu ile birlikte tarık ümit'in 10 şubat 1995'te, yani kaybolmadan (''cesedi bulunmadan'' yazmıştım, updatelover uyardı sağolsun, düzelttim.) haftalar önce mit'e verdiği ifade mutlaka okunmalı. zira tarık ümit gerçekten çok ilginç bir figür. mit'in dış istihbarat daire başkanı abdullah argun'un akrabası, aynı zamanda da ünlü kabadayılardan dündar kılıç'ın ortağı, abuzer uğurlu gibi başka ünlü yeraltı dünyası figürleriyle de yakınlığı var. kılıç'la ters düşünce mit'e çalışmaya başlıyor, mehmet eymür ve korkut eken grubu ile bir süre sonra birlikte faaliyet yürüttükten sonra 1. mit raporu olayının akabinde hem ümit hem de korkut eken ankara-istanbul/emniyet-mit çekişmesinin diğer ayağı olan mehmet ağar'la yakınlaşıyor. sonra ümit'le korkut eken'in arası bozuluyor, bahsettiğim 10 şubat 1995 tarihli ifade de tam bu olayları anlatıyor işte.

    1. ve 2. mit raporu, mit'in susurluk raporu ve kutlu savaş'ın hazırladığı susurluk raporu incelendiğinde türkiye'de 20-30 yılda bir aktörler kısmen değişse de kirli bir mekanizmanın aynı şekilde işlemeye devam ettiğini rahatlıkla görebilirsiniz. mesela o dönem italya'da 10 kg. uyuşturucu ile yakalanan 4 türk vatandaşının üzerinden çıkan 2 telefon numarası önemli bir polis şefinin makam telefonlarıymış. aynı polis şefi; yakın dönemde uyuşturucu iddialarının da yer aldığı konularla ülke gündemine tekrar bomba gibi düşmüştü.

    ayrıca paramount hotel olayı gündemdeyken yazma fırsatım olmamıştı, yeri gelmişken bahsedeyim bari. zamanında bir akrabamın tanıdığı olan yeraltı dünyasının önemli isimlerinden birinin side'de satın aldığı bir tatil köyü vardı. o dönemin çeşitli kesimlerden en önemli isimleri başta olmak üzere, hatta akrabamdan öğrendiğim 2 tane çok çok tanınmış işadamı var ki; ''ya bu kadar zengin adamlar niye burada beleş tatil yapmaya tenezzül etsinler ki?!'' diyeceğiniz kişilerin buluşma noktasıymış. peki niye geliyor bu adamlar; çünkü oralarda iş bağlanıyor. tatil köyünde bu insanları ağırlayan şahıs daha sonra pusuya düşürülüp öldürülen tüm türkiye'nin tanıdığı bir isimdi. sansar gibi adamdı, kuyruğunu kopardılar kısaca. kendisini tanıyan akrabam da o dönemki konumu gereği meclis'te kurulan susurluk araştırma komisyonu'nda bilgisine başvurulan 41 kişiyden biriydi hatta.
  • türkiye hafızasızlığının enfes bir örneği.
    1988'de yeri göğü inleten, bomba gibi patlayan bu rapora dair bugün 3-4 tane kıytırık web sayfası dışında haber yok.
    raporun metni yok, rapor hakkında yazılmış analiz yok, hiç bir şey yok.
  • "bence insan karşısına çıkan fırsatları çok iyi değerlendirmeli" diyen emel sayın' ı reklamda görünce az evvel aklıma gelen rapordur bu.
    vay ne çok zaman geçmiş.
    kimin eli kimin cebinde, acayip bir rapordu.
    emel sayın ne alaka demeyin.
    darbe sonrası emel sayın' ın kenan evren'le ilişkisi olduğu dedikoduları yayılmıştı memlekete.
    1.mit raporuna göre ise sözkonusu bir paşa-emel sayın ilişkisi vardı ama bu paşa evren değil, necdet üruğ idi.
    zaten rapor da evren'e sunulmamış mıydı?

    rapora göre durum genel anlamda şöyleydi:
    "raporda, mafyanın başbakan özal'a karşı örgütlendiği, emniyet müdürleri ünal erkan ve mehmet ağar, mit bölge başkanı nuri gündeş'in yeraltı dünyası ile ilişkileri bulunduğu öne sürülüyor, kaçakçılık olaylarına göz yumulup, büyük rant paylaşıldığı iddia ediliyordu. necdet üruğ ve oğlu hakkında da benzer iddialar sıralanıp, "necdet üruğ'un kadınlara düşkün olduğu ve 1981 yılında fahrettin aslan'ın istanbul sheraton oteli'nde özel bir odada kalan necdet üruğ'a, emel sayın'ı getirdiği, bu tarihte emel sayın'ın, fahrettin aslan'ın oğlu ile evli olduğu söylentiler arasındadır" deniliyordu. "

    emel sayın nedeniyle yazdığımı unutmadan, raporun emel sayın-necdet üruğ kısmına dair gelişmeleri de kısaca yazayım.
    diğer isimlere zaten pek bir şey olmadı.

    necdet üruğ, bu durumu reddetti.
    emel sayın, adının mit raporuna semra özal tarafından yerleştirildiği duyumunu aldığını söyledi.
    özalların, sahneye çıkmasını engellediğinden bahsetti.
    ve nihayetinde semra özal'a, kendisi hakkında "sen kimsin ki, mit raporunda yer alacaksın? herkesin yerini bilmesi lazım" dediği için "kişilik haklarına tecavüz ettiği" gerekçesiyle dava açtı.
    dava sanırım 20 yıl kadar sürdü.emel sayın haklı görüldü filan.

    semra özal' ın emel sayın'a davranış biçimi örnekleri için aksiyon linkindeki röportajı okumanızı tavsiye ederim.hatırladıklarımı yazmaktansa birinci ağızdan öğrenilmesi daha önemli.

    mehmet eymür ,emel sayın hatalı istihbaratın kurbanı oldu minvalinde özür dilemişti.

    bir de tabii sacit aslan haberi çıktı sonra.
    babam fahrettin aslan emel sayın' ı paşanın kaldığı otel odasına götürdü filan dedi.

    anılarda gezindim işte.bir reklamdan türkiye tarihine; magazin tadında.
    sanırım içim kötü.

    http://www.haberler.com/…ik-dava-sonuclandi-haberi/
    http://www.aksiyon.com.tr/…sebebi-semra-ozaldi.html
    http://www.medyafaresi.com/…nilmaz-aciklamalar.html
    http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=176665
  • birinci mit raporu olarak bilinir. emniyet içindeki örgütlenmenin ve emniyet-ülkücü mafya ilişkisinin resmi evraklara döküldüğü rapor olarak tarihe geçmiştir. ikinci mit raporu ise susurluk kazası'ndan birkaç ay önce sızdırılmış ve abdullah çatlı'nın devlet içindeki faaliyetlerine dikkat çekilmiştir. her iki mit raporu'nu da bir süreklilik içinde değerlendirmek mümkündür. zira her iki raporda da da devlet içinde bir kanat, devletin "bazı yasadışı güçler" tarafından ele geçirilmek istendiğine dikkat çekmektedir. tabii ki manipülasyonlar ve yanlış yönlendirmeler olasılık dahilindedir..
  • mit'in hazırladığı raporların en ünlülerinden biri 1987 yılında mit görevlisi mehmet eymür'ün dönemin başbakanı turgut özal'a sunduğu 1. mit raporu diye bilinen ve bir türlü eskimeyen şu rapor olsa gerek:

    "ünal erkan başkanlığındaki istanbul emniyet müdürlüğü üst düzey kadrosu, istanbul’da ki yer altı dünyası ile yakın ilişki içindedir. bu ilişkinin en büyük koordinatörü emekli cinayet masası şefi ahmet ateşli ve mehmet ağar’dır.
    ...
    esasen istanbul emniyet müdürlüğünün çeşitli irtibatları arasında aşırı sağcı unsurlar bulunmaktadır. emniyet müdür yardımcısı mehmet ağar, süleymancı kemal kaçar’ın koordinatörlük yaptığı şirketin sahipleri ibrahim aslan ve mahmut şahin ile yakın temas halinde olup, bu şahıslara gizli kalması icap eden soruşturma ve tahkikatlarla ilgili bilgi vermektedir."
  • 1988'de donemin siyasi dergilerinden 2000 e dogru'da yayinlanmis ve ortaligi karistirmis, yanlis hatirlamiyorsam donemin mit mustesari hiram abas'in istifasina yol acmis, mehmet eymur'un kaleme aldigi, devletin tepesindekilerin kirli camasirlarini (veya bu iddialari) ortaya doken rapor. mit'in icindeki ozal'in adamlarinin tezgahladigi falan soylenmisti, ama belli olmadi.
    simdi internetten icerigi ile ilgili uc bes kelam bulmaya calisirken, raporunun icerigi ile ilgili hic bir sey olmadigini gorup hayiflandim. bir kenan evren-emel sayin iliskisi bilgisi, aklimda kalmis ama, dogrulugundan emin olamasam da..
  • 1988 yılında yayınlanmış, adında da bahsedildiği şekilde rapordur, yani ithamlardır. kovuşturma, soruşturma ve adli sürecin başlatılmamış olması nedeni ile yazılanların tamamının doğru olduğuna kanaat getirilememektedir (örneğin ünlü sanatçı olayı için mehmet eymür; istihbarat hatası idi, yanlış oldu diye özür dilemiştir, diğer anlatılanlar ne kadar doğrudur, yanlıştır bir sonraki aşamaya geçilemediğinden maalesef kanıtlanamamaktadır). fakat rapor sahibinin konumu nedeni ile önemli bir belgedir.

    yazık ki, zamanında italya'daki gibi "temiz eller operasyonu" başlamadığından bu rapor akim kalmaya mecbur gibi görünüyor. yani bugün şöyle bir sihirli değnek değse, bir şekilde soruşturma başlasa da pek çok şey kanıtlanamayacaktır çünkü itham edilen çoğu şahıs şimdi toprak altında.

    bu arada raporu hazırlayanlar ne kadar dürüsttür, farklı çıkar ilişkileri var mıdır, bilemeyiz ama infial oluşturdukları kesindir. susurluk kazası ile de bu infial doruğa çıkmıştır.

    raporun bence en etkili kısmı, raporu hazırlayanların yorumlarını eklediği "netice ve kanaat" kısmıdır:

    ...
    "netice olarak şunu belirtmekte fayda vardır. kaçakçılık örgütlerinin asıl amacı kolay yollardan kazanç elde etmektir.

    kaçakçılık yoluyla bir ülkenin otoritesinin sarsılması rejimin çökmesi, ekonominin yok olması, insanların güçsüz ve amaçsız yetişmesi ülke içerisindeki kaçakçı örgütlerini pek etkilememektedir. kaldı ki bu sonuçlara ulaşmak uluslararası kaçakçılığın amaçları içindedir.

    yurtiçinde ve yurtdışında her türlü kaçakçılık faaliyetlerinde bulundukları bilinen kişilerin maddi durumlarının ve sosyal yaşantılarının çok yüksek düzeyde olması kamuoyunda özendirici bir etki yaratmakta, ekonomik durumları bu denli iyi olan kaçakçı örgüt patronları, sahne ve sinema sanatçılarıyla, yetkili ve etkili kişilerle dostluk kurabilmekte, basının kendilerinden övgüyle bahsetmelerini sağlayarak toplumun çeşitli kesimleri üzerinde psikolojik etki yaratabilmektedir.

    özellikle siyasi partilerde ve bürokraside söz sahibi kilit kişileri etkileyerek yasal engelleri aşabilen bu kişiler , genellikle sosyo-kültürel alanda çağdaş çizginin altında kalmış, kaçakçılığı, gayrimeşru kazancı bir suç niteliğinde dahi görmeyen ve adeta meşru kabul eden kişilerdir.

    tabiatıyla zamanla devlet organlarının çeşitli kademelerine sızabilen bu kişileri suçlamak kolay kolay mümkün olmamakta suç sadece zincirin ucunda bulunan piyon elemanlara yüklenebilmektedir.

    günümüzde , kamu görevlileri ve güvenlikle vazifeli kişiler kaçakçılığı somut bir kanunsuz ekonomik kazanç şekli olarak değerlendirmemeli, belli bir ideolojik görüş taşımasalar bile, yıkıcı ve bölücü güçlerin ideolojisine hizmet eden düşman devletlerin hasmane politikalarına yarayan, bu faaliyete müsaade ve müsamaha etmemelidir.

    zamanında birçok olayın "müesseseler yıpranmasın" felsefesi ile üzerine gidilmemesi, faillerinin saklanıp olayların kapatılması, müesseseleri kurtarmış ancak zaman içinde bundan zarar gören devlet olmuştur.

    olayların üzerine gidilirken müesseselerin devlet için var olduğu unutulmamalı, yeraltı dünyası ve devlet düşmanları ile mücadele eden görevliler yalnız bırakılmamalıdır."
    ...

    raporu hazırlayanların ne kadar vatansever olduklarını bilemeyiz ama kanaatleri çok yerinde bir tespit ve temennidir.
  • muhtemelen şu rapor olmalı -> http://www.adaletplatformu.com/…_bankasi_raporu.pdf

    - bu raporun kahramanları istihbarat tarafından mehmet eymür, o zamanlar üstü ve aynı zamanda ev akradaşı olan hiram abas, emniyet ayağında ise bu ikilinin yakın arkadaşı atilla aytek.

    - raporun asli hedefi dönemin istanbul bölge başkanı nuri gündeş. yine emniyet ayağında şükrü balcı'nın karanlık ilişkilerine dikkat çekiyor. aynı zamanda mehmet ağar da bu raporda adı geçenlerden. zaten ağar'ın emniyetteki akıl hocası şükrü balcı. zaten iki mehmet kavgası tabiri bu rapordan sonra ortaya çıkacaktır.

    - bir başka ilginç bilgi hüsamettin cindoruk'un yer altı dünyası ile mesleği olan avukatlık kanalıyla bağlantı kurduğunu iddia etmesi.

    - hatta rapora göre devlet içindeki bu grup anap'ın kaçakçılığa karşı getirdiği yasal önlemler sebebi ile dyp ve o zamanki shp'ye yakınlaşmaya çalışıyor.

    - işin ilginci teşkilatta büyük fırtınalar koparan bu rapordan sonra suçlananların kariyeri yükselirken suçlayanlar emekliye ayrılmaya zorlandılar. hatta eymür bir röportajında "arkadaşlarım bana takılıyor. ağabey bize de suç at da kariyerimiz tırmanışa geçsin diye şaka yapıyorlar" demiştir.
  • tam adı "banker bako olayı, polis içindeki çekişme ve yeraltı-polis-kamu görevlileri ilişkileri" olan 10 kasım 1987 tarihli rapor. skandaldır, şudur budur; etkileri çeşitli biçimde ve mekanda hâlen daha sürmektedir..

    (bir entariye hazırlık entarisi oldu bu, öyle varsayın anacım.)
  • mit raporu ekleri - musevi vatandaşların ıfadeleri

    ifade sahibi esra boz

    ifade sahibi aslen urfa ili merkez askeri mahallesi nüfusu'na kayıtlı olup, ıstanbul 1945 doğumlu musa ve ester oğlu, halen istanbul ili nişantaşı. ifadesinde soruldu:

    sayılı yerde ikamet eder. esra boz'un alınan halen isviçre'nin cenevre şehrinde ikamet eden ve türkiye'den 1980 yılında ayrılan babam musa boz 1978 yılına kadar normal olarak düzeltiyorum. katırcıoğlu iş hanı nın yanmasından sonra tahmin ediyorum 1975 yılının aralık ayından sonra, üvey ablasının oğlu albert shamash isimli şahıs para yardımı ile faizcilik işine başladı. albert shamash ırak asılli olup, yunanistan'da uyuşturucu bulundurmaktan 4 yıl ceza alan, misır'da yine uyuşturucu madde bulundurmaktan idam cezasına çarptırılan ve firar eden bir şahıstır. babama gönderdiği sermayeye karşılık kendisi de kar ortağıydı. babam yarı yarıya para talep eden şahıslardan aldikları faizleri, yani karlan % 50, % 50 paylaştırdı. babam bu işi yaparken bazı transfer işlerine de adı karıştı. bu devamlı olmamakla beraber 19781980 yıllan arasında devam etti. ismierini daha sonra verecegim şahıslar gibi türkiye'de transfer talebi aldığı şahıslardan aldığı türk parasına karşılık, yurt dışında bulunan albert shamash'ın yardımı ile döviz olarak istenilen yere ulaştırıyordu. yani yurt dışında dövizi albert shamash teslim ediyordu. yine kar aralarında paylaşılıyordu. tahminen 8 yıl kadar önce albert shamash türkiye'ye geldigi bir sırada babam albert'i fahrettin asian ile tanıştırmiş, gazinocular kralı olarak bilinen fahrettin aslan yurt dışına her çıkışında albert ile sık sık buluşurlardı. babamın yazıhanesi 1980 yılında polisler tarafından basıldı. basılma nedeni ise döviz ihbari vardı. herhangi bir suç unsuru bulunmadı. biz araştırdığımızda asıl işin zamanın emniyet müdürü şükrü balcı tarafından gönderildiğini öğrendik. babamın yazıhanesine polisler baskın yaptiktan sonra bazı isimlerden para istenmeye başlandı ve emniyetin elinde sözde bizim yazıhaneden ele geçirilen dekontlar olduğu havası verildi. para istemeler, fahrettin aslan tarafından zaman bizzat, zaman zaman da niso moreno tarafından olmaktaydı. bildiğim kadarıyla bu paralar zamanın emniyet müdürü şükrü balcı, fahrettin aslan, albert shamash ve niso moreno ile niso moreno gibi isimlerini bilmediğim bir iki kişi tarafından pay edilmekteydi. kendilerinden para alınan şahısları şu şekilde sıralayabilirim; ıstanbul yalova yolu üzerinde bulunan aksu ıplik fabrikası'nın sahiplerinden raif dinçkok, aynı fabrikanın ortağı nesim lodrik, karaköy'de demir tüccarlığı yapan mehmet çolakoğlu, ıstanbul aşirefendi sultanhamam'da iplik komisyonculuğu yapan ızak salti, karaköy bankalar da iş yeri bulunan finansör raul kavalye., emayetaş fabrikası ortaklarından niso moreno, ıstanbul sultanhamam'da ithalatçılık yapan rone somek. öldüğünü duyduğum iplik komisyonculuğu yapan stavro kordomidis, sultanhamam'da tül perde fabrikası bulunan ismini bilmediğim simonpur soyadlı kişi, ithalatçı nesim anter bu şahıs tahtakale'de bulunur. fahrettin aslan'ın çok samimi arkadaşı olan tibbi aletler ithalatçılığı yapan sami sadioğlu isimli şahıslar. bu şahısların açık adreslerini bilmiyorum. fakat istendiğinde kendilerini bulabilirim. aralarında bir miktar ki, bu miktar 700 milyon ile 1 milyar arasında olduğu söylenir parayı toplayıp haklarında döviz transferi yaptığı için adli işlem yapılmaması karşılığında fahrettin aslan'a verildiğini duydum. bu isimlerden ayrıca benim hatırlamadığım ve bilmediğim fakat isimlerini verdiğim şahıslar tarafından bilinen daha bir çok şahıslar bu parayı toplamış. bu paranın asıl toplanma nedeni de albert shamash'in yurt dışında ısviçre bankalarından elde ettiği dekontları fahrettin aslan'a vermesi.

    fahrettin aslan'ın önce şahıslardan münferit olarak para talep etmesi ki bu şantaj yoluyla olmaktaydı, şahıslardan para temin edemeyince de şükrü balcı vasıtasıyla baskı yaptıracağını etrafa yayması ve hatta şükrü balcı tarafından, para vermeyen benim bildiğim sultanhamam'da ithalatçılık yapan rone somek'e, babama ekip gönderilmesidir. bu para toplandıktan sonra görevli ekiplerin azinlik cemaat üzerindeki baskı kalktı. halen nişantaşı işık lisesi karşısında oturan niso moreno para istenien şahıslaria fahrettin aslan ve şükrü balcı arasında aracılık yapıyordu. para vermeyen kişilere giderek, para vermese kötü olaylarla karşılaşacağını söyleyerek ikna ediyordu. olayı kısaca özetlersek, babam gibi yurt dışına döviz transferi yapan şahısların ismi albert şamas tarafından tespit edilip. türkiye'de fahrettin aslan tarafından şükrü balcı ile ortak olarak para alınmasıdır. buna karşılık o zaman yasak olan ve kanuni cezası olan para transferini menfaat karşılığı serbest bırakmasıdır. belirttiğim gibi şükrü balcı, fahrettin aslan, albert shamash, niso moreno ve bir kaç kişinin aldıkları paraları belirli ölçülerde aralarında paylaşmalarıdır. aslında her ne kadar hakiki olarak ısviçre bankaları'nda dekont bulunmuşsa da fahrettin aslan kendisinin tespit ettiği bazı isimlerin adına sahte dekont tanzim ederek şantajını daha da büyütmüştür.

    karaborsa döviz havalesi şu şekilde olmaktadır, yurt dışında dövize ihtiyacı olan şahıs türkiye'de ortağı olan ve dışarıdan döviz temin eden şahsı bulur. istediği kadar dövizi alır. döviz veren şahis türkiye'deki ortağına ne kadar döviz verdiğini, karşılığında ne kadar türk parası ve kimden alacağını bildirir. bu para türkiye'de alındıktan sonra yurt dışında kendilerine döviz olarak verilir. bu da zamanında normal olarak döviz transferlerinin gecikmesinden kaynaklanmaktaydi. benim bildiğim kadarıyla 1980 yılına kadar parlak ve suphi isimli şahıslar yapmaktaydı. yukarıda isimlerini verdiğim ve türkiye'deki adreslerini bilmediğim şahisları istendiğinde size gösterebilirim. bunlardan başka diyeceğim yoktur, dedi, ifadesini okudu, doğruluğunu imza etti ve edildi. 28.5.1984

    ibrahim parlayan komiser ali erdem polis memuru ifade sahibi esra boz

    ifade sahibi nesim anter

    aslen urfa li askeri mahallesi hane 38, cilt 3, sayfa 287 üzerinden nüfusa kayıtlı olup, halen ıstanbul nişantaşı ..................... da ikamet eder ve istanbul tahtakale .................. sayılı yerde ithalatçılık yapar. selim ve mazal oğlu 1338 urfa doğumlu nesim anter'in alınan ifadesinde; soruldu: benim ev telefon numaram ...................., işyeri telefon numaram ise ................... ile ...................'dir. ben, ağabeyim yahoo, oğlum rifat ve damadım sami şalom ile birlikte yurt dışından kimyevi madde, hırdavat, baharat ithal ederiz. hepimiz musevi'yiz. 1936 senesinde urfa'dan istanbul'a göç ettik. ıki kızım fransa'nın paris şehrindedir. her ikisi de musevilerle evlidir. bir oğlum da kanada'nın montreal şehrinde oturmakta ve kanada pasaportunu taşımaktadır. bir ablam amerika'nın los angeles şehrindedir. bir biraderim var italya'nın milano şehrinde, diğer bir kardeşimde amerika'nın los angeles şehrindedir. ben fahrettin aslan'ı büyük ada'daki anadolu kulüpte tanıdım. tarihi kesin olarak bilmiyorum, ancak 12 eylül 1980 harekatından önce idi. o zaman bu kulüpte büyük bir kumar vardı. fahrettin aslan denen şahsın etrafında çok adam dolaşmaktaydı. ve merak ettim bu şahıs kimdir diye sorduğumda, gazinocular kralı fahrettin aslan olduğunu söylediler. benim kayınbiraderim abut hayat adındaki bu şahıs devamlı kumar oynardı ve genellikle fahrettin aslan'ın kulüplerinde kumar işi yapardı. bu sebeple devamlı surette fahrettin aslan'la ilişkisi vardı. 12 eylül 1980 harekatından iki ay kadar evvel veya iki ay sonraydı, kayınbiraderim abut hayat benim yanıma gelerek, 'sen yurt dışına döviz kaçırmışsın, senin döviz kaçırdığını fahrettin aslan bilmektedir. döviz kaçırdığını o çok iyi bilmekte ve elinde döviz kaçırdığına dair belgeler bulunmaktadır. sen 5 milyon lira para ver, ben bu parayı fahrettin aslan'a vereceğim' dedi.

    bende o anda elimde 5 milyon lira para olmadığını söyledim, kabul ettiği taktirde ben bu parayı 1 ay içinde temin eder öderim dedim. o da fahrettin aslan'ın yanına giderek durumu anlatmış olmali ki tekrar yanıma geldi ve bir ay içerisinde parayı temin ederek, kendilerine teslimini istediler. o zaman bende bir ay içerisinde 5 milyon lira parayı iki taksit halinde kayınbiraderim abut hayat'a verdim. o da aslan'a gidip verdi. karşılığında bana herhangi bir makbuz veya yazılı belge vermedi. ıthalat işlerini şu şekilde organize etmekteyim; yurt dışından ithal edeceğimiz mal ve maddelerin bedelini türkiye'deki bankalar kanalıyla merkez bankasına göndeririz, bazı yabancı firmaların türkiye'de temsilcileri olur, bu temsilciler önemli oranda komisyon alır, ticari itibarına göre fabrika ile temasta olduğu için bizim gibi müşterilerin sağlam olduğunu, güvenilir bir müessese sahibi olduğumuzu fabrikaya bildirir ve paramız olmadığı halde ihtiyacımız olan ticari malı bize göndermesini sağlar. bazen de arz ettigim gibi gelen ticari mal gümrüklere gelir, merkez bankası bu mal karşılığını yabancı para olarak ilgili ülkenin merkez bankasına aktarır ve bizlerde gümrükteki eşyanın gümrüğü ödedikten sonra ticari malımızı alır ve satışa arz ederiz.

    12 eylül 1980 tarihinden evvel türkiye'nin durumu herkes tarafından bilinmektedir. o zamanlar vuran vurana idi. fahrettin aslan'ın bir sürü fedaisi vardı, azınlık ve gayrimüslim olmamız hesabıyla devamlı korku içerisinde bulunmaktayız. o zamanlarda teröristler devamlı surette bizleri tehdit eder, bizlerden para sızdırmaya çalışıyorlardı. bizlerde korku belasına iş yerimize gelerek haraç isteyen şahıslara para verirdik. fahrettin aslan da yahudi olup istanbul'da oturan şahısların üzerinde iyi bir baskı gurubu oluşturmuştu. yahudilerden istifade ederek bazı şahısları çevresine alıp, bunlar vasıtasıyla paralı ve korkan yahudileri tespit edip şantaj yoluyla para sızdırmak kaydı. benim kayınbiraderim kumarcı olduğu için bunun da fahrettin aslan'a ait kumarhanelere takıldığı için, bu şahsı da safına alarak benden para sızdırması için kullandı. bu kaynım ocak 1984 ayı içerisinde böbrek yetmezliğinden vefat etti. kendisinin bir tek kızı vardır. o da evli bulunmaktadır. yalnız şunu söylemek isterim, fahrettin aslan bu şantaj yolu ile para alma işinde yalnız benim kayınbiraderim abut hayat'ı bana karşı kullandı, benden alınan para bu şahıs vasıtasıyla fahrettin aslan'ın eline geçti. fahrettin aslan'ın da bu parayı kimlerle bölüştüğünü bilmem. ancak kulaktan duyduğuma göre etrafında bazı devlet adamlarının olduğunu ve isimlerinin tarafımdan bilinmediğini, albert şamas adlı şahsı 8-10 seneden beri görmüş değilim. şu anda nerede olduğunu bilmiyorum, yalnız yahudilerce kötü bir insan olarak bilinmekte, kötü tanınmasının sebebi ise karaktersiz bir şahıstır. cebra denilen şahıs ise cebra bildirici adlı şahıstır. bu adamında şu anda abd'nin new york şehrinde oturduğunu tahmin etmekteyim. cebra bildirici'nin kız kardeşi sümbül, benim kayınbiraderim abut hayat ın karısıdır. kendisi halen istanbul'da tek başına oturmaktadır. 4-5 seneden beri kendisini görmedim. amerika'dan türkiye'ye gelip gittiğinin farkında değilim. niso moreno'yu şahsen tanırım. kendisi iyi bir tüccardir ve devamlı kumar oynar. zengin bir kişidir. bildiğim yahudi şahıslar vasıtasıyla bu şahsın nerede olduğunu tespit çalışıp, polise bildireceğim.

    yukaridaki ifademde arz ettigim gibi kayınbiraderim abut hayat yanıma geldiği zaman fahrettin aslan'ın elinde yurt dışına döviz kaçırdığıma dair bazı belge ve delillerin olduğunu söylemesi üzerine bu belgeler ve delillerin ortadan kaldırılması için, kendisine 5 milyon lira para verdiğim taktirde bu belgeleri ortadan kaldırabileceğini söylemesi üzerine, ben bu parayı kayınbiraderime kendisine gönderdim. halbuki ben yurt dışına döviz kaçırmış değilim, ancak azınlık bir gurup olmamız nedeniyle, korku içersinde yaşamaktayız. başıma bir bela gelmesin diye bu parayı vermek zorunda kaldım. bu paradan zamanın istanbul emniyet müdürü şükrü balcı'ya verilip, verilmediğini de bilmem. bu hususu kayınbiraderim ve şu anda ölü abut hayat ile fahrettin aslan ancak bilebilir. diğer yahudilerden de para toplanıp toplanmadığını da bilmiyorum dedi. başka bilgisinin olmadığını beyanla, şu andaki mal varlığım 40 milyon tl'sı civarındadır. yurt dışında kendime veya aile efradıma ait bir hesabım yoktur. yani yurt dışı bankalarda yatırılmış veya aktarılmış bir param yoktur. paralarımı istanbul akbank galata şubesi'nin ................ akbank tahtakale ............... osmanlı bankası yenicami şubesi'nin ................... türk ticaret bankası'nın mısırcılar şubesi'nin. ve iş bankası yenicami şubesi'nin .................. sayılı hesaplarda bloke edilmektedir.

    tekraren söylüyorum, benim kayınbiraderim vasıtasıyla fahrettin aslan'a vermiş olduğum para 5 milyon tl'si para idi. bu parayı da şu maksatla vermiştim, kayınbiraderim fahrettin aslan'ın elinde benim yurt dışına döviz kaçırdığımla ilgili bazı belgeler olduğunu, parayı vermediğim taktirde başıma işler geleceğini söylemesi üzerine verdim, dedi.

    başka bir diyeceği olmadığını, okunan ifadesinin doğruluğunu da imzası ile tasdik etti. 4.6.1984

    natik şentürk komiser

    mehmet türkmen polis memuru mehmet koca polis memuru

    ısmail yücel polis memuru

    ziyaettin karaaslan polis memuru ifade sahibi nesim anter

    ifade sahibi ısak lodrik

    aslen edirne ili nüfusuna kayıtlı olup, bilahare nüfus kaydını istanbul ili beyoğlu ilçesi asmalı mescit mahallesi hane 32/3, ve sayfa 17-100 üzerine nakil hane eden ve halen ıstanbul-kadikoy çiftehavuzlar, cemil topuzlu caddesi üzerinde ............... apartmanında ikamet eder ve istanbul maçka .......... sokak .. numaralı yerdeki aksa akrilik kimya sanayii yönetim kurulu üyesi olup, avram ve buka oğlu 1913 doğumlu ısak lodrik'in alınan ifadesinde;

    soruldu; benim evimin telefon numarası ise ................. ile ...............'dir. işi yerinin numarası telefon numaraları tarihten 7-8 sene kadar evvel ben ve fahrettin aslan ıstanbul kadıköy-çiftehavuzlar cemil topuzlu caddesi'nde bulunan büyük kulübün üyeleri idik. devamlı surette ben, fahrettin aslan'la bezik, briç, tavla ve konken oynardık. kulübün başkanı raif dinçkök to. diğer üyeler atilla midilli, nuri atalit, duran akbulut, sabi rusu ve şu anda isimlerini hatırlayamadığım kişilerden ibaretti. kulübün bütün işlerinden başkanı olan raif dinçkok haberdardı. bu kulüp halen aynı adreste faaliyet göstermekte ve başkanlığını da raif dinçkök yapmaktadır.

    tarihten 5-6 sene kadar evvel benden mal istedi, daha doğrusu şirketimizin ithal ettiği ve yalova'da bulunan aksa fabrikasında mamul duruma getirilen kimyevi maddelerden kendisine para almadan vermemi istedi. bende bu durumu kabul etmedim. bu tür maddeleri özel şahıslara veremeyeceğimizi, ancak sanayii kuruluşlarına verdiğimizi söyledim ise de beni devamli surette ölümle tehdit etmeğe başladı. yine aynı tarihlerde yani 5-6 sene evvel, beraber üyesi bulunduğumuz büyük kulüpte fahrettin aslan beni kulübün kapısına çağırdı. kendisine mal vermediğimi bahane ederek, devamlı taşımakta olduğu ve markasını bilmedigim belindeki tabancasını çekerek bana bir el ateş etti. tabii ki beni hedef almadı, korkutmak maksadıyla ayağıma yakın bir yere ateş etti. bana ateş ettiği sırada yanımda ıstanbul yapı ve kredi bankası yönetim kurulu üyesi ve şu anda emekli, cumartesi-pazar günleri kulübümüze gelen enver ateşdağlı adlı şahis da vardı. bu durum kendisine sorulduğunda, gerçeği söyleyecektir. o zaman yani 5-6 sene kadar evvel ıstanbul emniyet müdürlüğü kadrosunda görevli ve müdür rütbesindeki bir adam yazıhaneme telefon ederek, bana bir el ateş edildiğini, fahrettin aslan'la arada bir mevzu geçtiğini ve bu durumu öğrendiklerini söyledi. bende bu hadiseden bir, iki gün sonra tekrar fahrettin aslan tarafından tehdit edildim, resmi makamlarca bu olayla ilgili olarak yapılacak tahkikatta kendi adını vermememi istedi. sokaktan geçen bir şahıs tarafından bana ateş edildiğini söylememi istediği için bende o doğrultuda ifade verdim. ancak o zaman fahrettin aslan'ın arkasında dündar ali kılıç diye meşhur bir kabadayı vardı, fahrettin aslan'la birlikte benim gibi zengin ve azınlıktaki şahısları tehditle elindeki malını alır, icabında para aldıkları oluyordu. bunlar istanbul'da bir şebeke halinde tehditle para topladıklarını sağdan soldan duymaktaydım. benim bildiğim fahrettin aslan'ın istanbul emniyet müdürü şükrü balcı ile direkt iş birligi yaptığını görmedim. ancak ortalıkta gezen söylentilere göre, her ikisi birlikte bu tehdit işlerini sürdürüyorlardı. bu hususta başka yetkililere de ifade vermeye hazır. bu para alıp işi o zaman bazı devlet adamlarına şikayet edildi, ancak dinleyen olmadı.

    büyük kulüpten güneş adi altında istanbul emniyet müdürü şükrü balcı'ya para verilip verilmediği hakkında bir bilgim yoktur. kulübün diğer üyelerinin bilgisi olup olmadığını bilmiyorum.

    ıddia edildiği gibi ben şantaj yoluyla fahrettin aslan'a para vermedim. bu hususta benden para isteyen de olmadı. ıstanbul iş bankası şubeleri, sanayi kalkınma bankası ortaklarımız olup, beraber çalıştığımız bankalar ise, akbank, yapı ve kredi, pamukbank, uluslararası ticaret bankası, city bank'la birlikte çalışmaktayız. yurtdışından ithal ettiğimiz ham maddeler tamamen resmi yoldan yapılmaktadır. isviçre'den de ham madde alırız, bedeli yine resmi bankalar kanalı ile aktarılmaktadır. yurtdışında bulunan hiç bir bankada hesabım yoktur. ancak bir tek kızım olan tülin lodrik ıtalya'nın milano şehrinde oturmaktadır. dul olarak bulunmakta ve bununda üç kız çocuğu vardır. birde oğlum vardir, halen ıstanbul'da kendisine ait işyerleri vardır. orada ticaretle iştigal eder.

    albert şamas adli kişiyi şahsen tanımam ancak adını duydum. bu şahıs ırak veya suriye uyruklu olup, camiamizda sahtekar olarak bilinmektedir. tarihten 5 sene kadar evvel bir iki defa istanbul'a geldi. kimlerle temasta olduğunu bilmem. nison merone adlı şahısta bir iş adamıdır. camiamızda dürüst bir adam olarak tanınmaktadır. isak salti'yi de tanırım. kendisi halen isviçre'de oturmaktadır. ravli kavalyero'yu da tanırım. bir iki defa evine gittim. birlikte bezik oynardık. kendisi ıtalyan uyrukludur, halen ısviçre'dedir. bu şahista fahrettin aslan tarafından tehdit edildi. çok korkakti ve bu yüzden de istanbul'u terk etmek zorunda kaldı. sone semel ve stavro kerdomitis adlı şahısları tanımam ve isimlerini de ilk olarak sizlerden öğrenmekteyim. musa boz adlı şahsıda tanırım, zavallı bir insandır. bu şahısta yahudi asıllıdır. kendisi 3-4 sene kadar evvel ısviçre'ye gitti, halen oradadır. kendisi ile isviçre'de bir iki kez görüştüm. neden istanbul'a dönmediğini sordugumda o da bana hitaben ıstanbul'da fahrettin aslan beni devamlı surette rahatsız ediyordu, evime ve iş yerime polis gönderip lüzumsuz aramalar yapıyordu ve bu tedirginlik beni buralara kadar sürükledi, dedi.

    ben fahrettin aslan'a tehdit ve şantaj yolu ile para vermedim. ancak bir çok vatandaştan tehdit yoluyla para aldığını sağdan soldan öğrendim. gerçek midir, değil midir bilmem çünkü gözümle görmedim. ben hiç bir zaman yurt dışına döviz kaçırmadım, ticari işlerimi normal devlet bankaları kanalıyla yürütmekteyim. yurtdışında faaliyet gösteren hiç bir banka ile ilişkim yoktur ve bu bankalara para yatırmadım. bloke edilmiş bir meblağ da yoktur. benim iş yerimde 4 bin işçi çalışmaktadır. ben her ne kadar dini yönden musevi isem de kendimi bir türk olarak görmekteyim. bu memleketin yükselmesi ve ilerlemesi için çalışmaktayım. müslüman camiasına karşı sevgim ve saygım sonsuzdur. hiç bir zaman müslümanlara karşı bir kinim olmamıştır ve olmayacaktır. türkiye'de dünyaya geldim ve bu ülke topraklarında ölmek isterim. bölücülük, yıkıcılık ve ihanetim yoktur.

    yukarıda bahsettiğim gibi fahrettin aslan benden şantaj ve tehdit yoluyla para almış değildir. ticari işlerim tamamen kanunların el verdiği ölçüler içerisinde cereyan etmektedir. dediğim gibi fahrettin aslan bana para karşılığı mal almak istedi, vermedim ve yasal yönden vermem de mümkün değildi. bu sebeple beni tahdit etti, dedi.

    başka bir diyeceğinin olmadığını beyanla okunan ifadesinin doğruluğunu imzası ile tasdik etti. 4.6.1984

    natık şentürk komiser mehmet türkmen polis memuru mehmet koca polis memuru ismail yücel polis memuru ziyaettin karaaslan polis memuru
    ıfade sahibi isak lodrik
hesabın var mı? giriş yap