• olağanüstü hal bölge valisiydi. mehmet ağar'ın kankası. kendisinr dair hatırladığım o kadar çok ve karanlık şeyin arasında en insanisi şuydu: adam beşiktaşlı. ne zaman "vatandaşların arasına karışsa" bjk anahtarlığı ve kalem filan dağıtırdı çocuklara.
  • cocuklugumun haber bultenlerinde aciklama ve kararlariyla cok adi gecen adamdi. o zamanlar bilinc altima kenan evren ile beraber insandan cok birer makam olduklarina dair bir kani yerlesmis olacak ki, sonralari ''olaganustu hal bolge valisi ahmet mehmet (burasi sallama tamamen, az sonra ohal valilerini aratincaya kadar bilecegim tek isim kendisi)'' seklinde bir haber metni duyunca cok sasirmis, yarattigim bir paradigma kaymisti aksam aksam. o zamana kadar bildigim ohal bolgesi valisi unal erkan dir. nasil bir insan oldugunu da bilmem etmem. serbest cagrisimla kilolu bir insan oldugu cikarimini yapiyorum gecenin 3 unde.

    (bkz: ates unal erzen)

    neyse ne.
  • türkiye cumhuriyeti hükümetleri’nin birinde kabine üyesi olarak bulunmuş şahsiyettir. hükümet üyesi olarak görev alışına ilişkin bilgiler aşağıdadır:

    s.n./kabine/görevi/görev başlangıcı/görev bitişi/seçim çevresi/partisi/görev süresi/toplam görev yapma süresi
    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    1. 53.hükümet/devlet bakanı/06 mart 1996/25 mayıs 1996/ankara/dyp/2 ay 19 gün/2 ay 19 gün

    not: resmi değil bu verilen süreler, ben saydım ve yazdım. nasıl saydım? bir yılda 12 ay var kuşkusuz ve her ay (istisnasız) 30 çekiyor.
  • dönemdaşları arasında, "bu millet bu bayrak bu ezan bu devlet" şeklinde tabiri caizse en fazla kafa ütüleyeni.

    yine de süleyman soylu beyefendiyi düşününce çölde vaha gibi. hiç olmazsa akıl mantık çerçevesinde ve kimseyi ötekileştirmeden konuşuyormuş.
  • semih tufan gülaltay'ın iddiasına göre fetöcüleri skerttiği için tasfiye edilen emniyet amiri, ohal bölge valisi, bakan.
  • ben kendisini olağanüstü hal bölge valisi olmadan önce tanıyorum.
    sene 1988. sağlık meslek lisesini bitirdim ve trakya üniversitesini kazandım. öğrenim durumundan tayinimi direkt edirne'ye yaptırdım. o zamanlar öğrenim durumu diye bir tayin sebebi vardı. haftada üç tane 16 şar sattlik nöbet tutuyorum, geri kalan zamanlarda okuldayım.okul da stajlı nöbetli falan.(anesteziyoloji)

    yeni başladığım, yemekhaneye gideceğim diye yanlışlıkla morga falan indiğim bir dönemdeyim hala. olsa olsa 3-4 haftalık hemşireyim, ameliyathanede çalışıyorum. bir gün okuldan çıkıp koşa koşa nöbete geldim ki, bizimkiler vali gelecek diye telaşta. ameliyathane zaten temiz yer. dinlenme odasında bile ameliyat yapılacak derecede temizlenmiş, parlatılmış. sorumlu hemşire bana sıkı sıkı tembihliyor, forma falan düzgün olsun, saygıda kusur edilmesin diye. vali bizim tarafa da gelecek diye beklerken mesai bitti, herkes evine gitti. bir başıma valiyi beklemeye başladım. resmen devlet memuruyum ama, daha 18 i bile doldurmamışım, bırak denetlenmeyi hayatımda ilk defa canlı canlı vali göreceğim. hala var mı bilmiyorum da, o zamanlar reşit değilsen mahkemeden kaza-i rüst kararı alıp çalışabiliyordun veya rüşt gerektiren başka işlemler yapabiliyordun.

    neyse, bizim başhekim, vali, korumaları , başka tanımadığım bir sürü insan koridorun ucunda belirdi. o zamanlar ameliyathane kapısını zincir dolayıp asma kilitle kilitliyoruz, maske, bone, önlük ve galoşlarımız kumaştan. kilidini açtın giyindin diyene kadar kapıda 15 dk oyalanıyorsun. ben valinin ameliyathanenin içine gireceğine ihtimal vermemiştim. en fazla etrafa bakar, bana birkaç soru sorar falan. bizim dinlenme odası, sterilizasyon odası, uyandırma odası falan açık zaten.

    başhekim demez mi, açsana kapıyı kızım ameliyathaneye giricez diye. hemen kapıyı açtım, valinin kucağına galoş, maske,bone, önlük olan bohçayı tutuşturdum. başhekim, boşver onları biz gidince ultraviyoleleri açarsın dedi. ya o sırada acil ameliyat çıkarsa napıcaz dedim. vali, hemşire hanım görevini yapıyor, lütfen üstelemeyin dedi. başhekimle ikisi 10 dk boyunca bütün o kumaşlarla bağcıklarla boğuşup öyle girdiler içeri. geri kalanları içeri sokmadım. steril malzemeleri bitirmesinler diye.

    yıllar sonra bu olayı, o zamanki yöneticiler bürokratlar ne zarif insanlarmış diye defalarca hatırladım. şimdiki ak bürokratlara falan öyle birşey yapsan seni mimleyip süründürürler. sonraki dönemlerde, geldiğinde elimdeki işi bırakıp ayağa kalkmadım diye laf işittiğim şube müdürleri de gördüm. veya özel kalemine istediği ilaç yazılmadı diye doktor süren valiler. daha niceleri.

    evet,o zamanlar daha 17 sindeki beni, başhekime rencide ettirmeyen vali ünal erkan idi.
  • baybaşin aşiretiyle ucundan da olsa bağlantısı olduğu düşünülen eski vali. 32. gün programına telefonla katılıp kendini olabildiğince müdaafa etmiştir.
  • istanbul emniyet müdürü iken dönemin belediye başkan vekili kısa süreliğine koltuğa oturur oturmaz toplu taşımalarda polisten de ücret alınsın diye bir karar aldırmış. bunu duyan ünal erkan'da polislere tüm iett otobüslerini denetleyin eksiği olan varsa bağlayıp trafikten men edin diye emir verir. ardından çoğu otobüs bağlanır ve trafik aksar.
    bunu gören başkan vekili de uslu uslu polislerden ücret almayın diye emrini geri almak zorunda kalır.

    haddini bilmeyenlere haddini bildiren adam.

    kaynak
  • süleyman seba döneminde beşiktaş yönetimlerinde bulunmuş emniyet müdürü.

    şeref stadı'nın istimlâk edilmesinden sonra fulya tesisleri tamamlanana kadar takımın bayrampaşa çevik kuvvet sahasını idman merkezi olarak kullanmasında ünal erkan'ın tasavvutu vardır.
hesabın var mı? giriş yap