• 46 sene boyunca hayatı yollarda geçen sultan. muhteşemdir lâkin bizler için değil, ecnebîler için muhteşemdir.

    --- spoiler ---
    şüphesiz o'nu muhteşem kılan arkasındaki veziriazamlarıdır. böğürdelen fatihi rumeli beylerbeyi ahmed paşa, belgrad dehası piri mehmed paşa, rönesans sempatizanı ileri görüşlü pargalı makbul iken maktul düşürülen ibrahim paşa'dır. istediğiniz kaynağı açıp araştırın. gavur kaynakları deneyin. mohaç'ı, belgrad'ı, budin'i tasarlayıp hayata geçirenler de, bu muharebelerde kıçından ter akan da bu paşalardır. bizzat kanuni değil.

    kendisi seferlere iştirak eder fakat bir iki defa haricinde eli kılıcına gitmez. o da mohaç esnasında arkasından sinsice yanaşan bir kaç macar askeri karşısında kendisini savunmak için. o kaldırdığı kılıcı düşmana sallayana kadar yanındaki türk askerleri indiriverirler düşmanları. derler ki; kanuni döneminde osmanlı ordusu muazzam taktikler geliştirdi. şöyle çemberler kurdu, böyle savaş stratejileri izledi vesaire. kanuni'ye mâl edilir bunlar hep. kanuni şiir yazmaktan, elçi azarlamaktan bunlarla ilgilenecek vakti pek bulamazmış ki, ne ara savaş tekniği geliştirsin!? (gerçi gelen elçilerle bile ibrahim paşa ve divan-ı hümayun ilgilenirmiş ya neyse). o mohaç'ta gösterilen üstün strateji, behram paşa, bâli bey ve hüsrev bey'in eserleridir. ayrıca mohaç'taki zaferi ile kanuni nam salmıştır. 20bin macar askere karşı 110.000 türk askeri çarpışır bu savaşta. önemli bir nottur bu. türk bilincinde mohaç denince akla sadece bir savaş gelmesi de ayrı bir güzelliktir. mohaç'taki ikinci bozgun ne oldu? kaldı ki bu ikinci mohaç osmanlı'nın gerileme sürecini de kağıt ve ordu üzerinde başlatan olaydır.
    (bkz: #16115393)

    viyana bozgunu vardır malumunuz. niçin başarısızlıkla sonuçlanır?
    batı fütuhatını gözlemlediğiniz vakit kronolojiye ayıkırsanız biraz, batı seferleri, temmuz ağustos gibi güzel havalarda savaşmak için hep nisan mayıs ayında yola çıkar. bu şaşmaz. kanuni yine böyle bir nisan ayında yola çıkma emri verir. gel gelelim viyana'nın uzaklığını hesab edemez. aradan dağlar, nehirler, ovalar, vadiler geçen ordu taa eylül ayında varır viyana sırtlarına. eylül ayına kadar sipahilerin maaşları tükenir. eylül ayında parasız kalan sipahi de aynı hevesle savaşmaz. hava da bozar. yağmur vesaire. lağımcılar delik açıp dinamit bile yerleştiremezler neredeyse. sonra kös kös geri dönülür. bu mu şimdi muhteşem süleyman? bu mühim operasyonu bile takvime oturtamayan bir padişahtır kendisi. gazâsını yürütemez.

    ya 1532 alaman seferi? kendisini yeni roma imparatoru olarak gördüğü dönemde şarlken aleyhinde estirmedik rüzgar bırakmaz. ferdinand elçilerine yalanlar söyleyip, olmadık mektuplar yazdırır. hıristiyan alemini dize getirmek için binlerce asker toplayıp sefere çıkar... sonuç ? türklük tarihini baştan yazabilecek kudrette bir savaş, neticesiz biter. gelince bi de istanbul'da şenlikler tertiplenir. sözde savaş kazanılmış gibi bi hava yaratır kanuni kendi emriyle. (halil inalcık hoca; kanuni'nin venedikli tasarımcılara, kendisine tıpkı roma imparatoru gibi pelerin, tac ve taht hazırlattığını, bu kıyafetleri belgrad'da giyip, şarlken elçilerine göz dağı verdiğini söyler bu arada. dipnot işte.)

    kanuni seferlere iştirak ederdi evet ama zapt ettiği bölgede iki üç gün ava çıkar, seferden 1 ay sonra basar istanbul’a geri dönerdi. geride bütün iç karışıklıklara yön verecek, politika yaparak komşu imparatorluklarla orta noktada buluşacak sancak beyleri kalırdı. meşhur osmanlı hoşgörüsünü minimum kan ve maksimum özveri ile uygulaması gereken insanlar bunlardı. kanuni değil. kanuni'nin en iyi yaptığı adından da anlaşılacağı gibi kanunlar koymaktır. acımasız yasaları vardır. otoriterdir. muhibbi kisvesinde makbuldür bir tek. kendini övmeyi pek sever. i. françois'e yazdığı meşhur mektup bunun en güzel ispatıdır.

    (bkz: #10619411)

    kadir kıymet bilmez. iki gün evvel sırt sırta savaştığı ahmed paşa'nın en ufak bir yanlışında kellesini alır. çocukluk tutkusu ibrahim paşa'yı kendi sarayında boğdurur vs.

    osmanlı saltanatında eşi benzeri görülmemiş bir biçimde, bütün hiyerarşiyi hiçe sayarak ibrahim paşayı sadrazam etmesi, sünnet düğünü haricinde merasim düzenlenmeyen osmanlı sarayı'nda ibrahim paşa'nın günler süren düğününü organize etmesi, osmanlı hanedanı'nda ilk kez bir sadrazama saray tahsis edilmesi, kendi öz evladını öldürmesi vesaire osmanlı’yı çöküş dönemine sürükleyen unsurlardan bir ikisidir sadece. kapitülasyon denilen naneyi marifet sanar. öyle ki saraya bile getirir.

    sanatı edebiyattan ibaret zanneder. rönesans’a tamamıyla karşıdır ama kitap okumadan edemez.fatih sultan mehmed gibi ileri görüşlü, çağlar ötesi bir duruşu olmamıştır hiçbir zaman. ibrahim paşa budin’den üç harika rönesans heykeli, iki çerçeve resim getirdi diye adamı doğduğuna pişman eder.

    (bkz: #16103192)

    şakşakçıları boldur. o topkapı sarayı'nda dönen esrarengiz, hürrem sultanlı, alavere dalaverelerle süslü, bin bir dolabın döndüğü dönem tam da kanuni dönemine tekabül eder. saray nizamı diye bir şey kalmamıştır bu devirde. üçkağıtlar çift kale maç yapar saray avlusunda.

    olumsuz yanı çoktur yani. türk kaynaklarında öve öve bitirilemeyen, yarısı mübalağa, muhteşem bir insan değildir neticesinde. bir kaç yabancı kaynak araştırılsa, türk kaynaklarının bir takım düzgün versiyonları karıştırılsa, olaylar üzerinde biraz kafa yorup, kronoloji birbirine bağlansa bunlar hemen göze çarpar. tek bir icraat ile muhteşem olamıyor insan.

    olumlu yanı hiç mi yok. var tabi.
    mesela osmanlı ordusu kanuni saltanatında tarihte hiç olmadığı kadar intizamlı olmuştur. yağmaya kesinlikle karşı çıkar kanuni. sefer esnasında köy halklarının tarlasına at sürdü ve ekinleri bozdu diye kellesini alır askerin. karıya kıza sarkıntılık eden, mal, mülk, yiyecek çalan bir kaç askeri anında öldürtür. yiyecek ihtiyaç ise, köylüden peşin parayla satın alınır. çapul yöntemiyle sefer etmeye alışmış sipahileri dize getirir adeta. yeniçeri isyanlarını öyle bi susturur ki, bir daha isyanın, ayaklanmanın falan lafı bile geçmez. kanuni işte adı üstünde. kanun gibi sözü var. dini yönü de çok kuvvetli. islâm’ı hakikaten iyi öğrenmiş. hakkı hududu iyi biliyor. edebi muhibbi yönü zaten tartışılamaz. yüzlerce şiiri vardır. hürrem'e de öğretir. hatta hürrem'in şiirleri süleyman’ınkilerden daha içli ve kaliteli gibi. kitap okumaya bayılır. iran'dan kütüphaneler taşır. buda'nın ilhakından sonra macar matyaş corvinus kütüphanesinden nice eserler getirir istanbula. hemen her sefere kendi de çıkar. gecikmeli de olsa olay mahaline iştirak eder. lehistan olsun, ruslar olsun, venedikliler, cenovalılar olsun, toprağını ilhak ettiği dubrovnik banı olsun, iran şahı olsun bunların hepsiyle arasını iyi tutar. her avrupa seferi öncesinde bu komşularıyla mütarekeye varıp işini sağlama alır. kapitülasyonlar ile kimi çevrelere göre hoşgörülü osmanlı imajını sağlar. kaldı ki gavur gözüyle bakınca harikadır tabi fakat osmanlı'yı osmanlılıktan çıkaran bir şeydir bu ayrıcalıklar.

    ayrıca gavur gözüyle bakınca; katolik avrupa krallıkları reformun ilk dönemlerinde protestan vaaz verenleri, luther kitabı okuyanları diri diri yakarken, kanunî onlara dini serbestçe verir. açlık çeken köylülere osmanlı refahı sunar. köylü; türkler gelse de bizim topraklarımızı zapt etse diye rüyalara yatar. osmanlı askeri bölgedeyken köylü kapısını kitlemez bile. hırsızlık yoktur. evlilik antlaşmalarıyla yönetilen milletler, sınıf ayrımcılığından usanmış insanlar, vergi ödemekten bataklığa batan burjuvalar, kanunî sistemi ve refahını öyle bir arzular ki, kendi krallarını bile tanımazlar. tabi ki muhteşem adıyla anılmalıdır böylesi bir sultan. fakat muhteşemliği onlaradır. bize değil. daha da doğrusu muhteşemlik kanunî'ye değil, canla başla politika yapan sancak beylerine ithaf edilmesi gereken bir unvandır.

    ha bu milliyetçi tutum sadece kanunî için mi geçerli? hayır. bakınız fatih gibi aydın bir padişah, gerek koyduğu vergiler, gerek sürgün dayatmaları hasebiyle kendi döneminde hiç sevilmezdi. bilakis gavurları yaktı, halka yönelik tedbirler aldı diye veziri mahmud paşa el üstünde tutulurdu. kısır perspektifte izlenince olaylar, kaçınılmaz oluyor bu gibi yakıştırmalar.

    ve ortak kanıya sadık kalmak icab eder.
    kanuni döneminde osmanlı hudutları kemale falan ermez. doğal sınır falan yalandır. kanuni baş veziriazamı rumeli beylerbeyi ahmed paşa'nın kellesini almasaydı, yahut piri mehmed paşa'ya yol tanısaydı, ibrahim paşayı öldürmek yerine biraz daha müsaade buyursaydı; bugün değil ikinci viyana, amsterdam-roma-paris seferlerini konuşuyor, fransızlara sanat satıyor olurduk. bugüne geldiğimizde ne var elimizde!?

    françois'e yazılan o meşhur mektupta yerlere göklere sığdırılamayan cihan hakimi, allah’ın gölgesi, üç kıtanın sultanı vıttırı zıttırı osmanlı saltanatı ne vaziyette? mektubun sonunda itin makadına sokulan fransa ne durumda şimdi?

    uzun bir planda bakacak olursak; osmanlı'yı çöküşe sürükleyen, osmanlılıktan çıkaran imparatorluğun en uzun yüzyılı kesinlikle kanunî dönemidir.
    --- spoiler ---

    yazıya karşıt görüş bildirecek yahut kötüleyecek arkadaşlara kaynak kaynak, sayfa sayfa belge ve mektup okutabilirim. katiyen zıt görüş bildirip karalama girişiminde bulunmak için yazmadım. hiç de istemem böyle bir şeyi. kim ister ki? ben sadece ille de adına muhteşem denildi diye o lakabı gerçekten hak etmiş olup olmadığını düşünüyorum.
  • osmanlı padişahları içinde 1. süleyman olarak da bilinen, resmi tarihimiz ve dizilerimiz kendisini olduğundan çok iyi , hatta muhteşem anlatsada, aslında katlettiği evlat, torun ve insan sayısı çok fazla olan , bana göre osmanlı'nın duraklama dönemine girişinin sebebi tarihi kişiliktir.

    -rodos'u alınca ilk işin büyük amcanın (cem sultan) sürgündeki oğullarını, torunlarını katletmek olacak,

    -çocukluk arkadaşını, sana bir sürü zafer kazandıran askeri bir dehayı, pargalı ibrahim'i karının ağzına bakıp misafirliğe çağırıp evinde korkakça boğduracaksın,

    -osmanlı'nın sonunu getiren ilk kapütülasyonları fransız'lara vereceksin,

    -hazineyi sonuçsuz macaristan seferleri ile tamtakır edeceksin ,

    -damadın rüşvetçi rüstem paşa'nın sadrazam olmasını isteyen karının kızın ağzına bakıp en yetenekli sadrazamlarından birini (kara ahmed paşa) divan toplanısı sırasında havadan sudan bir sebeb uydurup idam ettirip rüstem'i sadrazam yapacaksın,

    -alkolik oğlun sarı selim ile giriştiği taht mücadelesinden sonra iran'a kaçan oğlun şehzade bayezidşah tahmasb ile anlaşıp , cellatlarını gönderip, 25 eylül 1561'de, kazvin'de bir tanesi sadece 3 yaşında olan 5 tane oğlu (şehzade orhan (19), şehzade osman (17), şehzade abdullah (14), şehzade mahmut (10), şehzade murat (3)) ile beraber öldürteceksin,

    -yine öz oğlunu şehzade mustafa'yı , al-i osman nın geleceğini yan çadırda çatır çatır boğduracaksın, ölürken çığlıklarını dinleyeceksin, cesedini de utanmadan çadırının önüne astıracaksın,

    -şehzade mustafa'nın 7 yaşındaki oğlunu, şehzade mehmet'i yarın bize bela olur diye babasının ardından boğdurup yanına gömdüreceksin,

    -abisinin çadır önüne asılan cesedini gören diğer oğlun, 22 yaşındaki şehzade cihangir kahrından ve korkusundan 1 ay içinde ölecek (bu kadar cinayetten sona eceliyle öldüğüne inanmak zor ama neyse)

    -alevilerin canları malları namusları size helaldir deyip binlerce alevinin katline sebeb olan adamı, ebussuud efendi'yi şeyhülislam yapacaksın,

    -osmanlı'ya yıllarca hizmet etmiş, kaptan-ı deryalık yapmış, eskimo karısı bile olan, dünya haritası çizmiş adamı, piri reisi, 80 yaşında, dinlemeden etmeden boktan bir sebebten -yine hürrem faktörü- mısır'da idam ettireceksin (*)

    sonrada 2 avrupalı yalaka muhteşem dedi diye muhteşem olacaksın..

    (bkz: hadi ordan)

    (*) edit : piri reisi unutmuşum, bir arkadaş hatırlattı, sonradan ekledim.
  • babası yavuz'un tersine, ihtişama çok önem verdiği söylenen, oğlunu yani veliahtını süslü elbisleler içinde gören yavuz'un söylediği rivayet edilen "sen bunları giydiysen anan ne giyecek bre oğul" tarzı bir replikle tarihin en büyük ayarlarından biri almış, o gazla namını tüm dünyaya salmış osmanlı padişahı
  • osmanlı'nın dünya kadar malını hürrem'in fındık kadar amına sokmuştur.
  • her tarih sınavı öncesi, yaptığı seferlerin fazlalığı nedeniyle, öğrencilere illallah dedirten osmanlı padişahı.
  • ömründe yemediği bedduayı 21. yyda yiyen adam. eminim diziyi izleyen teyzeler ablalar iyi bir beddua yağdırdılar adama mezarında ters dönmese bari.

    edit: annemden gelen bomba yorum.

    -pargalıyı uyurken öldürttü oğlunu boğdurttu ne pis herifmiş bu. aynı tayyip.

    aksjakjsa yarıldım.
  • gavurun deyimiyle süleyman the magnificent

    bizim tarihinizde ise osmanlının kanunlarını dedesi fatih sultan mehmet'in ardından en köklü biçimde değiştiren kişi olduğundan kanuni olarak geçen osmanlı devlet adamı.

    bizde net bir doğum tarihi veren kaynaklar doğum günün
    6 kasım 1494 olarak göstirse de bu şaibeli bir bilgidir ve kasım 1494 ila nisan 1494 arasında doğduğu var sayılır.

    bugün onun doğun günü olarak varsayılır...

    doğum yerinin trabzon olduğu da kesin değildir.

    bu belirsizliğin en büyük nedeni ebeveynleri yavuz sultan selim ve hafsa sultan'ın hamileliği ve doğumu gizli tutmasıdır... (suikast önlemi)

    1520'den 1566'ya kadar osmanlı imparatorluğu'nun padişahı olan süleyman, yalnızca topraklarını genişleten cesur askeri seferlere girişmekle kalmamış, aynı zamanda hukuk, edebiyat, sanat ve mimari alanlarında osmanlı medeniyetinin en karakteristik başarıları olarak kabul edilen gelişmelerin gelişimini de denetlemiştir.

    süleyman, sultan ı. selim'in tek oğluydu.

    dedesi ıı. bayezid döneminde kırım'da kaffa'nın, ı. selim döneminde ise batı anadolu'da manisa'nın sancak beyi oldu.

    süleyman, eylül 1520'de babasının yerine padişah oldu ve hükümdarlığına orta avrupa ve akdeniz'deki hıristiyan güçlere karşı seferlerle başladı.

    belgrad 1521'de, rodos ise 1522-23'te uzun süre st. john şövalyeleri'nin yönetimi altında kaldı.

    süleyman, ağustos 1526'da mohács'/mohaç ta macaristan'ın askeri gücünü kırmış, macar kralı ıı. louis savaşta hayatını kaybetmişti.

    macaristan'ın boş tahtına artık avusturya'nın habsburg arşidükü ı. ferdinand ve transilvanya'nın voyvodası (lordu) john (janos zápolya) sahip çıkıyordu.

    süleyman, ioannis'i macaristan'ın vasal kralı olarak tanımayı kabul etti ve 1529'da, habsburgların tüm müdahalelerini tek darbede ortadan kaldırmayı umarak viyana'yı kuşattı.

    (bkz: viyana kuşatması)

    zaman ve mesafe zorlukları, kötü hava koşulları ve erzak eksikliği, en az hıristiyanların direnci kadar osmanlı ordusunu da zorluyordu ve padişahı kuşatmayı kaldırmaya zorladı.

    ancak kuşatma daha doğrudan bir anlamdayinede başarılı oldu, çünkü john daha sonra 1540'taki ölümüne kadar macaristan'ın çoğunu yönetecekti.

    1532'de güns'ün hıristiyanların zekice savunmasıyla dikkat çeken ikinci büyük sefer avusturya sınır bölgelerine yapılan bir baskınla sonuçlandı.

    (bkz: güns kuşatması/@black pen on my hand)

    doğu'daki meselelerle meşgul olan ve avusturya'nın tek hamlede mağlup edilemeyeceğine inanan padişah, 1533'te arşidük ferdinand'la ateşkes ilan etti.

    john'un 1540'ta ölümü ve avusturya kuvvetlerinin bir kez daha orta macaristan'a doğru hızlı ilerlemesi, süleyman'ı john zamanında dayattığı çözümü derinden değiştirmeye yöneltti.

    1541 ve 1543'teki seferleri üç ayrı macaristan'ın ortaya çıkmasına yol açtı: en kuzeyde ve batıda habsburg macaristan'ı; osmanlıların doğrudan ve kalıcı askeri işgali altında olan ve ana merkezi buda'da olan, orta tuna boyunca uzanan osmanlı macaristan'ı; ve babıali'ye bağlı ve john zapolya'nın oğlu john sigismund'un elindeki vasal bir devlet olan transilvanya.

    1543 ile 1562 yılları arasında macaristan'daki savaş, ateşkeslerle bozularak ve her iki tarafta da birkaç önemli değişiklikle devam etti; en önemlisi 1532'de osmanlıların banat of temesvár'ı (timi?oara/tamışvar) ele geçirmesiydi.

    uzun müzakerelerin ardından 1562'de macaristan'daki statükoyu tanıyan bir barış anlaşması imzalandı.

    süleyman, iran'a karşı üç büyük sefer düzenledi.

    ilk sefer (1534-35), osmanlılara küçük asya'nın doğusundaki erzurum bölgesinin kontrolünü verdi ve aynı zamanda osmanlı'nın ırak'ı fethine tanık oldu; bu, ı. selim'in başarılarını tamamlayan bir başarıydı.

    ikinci sefer (1548-49) van gölü çevresindeki bölgenin büyük bir kısmını osmanlı hakimiyeti altına aldı, ancak üçüncü sefer (1554-55) daha ziyade iran'daki safevi devletini bastırmanın zorluğu konusunda osmanlılara bir uyarı görevi gördü.

    osmanlılar ile safeviler arasında ilk resmi barış 29 mayıs 1555'te amasya'da imzalandı, ancak osmanlı padişahının doğu sınırında karşılaştığı sorunlara net bir çözüm sunmadı.

    (bkz: amasya antlaşması)

    osmanlı'nın deniz gücü süleyman döneminde müthiş bir hale geldi.

    batıda barbaros olarak bilinen hayreddin, osmanlı filosunun kapudanı (amiral) oldu ve venedik ve ispanya'nın birleşik filolarına karşı yunanistan'ın preveze açıklarında (1538) bir deniz savaşını kazandı.

    (bkz: preveze deniz savaşı)
    (bkz: barbaros hayrettin paşa/@justin mcleod)

    1571'deki inebahtı muharebesi'ne kadar akdeniz'de deniz inisiyatifi osmanlılara verildi.

    kuzey afrika'daki trablusgarp 1551'de osmanlıların eline geçti.

    1560'ta trablus'a karşı yapılan güçlü bir ispanyol seferi jarbah'ta (cerbe/jarba) bastırıldı, ancak osmanlılar 1565'te malta'yı st. john şövalyelerinden ele geçirmeyi başaramadı.

    (bkz: cerbe deniz savaşı)

    o dönemde osmanlı deniz gücü, mısır'dan gönderilen bir filonun 1538'de diu kasabasını portekizlilerin elinden almak için başarısız bir girişimde bulunduğu hindistan kadar uzak yerlerde bile hissediliyordu.

    süleyman'ın sonraki yılları oğulları arasındaki çekişmelerle geçti.

    şehzade mustafa, 1553 yılında küçük asya'da hoşnutsuzluğun odağı haline geldi ve o yıl padişahın emriyle idam edildi.

    bunu 1559-61 yılları arasında şehzade selim ile şehzade bayezid arasında tahta geçme konusunda bir çatışma izledi ve bu, bayezid'in yenilgisi ve idam edilmesiyle sonuçlandı.

    süleyman, macaristan'daki zigetvar kalesini kuşatırken kendisi de öldü.

    süleyman etrafını, sadrazamları pargalı ibrahim paşa, rüstem paşa ve sokollu mehmet paşa gibi alışılmadık yeteneklere sahip yönetici ve devlet adamlarıyla çevreledi.

    başta ebussuud efendi ve kema lpaşazade olmak üzere islam hukuku uzmanları olan ulema, büyük türk şairi baki ve mimar sinan gibi isimleri yanına alarak kendi dönemini unutulmaz kıldı.

    süleyman, hıristiyanlardan aldığı yerleri savunmak için güçlü kaleler inşa ettirmiş, islam dünyasının şehirlerini (mekke, şam ve bağdat dahil) camiler, köprüler, su kemerleri ve diğer bayındırlık eserleriyle süslemiştir.

    genel olarak süleyman, daha önce bizans şehri olan konstantinopolis'i, büyük bir türk islam imparatorluğuna layık bir merkez olan istanbul'a dönüştürme görevini tamamladı.
  • şu an seçime gitse barajı geçemez.
  • askindan gozu kor olmus ve ugruna oz evladini katlettirebilmis bir padisaha ben kusura bakmayin muhtesem demem. devletiyi aliyyenin bekaasi icin son derece iyi yetismis sehzade mustafanin yerine alkolik sari selimin gelmesinin baslica nedeni ve bi anlamda sonun baslangicini hazirlayandir. aynen dizinin adinda oldugu gibi yasadigi 16. asir her yonuyle muhtesemdir ama kendisi haric. pargalisi, sokullusu, diger vezirlerinden, askerlerine, kaptani deryalara, mimarlara vs... avrupada yasanan etnik catismalar da cabasi. suleymanin yerinde berkecan da olsa muhtesem olurdu o yonetim kadrosu ile. daha tek erkek olarak dogmasindan sanslidir zaten. taht kavgasi dahi yapmamistir. yaptigi en buyuk yanlislardan biri de harika bi donanmaya sahip oldugu halde amerika kitasina yapmadigi cografi kesiflerdir. portekiz bile got kadar haliyle brezilya kolonisi kurarken osmanli o heybetli haliyle yeni dunyayi somurup turkceyi yayamamis. kafirin kalbini hancerleyecem deyip viyana kapilarina dayanacagina guney amerikada hakimiyet icin ispanyollarla savassaydin ya suleyman. hindistanda baburluleri hakimiyetin altina alip orayi da somurseydin ya suleyman. en azindan bugun dunyada en cok konusulan dillerden biri oldurdu turkce bu sayede..
  • semra özal, kanuni ile ilgili düzenlenen bir yurt dışı sergi açılışında ingilizce konuşma inadı ve kötü telaffuzuna binaen, kanuni sultan süleyman'dan sürekli olarak "lawmaker - kanuni, kanun yapan" olarak değil de "love maker - sevişken" yani "sevişken sultan süleyman" olarak bahsetmiş ve tüm yabancı dinleyicilerin alaycı kahkalarına müsteak olmuştur.

    hoş, kendisine ait bir haremi olan hangi padişah sevişken değildir, orası da ayrı bir tartışma konusudur.
hesabın var mı? giriş yap