• akdeniz kıyısında yer alan bolge.
    bolgeyi olusturan ulkeler dogudan batıya sırasıyla libya, tunus, cezayir ve fas tır. ayrıca berenice gidicektir buralara, umuyoruz.
    nufusun buyuk bolumunu araplar olusturur. bolgede ayrıca berberi, bedevi ve daha kucuk basta etnik gruplarla bunların karısımından olusan halklar da yasar, berenice de yasayacak biraz, hatta belki birlikte yasayacagız.
  • (bkz: magrib)
  • (bkz: cezayir)
    (bkz: fas)
    (bkz: libya)
    (bkz: moritanya)
    (bkz: tunus)
  • barındırdığı ülkelerin sınırları sanki bir ilkokul öğrencisinin kaleminden çıkmışçasına saçma görüntüde olan afrika kıtasının türkiye'ye yakın olan kısmı.
  • (bkz: kartaca)
    (bkz: fenikeliler)
    (bkz: tyr moru)
    (bkz: pön)
    (bkz: hannibal barca)
  • kuzey afrika'nın büyük bir kısmı 16. asırdan itibaren uzun yıllar osmanlı devleti'nin hakimiyetinde kaldı. trablusgarp savaşı'ndan sonra imzalanan uşi antlaşması ile osmanlı devleti, kuzey afrikadaki son toprak parçasını kaybetti. kuzey afrika'da 19. asrın sonu ile 20. asrın başlarında fransa, ingiltere, ispanya ve italya tarafından sömürge yönetimleri kuruldu. bölgedeki ülkeler ıı. dünya savaşı'ndan sonra bağımsızlıklarını kazandı.
  • 1901 ile 2000 arası hiç deprem yaşamamış bölge. piramitler neden binlerce yıl hala ayakta? yer seçimi tesadüf olmayabilir.

    kaynak

    görsel kaynak
  • 8 ülkeyi kapsamakta ve güney afrika haricinde kıtanın elonomik olarak en büyük ülkelerini içermektedir.
  • resmi olarak 6 ülke * * * * * * afrika kıtasının bu bölümünü oluşturur.
    bu 6 ülke din * ve dil * bakımından ortaktır.
    sudan bu 6 ülke arasında toplum yapısı* ve demografisiyle* diğerlerinden farklıdır.
    mısır, libya, tunus, cezayir ve fas bir afrika ülkesinden ziyade yoğun arap kültüründen dolayı ortadoğu ülkesi gibidir. yine bu beşli arasında libya diğerlerinden medenilik ve ekonomisindeki geriliği yüzünden ayrılır.

    ayrıca bu beş ülke de kendi topraklarının en kuzeyine kurulduğu için afrika kültüründen oldukça izolelerdir. ortadoğu ve hatta avrupalılaşmaya daha aşinadırlar.

    sudan ise her zaman bir orta afrika ülkesi gibi olmaya devam edecektir.

    yani anlatmak istediğim kuzey afrika deyince akla başlarında sepet taşıyan siyahi insanlar değil de çöllerde kutup ayılarına rastlayan bahtsız bedevilerin gelmesi daha doğru bir düşüncedir.
  • afrika kıtasının kuzeyinde yer alan fas, cezayir, tunus, libya ve mısır ülkelerini kapsayan bölge.

    sayılan ülkeler kuzey afrika'nın dar tanımı içinde kalan ülkelerdir. coğrafi, tarihi, kültürel, politik başka referanslara göre kuzey afrika derken kast ettiğimiz bölgenin sınırları farklılık gösterebilir.

    kuzey afrika'ya bakış açısında göre batıda batı sahra, doğuda ise sudan da dahil edilebilir. görsel

    moritanya, mali, nijer, çad ve sudan gibi sahel ülkelerini de dahil edersek büyük kuzey afrika'yı elde ederiz. görsel

    neyin ne olduğunu açıklayalım önce. afrika'ya arapçada ifrikiye denir. tabi ki bu sözcük bugünkü anlamıyla tüm kıta için kullanılmaz. bu isim sadece kuzey afrika içindir. hatta daha da spesifik konuşmak gerekirse tunus ve civarı için kullanılır. sub-saharan yani sahra altı afrika kadim uygarlıklar için bir gizemdir. haritalarda gösterilmez, külterleri tanınmaz, fetih vizyonunun dışındadır.

    yuhanna el esad namı diğer afrikalı leo'nun tasvirlerinde geçen bir teoriye göre ifrikiye, arapça fark sözcüğünden gelmektedir. avrupa ile asya'nın bir bölümünden akdeniz ile ayrılmıştır. ikinci teoriye göre bu isim yemen kralı ifrikos'tan gelir. asurlular bu kralı hüküm sürdüğü topraklardan kovunca halkıyla birlikte nil'i geçip kartaca civarına yerleşmiştir. romalılar döneminde de africa eyaleti aynı arapların isimlendirdiği gibi tunus ve çevresini belirtmek için kullanılmıştır. görsel

    romalılar bugünkü fas ve cezayir'i içine alan bölgeye ise mauritania demişlerdir. bugün moritanya denilen ülke ise daha güneyde, sahel kuşağının en batısında yer alır. bu arada sahel kuşağı, büyük sahra çölünün güney sınırında, kıtayı batıdan doğuya kaplayan savanalara sınırdaş ülkeler sırasıdır. sahel kıyı demektir. sahra'ya kıyısı olan ülkeler için kullanılır. türkçedeki sahil sözcüğü ile aynı kökten gelir. görsel

    romalıların africa, arapların ifrikiye derken sadece tunus çevresini kastettiğini söyledik. araplar için afrika'nın geri kalan kısmı mağriptir. daha doğrusu kıtanın bilinen yerleri içinde geri kalan kısmı diyelim. mağripin nerede başlayıp nerede bittiği de başka mesele.

    mağripin anlamı batı demektir. fas, cezayir ve tunus merkezde olmak üzere tarihte batı sahra, moritanya ve hatta libya'yı mağrip sayan coğrafyacılar vardır. görsel aslında libya'yı kuzey güney yönünde ikiye bölersek trablus tarafı mağrip, sirenayka tarafı maşruk yani mısır, suriye ve mezopotamya coğrafyasını kapsayan doğu sayılır. görsel

    mısır'ın durumu hepten özeldir. mağripten sayılmaz. coğrafi referanslı kuzey afrika haritalarında yer alsa da kültürel ve tarihi yaklaşımla bir geçiş ülkesi konumundadır. tarihsel bağı sebebiyle afrika'dan çok batı asya ülkelerine (suriye, ırak, hicaz, yemen) daha yakındır. nil yatağının aldığı biçim mısır'ı, vadi ve delta olmak üzere iki bölüme ayırır. fransız bilgini moret bu durum için "böylece doğa, bir akdeniz mısır'ı ve bir afrika mısır'ı yaratmıştır" demiştir. aslında vadi mısır'ı denilen bir oranda sudan ülkesidir. yani nehrin akış yönüne göre yukarı mısır. sudan firavunlar döneminden beri aşağı mısır'ın bir uzantısı, bir hinterlandı olagelmiştir.

    aşağı mısır'dan farklı olarak tıpkı diğer sahil ülkeleri gibi popülasyonu siyahi insanlardan oluşmaktadır. sudan bu coğrafyaya modern çağda konulmuş bir isimdir. tarihte sudan deyince daha batıda, bugünkü moritanya, mali hatta nijer'i de kapsayan bölgeyi anlamak gerekir. mısır'ın güneyindeki bugün sudan denilen bölgenin adı ise tarihteki ismi geç dönemlerde nübye, kadim çağlarda ise kuş ülkesidir. görsel

    gelmiş geçmiş en zengin insan mansa musa batı sudan'lıdır. 14. yüzyılda mali imparatorluğu'nun incisi timbuktu şehri, altın, tuz ve ilginçtir kitap ticaretinin merkez noktasıdır. avrupa insanı coğrafi keşiflerle dünyaya açılmadan -ve akabinde sömürgeleştirmeden- önce afrika'yı pek tanımazdı. akdeniz'de kıyısı olan arap afrika ile ticaret, siyaset ve savaşlara dayanan bir mazisi vardı ama kara afrika (sahraaltı afrika) avrupalı için 19. yüzyıla kadar bir muammaydı. timbuktu ise akdeniz afrikası ile kıta afrikasının ticaret yollarının birbirine bağlandığı noktada bir çöl şehriydi. gana ve altın sahili'nde çıkarılan altın, güney ticaret rotasını izleyerek timbuktu'ya gelir; kuzeydeki komşular fas, cezayir ve tunus'tan gelen çeşitli mallarla takas edilirdi. avrupalı beyaz adam, magribilere altın nerden geliyor diye sorduğunda timbuktu cevabını alırdı. ama nerdedir, nasıl ulaşılır, hangi kralın ülkesidir bilmezdi.

    o yüzden timbuktu batı dillerinde en uzak ülke, gidilmesi olanaksız olan yer, hayali/kurmaca olan yer gibi birbirine yakın birkaç anlama gelir. biz de benzer anlamları karşılamak için patagonya, kaf dağının arkası yahut fizan gibi gerçek veya hayali lokasyonlar kullanıyoruz. çağının büyük medeniyet merkezleriyle (iskenderiye, konstantiniyye, bağdat) yarışacak bir kütüphaneye sahipti ve kültürel açıdan afrikalı komşularının standartlarına göre oldukça aşkın bir konumdaydı. kısacası ticaret, kültür, altın, elyazmaları, fildişi, tuz timbuktu'daydı. görsel

    mısır'a geri dönersek. mısır'ın antik yunancadaki adı aegyptus idi. bu isim bugün ingilizcedeki egypt sözcüğünün de kökenidir. dahası mısır'ın otantik halkı olan kıpti sözcüğü de buradan türemiştir. en eski mısır kilisesi kopt sözcüğü de "kıpt"ın farklı bir okunuşudur. çingenelerin mısır'dan yayıldığı rivayetine münhasıran türkçede kıpti aynı zamanda çingene için de kullanılır. (merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş) ingilizcedeki çingene anlamına gelen gypsy sözcüğünün de kökeni budur.

    ptolemaios'un (batlamyus), eskiçağ astronomu ve haritacısı (kendisinden önceki strabon ve yaşlı plinius gibi) afrika kıtasının bildiği kısmına -mısır hariç- "libye" diyordu. yuhanna el-esad ise ibn haldun ve idrisi'nin anlatımlarını bir düzene sokarak afrika'yı berberistan, trablusgarp (numidya), libya ve biladü's sudan olmak üzere dört bölüme ayırır.

    görüldüğü gibi isimlendirmeler sürekli değişiyor. romalıların numidya dediği eyalet tunus'un batısı iken 15. yüzyıl islam coğrafyacılarının numidya'sı libya'ya denk düşüyor. romalıların moritanya dediği eyalet bugün fas ve cezayir'i kapsarken, bügünkü moritanya mali'nin batısındaki bir sahel ülkesi. moritanya'yı tarihsel olarak içine alan bölgenin genel adı biladü's sudan. bugün ise sudan mısır'ın güneyi, kıtanın doğusundaki ülkenin adı. hatta yakınlarda ülke kuzey ve güney olarak ikiye bölündüğü için iki ülkenin ismi. romalılar tarafından afrika denilen eyalet tunus civarına denk düşerken, araplar tarafından libya denildiğinde mısır hariç tüm kuzey batı afrika kastedilirdi. mısırlılar trablusgarp'ın batısını mağrip yani batı sayarlardı, batı afrikalılar ise nil'i sınır sayıp mısır'ın nehrin doğusunda kalan toprakları asya'ya ait sayarlardı. tabi bu durumda habeşistan da asya'ya ait oluyordu.

    özet olarak kuzey afrika'daki arap kültürü, islamlaştırmaya eşlik eden bir arabizasyon neticesinde yerleşmiştir. her ne kadar bütün kuzey afrika arap birliği içinde görülse de yemen ve hicazlı araplar gibi otantik değillerdir. kuzey afrika'nın büyük kısmı müstarib yani sonradan araplaşmış araptır. beyaz afrikalılar da denilen berberilerin kökeni konusunda ibn haldun'un görüşü filistin ahvadı oldukları yönündedir. kartaca'nın en eski fenike kolonilerinden biri olduğunu düşününce aslında baya iyi bir tahminde bulunmuş. yine tarih boyunca romalılar, goth paralı askerleri ve vandallar gibi avrupa menşeili toplulukların, büyük kalabalıklarla tunus'u yurt edindiği ve yerli halkla kaynaşarak bölge demografisinin zenginliğine katkıda bulunduğu biliniyor. koptlar, tuaregler, berberiler, haratinler, baggaralar ise araplaştırma öncesinde coğrafyanın gerçek, orijinal halklarıdır.

    mağrip, sahel ve mısır-sudan bölgelerinin tamamına büyük kuzey afrika dersek, sahra çölünün çevresine sıralanmış bütün kültürleri içine alan bir medeniyet kubbesi tarif etmiş oluruz. görsel

    yuhanna el esad adıyla entride adı geçen namı diğer hasan ez zeyati'nin hayat hikayesinden kurgulanan roman, amin maalouf'un başyapıtı afrikalı leo, paul bowles'ın harikulade romanı the sheltering sky ve ondan uyarlanan bernardo bertolucci'nin filmi çölde çay, kötü bir kitap ama yıllarca best-seller listelerini işgal ettiği için analım, paulo coelho'nun mevlana'nın bir öyküsünden geliştirip romanlaştırdığı hikaye simyacı, humphrey bogart'lı efsane film casablanca, dokuz oskarlı the english patient. kuzey afrika kültürü sanat için her daim seçkin bir alan olagelmiş. merakı celp olunan insan için de, içinde kaybolabileceği masalsı bir dünya sunuyor.
hesabın var mı? giriş yap