• (herakles)

    zeus ve miken kralının kızı alkmene'nin erkek ewlatları. tanrı hades, büyüyüp babasından taraf olunca kendisini alt edeceği düşüncesiyle elemanlarını gönderip o çocuğa bi iksir içirip onu ölümlü yapmak istemektedir... elemanlar iksirin tamamını içiremezler, çocuk da ölümlü olur ama tanrısal güçleri wardır. bi aile bulur onu büyütür, sever okşar.... daha sonra olayı annatırlar, o da kendi özünü öğrenmek zeus'a ulaşmak için aramaya başlar; o ki herculestir.. hey ki hey...

    hera ise, zeus'un bu kaçamağı yaptığını çakozlayınca, hercules'in başına bela olmak için, habire onun karşısına engeller çıkarmış, hatta çıldırıp, karısını ve çocuklarını öldürmesine neden olmuşturtur, derler.

    mitoloji'de, herakles'in görevleri olarak geçen, miken kralının herkül'e yaptırdığı 12 iş ise şöyle listelenir:

    1) hiç bir silahın işlemediği nemea aslanını boğarak öldürmek, bir nevi katletmek.
    2) lerna bataklığındaki 9 başlı ejderi hakkın rahmetine kavuşturmak.
    3) artemis'in kutsal hayvanlarından kyreneia geyiğini yakalayıvermek.
    4) erymanthos dağında yaşayan büyük yaban domuzunu canlı ele geçirmek.
    5) augias'ın ahırlarını bir günde cillop gibi yapmak (iki büyük ırmağın yataklarını değiştirip ahırlardan geçirerek)
    6) stymphalos'da yaşayan ve o bölgedeki insanların rahatını kaçıran kuşları athena'nın yardımıyla defetmek.
    7) girit'e gidip poseidon'un minos'a verdiği azgın boğayı getirmek
    8) troya kralı diomedes'in insan eti yiyen kısraklarını yakalamak (ki bunun için evvela diomedes'i temizlemiştir)
    9) amazonlar kraliçesi hippolyte'den kemerini almak. kemeri almak için kraliçe ile anlaşmış, ancak hera'nın kışkırtmasıyla amazonlar, herakles'e saldırmış, herakles de kraliçeyi öldürmek zorunda kalmıştır.
    10) okeanos'un bir adasında bulunan 3 gövdeli dev geryoneus'un sığırlarını çalıp çırpmak.
    11) hesperidler'in altın elmalarını getirmek
    12) hermes'in ölüler ülkesini koruyan cerberus adlı köpeği yeryüzüne çıkarmak (kerberos'u daha sonra geri götürmüştür, ayıp olmasın diye).

    bu işler bittikten sonra, laf aramızda lydia kraliçesi omphale'nin hizmetinde bir yıl kadın kılığında çalışmış, yün eğirmiş, pozlara girmiştir.

    başka nice olayından sonra, adamın biri karısına yaptığı yamuktan dolayı herakles'e saldırıvermiş, onu oklarıyla yaralamış at adamların kanıyla kaplanmış gömleği herakles'in vicuduna yaptıştırarak onu tutuşturmuştur. acılara dayanamayan herakles, koca bir ateş yaktırmış, içine atlayıp, entihar etmiştir. ölümüne dayanamayan zeus ve diğer tanrılar tarafından olympos'ta ölümsüzlük bağışlanmıştır kendisine.
  • dizisinde bize gösterilenden biraz farklı bir kahramanmış herkül.gerçekten çok güçlü, merhametli, iyilik ve sevgi dolu imiş ama biraz yarım akıllıymış. çabuk sinirlenip yapmaması gereken şeyler yapar daha sonra pişman olarak kendisini öncelikle kendine affetirebilmek için canını dişine takar,çok çalışırmış..bir keresinde sıcaktan bunalan, çok terleyen herkül güneşe acayip sinirlenmiş ve oklarını fırlatarak onu yoketmeye çalışmış..apollonla birbirlerine girmek üzerelerken zeus aralarını yapmış..tanrılar bile bazen bu deli gücünden korkar daha doğrusu çekinirlermış,bazen de delidir ne yapsa yeridir deyip güler geçerlermiş..
  • gelmiş geçmiş en manyak güce sahip tanrı/insan'dır. kahramandır. hatta sadece yunan mitolojisinde değil, ölümlü olarak doğan efsane isimlerin en güçlüsüdür. gücünün ınırsızlığı, ne sümer'deki gılgamış'la, enkidu'yla be iran 'ın zaloğlu rüstem 'i ne israil 'in samsonu, ne germen'lerin siegfried 'i ve ne de yunanların kendi kahramanlarından perseus, theseus veya achilles 'le ölçülebilir. hiçbiri hercules kadar güçlü olamamıştır.
    doğumu şöyledir; perseus 'un üç oğlu olmuştu:
    elektryon - alkaios - sthenelos

    alkaios 'un oğlu amphitryon bir kaza sonucu amcası mykene kralı elektryon'u öldürmüştü. sthenelos 'un öc almasından korkarak thebai'ye kaçtı ve öldürdüğü amcasının kızı alkmene ile evlendi. ama kendisinin olmadığı bir sırada zeus girmişti alkmene'nin koynuna onun biçiminde.
    alkmene, hercules ve iphikles 'e gebe kalmıştı bu birleşme sonunda.m zeus, doğacak olan çocuğundan dolayı mutluydu ve tüm olympos'lular arasında övünüp durdu. "benim kanımdan doğacak bir insan bütün komşularına buyuracak" diyerek.
    fakat zeus'un insanlarla olan ilişkisine hep kötü gözle bakan kıskanç hera bir uzak kurdu ve zeus'un şu andı içmesini sağladı:

    "bugün benim kanımdan, benim soyumdan doğacak çocuk geçirsin buyruğunu tekmil komşularına."

    zira sthenelos'un karısı da gebeydi o sırada, henüz yedi aylıktı gebeliği ama hera doğum tanrıçası ve kızı olan eileithyia 'ya onu erken doğurtturdu, alkmene'nin doğumunu ise erteletti. zeus'un andı da sthenelos'un oğlu üzerine geçerli oldu böylece. eurystheus, herakles'ten önce doğar ve kral olmaya hak kazanır. o da perseus, dolayısıyla da zeus soyludur çünkü. (derman bayladı, tanrıların öyküsü) robert graves bu konuda daha ayrıntıya girer; amphitryon'un yokluğunu fırsat bilen zeus, onun kılığına girerek alkmene'ye kardeşlerinin intikamının alındığını müjdeledi -gerçekten de amphitryon o sabah zaferini ilan etmişti- ve o geceyi genç kadınla birlikte geçirdi. anlatılanlara göre bu gece üç gün sürmüştü. çünkü zeus'un emriyle hermes, helios'a güneş ışığını söndürmesini, saatlere dinlenmelerini ve bir sonraki günü de evinde geçirmelerini söylemişti. zira, bu aşkın meyvesi olarak dünyaya gelecek olan zeus'un kafasındaki şampiyona hayat vermek aceleye getirilmemesi gereken bir işti. kronos'un baş tanrı olduğu ve hiçbir zaman thebai'ye, aşk serüvenleri yaşamak için eşini terk etmediği eski güzel günleri büyük bir özlemle yad eden helios, bundan yakınsa da kendisine verilen emri yerine getirdi. hermes daha sonra ay'a çok yavaş ilerlemesini, uykuya da olan bitenden kimsenin haberdar olmaması için bütün insanları uyku mahmurluğunda tutmasını emretti. aldatıldığının farkına varmayan alkmene, pterelaos'un oikhalia'da nasıl bozguna uğradığını büyük bir zevkle zeus'un ağzından dinledi ve kocası sandığı kişiyle otuz altı saat süren o gecede birlikte oldu. ertesi gün, alkmene ile birlikte olmaya can atan amphitryon zafer sarhoşluğu içinde evine döndüğünde eşinin kendisini, beklediği kadar sıcak karşılamadığına şahit oldu. hatta kocasına dönerek 'dün bütün gece gözlerimizi bile kırpmadık' diye şikâyet etti ve ekledi, 'herhalde benden kazandığın zaferin hikâyesini ikinci kez dinlememi beklemiyorsun?'. bu sözlere bir anlam veremeyen amphitryon, olan biteni anlamak için kâhin teiresias'a danıştı. kâhin de ona, eşinin kendisini zeus'la aldattığını söyledi. kıskançlıktan dolayı tanrıların gazabına uğramaktan korkan amphitryon bunun üzerine alkmene ile birlikte olmaya cesaret edemedi. bu olaydan dokuz ay sonra zeus, olympos'ta bir gün boş bulunup, yeryüzünde şu an doğmak üzere olan bir erkek çocuğunun dünyaya geleceğini, ona 'hera'nın şanı' anlamına gelen herakles adının konulacağını ve bu kişinin ileride perseus kavmine hükümdar olacağını büyük bir gururla anlatmıştı. bunun üzerine hera, hemen zeus'un yanına giderek ondan, perseus kavminde akşam karanlığı çökmeden önce doğacak ilk çocuğun büyük kral olacağına dair yemin etmesini istedi. zeus, asla geri dönemeyeceği yeminlerinden birini daha eder etmez hera çabucak mykene'ye gitti ve burada kral sthenelos'un o sırada hamile olan eşi nikippe'nin doğum sancılarını başlattı. tanrıça hemen sonra thebai'ye giderek, kıyafetini ilikleyip parmaklarını birbirine kilitleyerek, alkmene'nin kapısının önünde bağdaş kurup oturdu. amacı herakles'in doğumunu geciktirip, o sırada annesinin karnında henüz yedi aylık olan sthenelos'un oğlu olan eurystheus'un doğumunu çabuklaştırmaktı. bunun sonucunda herakles eurystheus'tan bir saat sonra dünyaya geldi ve ertesi gün de ikiz kardeşi, alkmene'nin amphitryon'dan olan oğlu iphikles doğdu. buna karşın bir grup yazar, iphikles'in değil de herakles'in bir gece sonra dünyaya geldiğini; diğer bir grup ise alkmene'nin ikizlere aynı gece hamile kaldığını ve dolayısıyla her ikisinin de aynı gece dünyaya geldiğini, baba zeus'un da doğum yatağını tanrısal olarak aydınlattığını iddia eder. ilk başta herakles'e alkaios ya da palaimon adı verilmişti. hera olympos'a döndüğünde doğum tanrıçası eileithyia'yı alkmene'nin kapısına bırakarak genç kadının doğumunu nasıl geciktirdiğini büyük bir gururla anlattı. bunun üzerine büyük bir öfkeye kapılan zeus, hera'nın kendisine yaptığı oyunu görmemesini sağlayan büyük kızı ate'ye lanet okuyarak onun bir daha olympos'a gelmesini yasakladı. kızını saçlarından tutan zeus bununla da kalmayarak onu yeryüzüne gönderdi. her ne kadar zeus verdiği sözden geri dönememiş ve perseus kavminin başına herakles'in geçmesini sağlayamamışsa da hera'ya, eurystheus'un herakles'e vereceği on iki görevin yerine getirilmesi halinde onun bir tanrı olacağına dair ikna ettirmeyi başarmıştı.

    zeus'un niobe de dahil olmak üzere diğer sevgililerin aksine .alkmene, zeus tarafından sırf gönül eğlendirmekten ziyade, - aslında genç kadın, güzelliği, soyluluğu ve bilgeliği ile diğer kadınların hepsini geride bırakıyordu - tam aksine tanrıları ve insanları yok olmaktan kurtaracak kadar güçlü bir evlat sahibi olmak amacıyla seçilen bir aşıktı. niobe'nin ardından baştan çıkardığı on altıncı ve son ölümlü olan alkmene'den sonra zeus, herakles kadar kahraman bir erkek çocuğu başka hiçbir kadının dünyaya getiremeyeceğini bildiğinden o günden sonra hiçbir ölümlü ile birlikte olmadı. aslında bu, zeus'u o kadar çok onurlandırmıştı ki, sevgilisine kabaca sahip olabilecekken amphitryon'un kılığına girme zahmetine katlanmış ve ona birbirinden güzel sözler söyleyip iltifat etmeyi ihmal etmemişti. alkmene'nin kendisiyle aşk yaşamayacağını bilen zeus, amphitryon'un kılığına girdikten sonra âşığına karkhesia kâsesini hediye etmiş ve genç kadın da bunun bir savaş ganimeti ol-duğunu sandığından hiç tereddüt etmeden kabul etmişti. bu kase, babası poseidon tarafından telebos'a verilmişti.
    bazı yazarlar bizzat hera'nın alkmene'nin doğumunu geciktirmediğini, bunu yapmak için büyücü kadınları gönderdiğini; ayrıca teiresias'ın kızı historis'in, çocuğun dünyaya gelmesi ve onların uzaklaşması için bu kadınları doğum odasından -bu yer thebai'de gösterilmektedir- bir sevinç çığlığı atarak aldattığını anlatırlar, karşın diğer bir grup yazara göre ise, hera adına doğumu geciktirenin eileithyia olduğunu, alkmene'nin sadık dostlarında sarı saçlı galanthis'in ya da galen'in eileithyia'yı şaşırmak için doğum odasından dışarı çıkarak bebeğin dünyaya geldiğini söylediğini ve tanrıçanın yaşadığı şaşkınlıkla bir anda ayağa kalkarak parmaklarını birbirinden ayırmasıyla herakles'in doğduğunu ileri sürerler. buna göre galanthis, amacına ulaştığında kahkahalar atarak planının başarılı olmasını kutlamıştı - ne var ki bu eileithyia'yı öfkelendirmiş tanrıça genç kadını bir gelinciğe dönüştürmüştü. alkmene'nin evini sık sık ziyaret eden galanthis, yalan söylediği için hera tarafından cezalandırılmış ve o günden sonra yavrusunu ağzından doğurmaya mahkûm etmişti. thebaililer herakles'e tanrısal payeler verdiklerinde, aynı zamanda galanthios ismi de verilen ve proteus'un kızı olarak tasvir edilen galanthis onuruna da ritüellerin ilk kurbanlarını sunmayı gelenek haline getirdiler. thebaililer'in söylediğine göre genç kadın herakles'in bakıcısıydı ve herakles onun onuruna bir tapınak inşa etmişti. thebaililer'in anlattığı bu hikaye atinalılar'ın alay konusu olmuştur. onlar galanthis'in bir fahişe olduğunu ve sapık ilişkiler kurduğu için de hekate tarafından cezalandırılarak bir gelinciğe dönüştürüldüğünü söylerler. buna göre; hera, alkmene'nin doğumunu geciktirdiğinde galanthis de tesadüfen orada bulunmuş ve genç kadını korkutmuştu.

    herakles 'in doğumgününün her ayın dördünde kutlanmasına rağmen, bazı yazarlar onun, güneş'in onuncu burca girdiğinde dünyaya geldiğini; diğer bir grup yazar ise doğumun batıya doğru yol alarak orion üzerine gelen büyük ayı'nın bebeğe on aylıkken bakmasıyla -bu olay, güneşin on ikinci burcu terk ettiğinde gerçekleşir- meydana geldiğini ileri sürerler.

    kaynaklar:

    derman bayladı, tanrıların öyküsü
    robert graves, the greek myhts
    philokhoros: fr. 177; ovidius: metamorphoses ix. 285; theokritos: idiller xxiv. 11-12
    aelianus: nature of animals xv. 11; antoninus liberalis
    pavsanias: xi. 11. 1-2
    hesiodos: herakles 'in kalkanı 4 ff. ve 26 ff.; pherekydes, athenaios: xi.7; atheneus xi. 99; plavtos: amphitryo 256 ff.
    homeros, ilias xix. 119 ff. ve 91 ff. ve 91; sicilyalı diodoros: iv. 9 ve 14
    lukianos: theon dialogoi x.
    tzetzes: lykophron 33 ve 932; pindaros: isthmian odes vii. 5.
  • yunan mitolojisinde sık sık epilepsi nöbetleri geçirdiği ve bu nöbetler sırasında insanlara saldırıp öldürdüğü söylenen efsanevi kişi.
  • zeus'un dünyadaki iyi kötü dengesini biraz iyiye çevirmek adına bilinçli bir üretimidir herakles. çok güçlü olması yanında pek zeki biri değildir. sıcaktan bunaldığı için güneşe ok atıp güneşi söndürüp biraz rahatlamak istemesi veya gemisiyle yolculuk ederken dalgalara; sallamayın gemiyi hepinizin mınakorum diye çıkışması, güneşi apollon'un denizi, poseidon un temsil ettiği düşünülünce akılsızlığının boyutunu gösterir.
    zeka belirtileri gösterdiği olaylar da vardır elbet. bunlardan biri, eurystheus hizmetinde kaldığı zaman içinde, kralın ona verdiği ve geri dönmemesini umduğu zorlu 12 zorlu görevin 11.sidir.

    tırsak, az karakterli ve hazımsız eurystheus, heraklesin başardığı on görevi, kendi kendine yapmayıp yardım aldığı gerekçesiyle, çamura yatarak geçersiz saymış fakat bu onbirinci görevi nasılsa yapamaz diye geçen on göreve sayarak, hesperid'lerin bahçelerinden bir altın elma getirmesini isteyivermiştir. mekanı ararken yolda karşılaştığı nympha'lar tüyo olarak nereus'u bulmasını, onun belki bahçenin yerini söyleyebilceğini bildirmesi üzerine, nereus'u bulup zorla bahçenin yerini öğrenir. sonra, afrika'ya geçip, batıya doğru ilerlerken, gidilecek en son yerde, dünyanın kıyısında gökkubbeyi omuzlarında taşıyan atlası görür. bahçeyi sorar. atlas, eğer gökkubbeyi benim yerime iki dakika tutarsan kapısında red dragon bekleyen hesperid'ler bahçesinden elmayı alır gelir, sana teslim ederim der, anlaşırlar. mevzubahis hesperid'ler atlasın kızları olması sebebiyledir ki, bir süre sonra atlas elmayla gelir. ben elmayı eurystheus'a götüreyim der. atlasla böyle anlaşmayan herakles bozuntuya vermeyerek, "tamam olur ama şu dünyayı iki dakka tutta boynum ağrıdı, bi yastık koyayım" diye gökkubbeyi atlasa tekrar kitleyip elmayı da alır gider. sanırım globe tiyatrosundaki dünyayı sırtlamış figür herakles ise, buradan bir fotoğraftır.

    ayrıca sık sık cinnet geçirip ölmesi gerekmeyenleri, yer yer kendi karılarını, çocuklarını öldürüp, vicdan azabından soluğu delphi'de apollon tapınağında alır. günah çıkarır.

    heybetli görüntüsü, keskin bakışları, iri cüssesinin ardında nazik, naif bir kalbi vardır. merhametli, müşfik, ezilenin yanında bir karakteri vardır. egoist değildir hatta tüm hayatını başkaları için harcayacak kadar yüce gönüllüdür. kahramanlar arasında tartışmasız en çok acı çekenidir.

    eksi bir hesaplaşmadan kalan bir intikam neticesinde, bir kentuar tarafından, dolaylı olarak kendi okunun zehiriyle zehirlendiğinde, artık öleceğini anlayan herakles, koca bir ateş yakıp içine atlamıştır. tam da öleceği sırada babası duruma el koyup, hemen olay yerine intikal ederek, oğlunu ölümlüler arasından alıp ebediyen olimpos'a tanrıların yanına getirmiştir. çektiği ızdıraptan tatmin olan hera, zeusun bu gayrımeşru çocuğunu affetmiş, üstüne bir de zeustan olan meşru kızını ona eş olarak vermiştir.
  • "ey herakles, hangi yenilikler, hangi paradoksal hile ve entrikalar aittir insana!"
    (bkz: samsatlı lukianos)

    (alıntılayan: t. s. eliot, "bütün şiirleri")
  • baş kısmı bulunamamış olsa da bu haliyle bile üç buçuk metreden uzun devasa bir mermer heykelinin izmit arkeoloji ve etnografya müzesi'nde sergilenmekte olduğu yunan mitolojisi'ndeki en temel karakterlerden biri olan yarı tanrı. bu mermer heykel, ülkemizde bugüne dek bulunmuş olan en büyük antik dönem heykellerinden birisi olarak dikkat çekmektedir.

    17 ağustos 1999 gölcük depremi'nde izmit'in eski yerleşimlerinden çukurbağ mahallesi olarak da bilinen cumhuriyet mahallesi'nde yıkılan binaların enkazı arasında bulunan ve bulan kişinin de bölgeyi yeniden imar etmek isteyen bir müteahhit olduğu ve heykeli de kilometrelerce uzağa gömdüğü iddia edilen ve ancak uzun uğraşlar sonucu nihayet 2010'ların başında müze bünyesine kazandırılabilen bu heykelin, m.s. 2'nci asra tarihlendiğini biliyoruz. heykelin çıkarıldığı lokasyonda bir de boğa kafası bulunmuştur ki bu da heykelin hemen yanında sergilenmeye devam etmektedir .

    bilhassa büyük deprem felaketi sonrasında bölgede antik yunan ve roma imparatorluğu dönemlerine ait pek çok eserin çıkarıldığı ve çıkarılmaya devam edildiği biliniyor. belki de nikomedeia'nın, libyssa'nın* ve bitinya'nın antik dönemlerdeki tarihini yeniden yazabilecek arkeolojik buluntular çok da uzakta değildir, kim bilir!

    bölgede son senelerde bulunan diğer önemli buluntular arasında mermerden yapılmış bir sokrates büstü, roma imparatorları hadrianus ve antoninus pius'a ait büstler, tanrı janus'a ait taş oyması küçük bir heykel ve roma imparatorları traianus, gordian iii ve severus alexander'a ait libyssa kentine dikilmiş mil taşları bulunmaktadır.
  • kendisinin güneşe ok atma hadisesini daha önce hiç bilmezdim ki klasik yunan mitolojisinin en güzel efsaneleri adlı bir derlemeyi okurken öğrendiğimde "hehueh adanalı herkül!" diye güldüm, ancak benden önce kaç kere yazılmış, kendimi mega cahil gibi hissettim. fakat bu mitoloji ne de olsa, bir hikaye doğru kabul edilmiyor, kanıt yok, söylenegelerek yayılıyor, benim okuduğum gustav schwab'ın ilya yayınları mitoloji dizisinden yayınlanan kitabında herakles, burada yazılan entrylerin aksine güneşe aptal bir kaslı gibi bunalıp ok atıp güneşin yine de sönmediğini görünce hezimete uğramıyordu. herakles görevlerinin sonuncusunu gerçekleştirmek üzere yola çıkarken donanmasından ayrılıp kurak diyarlarda iki herakles sütunu inşa ediyor, inşaat sırasında ensesinden ayrılmayan güneşe okunu kaldırıp onu vurmakla tehdit ediyor. güneş ilk önce istifini bozmasa da bu yiğitlik karşısında hayran kalarak gün batımından şafağa kadar donanmasına ulaşması için ona altın bir sandal veriyor ve yine de herakles aptal kaslı gibi güneşe ok atıp da hezimete uğramış sayılmıyor. siz yine de herkül'ü o kadar da şey yapmayın, zekası azsa da yiğit bir oğlumuz.
  • 1982'den beri boston museum of fine artsda sergilenen heykeli artık bulunduğu topraklara geri getirilmiştir, türkiye'ye. emeği geçenlerin eline sağlık.
  • hellen mitolojisi'nin en baba erkek kahramanı. sopa taşıyan, latince claviger. bir tiyatro oyunu için lazım olan sopasının ismini bulma sürecinde beni delirtmiş bir yağız delikanlı. şöyle ki:

    efendim sadece antik oyunlar oynayan bir tiyatro kulübü, kurtarılmak istemeyen prometheus adlı bir oyun yazıyoruz. oyunda herakles'in sopası, prometheus'a seslenecek: "ey prometheus! neden kurtarılmak istemiyorsun!?". haliyle ardından prometheus da sopa'ya seslenecek, "ey sopa..."

    dızzztt.

    "oldu mu şimdi? "ey sopa" da ne üstadım? bunun bir ismi yok mu yani?" gibi bir isyan duyar gibi oldum tiyatrocu arkadaşlardan ve işe koyuldum, buldum da. ama ne bulma, tam dört gün uğraştım. kafayı yercesine buna odaklandım. jimi the kewl'in de yardımı dokundu. ona da burdan selam ederim. işte o isimler:

    hellence lobut, lobutos.
    latince clava.

    yalnız hikayesini adam aklıllı okumazsanız olmaz.
    buyrun: (bkz: lobut/@ludvigboltzmann)
hesabın var mı? giriş yap