5 entry daha
  • günümüz geç modernite ve ileri endüstriyel toplumunu tanımlayan en önemli çağdaş sosyoloji kuramlarından biridir.

    teknolojinin ani hızla ilerleyerek vardığı konum, üretimin hiç olmadığı kadar artması, küreselleşme ve daha birçok duruma daha dikkatli bakarsak 19. yy'da sanayi devrimiyle başlayan modern toplumdan çok daha farklı bir modernlik yaşadığımızı farkederiz. insanlar bir parça ekmek için mücadele ederken ve sık sık büyük kıtlıklar yaşanırken bugün bunlar giderek azalmakta, kıtlığın yerini istikrarlı üretim, açlığın yerini obezite almakta.

    böyle bir dünyada risk ve tehditin anlamı değişmiştir. örneğin risk kavramının ilk kullanıldığı zamanlara gidersek, mesela colomb'un amerika kıtasına giderken aldığı risk sadece kişisel bir riskti.

    ama içinde yaşadığımız ileri sanayi toplumunda riskler hiç olmadığı kadar büyümüştür. mesela bir nükleer fizyon, bir radyoaktif sızıntı bir anda dünyanın çok büyük bir kesimini haritadan silebilir. sadece bunlar değil insanlığın doğaya karşı direncinin artması bir taraftan insanın doğaya tahakkümünü arttırmıştır, ve doğanın sömürülmesi hiç olmadığı kadar artmıştır. bu da çok büyük doğal felaketlere sebebiyet verecek raddeye gelmiştir. neredeyse tüm insan türünü yok edecek raddeye.

    bu kadar fazlalaşan ve büyüyen riskler elbette tehdit algısını değiştirmiştir. ama küreselleşme öyle bir boyutta ki daha önce küçücük bir bölgeyi etkileyen bölgesel tehditler bile bölgeleriyle sınırlı kalmıyor, oraları aşıyor. ve bundan dolayı küreselleşme riskleri artık hesaplanamaz bir boyuta taşıyor. kanada'daki bir felaket gelip tüm iskandinavya'yı yok edebiliyor veya asit yağmurları bir anda tüm dünyayı kaplıyor ve birçok canlı bu durumdan kaçamıyor. diğer bir konu örneğin bilimsel yöntemler bilimin verdiği tahribatı ölçemeyecek hale geliyor.

    en ileri düzeni kurduğunu iddia eden ve tarihin sonunu ilan eden iktisadi sistemler mal üretimini artık risk üretimine çevirmiştir, üretim sürecindeki yan etkiler görmezden gelinir sürekli.

    ayrıca savaş algısı da değişmiştir. çünkü savaşlar kontrol edilemez, etkisi ölçülemez hale gelmiştir. hükümetler risklerin çok büyümesi sebebiyle güvenlik eksenli hareket ettiğinden artık savaşlar hibrit savaş ekseninde terör örgütleri üzerinden verilmekte. ve risk içeren nükleer silahlanma gibi mevzular uluslararası anlaşmalara bağlanmakta.

    ayrıca çağdaş düzende çok önemli bir kazanım olarak tanımlanan bireyselleşme insanları sürekli olarak kişisel risklerle yani korkularla daha önce hiç olmadığı kadar çatıştırmakta ve algısını bozmakta(bu kadar güvenlik ve sigorta şirketi boş yere oluşmadı), geleneksel toplumda veya modern toplumda daha basit yaşanırken risk toplumunda yaşamak karmaşıklaşmakta ve bu sebeple her konuda insan bir başka akla bağımlı olarak yaşamak zorunda hissetmekte, diğer taraftan televizyon gibi iletişim araçlarından gelen standartlaşmayla karşı karşıya kalmakta, hatta bireyselleşmenin sonucu direkt olarak standartlaşmaya dönüşmekte.

    risklerin dört bir yanımızı sarması insana ait her şeyi yok etmeye gelmektedir. giddens'e göre riskler hemen her şeye girmiştir. örneğin evlilik geleneksel toplumlarda oldukça doğal bir şey iken, risk toplumunda öyle bir hale gelmiştir ki insanlar yaptığı evliliğin nedenini tanımlayamaz hale gelmiştir.

    iletişim teknolojilerinin gelişmesi ise birey üzerinde çok daha başka riskler yaratmakta. giddens'in juggernaut metaforunu kullanırsak iletişim araçları bir noktaya kadar insan tarafından kontrol edilebilir. ama bir kez kontrolden çıktı mı durdurmak imkansız hale gelir. örneğin bilgisayar basit bir icatken bir anda tüm gerçeklik algımızı bozan bir araç, bir tanrı halini almıştır.

    siyaset dünyasında alınan kararlar da çok ciddi değişimlere uğramakta. bildiğimiz siyaset teorileri risk toplumunda anlamsız ve işe yaramaz hale gelmektedir.

    bütün bu gelişmeler aslında modernleşmeyle yüz yüze gelmeyi de beraberinde getirmiştir. çünkü modernleşmenin karanlık yüzü hep görmezden gelinmişti. risk toplumu modernleşme ve sömürü düzeninin yarattığı tahribatlarla yüzleşmek zorunda kalmaktır. dönüşümsel modernleşme modernleşmenin etkilerini daha derinden hissederek, ve üzerine çok daha fazla düşünerek modernleşmedir...

    konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler ulrich beck ve anthony giddens isimlerini okusunlar.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap