• hatıraların lanetlenmesi olarak anılan, genelde nefret duygusuyla kişisel geçmiş ve toplum tarihinden çıkarılmak istenen kişilere uygun görülen silme eylemi. bir nevi eternal sunshine of the spotless mindın çıkış noktası.

    buna göre sevilmeyen birisi öldüğünde ona ait heykeller kırılır ya da kafaları koparılır, isimleri tüm kayıtlardan çıkarılır ve adları anılmaz imiş. (bkz: wikipedia)

    özellikle eski roma imparatoru neronun kendisinden önceki hükümdarların heykellerini yıktırması tarihi örnek olarak verilmiş.

    kişisel geçmişte ise, hafızadan silinmek istenecek kadar nefret duyulan ve yahut kişinin geleceğe olumsuz bakışını tetikleyen dikiz aynasındaki kişilere/anılara yak bütün fotoğrafları başlığı altında incelenebilecek çeşitli hareketlerle ve düşüncelerle uygulanabilir.
  • roma imparatorlugu doneminde, bir kisi ile ilgili olan tum hatiralari ve izleri, senato karariyla silme islemidir. ilk uygulama nero'ya (imparatorluk yillari: m.s. 54-68) yapilmis gibi gorunse de, olumunun ardindan yapilan cenaze toreni ile bu durumu tartismali bir hal almistir. domitianus (81-96), commodus (176-192) damnatio memoriae uygulamasina tabi tutulmuslar ama sonra yine commodus'a unvanlari geri verilmis gibi olmustur. geta (209-212) ve elegabalus (218-222) da bu uygulamadan nasiplerini almislardir.
    bu cezaya carptirilan imparator ve imparatoricelerin heykelleri, bustleri ve portreleri kirilmis, yakilmis ve yok edilmistir. dolayisiyla gunumuze pek az sayida portresi ulasabilmistir. bunlar da oldukca degerli kabul edilmektedirler.
    senato, yeni imparatorun kararini kabul etmeden uygulanamaz gibi gorunmektedir. her ne kadar damnatio memoriae islemi zaman zaman uygulanmis olsa da, hic bir maddi kalinti, tam olarak yok edilememistir. adi damnatio memoriae olmasa da, kendilerinden onceki cok tanrili dinlerin heykellerini yakmak ta bir yok etme islemidir ama onlar da asla yok olamamislardir.
    bu kelime gundeme roma imparatorlgu doneminde gelmis, o zamandan bu zamana cesitli donemlerde ust duzey yoneticiler, askerler ya da yakinlari icin uygulanmaya calisilmistir.
    tarih boyle sacmaliklari cok gormustur ama hic bir zaman hic bir kimsenin izi tam olarak silinememistir. bazen boyle seyleri okuyorum sozlukte, ya da orda burda. ve anlatmaya calisiyorum, sizin ifadeleriniz utopik seyler, roma senatosu bile tam olarak yapamadi damnatio memoriae'yi, kimseyi ya da milyonlarin, milyarlarin inandigi seyleri tarih sahnesinden silemezsiniz, yapmaya calisilan seylerin hicbir hakliligi yoktur diye ama anlatamiyorum hic bir zaman derdimi.
    ozellestirmelerle, satin almalar ve elden cikarmalarla, devlete ait kurum ve kuruluslarin yok pahasina elden cikarilmasi ve bazi buyuk devlet adamlarinin adinin silinmeye calisilmasi da bir cesit damnatio memoriae gibi geliyor bana. boyle olmadigina inanmak istiyorum ama gorunen koy kilavuz istemez tabii.
    diger bir yandan milyarlarca insanin "kutsal degerleri yasaklanmalidir cunku....".falan diyorlar, boyle seyler okuyorum, fikir beyan ediyorum, gaz aldi cevap veriyor diyorlar. he de gec diyorlar. oyluyorlar, kotuluyorlar, mesaj yaziyorlar sacma sapan.
    yok edemezsiniz, ortadan kaldiramazsiniz, sizin yok etmeye calistiginiz herhangi bir kisiye cok sonralari iade-i itibar yapilabilir, tarihten ders alin, ne kimse yok edildi, ne de bir fikir oldu diyorum, olmuyor yok anlasilmiyor.
    bugun zamaninin sagcilari bile deniz gezmis'e uzuluyor, o zamanin solculari da asilan sagci genclere uzuluyor, yanlis oldu, binlerce can yok oldu diye agliyorlar beraberce. hep damnatio memoriae uygulamasinin yok ediciligi yuzunden. astilar da ne oldu? adi mi unutuldu yoksa hatirasi mi? anlasilir olsun diye, en yakin tarihte ornek vermek istedim.
    he did not exist; he never existed diyenler de olmustur, ama yok edilmeye calisilanlar hep varlardi aslinda. hep te olacaklardir. gormesini bilene tabii.
  • yokedilmesine gereksinim duyulan sey asla yok edilemez; hatiranin/kalintinin/izin lanetlenmesi aslinda bir yuceltmedir. sakinilasi olan, kuvvetli olandir cunku.

    hatira nedir? tutulan/tutulmasi bilincsizce tercih edilmis kayitlar. bu kayitlarin nasil tutulacagina karar veren seyle, [ah iste her birimizin icinde birer tanri oturuyor ve bir de nankor bir fahise oyle degil mi] bu kayitlarin nasil tutulacagini yoneten ic birimle, ve belki o ic birime o emirleri veren daha da ic birimlerle tum hesaplasma aslinda. retrospektif yasiyoruz hepimiz aslinda-spekt kismini bilerek veya bilmeyerek yaparak. her sey, hatirladiklarimiz ve hatirlamadiklarimiz temelinde sekilleniyor. hatirlamadiklarimizi da hatirladigimizin bilincinde olmaya da biliyoruz [sentaktik becerilerimin can cekistigi bir dysphoria icindeyim- affola]. surekli yeniden anlamlaniyor/anlamlari yer degistiriyor bellegin.

    belleklerin ayri dusuyor bazen birileriyle. ve kimin kayitlarinin gercek oldugunu soyleyecek bir dis merci de yok isin fena tarafi. en nihayetinde herkes kendininkini alip yoluna gidiyor. elindekiyle yasiyorsun. elindekiyle yasamayi ogreniyorsun. hatirladiklarinla. hatirlamadiklarin ise 'yok'. var degil. kaydi yok cunku. es gecilmis. onemsenmemis. veya kodlanmamis diyelim. buna karar veren sey de icindeki pic kurusu iste. lanetli olan bir sey varsa, insanin varolusudur-ve ayni seyi yasayan iki insanin belleklerinin ayri dusmesindeki trajediyi anlayabiliyorsaniz, insanin asla bulamayacagi diger yarisina nasil buyuk bir askla baglandigini da anlayabilirsiniz.

    anlayamiyorsaniz, adagio g minor'un bir insan tarafindan yazilabilmesindeki trajediyi de anlayamiyorsunuzdur. iste bunun icin, bir insanin hic bitmemecesine aci icinde yasayabilmesini ve aklini yitirmesini idrak edemezsiniz asla.
  • cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana bazı hükümetlerin ısrarla yapamya çalıştığı şeydir. devlet dairelerinden m.kemal atatürk ve t.c ifadeleri kaldırıldı. simgeledikleri fotoğraflar, tablolar kaldırıldı. cumhuriyetin kurulmasında rol oynayan ilke ve inkılaplar teker teker hiçe sayıldı. işte bunlar hep damnatio memoriae...

    aslına bakarsanız roma tarihi okuyan birisi günümüzde de aynı şeylerin devam ettiğini, insan oğlunun düşünüş ve hareket biçiminin binlerce yıl geçse de pek değişmediğini göreceklerdir.
  • kavram kökenini roma'dan alsa da en çarpıcı uygulamalarından birine, mö 15. yüzyılda yaşayan mısır firavunu hatşepsut'u tarihten silmek için girişilmiştir.

    hatşepsut'un varlığının hükümdarlığından yirmi yıl sonra tarihten silinmeye girişilmesinin nedeniyse başarısız veya gaddarca bir iktidar sürmesi değil, kadın olmasıdır. o günden bugüne kadar da damnatio memoriae, siyaset, bilim, sanat tarihi yazılırken birçok kadının unutulması şeklinde vuku buldu; hem resmi hem alternatif tarih yazıcılığında.
  • roma imparatorluğu'na üçüncü yüzyıl krizi öncesinde aşağı yukarı kırk senelik bir süre boyunca hükmetmiş olan severus hanedanı'nın uzak ara en manyak ve ruh hastası imparatoru olan caracalla döneminde bilinen en acı ve en çarpıcı örneklerinden biri gerçekleşmiş olan ve birisine ait hatıraların lanetlerek silinmesi şeklinde tasvir edilebilecek eylem.

    nedir bu acı ve çarpıcı örnek derseniz; meşhur imparator septimius severus'un imparatorluğu müştereken yönetmeleri için bıraktığı iki oğlu caracalla ve geta, babalarının hayatını kaybetmesinin hemen ardından şiddetli bir iktidar kavgasına tutuşmuş olup lejyonların yanı sıra frumentarii adlı gizli istihbarî oluşumun da desteğini almış olan caracalla, küçük kardeşini sürekli öldürtmeye çalışmıştır. bunda bir türlü muvaffakiyet gösteremeyen zalim caracalla'nın aradığı fırsat, ikilinin annesi julia domna'nın m.s. 26 aralık 211 tarihinde anlaşmazlıkların giderilmesi gayesiyle vermiş olduğu bir davette ayağına kadar gelmiştir. annelerinin evine giden yolu frumentarii örgütüne mensup belki de onlarca gizli suikastçiyle dolduran caracalla, geta'nın bunlardan da kurtulup eve gelmesiyle çılgına dönmüş ve annesinin gözü önünde kardeşini hunharca öldürmüştür.

    bununla yetinmeyen ruh hastası caracalla, geta destekçisi olarak gördüğü aşağı yukarı 20 bin kişiyi kılıçtan geçirmiş ve üstüne bir de geta'nın içinde bulunduğu her şeyi yok etmeye uğraşmıştır. caracalla'nın bu eylemlerinden en bilineni, kardeşinin de parçası olduğu ve mısır'da resmedildiği bilinen bir aile portresinden geta'nın simasının bulunduğu kısmı sildirmiş olması ve o dönemlerde septimius severus köprüsü olarak bilinen cendere köprüsü'nün geta namına dikilmiş olan dördüncü sütununu yıktırmış olmasıdır.

    tıpkı ostrakismos gibi cancel culture denilen günümüzün popüler ibaresinin basbayağı atalarından biri olduğunu ifade edebileceğimiz ve romalılar'ın pek sıklıkla başvurduğu bir eylem olan damnatio memoriae'nin bizzat aile içinde ve bu kadar hunharca uygulanmış başka örnekleri var mıdır, bilemeyiz. ne var ki caracalla'nın tam bir manyak olması hasebiyle bu anlamda tarihe geçmiş olduğunu ifade etmekte bir beis görmemekteyim.
  • (bkz: unperson)
  • hikaye bir öğretmen ile öğrencisi arasında geçer...
    atalarının yanlışlarını aşmayı sonunda başarmış, millet olmayı, devletin devamlılığını gaye edinmeyi, geleceği ancak tarihi koruyarak garantiye alabileceklerini keşfetmiş bir toplumdaki yol bilen bir öğretmenle sorunlu öğrencisi arasında...

    öğretmeni öğrencisine sorar;
    “neden arkadaşlarını kıskanıyor ve onların yaptıklarını bozuyorsun?"
    egosu yüksek çocuk;
    “en iyi ben olmalıyım, en başarılı ben görünmeliyim" diye cevap verir.
    bunun üzerine öğretmen tahtaya belirli uzunlukta bir çizgi çizer ve;
    “bu çizgiyi nasıl kısaltabilirsin?" diye sorar. kıskanç çocuk hemen atılıp bir kısmını siliverir.
    “olmadı" der öğretmen, "o çizgiyi bozmak yok. silmek yok!"
    bu sefer çocuk eliyle bir kısmının üzerini kapatır.
    öğretmen;
    “yine olmadı, gizlemek ve kapatmak da yok!" der.

    "başka nasıl yaparsın?" diye soran öğretmen, bakar ki cevap yok, alır tebeşiri eline, diğer çizdiğinin yanına daha uzun bir çizgi çizer ve;
    "bak öteki kısaldı" diye karşılık verir. “başkalarının çizgisiyle uğraşacağına, sen daha büyük bir çizgi çiz" diye yol gösterir öğrencisine...
    *
    *
    *
    bugün türkiye'de bir kısım hain tarafından planlanan, sistematik biçimde uygulamaya çalışılan budur. maalesef benzeri bir biçimde damnatio memoriae yapılmaktadır anadolu diyarında. bir kısım bindiği dalı kesme gayretindeki avane de yaptıklarının neyle sonuçlanacağından bihaber iştirak etmektedirler bu hainlere...

    21. yüzyılın elverişli koşulları ve gelişmiş imkanları durmadan 1930'ların türkiye'si ile karşılaştırılmaya çalışılmaktadır. o yılların zor şartlarında imkansızı gerçekleştiren bir liderle, 90 yıl sonrasının çok elverişli koşullardaki değerlerini çarpıştırmanın altındaki hastalıklı psikoloji en hafif tabiriyle kıskançlıktan başka bir şey değildir. onuncu yıl marşı'nı duyunca sinirlenenlerin, izmir marşı'nı duyunca salon terkedenlerin, istiklal marşı'nda ayağa kalkmayanların, tc'leri silenlerin, üniversitelerin, hava limanlarının, caddelerin, stadyumların adlarını değiştirenlerin bitmeyen hesaplarının motivasyonu işte bu kıskançlıktan beslenmektedir. aslında bugünün yöneticileri çok şanslıdırlar. o'nu anlayabilseler ve özümseyebilselerdi, 21. yüzyılın olanaklarıyla en az o'nunki kadar uzun ve kalıcı çizgiler çizmenin mümkün olabileceğini tahmin edebilirlerdi. eğer göz bebeklerine sinen o kıskançlık perdeleri olmasaydı, ''seni geçtik ey mustafa'' diye bağırdıklarında en çok o'nun sevineceğini bilirlerdi.
  • roma'da unutturulma cezasi. kisi yazili kaynaklardan silinir, heykelleri yikilir veya siluetleri degistirilir. kisiyi taniyan herkes oldurulur veya dilleri kesilir. kisiyi anlatan satirlardan yazarina kadar her sey silinir. sonunda asla var olmamis olur. dusununce ne kadar buyuk bir ceza oldugu anlasiliyor.
hesabın var mı? giriş yap