• 80li yıllarda çekilmiş bir film olsa da -70lerde ya da 60larda da çekilmiş olsaydı bişey değişmezdi- konusunun "geçim sıkıntısı" olması nedeniyle, sadece bugün değil belkide 5-10 sene sonra da hala güncel olacak uzun soluklu bir filmdir.

    eski istanbulu, eski mahçup aşkları, eski "sevdiğimi benden aldınız hepinizi dövücem, öcümü alıcam" polisiye filmleri bugun gösterime sunduğumuzda, o günün doğruları, yanlışları, güzelleri, çirkinleri, modası, kültürleri ile günümüzünkiler ile arasında büyük bir uçurum olduğu görülür. fakat bu* film işlediği konu itibariyle baştan sona günceldir. bunun anlamı, türk ekonomisinden sorumlu olan ve olmuş yöneticilerin performans grafiğinin en iyimser bakış açısı ile aynı kötü, bitap, çaresiz düzeyde yatay ilerlediğidir.

    filmde vurgulanan bir diğer nokta da medyanın halk üzerindeki büyük etkisidir. ibrahim*'in başından geçen olaylar yazı dizisi halinde bir gazetede yayınlanmaya başladığında, popülerliğin sebebi ne olursa olsun -ki burada çıplaklıktır- halkın popüler insana sorgu sualsiz sayğı duyduğunun altı çizilmektedir. bu, günümüzün televole kültürü ya da bbg türevi yarışmalardan pörtleyen karakterlerin halk tarafından büyük ilgi ile izlenmesine benzer (bkz: biri bizi evlendiriyor). bu yanı ile de günümüz ile örtüşmektedir.

    geçim sıkıntısı yüzünden akli dengesini kaybetmiş, tipik bir delirme belirtgeci olan anadan üryan sokakta koşma eylemini başarıyla gerçekleştirmiş bir kişinin, reklam filmlerinde, gazetelerde boy göstermesinin karşılığı, günümüzde "ne yapmış, ne üretmiş, uzmanlığı ne" sorularına cevap bulamadığımız kişilerin, tv kanallarının en saygın tartışma programlarına konuk olarak alınıp, görüşlerini türk halkı ile paylaşmasının beklenmesidir.

    ayrıca çıplak vatandaşın popüler olma yolunun tıpa tıp örnek alınması ve herkesin soyunmaya başlaması da günümüz popçıtır ve benzeri "haybeye sms gönder, bize para kazandır" yarışmalarının revaçta olması ile aynı temele dayanır.

    tas ve hamamın yenilenmesi dileğiyle*...
  • zannımca başar sabuncu'nun ilk filmidir.. ironi ve mizahın alıp başını gittiği filmde;

    dar gelirli memur ibrahim (şener şen)'in limonculuk vs. gibi ek işler yapsa da ailesini geçirdirememesi sonucu sıyırıp, anadan üryan sokaklara fırlamasıyla birlik medya tarafından keşfi ve kafayı enikonu üşütmesi anlatılır..

    '80 ortalarında çekilmiş diğer dönem filmlerine benzese de; şener şen'in dellenen adam figürü, şu entriyi yazan bünyeyi hala güldürmektedir..
  • 1985 yılında çekilmiştir. babama sordum, baba o dönem mi daha kötüydü yoksa şimdi mi? derin bir iç çekti ve aynen şöyle dedi ;

    "ortaokul mezunuyum. 1985 'te fabrikada çalışan bir işciydim ve kirada oturuyorduk. aldığım parayla ailemi geçindirdim, bakkal-pazar-elektrik-su-kömür gibi giderlerin tamamını karşılayıp kalan biraz parayı da kenara koyuyorduk ki kiradan çıkıp kendi evimizi alalım. sen söyle, ortaokul mezunu değil üniversite mezunu biri tek maaşla bunları şimdi yapabilir mi?"

    cevap basit : yapamaz...

    cumhuriyet tarihinin en kötü dönemini geçiriyoruz ve cumhuriyet tarihinin en pasif muhalefetinin bir şeyler yapmasını bekliyoruz.
  • bir tane çıplak vatandaş kalibresinde bir film çıksın şu memlekette, yeni dönemde bir tane yani, oturup basın özgürlüğünü, eleştiri hakkını falan ben de tartışmak isterim. fakat şu an için hiç bir değeri yok.
  • --- spoiler ---

    $ener $en limon satarken limonlara bakan ya$lı amcaya:

    - amcacacığım, limonu sıkacak mısın yoksa tövbe estağfurullah... diyerek tezgahından kovmu$tur.

    (bkz: ne o sikecek misin)

    --- spoiler ---

    ne zaman gösterilse izlemekten bıkılmayacak bir filmdir.
  • finali itibariyle bu film için yapılabilecek yorum:

    turkish v for vendetta

    --- spoiler ---
    kabaca filmin özetini verelim: şener şen geçim sıkıntısına ve süreğen fakirleşmeye katlanamaz. parayı yetiremiyordur ek işler yapmasına rağmen. bir gün kafayı kırar, sokakta çırılçıplak koşmaya başlar. sonrasında bir public figure haline gelir, siyasi çevreler ve hükümet figürü kullanma amacıyla, deli hastanesine kapatmaz şener şen'i. sonra bir gazete de bunu kullanır. reklamlarla para kazanır çünkü muhalefet liderleriyle medyada görülmüştür ve işten atılmıştır. reklamlarla zengin olur. bu sırada geçim sıkıntısına katlanamayan halk bir gece yarısı sokaklara çıplak vaziyette akın eder. çünkü şener şen bunu yaparak kurtulmuştur. durumu kontrol etmek isteyen düzen bekçileri, tüm reklamları bir anda keser ve şener şen deli ilan edilir içeriye tıkılır. sorun çözülmüştür. melih kibarın muhteşem synthesizer melodileri vardır.

    bu filmin sonundaki derdest etme sahnesi ile hakim güçlerin delilik kurumuna yaklaşımı da gösterilir, piyasa ve devletin bireyi nasıl ele aldığını göstermesi bakımından mükemmeldir. delilik kurum olarak "sistemi rahatsız etme" durumuna denk düşürülmüştür. piyasa pazarlanacak bir meta şeklinde yaklaştığı çıplak vatandaşı etkisi kontrolünden çıktıktan sonra deli ilan eder. zaten filmde akademinin (deli raporunu veren bilirkişi), yargının (soruşturmayı yürüten savcı), sermaye (reklam veren ve reklam ajansı) ve medyanın (olayı gündeme taşıyan gazete) düzenin devamı söz konusu olduğunda koordinasyona girme noktasında nasıl hevesli olduğunu görürüz. halk geçim sıkıntısıyla başedemeyince, çıplak vatandaş'ın yolundan gider. artık insanların itibar kaybını dert edecek durumu kalmamıştır*, sosyal patlama sokakların üryan orta sınıf tarafından basılmasıyla simgesel olarak anlatılmıştır. ve tam bu noktada, akademi, bürokrasi, yargı, sermaye ve medya işbirliğiyle olayın üstünü örter. ve isyanın yöntemini gösteren, sosyal patlamanın vücuda geldiği simge olarak çıplak vatandaş deli ilan edilir. nasreddin hoca'nın timur'un filleri fıkrasındaki gibi, önderinin derdest edilmesine kadar sokaklarda çırılçıplak koşan halk çıplak vatandaş deli hastanesine kaldırılırken bir filmi izler gibi izlemektedir yalnızca, edilgen bir konuma geri çekilir ve onu yalnız bırakır. zaten turkish v for vendetta dememin sebebi de budur. dürüst ve emeğinin karşılığını bekleyen halk, timsalinin ipe gitmesine kadar isyan edebilir. sindirilmişlik vardır bu ülkede...
    --- spoiler ---
  • https://www.youtube.com/…atch?v=bijmcusfft4&t=3077s

    "müjde hadi yahu" diyen sakallı oyuncu filmin yönetmeni rahmetli başar sabuncu'dur. müjde ar'ın " bu da kendisini yönetmen sanıyor" cümlesi aslında yönetmenlikte ilk filmi olan başar sabuncu'nun kendi kendisine yaptığı göndermedir.
  • ekonomik duruma bakmadan 4 çocuğun üstüne bir çocuk daha yapan ve onun da rızkını allah verir diyerek çileden çıkartan, yurdum insanını pek güzel anlatan film....

    canım kardeşim bakacak durumun yoksa neye dayanarak yapıyorsunuz, ne bileyim çok istiyorsanız sadece iki çocuk yapaydınız

    "(bkz: yetmedi yetiremedim)" diyerek maddi durumunu düzeltemediğini de iç sızlatıcı şekilde dile pelesenk eden güzide bir filmdir
  • bu film kadar beni üzen bir film yok. zor abi; geçim derdi, hayat gailesi, ekmek parası... memlekette 30 yıldır bir bok değişmemiş. yok aslında değişmiş, daha da kötüye gitmiş her şey...

    şener şen’in, akıl hastanesinden çıktığı zaman yanına gazeticinin biri gelip de ‘çırılçıplak koşarken neler hissettiniz?’ diye sorunca verdiği cevap boğazımda bir yumru oluşturuyor: ‘utandım... çoook...’

    güzel filmdir. ama üzer.
  • filmde kısa bir an müjde ar da görülmektedir.

    "valla ben bunca yıldır iyi kötü soyunuyorum, böyle bi davet almadım. " der.. arkadan da gülüşmeler..
hesabın var mı? giriş yap