• oturmak mastarinin emir hali
  • iki sesli harfinin de noktali olmasi nedeniyle otur kelimesiyle ayni baslikta bulunmak zorunda olan ama asli ötür olan kelime
  • cumlelerde dolayi manasinda kullanilan * ama anlamini orta asyada bir yerlerde birakmis cok fazla tekrarlayinca adami aptal eden kelime.
  • kopeklerin ogrenmesi gereken ilk emir.ayrica
    (bkz: yat)
  • bir köpeğe öğretmesi zor bir eylem. bir de hayır dendiği zaman yapmaması gerekenleri karamaları da zor oluyor.
  • (bkz: otur sıfır)
  • deveye yönelik otur, çök komutu: ıh, veya kıh
    zıt yönlü, kalk komutu: hoç

    hevesle kalk ,
    düş kırıklığıyla otur,
    hakkı yenmişlikle kabar,
    düşmanlığa kucak aç,
    baştan başla.

    her sik eksiklikle maruz ve matuftur.
    binaenaleyh sikten korkan sik gibi kalsın.
    sikin atasözü hakkı: "öfkeyle kalkan, zararla oturur." amaan boşver, bize ne, kaldıran indirsin.

    (ilk giri tarihi: 6.7.2018)

    (bkz: ıhtırmak), deveyi ıhtırmak
    (bkz: otur oturduğun yerde)
    (bkz: otur bok yeme)
  • imparatorun en sevmediği karısı mei-lin sarayda kendisine ayrılan bölmede cariyeleriyle birlikte oturuyordu. yüzünde düşünceli bir ifade vardı. kocası ona çirkin bir köpek hediye etmişti. şimdi, onunla ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu.
    “bu yalnızca çirkin değil, aynı zamanda terbiyesiz bir köpek diye şikâyet etti cariyelerden biri. “az önce ipek yastıkların üzerine işedi.”
    “belki de ondan kurtulmalıyız,” diye önerdi diğeri. aslında mei-lin’in aklına ilk gelen şey de bu olmuştu. yine de başını olumsuz anlamda salladı.
    “kocam onu bana tam da bu beklentiyle hediye etti. imparatorun hediyesinden kurtulamayız.”
    “ne yapmalıyız peki?”
    “bir eğitmen bulun,” diye karşılık verdi mei-lin. “en azından onu terbiye edelim.”
    herkes bunun iyi bir fikir olduğunda hemfikirdi. böylece bir eğitmen getirtildi. ne var ki imparator, sevmediği karısının istediği eğitmeni de kendi seçmişti. adam mahcup bir tavırla mei-lin’in önünde eğildi: “beni affedin hanımım,” dedi. “korkarım ona öğretebileceğim tek bir numara var.”
    “neymiş o?”
    adamın gözü parladı ve köpeğe dönüp: “otur!” diye emretti. kısa süre sonra köpek bu tek komutu öğrenmişti bile. cariyeler ya da mei-lin gün içinde olur olmadık zamanlarda köpeğe “otur” diyor ve oturduğunda başını okşayıp yemek veriyorlardı. çirkin de olsa bu hayvan mei-lin’in hoşuna gitmeye başlamıştı. bu yüzden imparatorun yeni yaşını kutlamak için yapılan törenlere köpeğiyle gitti. teşrifatçılar köpeği yadırgadılar ama yine de ses çıkarmadılar. ilgilenmeleri gereken çok daha önemli işler vardı.
    sarayın dev kabul salonuna imparatorun girişiyle görevlilerin sesleri çınlamaya başladı.
    “herkes ayağa!” diye haykırıyorlardı. “evrenin ışığı yüce imparatoru ayakta karşılayın!”
    herkes telaşla toparlandı ve ayağa kalktı. yüzlerinde ciddi bir ifade ile beklediler. yalnızca mei-lin gülümsedi ve kocası önünden geçerken köpeğine fısıldadı: “otur…”
hesabın var mı? giriş yap