• sezarın annesinin ismi.
  • belçikalı müzik grubudur. 2005 yılında çıkardıkları festina lente şarkısı dinlenmeli ve dinletilmelidir. birçok kişiye şu yağmurlu günlerde çok iyi gelebileceğini tahmin ediyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=g5j_cas-raq
  • gruptaki kemancı ablanın ismi de aurelia. gundi gibi gitmiş kendi ismini vermiş gruba. aurelia ablamız aynı zamanda mükembel chamber-avant grubu aranis'in pampası. hatta aranis'in bi sonraki albümünde de yer alacakmış.
  • nerval'in tülsü'sü, nadja'sı, nolya'sı ve hatta olric'i sayılmalıdır aurélia.

    “kişi mutsuz olduğu zaman başkalarının mutsuzluğunu düşünür. çok sevdiğim dostlarımdan birinin hasta olduğunu duymuş, ziyaret edememiştim. tedavi gördüğü yere giderken, bu işi savsakladığım için kendime kızıyordum. bir gün önce daha kötü durumda olduğunu söylediğinde büsbütün üzüldüm. kireç badanalı bir odaya girdim. güneş, duvarlara kıvançlı açılar çiziyor ve bir dindarın getirip masasına koyduğu çiçek vazosunda oynaşıyordu. çilekeş bir italyan keşişinin hücresini andırıyordu oda. yüzü çökmüştü dostumun, sakalı ve saçlarının karasıyla gölgeli benzi, sararmış fildişi gibiydi, gözlerinde ateş kalıntısının izleri parlıyordu; kukuletalı bir palto atmıştı omzuna ve bu haliyle o, bir zaman tanıdığım insandan yarı yarıya farklıydı. birlikte çalıştığımız, gülüp eğlendiğimiz kıvançlı arkadaşım değildi artık; bir havari hali vardı üstünde. ilginç şeyler anlattı; bir gün ağrılar ve acılarla kıvranırken başka bir dünyaya taşınır gibi olmuş ve acıları dinmiş birden. "ne yüce andı o, sanki bir tansık gerçekleşmişti" diyordu. daha sonra söylediklerini bilmem nasıl açıklamalı; sonsuzluğun belirsiz alanlarında olağanüstü bir rüya görmüş, hem farklı, hem ondan bir parça olan bir varlıkla, bir ruhla konuşmuş. ölü sandığı varlığa, "tanrı nerede?" diye sormuş. şu yanıtı vermiş ruhu: "tanrı her yerde, sende, herkeste. yargılıyor, dinliyor seni, öğütler veriyor sana; şu an birlikte düşünen ve birlikte rüya gören sensin, ben'im o tanrı, ve hiç terk etmedik birbirimizi ve bizler ebediyiz!"

    belki yanlış duyduğum ya da yanlış anladığım bu konuşmaya değgin başka şey söyleyemem. bildiğim şey, bende büyük heyecan uyandırdığı. sözlerinden çıkardığım sonucu dostuma mal edemem, yargılarım yanlış da olabilir.

    - tanrı onunla, diye haykırdım... benimle değil artık! oy mutsuzluk! tanrı'yı kendim sürdüm içimden, tehdit ettim, kargıdım onu! oydu içimdeki, ruhumdan gittikçe uzaklaşan ve boş yere beni uyarıp duran o gizemli kardeşti tanrı! o seçkin koca, o utku kralı, yargılıyor, suçluyor beni, bana verdiği kadını, bundan böyle layık olmadığım kadını, kendi göğüne götürüyor!”
  • nerval'in ilk bölümünü yazmayı başarabildiği kitabı. * *"rüya ve yaşam - aurelia" diye basmıştır varlık. aşık olduğu opera sanatçısına vermiştir bu ismi. hayatı boyunca hastaneye yatırılmaya varacak iki krizin etkilerini uzunca anlatmıştır.
  • ingiliz kozmetik markası.
  • bir javascript framework'ü. angularjs kullanmış biri olarak denemesem de quick start'ı ile tatmin oldum. üstelik son zamanlarda oldukça içine düştüğüm wpf denizinden sonra bu tip frameworklerin render mantıklarını anlıyor gibiyim. binding, codeoğlunun yaptığı en büyük icat. dehşet'ül vahşetsiniz beyefendiler.

    web app yapmak ne kadar kolaylaşmış yahu, artık her şey fikre bakıyor.
  • rüya ve yaşam da (aurelia, 1855) sylvie (1853) ile birlikte romantik edebiyat tarihinin en önemli yapıtlarındanmış. hem sylvie'de hem aurelia'da onun büyük aşkı aktrist jenny colon'dan izler varmış. ama aurelia daha çok çocukluk arkadaşı adrienne oluyormuş. eurydice! eurydice! başlığıyla ayrı bir öykü gibi yayınlanan parça muhtemelen aurelia öyküsünün ikinci yarısı oluyormuş.

    "rüya ikinci yaşamdır*. bizi görünmeyen dünyadan ayıran fildişi ya da boynuz kapılardan geçerken hep titremiş, ürpermişimdir." gerard de nerval - les filles du feu (rüya ve yaşam öyküsü)

    "(...) ama hemen eski bir alman atasözünü anımsayıp ürperdim: insan çift yaratılır*, benzerini görürse ölüm yakın demektir." gerard de nerval - les filles du feu (rüya ve yaşam öyküsü)

    [karşımda bir duvar saati ve saatin üstünde insan gibi konuşmaya başlayan bir kuş vardı. fikrimce atalarımın ruhu bu kuşun içindeydi. beni şaşırtan kuşun dili ya da biçiminden çok kendimi bir yüzyıl geriye taşınmış görmekti. kuş çeşitli zamanlarda yaşayan, diri ya da ölü akrabalarımdan, ailemden söz ediyordu bana, sanki onların hepsi aynı anda, birlikte yaşamışlar gibi şunları söylüyordu: "görüyorsunuz, tedbirli davranıp resmini önceden yaptırdı... şimdi bizimle birlikte o." gözlerimi kaldırıp resme baktım, tuvalde, üstünde eski zamanlardan alman giysisi, ırmağın kıyısında eğilmiş bir kadın vardı, unutmabeni çiçeklerine bakıyordu.] (aurelia)

    "erimiş bir maden akıntısına ve kimyasal ayrımlardan oluşan, renkleri, beynin lobları arasındaki kılcal damarlar gibi dünyanın bağrında dolaşan binlerce ırmağa kapılıp hiçbir acı duymadan sürüklendiğimi hissettim. akıyordu hepsi, gidip geliyor, titreşiyorlardı ve bu akıntılar, molekül halindeki canlı ruhlardan oluşmuştu ve salt, yolculuğun hızı yüzünden, bu ruhları göremiyormuşum gibi bir duygu içindeydim." (aurelia)

    "tanıdım, kuşun sesiyle konuşan insandı. o mu söyledi, ben kendiliğimden mi anladım, bilemiyorum, ama artık şu açıktı, atalarımız, gelip göçenler, yeryüzünde bizi ziyaret için bazı hayvanların şekline giriyor ve böylece, sağır, dilsiz gözlemciler olarak varoluşumuza katılıyorlardı." (aurelia)

    "hiçlik bilinen anlamda yok; ama dünyanın kendisi maddi bir kitledir ve ruhların toplamından insan ruhu oluşur. madde ruhtan daha fazla ölemez, yalnızca iyilik ve kötülüğe göre biçim değiştirebilir. geçmişimiz ve geleceğimiz bir zincirin halkaları. kendi soyumuzda yaşıyoruz, ve soyumuz bizde yaşıyor." (aurelia)

    "peki hem ben olan hem benim dışımda olan bu ruh neydi? adı efsanelerde geçen çiftim** miydi, ya da doğuluların ferouir dediği o gizemli kardeş miydi? -yoksa, hani bir masaldaki, ormanda bütün gece, aslında kendisinden başkası olmayan yabancıyla* çarpışan şövalyenin hışmına mı uğramıştım?"(aurelia)

    "iki ruh yarışıyor gövdemizde, bütün organlarımızda üretilmiş, birbirine benzer iki parça görünümündeki gövdeye bu karma tohumu işte iki ruhun birbirleriyle yarışı koydu. her insanda bir seyirci, bir oyuncu var, konuşan ve yanıtlayan." (aurelia)

    "ruhen benim gibi olmadıkları için, istemeseler bile sözleri çift anlamlıydı. bir an, amphitryon ve sosie'yi düşündüğümde aklımdan geçenleri gülünç buldum. ama o gülünç simge ya başka şeyse, ya eski çağların diğer masallarındaki gibi, çılgınlık maskesi takmış acı gerçeğin ta kendisiyse?" (aurelia)

    (bkz: aurelius), aurelian, aurum
    (bkz: gerard de nerval/@ibisile)
    (bkz: sylvie/@ibisile)
    (bkz: afrit)
    (bkz: elohim/@ibisile)
  • istanbul boğazı'nda ve marmara denizi'nde sıkça rastlanan bir denizanası çeşitidir. görüntüsüyle küçük, şeffaf ve jelimsidir. gerek ticari gerekse sağlık açısından zararları bulunan bu türün özellikle kirli suları sevmesinden ötürü istanbul boğazı çevresindeki nüfusu her geçen gün artmaktadır.
  • orijinal ismi la reve et la vie olan, gerard de nerval tarafından yazılmış olan eser.

    "kişi mutsuz olduğu zaman başkalarının mutsuzluklarını düşünür."
hesabın var mı? giriş yap