• gudmundur arnar gudmundsson adlı izlanda'lı yönetmenden çok güçlü bir ilk film.

    ilk olarak filmin çok iyi bir büyüme hikayesi olduğunu, ergenlik tasvirlerinin çok başarılı-gerçekçi olduğunu söylemek lazım.

    --- spoiler ---

    küçük ve görece muhafazakar bir izlanda kasabasında yaşayan 13-14 yaşlarında (thor ve kristian) 2 erkek arkadaşın yaz tatili sırasında kasabanın zorba genci,kızları,aileleri ve birbirleriyle yaşadıkları ilişkiler yanında çocukların kendi cinselliklerini keşfetmelerine odaklanıyor. bu anlamda filmde çocuklar arasında yaşanan şeyler, hissetikleri vs. dünyanın her tarafında yaşanan ve her izleyene çok yakın gelecek olaylar.
    filmin asıl odaklandığı mesele ise ergen ve eşcinsel bir bireyin bunu anlaması aşamasında hem içten içe yaşadıkları hem de toplum tarafından gördüğü baskı. özellikle filmdeki gibi homofobik bir baba ve kapalı/acımasız bir kasabada yaşanıyorsa durumun ağırlığı artıyor. toplumun baskıcı ve muhafazakar yapısını derinden hissettiğimiz anlardan olan baş karakterlerimizden thor'un bekar annesinin bir gece eve başka bir adamla gelmesi ardından çocuklarının sabah kendisine ''adamla yatıp yatmaman önemli değil, önemli olan çevre ne der onu düşünmemiş olman.'' serzenişlerinin olduğu sahneydi. toplumun bu tutumunu aileden çocuklara değil çocuklardan aileye yönelmiş şekilde görmek yumurta-tavuk döngüsü gibi kısır bir duruma işaret ediyor ve insanı sarsıyor.
    bunun yanında filmin ele aldığı mevuzlardan biri de heteroseksüel düzenin erkekler üzerinde de baskı kurması ve çocukluktan beri onları homofobik birer ayıya dönüşmeye zorlaması. bunu da iki yakın erkek arkadaşın birbirlerine olan sevgisinin toplum tarafından kabul görmemesi ama kız arkadaş gruplarının bu baskıdan nasibini almaması olarak görüyoruz.
    bunlar haricinde filmle ilgili çocuk oyuncuların neredeyse hepsinin ilk filmleri olmasına rağmen gösterdikleri güzel oyunculuklardan ve filmin güzel sinematografisinden (özellikle renkler) bahsedilebilir.
    başta kafası ezildiğini gördüğümüz balıkların artık daha küçük bir çocuk tarafından yaşaması için denize atıldığını gördüğümüz filmi umut veren filmler başlığı altına sokan bana göre mükemmel tasarlanmış finaline de ayrı bir başlık açmak gerekir.
    --- spoiler ---
  • adı iskorpit olmalıydı belki de. bu yıl izlediğim en iyi film sanırım..

    --- spoiler ---

    balıkların o şekilde öldürülmesiyle gerilen bünyem, filmin çeşitli yerlerinde benzer şiddet içeriği ile oldukça rahatsızdı. bunun dışında spoiler vermeyeceğim. gidin izleyin.
    --- spoiler ---
  • 36. ıstanbul film festivalinin "neredesin askim?" bolumunde yer alan, kuzeyden bir ilkgenclik hikayesi.

    icten, izleyiciyle kolaylikla butunlesen, gozlemci, adi gibi hissettiren * basarili bir yapim.

    kazandigi 27, ayrica aday oldugu 13 odul var. muhtemelen onumuzdeki sene yabanci dilde en iyi film oscarina da aday olacaktir.
  • kartpostal gibi bir gökyüzü, gerçekçi diyaloglar, esas oğlanımızın facial expression’larını deneysel bir şekilde takip edebileceğimiz yakın çekimler, klişelerden uzak sade bir anlatım. normalde bu tarz filmleri severim, insana film izlediğini, sinemayı hatırlatan türden yapımlar bunlar. ama birçok açıdan beklentilerimin altında kaldı, sanırım bunun en büyük sebebi filmdeki kızların rahatsız edici oyunculukları. hani bu bilinçli şekilde yapılan türden bir irritasyon hali de değildi, bildiğimiz amatörlükten kaynaklanan lame işler. ve bu kızlarımızın senaryoya ya da mevzubahis “büyüme”ye hiç ama hiçbir katkıları yoktu. ne zaman sahne alsalar, seyirci için geçmek bilmeyen alelade anlar acı verici bir şekilde başlıyordu. onun dışında merkezdeki iki karakter için pek bir şey demeye gerek yok, ergenlik bunalımı ancak bu kadar iyi yansıtılabilir. yine de filmin kurgusunda bir şeyler eksikti, o belli. sebep sonuç ilişkisinden bahsetmiyorum, genel olarak bir tatminsizlik vardı bende, film boyunca da devam etti bu hâlim, film, filmin başıyla güzel bağlanan bir metaforla sonlansa da, o açlık hiç dinmedi benim için.

    dipnot: hjartasteinn’i gençlik başımda duman olarak çeviren çevirmen arkadaş.. yatacak yerin yok.
  • (bkz: izlanda) yapımı film. izlanda'nın havasının güzelliğine aşık ola ola izledim. puslu, alacalı bulacalı havası olan bir yerde yaşamak istiyorum.*

    --- spoiler ---

    (bkz: eşcinsel temalı filmler)
    arzuyu bastırmak, hoşlanılan kişiye ilgiyi yansıtmamaya çalışmak ama başaramamak, toplum baskısı... ne kadar zor, ne kadar acımasız bir durum. özgürlük çok başka bir şey. su gibi, hava gibi. umarım herkes özgürlüğünün tadını doyasıya çıkarır.
    --- spoiler ---
  • mubi üyeliğim iyiki var dedirten bir yapım daha oldu
  • 2016 yapımı izlandalı yönetmen gu?mundur arnar gu?mundsson'in ilk uzun metrajlı filmi. filmdeki zaman geçişleri mevsimlerle çok iyi anlatılmış. küçük bir balıkçı kasabasında geçen film doğal manzaraları ilen dikkat çekmekte.

    "taş balığının da yaşama hakkı vardır." filmin başında çocuklar tarafından yakalanan taş balığı diğer balıklardan farklı olduğu için ezilerek öldürülür. ben bu taş balığını filmde ergenlik çağında olan ve cinselliğini yavaş yavaş keşfedip eşcinsel olduğunu fark eden kristján'a benzettim. izlanda da bile eşcinsel olduğu için kendisini toplumdan dışlanmış hisseden kristján intihara kalkışır. filmin sonunda ise başka bir çocuk tarafından tekrar yakalanan taş balığı bu sefer tekrar denize atılarak özgürlüğüne kavuşur.
  • 36. istanbul film festivali kapsamında izleme şansı bulduğum izlanda yapımı çok güzel bir film.

    --- spoiler ---

    filmde kristján ve tór adlı iki arkadaş arasındaki olaylar anlatılmakta. bu iki arkadaşın arası cinselliği keşfetmeleriyle birlikte karmaşık bir duruma girer. tór'un bir kız arkadaşı olur ve ona aşıktır. aynı şekilde kristján da aşık olmuştur, ancak en yakın arkadaşı tór'a. bu aşk üçgeni iki arkadaşın arasını bozmaya başlar ve kristján aşkının karşılıksız olduğunu anlar. ayrıca yaşadıkları küçük kasabadaki baskı ortamında oldukça sıkışmış hisseder. intihara kalkışır ve yaralanır. bunların üstüne tór kendini suçlu hissetmeye başlar. kristján'ı görmek ister. kristján ise kısa zaman içerisinde reykjavik'e taşınacaktır. bunu öğrenen tór, kristján'ın annesi izin vermediği halde gizlice kristján'ı görmeye gelir. son kez bir araya gelirler ve tór özür dilercesine kristján'ı yanağından öper. bu veda öpücüğünden sonra tór oradan gider ve film biter.

    --- spoiler ---

    filmin ergen eşcinsellerin ruhsal durumları üzerine güzel bir yaklaşımda bulunduğunu söyleyebilirim. oyuncular çok güzel bir iş çıkarmış. tabi buna bir de izlanda'nın eşsiz doğasını eklersek, film aynı zamanda izleyiciye görsel bir şölen sunuyor. hjartasteinn festivaldeki en renkli ve güzel filmlerden biriydi.

    edit: cazur nickli yazar arkadaş uyardı, son sahnede tór kristján'ı yanağından değil alnından öpüyormuş. dikkatimden kaçmış.
  • başka sinema' ya teşekkürle;

    --- spoiler ---

    cinsel kimliğin keşfi sinemada ya son yıllarda çok işlenmeye başlandı ya da ben sık denk gelmeye başladım, bilmiyorum. bu film de onlardan biri. ergenliğe yeni adım atmış iki yakın arkadaşın(thor ve kristian) bir yandan ailevi sorunlarını bir yandan da cinselliği ve cinsel kimliklerini keşif sürecini anlatıyor. tabii bunu bana göre harika bir sinema diliyle yapıyor ve arka fona da dünyanın en başka ülkelerinden olan izlanda' yı koyuyor.

    izlanda bir ada ülkesi, dolayısıyla kendine has bir kültürü olmasını beklemek garip olmaz. bir de üzerine izlanda' nın küçük bir kasabasında geçiyor film. bu iki gencin o küçük kasabada kendileriyle yaşıt 10 15 kişiden ve kendilerinden başka uğraşacak pek bir şeyleri yok. hatta bir sahnede kızlardan biri kristian' a ne yaptıklarını soruyor, o da ''sınırlı seçeneklerimiz arasından seçim yapmaya çalışıyoruz'' diyor. kapalı bir kültür var, insanlar arasında pek bir etkileşim yok zaten evler de birbirine oldukça uzak. bu yüzden de kristian ve thor' un birbirlerinden başka çok fazla da seçimleri yok aslında. her ne kadar filmin konusunu okuduğunuzda filmin kristian' ı merkeze aldığı gibi bir ön kabul oluşsa da kafanızda aslında iki karakter de filmin merkezini oluşturuyor. fakat hemen hemen hiçbir anda iki karakterin üzerinden gitmiyor film. başlarda thor ve onun hikayesi daha ön plandayken sonrasında kristian öne çıkıyor. işte bu dengeli hali çok sevdim ki filmin devamında terazinin iki kefesini de dengeliyor yönetmen(valla adını yazamayacağım şimdi, bu izlanda isimleri falan bir garip) oldukça uzun bir film olduğunu belirteyim bu noktada.

    filmde cinsellik yoğun şekilde kullanılıyor ama bunu çok sayıda sevişme sahnesi gibi düşünmeyin, hatta thor' un seks ile tanışmasının anlatımı muazzamdı benim açımdan. kadın vücudu bir iki sahne hariç hemen hemen hiç yok filmde. tamamen erkek vücudu üzerinden işleniyor cinsellik meselesi. film homofobi, toplum baskısı, cinsel özgürlük gibi konuların avrupa için çoktan halledilmiş meseleler olduğu inancına sert bir darbe indiriyor diyebilirim. filmde metaforik anlatım da mevcut. hayvanlar sık kullanılıyor film boyunca ancak çok net olarak anladığımı iddia edemeyeceğim. sadece iskorpit balığı ile verilmek sitenne mesajı aldım diyebilirim, o da kendime göre işte. burası muhtemelen filmde hiç anlatılmayan, hatta belki de yönetmenin aklına bile gelmeyen bir şey ve ben gaza gelip kendim uyduruyorum ama yine de yazacağım; benim anladığım thor da eşcinsel ancak o bununla yüzleşmek yerine bastırmak yoluna gidiyor. tıpkı açılış sahnesinde iskorpitin ezilerek öldürülmesi gibi. ne var ki son sahnede başka bir yaralı iskorpit suya döndüğünde yüzmeye devam ediyor.

    işlenen temel mesele cinsel kimliğin keşfi ancak bunun dışında ergenlik sorunları, aile ilişkileri, homofobi gibi kavramlar da karşılaşacağınız diğer başlıklar. bir de izlanda' yı unutmamak gerekiyor tabii. fantastik bir ülke, yukarıda bir yerde de yazdığım gibi dünyanın en başka ülkelerinden.

    alışık olmadığımız, pek görmediğimiz bir kültür var filmde ama aynı zamanda çok alışık olduğumuz şeyler de var. cinselliğin keşfi mevzuu çok gerçekçi ve etkileyici işlenmiş. genel olarak sağlam bir film olduğunu düşünüyorum ama uzun bir film ve pek de kolay bir film değil. repliklerden ya da olaylardan daha çok görüntülerle bir şeyler anlatıyor. hayatımda izlediğim ilk izlanda filmiydi ve umarım bir iki tane daha görme şansım olur.

    --- spoiler ---
  • filmin başında iskorpit balığının diğerlerinden farklı olduğu için linç edilmeye çalışılması filmin tüm hikayesini özetliyor. iskandinav sinemasının kesinlikle izlenmeye değer filmlerinden birisi.
hesabın var mı? giriş yap