• içinde güldüren ve düşündüren konuşmaların olduğu , zeytin ağaçlı vadinin manzarası için bile izlenmeye değer filmdir. ama üçlemenin de en zayıf halkasıdır.

    --- spoiler ---

    *bir önceki filmde çok iyiydiniz.

    >çok naziksiniz evet öğretmeni oynamıştım.

    *rolünüzde harikaydınız.

    >bu her gün oynamak zorunda olduğum bir rol .ben zaten öğretmenim.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    *eğer toprak sahibi toprak sahibiyle,
    zengin zenginle cahil cahille evlenirse,
    hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum.
    eğer okuyanlar cahillerle,zenginler fakirlerle,
    evsizler toprak sahipleriyle evlenirse çok daha iyi olur.
    böylece herkes birbirine yardım etmiş olur.
    bence en iyisi bu.eğer iki insan evlenir ve iki evleri olursa
    kafalarını birine, ayaklarını diğerine sokamazlar!
    doğru muyum, yanlış mı? bunu yapamazlar!

    >doğrusu bunu yapamazlar.ama birinde yaşayıp, diğerini kiraya verebilirler.
    değil mi?

    (bozularak cevap verir)
    *bu mümkün.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    filmin son sahnesinde sanırım kız cevap verir sonunda. iyi mi kötü mü bilemeyiz ama, adamımız sanki sevinçli bir şekilde geri döner zeytin ağaçlarının arasına. bize bırakır yorumu yönetmen.
    --- spoiler ---
  • film, 1990 iran depreminde sonra kuzey iran bölgesindeki köker köyünde bir filmin çekim aşamasını ve köylüye odaklanır. yönetmen bu odağın dışında kalan hüseyin adlı eski duvar ustası gencin tutkulu aşkını filmin arasına gizler. film abbas kiyarüstemi üçlemesinin son ayağını oluşturur. trilojinin birincisini arkadaşımın evi nerede ikimsini ise ve yaşam sürüyor.. oluşturur. sinemanın gerçeklik illüzyonisti abbas kiyarüstemi. basit ve doğal anlatımın hakim olduğu filmde, sanat ve hayat arasındaki ilişki tüm karmaşıklığıyla ve kurguyla gerçeğin sınırları sürekli bulanıklaştırılarak işlenir. minimalist, dahi, belgeselci ve biçimci yönetmen basitmiş gibi gözüken ama aslında anlatısı ve biçimiyle karmaşık bir evren sunar. film, bir filmin filmini, filmdeki filmin çekim aşamasını filme kaydederken aslında biz seyirciyi yönetmenin asıl yaratacağı kurmacanın gerçekliğe inandırmaya hazılıyor, gösterdiği kurmacayla biz seyirciyi tavlıyor sakladığı ikinci kurmacasını ise kamera arkasında yaşanan gerçekmiş gibi izletiyor böylece filmdeki kurmacanın gerçeklik derecesi en üst seviyeye ulaşıyor. biz seyirci olarak filmdeki çekilecek kurmaca filmin başrolünün kabul edilip edilmeyeceğine, çekilip çekilmeyeceğini düşünürken dahi yönetmen kiyarüstemi bu sefer kamera arkasında yine kendisinin yarattığı kurmacayı bize müdahalesiz gerçekmiş gibi sunar, yönetmenin yaptığı bu numara ile film içindeki gördüğümüz çekim aşamasındaki filmi hüseyin’inin aşkı hikayesi için harcar zira film bitince biz sevgilisinin beşinden giden hüseyini izleriz geride kalan ekibin akıbeti umurumuzda değildir.. bu tekniği sinemada ilk minimaslit kullanan kiyarüstemi’dir sanırım ondan sonra ona öykünen mohsin ve panahi’de uygulamıştır bu tekniği. fransız yeni dalgasının yabancılaştırma-dönüşlülük-brechtyen teknikleri ile italyan neo-realizminin gerçek mekan, gerçek oyuncular ve gerçek dekorlarını harmanlayarak ortaya basit bir hikayeyi karmaşık bir üslupla anlatan mükemmel filmlere imza atan anlatı illüzyonisti kiyarüstemi. filmde gerçek olan yaşanan zelzele sonucu tahrip olan köy ölen insanlar ve yoksul kalan halktır. yönetmen bu gerçekliğin içine kendi hikayesini sokar daha sonra bu hikayesinin gerçekliğini artırmak içinde film içinde gördüğümüz arka plana bir film seti koyar. ve aslında filmdeki hikayenin bize kurmaca olduğunu gösterende filmdeki yönetmen rolüdür. filmdeki yönetmen iki defa hüseyin’in tahereh’e yönlendirir ona gitmesini söyler ve hüseyin bunu yapar. filmin adı zeytin ağaçları altında çünkü asıl olarak film kendisini orada gizlemiştir. filmin öncesi oraya ulaşmak için basılan taşlardır sadece. biz film içindeki film arasında hüseyin’in büyük ama imkansız aşkına şahit oluruz. tutkulu aşık hüseyin filmin sonuna dek aşkından vazgeçmez zeytin ağaçları altında koşuşunu sabit ve uzun çekimden izleriz ne kadarda güzel bir dakikalık sahnedir ki o öyle.. kiyarüstemi görüntü gücüyle hüseyin’in aşkını anlatır. evet, hüseyin’in aşkı büyüktür lakin tahareh inatçıdır hüseyine cevap bile vermez ve film mutsuz bir sonla biter. filmin sonunda çıkan müzikte filmin anlatısına terstir film, kurmaca ile belgesel vari analtımda bir gider bir gelir. asıl olarak kiyarüstemi belgeselvari anlatısıyla arkada yarattığı kurmaca evreni üzerine gerçeklik perdesi örter. ayrıca filmdeki çekilecek filmin hikayesi; 1990 iran depreminden bir gün sonra evlenen çiftin hikayesidir. bu filmde ise asla evlenmeyecek kişiler oynar bu film içindeki kısa film ile filmin sonunda beraber kaldığımız filmin hikayesi arasında da bir tezatlık vardır. yönetmen böyle yaparak sürekli bizi düşündürmeye yöneltir. bu kısa filmde de yabancılaştırma tekniklerini ve kurmacanın etkisini görürüz. kısa filmde oynayan hüseyin 25 akrabası öldüğünü söyler ama yönetmenin ısrarıyla 65 demek zorunda kalır. filmde gördüğümüz aslında bir kurmaca olduğunu hatırlatır. zeki yönetmen bizi filmdeki film çekimi görüntüleriyle kandırır, böylece kendi filminin gerçekçi belselvari derecesini yükselir. yani aslında bir sinema illüzyonisti kiyarüstemi yarattığı illüzyon ile bize gerçekliği izlettiriyor diye düşünüyor aslında izlediğimiz kamera arkası gerçeklikte kiyarüsteminin senaryosundan çıkan gerçekliktir.
  • köker üçlemesi'nin son filmidir. (bkz: köker üçlemesi)

    abbas kiyarüstemi’nin köker üçlemesi (deprem üçlemesi)’nin sonuncu ve 1994 yılı yapımı filmi zire darakhatan zeyton. türkçe özgün çevirisiyle : “zeytin ağaçları altında”
  • ---spoiler ---

    "şimdi bu insanlar dünyanın zalim ve hayatın kısa olduğunu biliyorlar ki beni hayal kırıklığına uğratmamış olsalardı, eğer bana daha önceden iyi davranmış olsalardı belki bunların hiçbiri onların başına gelmiş olmayacaktı. deprem hiç olmayabilirdi. düşündüm ki kalbimin acı çekmesi bütün bu evleri yok etti."

    hüseyin'in hissettiği ne büyük bir acıydı ki yerküreyi sarsabileceğini düşündü. bazen gülerek bazen üzülerek izledim hüseyin'i ve yorulmaz, masum aşkını. gördüğüm en nahif, en sevimli aşk hikayesi belki de onunki idi.

    acaba kiyarüstemi de filmdeki yönetmen gibi sabırlı, anlayışlı ve tatlı biri midir diye merak ettim film boyunca.

    film muhakkak ki mutlu sonla bitti.

    --- spoiler ---
  • hüseyin'in evlilik hakkındaki saf ve temiz düşünceleri ve de umut dolu sebatı ile neredeyse ders verdiği film. tahire ile arasında süregiden ikna çabası ve ketumluk ise evlilik müessesesine, insana bağlılığa ve güvene pek itibar etmeyenlere mesaj verir gibi; fakat ne yazık ki filmin sonunda geride kalanlar kurgunun içinde rollerini oynamaya devam ediyor, hüseyin tüm iyi niyeti ve azmiyle, güzel atlara binip giden iyi insanlar misâli zeytin ağaçlarının ufkunda kayboluyor. ve cesaret, çevrilmeye elin var(a)madığı o sayfada kalıyor...
  • " sayfayı çevirip çevirmemek tercihtir ve hayat seçimlerden ibarettir.

    sayfayı çeviremeyenler aşkı ,
    çevirebilenler meşki tercih eder ."
  • üstadın kendisine göre aslında hiç olmayan köker üçlemesi'nin son üç gündür sırasıyla izlediğim arkadaşımın evi nerede (bkz: hane-i dost kocast), ve yaşam sürüyor (bkz: zendegi ve diger hiç) filmlerinden sonra az önce izlemeyi tamamladığım; kimi yazara göre üçlemenin en zayıf halkası diye nitelendirilmesini büyük bir yanılsama ve haksızlık olarak değerlendirdiğim, beni üçlemenin ilki kadar derinden etkileyen, hatta belki de o hüseyin gibi benzer bir köy çocuğu olduğumdan mütevellit beni kalbimden ve ruhumdan sımsıkı yakalayan, çok ama çok beğendiğim, son 8 dakikalık sahnesi ile gerek anlam gerekse şiirsel görsellik açısından sanırım izlediğim ve asla unutamayacağım en muazzam sonlardan birini barındıran, mükemmel bir abbas kiyarüstemi filmi.

    "evlenip çocuğum olduğunda karım da benim gibi cahil olursa, çocukların ödevlerine kim yardım edecek?"

    hüseyin, sen nasıl naif, nasıl biricik bir adamsın. o pick-up sahnesinde sorduğun bu soru... erkek halimle gel benimle evlen demek istiyorum sana. seni seviyorum.
  • az önce mubi'den izlediğim filmdir. kimse bahsetmemiş, belki de umursamamış olabilir. hüseyin evlenmek istediği, aşık olduğu kız ile karı koca sahnesini oynarken bazen replikler karışır. aslında karışan replikler değildir, hüseyin ve kızın gerçeklikleri ile oynadıkları rolün gerçeklikleri. hüseyin'in film gereği depremde kaybettiği insanların sayısını söylemesi gerekir, o inatla gerçekte kaç akrabasını kaybettiyse onu söyler. kız hüseyin'e devamlı filmdeki repliğe göre değil, gerçekte evlilermiş gibi seslenir. aslında prova gerçeğe dönüşmüş ve belki ilk defa hüseyin'in isteği karşısındaki sevdiği tarafından tadılmış olur, belki de bu yüzden hiç cevap alamadığı sorusuna son sahnede yanıt aldığını görürüz, yani en azından anlarız. bunu başka nerede görmüştük? abbas kiorastami'nin diğer filmi "aslının kopyası" filminde. orada da her şey karışıyordu. meraklısına öneririm.
  • müthiş üçlemenin müthiş finali. herkes çoğu şeyi yazmış zaten. tekrara düşmeyelim.

    --- spoiler ---

    hüseyin'in 25'teki ısrarının bir diğer sebebi de tahire'yi ikna edebilmek için tek şansı olan o daracık zamanı az da olsa genişletmek. bilerek o hatayı yapıyor ve yukarı çıkıp tekrar sahne başlayana kadar üç beş kelime daha konuşabiliyor.
    --- spoiler ---
  • kiyarüstemi filmidir. iyi bir şey demektir.

    sayfayı çevirip çevirmemek tercihtir ve hayat tercihlerden ibarettir. sayfayı çeviremeyenler aşkı, çevirebilenler meşki tercih eder.
hesabın var mı? giriş yap