• fi tarihinde, televizyondaki bir programda söylediği "ben adanadaki bütün evleri tek tek dolaştım" sözü üzerine "yapmayın canım" gibilerinden bir çıkışta bulunan sunucuya, "doğru söylüyorum, iki sene tüpçülük yaptım ben" diye cevap veren, muhabbetti baldan tatlı insan.
  • yaşar kemal: dünyanın en çok nobel alamayan yazarı.
  • türk edebiyatının en büyük yazarı bugün hastaneye kaldırılmış. zaten yaşı bildiğm kadarıyla 90ın üstünde.

    entrylerimden anlaşılacağı üzere en beğendiğim türk yazarlardan biridir kendisi. hatta türk romanının zirvesi olarak dağın öte yüzü üçlemesi olduğunu düşünürüm.

    - hiçbir türk yazar bir bölge insanını bu derece başarılı ele almamıştır.
    - hiçbir türk yazar bu derece epik romanlar yazamamıştır.
    - hiçbir türk yazar (orhan pamuk istisna) bu derece çok üst düzeyde romanlar kaleme almamıştır.
    - hiçbir türkçe roman ince memed kadar etkili olmamıştır dünya edebiyatında.

    tüm dünyada yaşayan son büyük klasik romancıdır kendisi.

    edit: bütün entryleri tek tek okudum ve hepinize laflar hazırladım:

    1- "samimi olmayanlar, kitabını okumayanlar prim yapmak için yazıyor" : burada kimsenin avukatlığını yapacak değilim. ancak sol framede abuk sabuk, abazanca ve saçma sapan siyasi tartışmalar içeren başlıklar görmektense, yaşar kemal gibi bir devin adını görmeyi yeğlerim.

    2- "abartılan yazar" - "bir hemingway değil" : şu gözler bunu da okudu ya daha ne diyeyim. yahu ince memed yayımlandığında adamı biz türkler değil fransızlar tolstoy ile kıyasladı.

    3- " kürt millyetçiliği yaptığı için sevmiyorum" : bu nedenle sevmiyor olabilirsin. ama yapıtlarına laf etme hakkın yok. kaldı ki bu adam sadece kürtler adına değil, demokrasi uğruna sivri dilini her daim konuşturmuş biridir.

    netice itibariyle kendisi, romanlarının epik unsurları açısından türk edebiyatının ve hatta yirminci yüzyıl dünya edebiyatının tolstoyudur.

    edit: gün itibariyle hayatını kaybetmiştir. yıllarca kürt sorunu için, demokrasi için çabalamış birinin böyle bir günde ölmesi, tarihin garip bir cilvesi olarak ileride hayatını anlatan ya da belgeselini çekenlerce bolca vurgulanacaktır.
  • anadolu'da bir gelenek vardır, bir insanı mezara en yakını indirir, dedemi babam ile amcam indirmişti, memedi kardeşi ve amcaoğlu indirmiş, babanemi babam ile kuzenim indirdi mesela...

    biz o gün başından sonuna kadar orada olacağız...

    evde kadınlar olacak, ağıtlar yakacaklar usul usul, gürültüsüz, evine götüreceğiz, gerçi binlere evi var çukurova'da, ama biz birinden çıkarırız tabutu...

    anavarza'dan geçeriz, kozan'dan, payas'tan, iskenderun'dan, osmaniye'den, kadirli'den hemite köyü camiine varırız...

    avlu çok kalabalık olmaz. birkaç kişi olur, birkaç isim daha doğrusu, birkaç kişinin isminde birkaç milyon olacak.

    hasan kesin gelir, güzeller güzeli esme gelir mi bilmem ama mutlaka siyah yazmasını bağlar(yılanı öldürseler)
    poyraz musa abdestini alır gelir, vassili safa durmaz belki ama bir köşeden izler namazı (fırat suyu kan akıyor baksana) faqiye teyran,peri, kerim adadan çıkıp gelirler o avluya, bilirim (bir ada hikayesi) ...

    çakıralı mehmed efe (çakırcalı efe),

    ceren, halil, eren dede çok üzülmüştür, onlar gelirler, bir semah dönerler akşamdan, hıdırellez günlerinde hızırı gören selam söyler gelecekte (binboğalar efsanesi)

    karakız hatun bekler, oğlunun katilinin leşini beklediği gibi dayanır bir direğe bekler, bu kez beklediği ölü düşmanı değildir, dostudur, iyi atlara binip giden iyi insanların sonuncusunu uğurlamak için bekler, dertli yüzünden bir dua yükselir göklere (demirciler çarşısı cinayeti)

    seyran kız ve hatçe göz yaşı döker, topal ali cennete giden yolun izini ondan sürer, pancar hössük, durmuş ali emmi, ıraz ana, kamer ana, hele ki asım çavuş kesin gelirler... memed gelmez olur mu hiç ( ince memed)

    mezara onu memed ve biz indiririz, çünküleyim memed onun en büyük evladı, bizlerde memedin kardaşı milyonlarca insan...

    sonra imam sorar ; "nasıl bilirdiniz" diye.

    kim nasıl bilir bilmem, umursamam da..

    ama biz yokluk görmüşler,
    ama biz zulum görmüşler,
    biz sevdaya düşmüşler,
    biz yufka ekmeğe köy peyniri dürmüşler,
    biz bir keklik için hızırı beklemişler,
    biz "benim hakkım üçte birdir" diyerek yenilmişliği baştan görmüşler,
    biz türk'ler,
    biz kürt'ler,
    biz ermeni'ler,
    biz rum'lar,
    biz bektaşi'ler,
    biz yörük'ler,
    biz çerkez'ler,
    biz çingen'ler
    biz anadolulular...

    siz nasıl biirdiniz bilmem emme

    biz iyi bilirdik,
    hep bir ağızdan, hakkımız ustaya helal olsun...

    yaşar kemal,
    çukurovanın, anadolu'nun gitmiş iyi insandır.
    o güzel atlara binip giden son iyi insanı...

    başımız sağ olsun...

    not: elimde yaşar kemal ince memed serisinin son cildi vardı hastalandığında, aklıma gelmişti oğlum sen okuyana kadar bir şey olacak ustaya diye, hınçla sonuna kadar geçmiş ama son bölümü okumamıştım, o ölmez sanmıştım eğer ben okumazsam, yanılmışım...
  • sevdiklerini sövgülerle severmiş.

    erdal özve onat kutlar'ın da olduğu bir takside "eşşoğlu eşek" ile başlayıp yol boyunca erdal öz'e demediğini bırakmıyormuş. erdal öz de bunların sevgi sözcüğü olduğunu bildiğinden sevgiyle konuşmaya devam ediyormuş.

    taksici daha fazla dayanamayıp erdal öz'e bakış atınca erdal öz taksiciye yanında oturanın yaşar kemal olduğunu söylemiş. taksici bunu öğrenince kendinden geçmiş. "senin ince memed'i sinop'ta cezaevinde okudum" demesiyle başlayan sohbet yol boyunca sürmüş. erdal öz'ün dediğine göre yaşar kemal öyle bir kabarmış ki ön camı kaplamış.

    taksici ile yaşar kemal sarılıp vedalaşmış, taksici arabasına dönünce camı açıp:
    "yaşar ağabey! sait faik'i senden daha çok seviyorum, n'aber!" dedikten sonra gaza basıp uzaklaşmış. tabii bu sırada onat kutlar ile erdal öz gülmekten kırılıyormuş. yaşar kemal,
    "ulan bunu kimseye anlatmayacaksınız, anlatırsanız ağzınıza sıçarım" demiş.

    erdal öz de onat kutlar da yıllarca kimseye anlatmamış. erdal öz 1972'de yaşanan bu olaya, 2003 yılında yayımlanan anılarını topladığı defterimde kuş sesleri kitabında yer veriyor.
  • yapıtlarının en fazla sattığı ülke iran'dır. iran'da toplam 28 kitabı yayımlandı. 20 kitabı da fransızcaya çevrildi.

    romanlarında yaklaşık 20 bin farklı sözcük kullandı ama sadece tek bir sözcüğe yer vermedi: nefret! kendi deyişiyle, nefret sözcüğünden nefret ediyordu!
  • "darbe yapan bir general, bunlar hep yoksulluğu yazıyor dedi. daha iktidardayken, ben de bir dergiye dedim ki; bir ülkede yoksulluk varsa, onu yazmayan yazar değil insan bile olamaz. yoksulluk, insanın en aşağılanmış yeridir bugünkü dünyada. insanlar yoksul olmamalı."

    https://youtu.be/nk-7kmjgca8
  • yasim ondort bilemedin onbes, bir arkadasimla okul kirilmis, taksimde turlanmakta. "aha o ne lan?"
    "yasar kemal bu", "dur bakiyim, evet oglum yasar kemal. gidip elini opelim", "duydu mu oglum acaba, bizi cagiriyo yanina", "hadi gidelim bari"
    evet ovunmek gibi olmasin yasar kemal taksimde beni ayagina cagirmistir. yanina gittigimizde de beni, veya arkadasimi (tam hatirlamiyorum) torununa benzettigini o yuzden cagirdigini aciklamistir. sonrasinda arkadasimla elini opmus, kisa bir sohbet etmisizdir.
    kendisine "efendim, boyle korumasiz gezmekten korkmuyor musunuz?" diye sordugumuzda o gur sesiyle "ne korkacam yahu" demistir. sonra da bizleri gazlamak maksadiyla olsa gerek "sizler korursunuz beni" demistir.
    ne gundu be. koca cinar.
  • adana'da komünist parti'nin kurucuları arasındaydı. haliyle kominizm propagandası yapmaktan suçlu bulunup kadirli cezaevine kapatıldı. kadirli'de çıkan söylentilere göre cuma namazından sonra bir provokasyon başlayacak ve camiden çıkanlar hapishaneyi basıp yaşar kemal'i linç edeceklerdi. yaşar kemal bu söylentileri kumandana söyleyince ne olur ne olmaz diyerek başka bir koğuşa konulur. söylentiler gerçeğe dönüşür ve bir grup hapishaneyi basıp yaşar kemal'i öldürmek isterler. başka bir koğuşta olduğu için bulamazlar tabi.

    * hayatıyla ilgili okuduğum yazıda böyle yazıyordu. başka bir yerde bu detayı okumamıştım. doğruluğu beni hiç şaşırtmazdı ama yine de başka bir kaynakta da okumak isterdim.

    kadirli’deki hapishaneden kozan’dakine nakil ederler sonra. orada da bir mahkumun bıçaklı saldırısına uğrar. 1950’lerde hapis hayatı epey zorlu geçer. mahkeme devam ediyor tabi. hakim “seni bırakırım ama bir şartla, durma adana’da, seni öldürecekler” der. o da istanbul'a gider.

    adana'da solculuk yaparkenki bir hatırasını anlatmıştı. "ismet paşa toprak reformu için profesörler gönderdi adana'ya" dedikten sonra "onlardan dinledik, toprak reformu iyidir dedik, sonra bizi gözaltına aldılar" demişti.
  • bir yörük kızı olarak yaşar kemal'i binboğalar efsanesi eserinden cümleler ile anmak istiyorum.
    sonsuz saygıyla...

    "hızır ile ilyas, her yıl dünyanın bir yerinde buluşurlar. onlar o yıl hangi yerde buluşmuşlarsa orada bahar bir başka türlü patlar, o yıl çiçekler daha bol, daha büyük, her yılkinin birkaç misli iri açarlar. arılar daha renkli, daha kocaman olurlar. ineklerin, koyunların sütleri daha bol, daha besleyici olur. gök daha arı, daha başka mavilenir. yıldızlar daha irileşir, daha parlaklaşırlar. saplar başakları, ağaçlar çiçekleri, meyveleri götüremezler. insanlar o yıl daha sağlıklı olur, hiç hastalanmazlar. o yıl ölüm de olmaz. ne bir kuş, ne bir karınca, ne arı, ne kelebek ölür..."

    "koca adamların çocukları dövdüğü, ötekilerin de bön bön baktığı bir ülke çürüktür, ölmüştür."

    binboğalar efsanesi, yaşar kemal
hesabın var mı? giriş yap