• iran korfezi'nde konuslanmis olan bes arap memleketinden biri olan umman (digerleri kuveyt, bahreyn, birlesik arap emirlikleri ve katar'dir), korfeze en kisa kiyisi olan ulkedir. pek tabii irak ve suudi arabistan da korfeze kiyilari olan arap memleketleri arasindadir (iran'i dogal olarak saymiyoruz), ancak tarihi acidan bahsi gecen bes arap memleketi, kulturel, ekonomik ve sosyal yapi olarak umman'a en yakin olanlardir. pers egemenliginden kurtulduktan sonra uzun yillar bu bolgeler birer umman kolonisi olarak kalmislardir.

    gelmis gecmis, tarihteki en medeni ve ileri arap memleketi, ayriyeten fas'dan sonra osmanli imparatorlugu egemenligine girmemis tek arap memleketi sifatlari ile umman, apayri bir sekilde incelenmesi gereken bir ulkedir.

    ozellikle yakin komsular disinda diger medeniyetler ile iliski kuran tek arap memleketi olan umman'in diger medeniyetler ile olan iliskisi, tam olarak antik cag, ortacag, yenicag ve yakincag munasebetleri olarak ayrilabilir.

    islamiyet oncesi umman hakkinda cok fazla bilgi yoktur. ancak gunumuz umman topraklarinda medeniyetlerin yaklasik 5000 senedir var oldugu bilinmektedir. sumer tabletleri, umman topraklarinda "magan" adi verilen, bakir zengini bir ulkeden bahsetmektedirler. hemen hemen bu tabletlerin umman hakkinda olduklari kesin gibidir. zira sohar yakinlarindaki arkeolojik kazilarda, m.o. 2000 yilinda kurulmus bakir madenleri ve bakir islemekte kullanilan aletler bulunmustur. ayriyeten bolgede dofar'dan gelmis koku esanslarinin saklandigi kaplarin ve isleme aletlerinin de bulunmasi, daha o zamanlardan pagan dinleri icin onemli olan bu esanslarin ticari amaclarlan buraya gelmis oldugunu gosterir. ciftcilik ve balikcilik icin kurulmus kasabalar da bulunmustur.

    umman topraklarinda yasayan insanlarin, iki kanattan geldikleri dusunulmektedir. birincisi, yemen'den goc etmis sami kokenlilerden, ikincisi de kuzey arap yarimadasi'ndan, pers baskilarindan kacan sami kokenlilerden olusmaktadir.

    daha once de bahsi gecmis olan bu bes arap memleketini birbirlerine yakin kilan, hepsinin ortak bir sekilde deniz ticaretinde cok onemli birer rol oynamalaridir. pek tabii islamiyet'in kabulunden sonra, cogunlugu arap kokenli olan bu memleketler, islamiyet ile birbirlerine cok daha siki baglanmislardir. bahreyn ve umman'in disinda, bu ulkelerin nufuslarinin cogunlugu sunni'dir. cogunlukla gocebe hayati yasadiklari icin politik, diplomatik ve aristokrasi baglari tamamiylen klanlar arasinda gelismistir.

    umman, diger arap memleketlerinden buyuk daglar ile ayrilmistir. hemen hemen bu daglar, diger arap memleketleri ve umman arasinda bir dogal sinir olusturmaktadirlar. antik caglardaki bakir madenleri de bu daglarda kurulmustur.

    hazreti muhammet'in umman halkina olan islam cagrisi, umman'in tarihini tamamiylen degistirmistir. m.s. 630 yilinda emir ibn al-as, islam'in peygamberi'nden umman'a bir mektup getirir. bu mektubu, al-culanda'nin ogullari abd ve cafer alirlar, zira umman'i o zamanlar beraber yonetmektedirler. o siralarda ozellikle buyuk olcude pers egemenliginde olan umman topraklari'ndan perslerin atilmasinda, ozellikle islam dininin getirmis oldugu dayanisma onayak olmustur.

    ilk umman imamligi'nin kurulmasindan sonra ilk hedef, hakiki bir islam devleti yaratmak olmustur. ilk imam olan culanda bin mesut, 751 yilinda tahta secim yolu ile gelmistir. ancak bir carpisma sirasinda kendisi hayatini kaybetmis ve 801 yilinda varit bin kaab'in secilmesine kadar buyuk problem olmustur. bunun ardindan yaklasik 300 sene surecek olan bir dayanisma ve refah donemi baslamistir.

    sohar, islam dunyasi'nin en buyuk ticari limani haline gelmistir. tipki diger arap memleketlerinin afrika uzerinde yaptiklari uygulamalar gibi, ummanlilar da aynisini dogu cin'e, endonezya'ya ve filipinler'e kadar giderek hem ticaret yapmis hem de islam'i yaymislardir. ahmet bin macit'in onemini burada unutmamak gerekmektedir. hatta zanzibar'a kadar inmis olup dogu afrika kiyilarinin butun ticaretini yonelndirmeyi basarmislardir.

    ilk baslarda islam dinini kabul etmemis olan iran'in da islamiyet'i kabul etmemesinin sebebi, umman topraklarindan atilmis olan persler'in diger persler'e anlattiklari ile yarattiklari etkidir.

    ortacag'da yasanmis olan cin ticaretinin hemen ardindan, 16. yuzyil'dan baslayarak umman buyuk bir portekiz somurgeligine girmistir. pek tabii vasco de gama'nin onderligindeki portekiz donanmalari buna neden olmustur. arap tekelinde olan hint okyanusu ticaretini muskat'i ele gecirip 150 sene boyunca ellerinde tutarak ellerine gecirmis olan portekizliler, 1650 yilinda sultan bin saif el-yarubi'nin onderliginde topraklardan atilmislardir.

    ya'aruba hanedanligi ise, portekizliler'in umman'dan atilmasindan sonra gelen buyuk bir doneme isaret etmektedir. portekiz ve kisa bir iran egemenligi disinda baska ulkelerin hicbir sekilde egemenligine girmemis olan bu denizci arap memleketi, ya'aruba imamlari'nin onderliginde gunumuze kadar ulasmis olan bircok guzeller guzeli kaleleri, camii ve saraylari yaptirmislardir.

    ikinci sultan bin saif'in 1718'deki olumunden sonra umman'da buyuk bir ic savas cikmistir. bunun uzerine iran gucleri mutrah ve muskat'i ele gecirmisler, ancak sohar'a inememislerdir. cunku o siralar sohar, ahmet bin said tarafindan buyuk kahramanliklar ile korunmaktadir. ic savas'in sonunda yine ayni sahis, iranlilar'in topraklardan bir daha atilmasinda yardimci olmuslardir.

    1744 yilinda, ahmet bin said imam secilir. ic savas sonrasinda birbirinden ayrilmis olan bircok aileyi ve asireti bir araya getirmeyi zor da olsa basarmistir. hatta umman donanmasini da cok gelistirmis ve genisletmistir. ozellikle bu donanma, iran korfezi'nin o zamanlar cok kotu bir sohrete sahip olan korsanlarini alt etmis, hatta iranlilar'i basra'dan atmislardir.

    1783 yilinda kendisi oldukten sonra oglu said imam secilmis, ancak yeterince populer olamamistir. bunun nedeniyle oglu hamad kendisinin yerine gecmistir. 1792'de ansizin said olmus, bunun uzerine amcasi seyit sultan bin ahmet basa gecmistir. 1804 yilinda da o olmustur. iran korfezi ve hint okyanusu'nda ticari bakimdan cok zor politikalar izledigi icin avrupa devletleri'nin basini epey bir agritmistir.

    1804-1856 tarihleri ise, umman'in basina gecen seyit said bin sultan'in hukumdarligina ve umman'in hem arap yarimadasi'nda, hem hint okyanusu'nda, hem de dogu afrika'da buyuk bir guc olmasina taniklik etmistir. kendisi, yani zamanda ulkesinin ekonomisini ve ticaretini guclendirmek icin buyuk reformlar yapmistir. avrupa devletleri ile bircok antlasma yapmasinin yanisira, umman'i amerika birlesik devletleri ile ilk defa diplomatik iliskilerde bulunmus olan arap memleketi haline getirmistir. ancak olumunden sonra buyuk bir cokuse gecmis olan umman, ancak petrol yataklarinin kesfinin ardindan eski onemini geri kazanabilmistir.

    ozellikle birinci dunya savasi sirasinda umman'in uluslararasi ticaretteki aktiviteleri buyuk olcude kisitlanmistir. bu durum, 1970 yilinda sultan kabus'un hukumdar olmasina kadar devam etmistir.

    sultan kabus, umman'in mustafa kemal'i olarak gorulebilir. zira kendisinin yapmis oldugu reformlar o kadar buyuktur ki, umman'i cok modern ve gelismekte olan bir ulke haline getirmistir. su siralarda dis yatirimlara bir hayli acik olan umman, gelismeye de devam edecek gibi gozukmektedir. birlesik arap emirlikleri'nin seviyesine gelmek isteyen umman, petrol yataklarinin tukenmesinin ardindan nasil ayni refah seviyesinde kalacaginin hesaplarini yapmaktadir. ancak sultan kabus gibi bir buyuk devlet adaminin umman'i yonetmesi, herhalde umman icin cok buyuk bir sanstir.

    son olarak, umman'in simgesi olan hancer, halen daha bircok ummanli tarafindan gururla tasinmakta ve sergilenmektedir. bayrakta bile bulunan bu simgenin bir diger ozelligi ise, tasiyan kisi ne kadar yuksek aristokrasiden ise, o kadar kivrik bir uca sahip olmasidir.

    bir de musaadenizle yazarin notu olarakdan sunu soyleyerek bitirmek isterim ki: copy paste degil alinteri.
  • umman gezimin notlarini buraya aktarmakta biraz geciksem de (yaklasik 3 hafta kadar), yine de icimde ukte kalan bu bilgileri yazmak boynumun borcudur.

    dunyanin en guzel memleketlerinden biri oldugu kesindir. kisin 20 santigrad'in altina dusmeyen, yazin ise 50 derecede kavrulan bu memleket, yuzolcumu olarak turkiye'nin tam yarisi kadar olsa da, ic kesimleri tamamiylen col olmasi sebebiyle nufusu yalnizca 2.5 milyon kadardir.

    butun nufus deniz kenarindaki sehirlerde ve balikci koylerinde toplanmistir. ancak ic kesimlerde de yadsinamayacak kadar cok bedevi yasamaktadir ki umman'in en buyuk problemlerinden biridirler.

    bu ufak giristen sonra, birazcik da gezi notlarimi yazayim.

    ordusu ile gurur duyan bir ulke oldugunu soylemeden edemeyecegim. ozellikle de yemen ile olan birtakim mucadeleleri sirasinda gosterdikleri basarilar ile hep ovunurler. zaten baskent muskat'da gezilebilecek tek muze askeri muzedir.

    muzeye gittigimde yanima verdikleri, gayet koyu renkli olsa da sehirli oldugunu hemen anlayabileceginiz rehberin onderliginde her odayi karis karis gezdim. ancak o kadar gurur duyduklari silahlari, cephaneleri, donanmalari ve ucaklari, birkac ummanli askerde gordugum, her iki kulagin da tam ortasinda bulunan deliklerin yaninda sonuk kaldi. hemen rehberime, bu deliklerin nicin olduklarini sordum. kendisi bana, o askerlerin daha cok bedevi kokenli olduklarini ve o deliklerin ise birtakim hastaliklara karsi tedavi maksadi ile, hafif samanistik ozellikler tasiyan, ancak kendilerinin "buyucu" dedikleri doktorlar tarafindan acildigini soyledi. tabii cok ilginc buldum.

    muskat'da bolca ovundukleri bir diger sey ise yeni acilmis alisveris merkezleriydi. al qurm adi verdikleri ilcedeki, kendimce "buyuk bir acikhava akmerkez'i" diye adlandirdigim yerleri gezdim. aslinda hakikaten orada gordugum mallar hicbir sekilde beni cezbetmese bile, beni gezdiren ummanli arkadasim faysal, yeni acilmis alisveris "diyarini" ove ove bitiremedi.

    kendilerine has hancer adi verdikleri -ki bizdeki hancerlerden biraz daha farklidir, gumus kaplama bicaklari rahatlikla insanin dikkatini cekiyor. zira ulusal sembollerinden biri olan hanceri heryerde sus olarak gorebilirsiniz. genellikle de ozel davetlerde veya herhangi bir sekilde formal giyinilmesi gereken yerlerde isteyen herkes, gumus bir kemer vasitasi ile tam gobek hizasina bu hanceri takabiliyor.

    diger ulusal sembolleri arasinda da, gorunus itibariyle katana'yi andiran ancak tamamiylen farkli olan, gumus kaplama kiliclari mevcut. bunu da bircok yerde duvara asili vaziyette bulabilirsiniz. fiyat olarak ise yaklasik 100 dolar civarindadirlar; guzel bulup almak isteyenin cebini biraz yakmaktadirlar.

    gayet asimetrik gozuken, ancak kendilerine has, kisnisli ozel kahvelerini ikram ettikleri cezveler de gorulmeye degerdir. baskentin bazi yerlerinde (ozellikle de buyukelciliklerin oldugu bolgelerde) bu cezveden esinlenilerek yapilmis bircok heykel gormek mumkundur.

    gumus, hakikaten ummanlilar icin cok buyuk bir anlam ifade etmekte. her onemli esyalari gumus ile kaplanmistir. sanirim bu da, umman'in tektonik carpismalar sonucu olusmus daglarindan bolca gumus cikmasi ile aciklanabilir.

    muskat sehrinde yaklasik 17.000 tane bahcevan calistigini duyunca dudagim ucukladi. daglardan yaklasik 1 derecelik bir ivme ile sehre ozel kanallardan (ismini unuttum bu kanallarin) akittiklari su, cok akillica kullanilmakta ve butun sehrin heryerine yerlestirilmis sulama hortumlari ile, aslinda cok kurak olan sehri yemyesil yapmayi basarmaktalar. takdir etmemek mumkun degil.

    butun diger araplar'a gore cok daha farkli bir kulture sahip olduklari ise kesin. disdasa adini verdikleri beyaz kiyafetleri, diger korfez araplari'nin kiyafetlerinden biraz daha farkli. muskatlilar'in genelde boyunlarindan bir puskul inmekte. kuzey ummanlilar'i ise genelde siyah kiyafetlerinden taniyabilirsiniz. baslarina sardiklari turbanlar, kesinlikle alistigimiz korfez araplari'nin baslarina gecirdikleri seylere benzememekte. tahmin ediyorum ki afrika ve hindistan ile vaktinde yaptiklari buyuk ticaretler vasitasiyla buyuk bir kultur alisverisinde bulunmuslar ve bunlari da kendi kiyafetlerine uyarlamislar.

    kadinlarda ise bir hizma modasi mevcut olsa da, faysal bana bunun modasinin yavas yavas gecmeye basladigini soyledi. ama yine de geleneksel kiyafetler icinde olmak, diger yore insaninin size olan bakisini degistiriyor, size daha bir sayginlik kazandiriyormus. yine de isteyen jean giyip gezebilmekte.

    kadin-erkek iliskileri ise cok ilginc. islami kurallara uygun sekilde giyinmeleri ve davranmalari disinda, tamamiylen normaller. bir kadin, bir erkegin elini selamlasirken rahatlikla sikabiliyor. yuzunu kapatmasina da gerek yok hicbir sekilde.

    dunyanin her yerinde oldugu gibi burada da fundamentalistler var, ancak etrafta gormek cok, ama cok zor. pek tabii ki saygi nedeniyle sokakta sortlarlan dolasmak uygunsuz olur, provoke edici olur. ancak buna karsi hicbir kanun mevcut degil. tam anlamiyla olmasa da, uygulamada bircok yerde laik bir ulke izlenimi veriyor.

    din olayi ise cok ilginc. butun arap memleketlerinden daha bir temizlige ozen gosteriyor ummanlilar. sag elle el sikismak, ayak tabanini baskasina dogrultmamak, vs, bunlarin hepsi temizlik gostergesi. inanir misiniz, hicbir ummanli'nin evinde veya isyerinde kotu bir kokuya rastlayamazsiniz.

    bes vakit namazlarini da kilarlar surekli. hatta oyle ki, dini ritueller gundelik hayatlarinin bir parcasi olmus durumda. ev sahibi, "musaadenizle" diyip yerinden kalkar, namazini kilar, geri gelir. geldiginde ise esi ayni sekilde kalkar ve 10 dakika sonra geri gelir. ancak hicbir sekilde "biz namaz kilmaya gidiyoruz, dua edecegiz, iyi muslumaniz!" tarzi seyler demezler. biz turkler'in "din sov" yapma konusunda ogrenmesi gereken cok sey var anlasilan.

    ilginc olan bir baska sey ise, etrafta bulunan portekiz kaleleri. vaktinde umman'in osmanli imparatorlugu'nun ticaret yollari uzerinde cok onemli bir yere sahip olmasi nedeniyle, osmanlilar bolgedeki portekizliler'i atmak icin bir birlik gonderirler ve bolgeyi portekiz istilasindan temizlerler. yonetimi ise yine ummanlilar'a birakirlar. bu nedenledir ki, ummanlilar'in turkler'e karsi hicbir onyargisi yoktur.

    ancak hintli nufusun yogunlugu sasilacak kadar fazladir. oyle ki, butun ufak esnaf (pazar yerleri, vs) hintliler tarafindan tabiri caizse "istila" edilmistir. koca umman'da gezdigim yerler arasinda burnuma gelen en kotu koku bu pazarlarda gelmistir hatta. dayanilmaz sidik kokusu sebebiyle cildirma noktasina geldikten sonra, ummanli araplar'a biraz daha saygi duyuyorsunuz.

    su siralarda bir ummanlilastirma calismasi yapilmakta. yani, bircok isveren, hintli iscilerini yavasca isten cikarmakda ve yerlerine ummanlilari getirmekte. zaten 2.5 milyon nufuslu ulkede yalkasik 250.000 tane hintli yasamakta ve bunlar da ummanlilar'in islerini ellerinden almakta. devlet dairelerinde olsun, yuksek makamlarda olsun, tamamiylen ummanlilar bulunsa bile, ufak esnafin da ummanlilastirilmasi istenmekte. herhangi bir irkcilik ve sosyal ayrim olmadigi halde hintliler'e "dusuk sinif" gozu ile bakilmakta. yine arkadasim faysal'in dedigine gore kendileri, "cok pis olduklari icin" sevilmemektelermis.

    muskat'in merkezinde kocaman bir cami mevcut. butun islam dunyasi'nin motiflerini icinde sergileyen, modern ve eskiyi bir arada bulusturmayi basarmis olan caminin guvenlik gorevlileri, beni sari sacli, mavi gozlu gorunce muslumandan saymadilar aslinda. bedevi cocuklari olduklari icin boyle bir cehalette bulundular, ancak daha sonra baska gorevlilerlen gorusup iceri girmeyi ve ufak bir tur yapmayi basardim. caminin ana bolumu devasa boyutlarda. yerdeki hali ise iran'da dokunmus ve dunyanin en buyuk tek parca halisi ozelligini tasiyor. ilginctir ki tam o sirada camiyi gezmek icin iran'dan kalkip gelmis bir din adami da yanimda bulunmaktaydi.

    ozellikle yine baskent muskat'da muthis oteller acilmaya baslanmis. intercontinental'den tutun, hyatt'a kadar, hatta birsuru artdeko, minimalist, oryantalist mimariye sahip kocaman otel acmislar.

    muskat'in sahilinde yurumek muthis zevkli bir deneyim. gel gitler nedeniyle bazen kumsal uzuyor, bazen kisaliyor, ve kiyiya surekli denizde yasayan binbir canli vuruyor. balon baligi oluleri o kadar ilgimi cekti ki, anlatamam. ancak dogal sebeplerlen kiyiya vurduklarini ogrendigimde sevindim.

    genelde kiyilarinda buyuk yunus gocleri yasanan umman'daki yunus populasyonu da maalesef dusmeye baslamis. yine de halen daha bu gocleri gozlemek mumkun.

    yeri geldiginde sehir hayatindan bikip ufak bir kacamak yapmak isteyenler, genellikle daglarin arasina gizlenmis ufak vahalara gidiyorlar. bu vahalardaki tuzlu suda yuzmek inanilmaz bir deneyimmis diyorlar. bir dahaki seyahatimde -ki insallah olacak- buralara da bir bakmak istiyorum.

    ulkenin en unlu yemegi, helva adi verdikleri tatli. bizim bildigimiz helvadan biraz daha farkli olarak genellikle gul suyu kullanilarak yapiliyor. hatta cok pahali olanlari (ufacik kabi 80 dolar civari olanlar), daglardan getirilmis cok az yetisen ozel bir baharat ile yapiliyor. ben sahsen bu ozel baharatin tadini pek begenmedim; o kadar paraya degmez buldum. ancak yine de diger helva gercekten guzel bir yiyecek.

    ulkede ise pek bir yemek kulturu yok. daha cok iran'dan gelen ve hindistan'dan gelen baharat ve pirincler karistirilarak, bol yagli pilavlar yapiliyor. bu pilavlar sag el ile yagi sikilarak yumrular haline getirilerek elle yeniyor. tadi gayet guzel olsa da, ulkenin bircok yerine acilmis olan iran mutfaklari, cin restoranlari ve hatta turk bufeleri daha cok ragbet goruyor. ummanlilar'in donere bayildiklarini da soyleyeyim.

    tutsu olayi ise cok ragbet goruyor. frankinsence adi verilen, bildigimiz kiliselerde yakilan odagacinin balmumundan cok yararlaniliyor. hatta odagaci kiymiklari da gayet ragbet goren tutsu turleri arasinda. kiremitten ufak, yine umman'a has bir kap yapip ustunde mese komuru kozluyor, onun da ustune tutsu koyuyorlar. hemen hemen heryerde tutsu kokusu almaniz olasi.

    aklima geldikce daha cok eklemek isterim. kesin cok daha fazla sey var; zira herseyi aklimda not ettigim icin biraz karisik yazmak zorunda kaldim. o yuzden bu yazimi okuyanlardan ozur dilerim.
  • standart olan kaliptan devam etmek gerekirse:

    bu ulkede yasamam ilk gundeme geldiginde hemen sozluge girip "umma" yazmistim. o zaman okuduklarimdan hangisi bana faydali oldu ya da hangisi su anda hatirlamiyorum, bilmiyorum. ama ayni sebepten sozluge girip "umman" yazacak arkadaslara bir faydam olsun istiyorum.

    evvela belirtmek gerekir ki, turkiye'den umman'a calismaya giden adam, striptizci, eron tuccari, reha muhtar fulari, ulku ocagi reisligi gibi meslekleri icra edecek degildir.
    eger kardesim, sen de umman'a geliyorsan, muhtemelen insaat isleri ile ugrasmak icin geliyorsun. (1. dunya harbinden gelecek nesillere mektup yazar gibi hissetmek guzelmis) meslegin belki muhendislik, belki muhasebe uzerine.. belki de sadece baban falan burada diye geliyorsun, (macera aramak icin umman'a geliyorsan, buradan sadece sinbad cikmis, o da bir daha geri donmemis, neden dur bir dusun) ama sonucta umman'da havuzlu bir villada yasamaya baslamayacagin asikar. ustune ustluk buyuk ihtimalle de isyerinin sana tahsis ettigi yerlerde kalacaksin.

    o zaman buyur, umman rehberimize.

    oncelikle belirtmek isterim ki, umman riyali dunyadaki en degerli paralardan bir tanesi. senin icin az once new york borsasindaki arkadasim steve mc o'hara ya baglandim ve su tarih itibari ile 1 umman riyalinin 2,65 dolar oldugunu belirtti. hal boyleyken efektif capraz kur yaparsak 1 umman riyali 3,2 ytl ediyor guzel kardesim..

    "lan bu adam ne diyor, efektir kur falan, umman diyorum, habibi diyorum adam bana hala riyal diyor yahu!" deme, dur bir dinle.

    cunku guzel kardesim, umman parasinin degerli oldugunu idrak etmezsen,

    "aaa ne ucuz lan 1 riyal."
    "oha lan 3 riyale yemek mi olur (kafa hala ytl de) 4 porsiyon hoca!" diye diye, benim gibi 26 gunu sadece 2 riyalle gecirmek zorunda kalirsin, aman diyim. once para nedir, ne degildir buna calis.

    ve sakin, we believe in american dolar diye gelme buraya. ornek olarak, ilk gunlerde sarisin gelmisim, beyaz gelmisim, "beni tanrilari sandilar galiba eheh" diye gezerken, garip bakislarin kaynaginin, tanri olsumdan degil, esnafa, saga sola dolar uzatmamdan oldugunu anladim.

    ilk geldiginde dolarini riyale bir guzel cevir. kimlik karti falan sorarlarsa pasaportunu goster.

    biraz da hayati bilgiler:

    iste dev hizmet; iste amme hizmeti, en onemli arapca cumleler ve turkce karsiliklari:

    mafi muskulat: sorun yok. bunu diye diye vize kontrolunden gectim. (vizesiz vize kontrolunden gectigimi soylersem sanirim daha etkili olacaktir)

    lazim hurma: sakin! aman! bu bambaska bir anin konusu, fakat tek kelime ile soylemek gerekirse: hurma burada "kadin" demek. insanin dunyanin cesitli ulkelerinde kendisini linc ettirmek icin binlerce yol bulabilmesi ne guzel aslinda. (arap diyarina geldim, hurma yemek lazim derken dikkatli oluyoruz)

    sukran: tesekkur. sehir icinde arapca cevap vererek sempati kazanabilir, +4 iliski bonusu kazanabilirsin

    lazim x : istedigin sey burada x oluyor hali ile. her istedigin seyin basina "lazim" getirerek soyleyebilirsin. iste bir kac pratik:

    lazim seyyare: araba lazim
    lazim istirhat: hoca bi dinlenek ya sabahtan beri verdin geyigi be
    lazim ma'ye: su lazim (ola ki cole dustun. gerci ma'ye diye inlesen de vereceklerini saniyorum ama yine de edebi cizgiyi korumak lazim)
    lazim tefekkur: bi dusuneyim. (kacmadan once zaman kazanman gerekiyorsa)

    simdilik bu kadar. umman'a gelecek kardesim, zaman buldukca ekleneek 2. bolumde ulke hakkinda da bilgi alacaksin, buradan ayrilma.
  • dunyadaki "denizci devlet"lerden birtanesi (ingiltere, portekiz, venedik, hollanda ve japonya gibi). heryere (kenya, zanzibar) koloni kurmalari ile unludurler. osmanli yonetimine hic girmemislerdir, ancak turkiye'deki tarih haritalari hep boyle gosterir onlari.

    cok dindar insanlar yasar. gelismemis bir ulkedir aslinda, ancak komsu yemen'e oranla cok daha medenidir.

    bahreyn, katar gibi yerleri de kolonize eden ilk araplar ummanlilardir.

    hatta piri reis akdeniz haritasi cikarirken, ondan birkac yil daha onceden, dunyanin ilk hint okyanusu haritasini buradan biri cikarmistir. hatta vasco de gama'nin kilavuzu da bu adamdir (adi ahmet bin macit'dir).
  • bu ülkede yaşamam ilk gündeme geldiğinde hemen sözlüğe girip "umman" yazmıştım. o zaman okuduklarımdan hangisi bana faydalı oldu ya da hangisini şu anda hatırlıyorum, bilmiyorum. ama aynı sebeple sözlüğe girip "umman" yazacak arkadaşlara bir faydam olsun istiyorum:

    oldu da bu ülkeye mi geliyorsunuz? bu ülkede yasalar gereği mutfak tüpleri evlerin dışında olur. mantıklı değil mi? mantıklı. bir de bu tüplerin konulduğu bölmeler vardır. bu bölmelerin de kapakları. o kapakların da asma kilit takılmalık kısımları. benden size tavsiye, "kim ne yapacak benim mutfak tüpümü?" demeyin. gidin bir tane kilit alın. yoksa gider 25 umman riyali. yaklaşık 65 usd.
  • bu ülkede yaşamam ilk gündeme geldiğinde hemen sözlüğe girip "umman" yazmıştım. o zaman okuduklarımdan hangisi bana faydalı oldu ya da hangisini şu anda hatırlıyorum, bilmiyorum. ama aynı sebeple sözlüğe girip "umman" yazacak arkadaşlara bir faydam olsun istiyorum:

    oldu da bu ülkeye mi geliyorsunuz? orası da müslüman ülke, yiyecekler türkiyedekilere benzer demeyin. tulum da vardır ezine de, sucuk da vardır, hatta pinar da vardır. zaten her yerde türk lokantası varmış, ayrıca türk dönerciler de her yerdelermiş de-me-yin. burda bir bok yok, süpermarketler fransız peynirleriyle dolu. burda bulabileceğiniz tek türk ürünü ülkerin çubuk krakeri, halleyi ve dokuzkatı(o da şanslıysanız).
    hintliler var orda, orası pirinç diyarıdır kesinlikle demeyin, o siklemediğiniz baldo pirinçi gelirken çuvalla getirin. gidiyorum oraya kebap falan çoktur orda, döner de vardır de-me-yin. burdaki türk lokantalarında kebabın yanına mekdanıls patates kızartmalarından koyuyorlar, haberdar mısınız!!!
    velhasılı kelam, buraya geliyorsanız valizi boşaltıp içine yemek koyun yemek. asla yemem deyip kahvaltıda ittiğiniz patlıcan reçeline(taam biraz abarttım) bile hasret kalırsınız bu memlekette. ne bulursanız doldurun, girişte çıkışta kimse karışmıyor. bi de getirebilirseniz sinbo ekmek yapma makinası getirin, ya lavaş yersiniz ömrünüzün sonuna kadar ya da yollara düşüp götüm kadar frenç ekmeği ararsınız.

    bi de bunlardan ayrı olarak, hindistan da yakınmış-karşı kıyısı, giderim be o güzel insanların rengarenk memleketine demeyin arkadaşım. buraya gelince ırkçı olacağınıza ben şimdiden 1 milyon dolarına giriyorum.
  • baeden 15-20 yil kadar sonra petrolu bulmus olan ulke. sinirin oteki tarafindaki senlik ateslerini gormelerinden sonra "yahu bizde de var mi acaba" demeleri 1 nesil almis ...
  • daha oncede belirttigim gibi 1 aydir umman’dayim ve artik burada gorduklerimi biraz anlatmaya baslayabilirim.

    oncelikle umman kafalarda olusan arab ulkesi resminden cok farkli bir ulke, ama henuz bir dubai de olabilmis degil. halki hem kiyafeti ile hemde yasam bicimi ile diger arab ulkelerinden farklilik gosteriyor, bunun baslica sebebi de genelde farkli bolgelerden gelip umman topralarina yerlesmis olmalari. kiyafetleri daha cok guney afrika geleneksel kiyafetlerini andiriyor ve ismine de disdas deniyor. kafalarinda ise enseyi kapatan arab basligi yerine daha cok takke diyebilecegimiz bir sapka takiyorlar. genelde nazik insanlar ve yabancilara yardimsever davraniyorlar. ama buraya gelince bana en cok garip gelen sey ozellikle hintlilerin cok fazla olusuydu. neredeyse butun emek isteyen isleri hintlilere yaptiriyorlar, umman’lilar zaten cok fazla calismayi seven insanlar degiller. genelde pahali arabalar alip gosteris yapmayi seviyorlar.

    genel olarak baskent muscat buyukluk acisindan antalya ile es deger buyuklukte ancak nufus olarak cok daha az, yer sorunu olmadigi icin sehir oldukca dagilmis bicimde, baskent olmasindan dolayi bircok hukumet ve askeri binada mevcut. son yillardaki gelisim hamlesi ile birlikte sehir de bircok 5 ve 4 yildizli hotel mevcut, ayrica sehir disindaki al bustan hotel’in biraz ilerisine biri 6 yildizli olacak sekilde 3 tane lux otelin yapiminida bu yil sonuna bitirmeyi planliyorlar. alisveris amaciyla cok fazla seceneginiz bulunmuyor, ozellikle sehir disindaki en buyuk alisveris merkezi olan city center’da aradiginiz herseyi asagi yukari bulabiliyorsunuz ama yine de alternatifleriniz cok fazla degil. ev esyasi icin ise durum biraz daha zor, genelde zevksiz mobilyalar satiyorlar ama eger modern bir seyler ariyorsaniz bakmaniz gereken yerler city plaza ve al bahja’da ki id design.

    gece hayatina gelince, muscat’da ki tek gece hayati otellerde, cunku otellerin barlari ve bazi lisansli restaurantlar disarisinda alkol satisi yok, dolayisi ile eger eglenmek ve icki icmek istiyorsaniz otellerin barlarina gitmeniz gerekiyor, gerci bu da ihtiyacinizi karsiliyor. ozellikle hyatt otelin safari bar’i ile inter continental otelin barlari hem canli muzik acisindan hem de ortam acisindan guzel yerler. eger eviniz icin alkol almak istiyorsaniz umman oturma iznini belirten karti almis olmaniz ve calistiginiz sirketten alkol alabileceginize dair bir lisans almaniz gerekiyor, isin ilginci ise umman’in kendi vatandaslari yabancilardan daha kolay bu alisverisleri yapabiliyorlar.

    muscat’in iklimi arkasinda ki daglardan dolayi diger arab ulkelerine gore daha yumusak ama nem oranida daha yuksek. nadiren yagmur yagsada yagdigi zaman da etrafi sel goturecek kadar cok yagiyor, ozellikle daglar ciplak oldugundan dolayi sular topraga tutunamayip vadilere akiyor ki bu da oldukca tehlikeli kazalara yol acabiliyor. aralik ayindaki gunduz sicakligi 21 ile 28 arasinda degisiyor ama dendigine gore yazin 50 derecenin uzerine cikiyormus.

    denize girmek icin gidebileceginiz en guzel yer sehir disinda ki muscat diving center, burasi dalis dersleri alabileceginiz ve ekipman kiralayabileceginiz bir yer, ayni zamanda denize girmek de mumkun ve muscat’in her yerinde oldugu gibi cok temiz bir denizi var.

    ulasim konusu ise buranin en sikintili konusu, kisa surelide gelseniz mutlaka bir araba kiralamaniz lazim cunku toplu tasima neredeyse yok denecek kadar az, taksilere gelince hem bulmak kolay degil hemde taksimetre olmadigi icin eger yabanciysaniz sizden cok fazla para istiyorlar, eger taksiye binmek zorunda kalirsaniz mutlaka binmeden once pazarlik yapin ve 1-2 or fazla vermemeye calisin. (bu arada 1ro= 2.6 usd)

    simdilik aklima gelenler bunlar, daha sonra yeni bilgileri buraya eklemeye devam edecegim.
  • kimsenin beğenmediği, şikayet ettiği fakat bir okadar da bağımlılık yapan bi ülkedir kendisi.

    mümkünse mayıs-eylül ayları arasında uğramanızı tavsiye etmem, hayal edemiyeceğiniz sıcaklıklarda nasıl yaşanılırı tecrübe etmenize sebep olur.

    arap ülkelerinden beklenmeyecek kadar özgür bir ülkedir, istediğin gibi gez, giyin karışan eden olmaz.

    sosyal imkanlar 1 ayla sınırlıdır. 1 ay sonra sıkıcı olmaya başlar, kendini tekrarlar.

    pahalı bir ülkedir, yaşamak masraflıdır.

    yemek yönünden hiç bir sıkıntı cekmezsiniz. lezzet, ülkenin yerini tutmaz ama hiçbir zaman aç kalmazsiniz.

    en güzel nargile içme yeri kargeen cafe
    en iyi şehir içi oteli intercontinental
    en iyi şehir dışı oteli shan gri la
    en iyi yaşam alanı the wave
    en iyi türk restourantı turkish house
    en serpme kahvaltıya yakın olan yeri grand lounge
    en iyi içki içilicek mekanı left bank ve trader vic's

    diye uzar gider...
  • 4 senedir yasadigim ulke.
    halki, turk oldugunuzu soylediginizde, daha bir sicak davranir. zira arap kanallarindaki turk dizileri furyasi ve musluman bir ulke olmamizdan dolayi bir samimiyetleri vardir bize. gercekten de arap kanallarinda her aksam bir turk dizisi vardir. ornegin bu aralar en cok beyaz gelincik dizisi revacta. bu dizi furyasinda en garip buldugum olay ise ask-i memnu dizisinin isminin forbidden love olarak ingilizce isimle yayinlanmasi. gercek ismi zaten arapca kokenli ne gerek var ki degistirmeye. belki telif haklariyla ilgili biseydir, bilemedim simdi. tabii kivanc tatlitug'un gumus dizisindeki karakteri, turkum dedikten sonra, duyacaginiz ilk kelime... "aaaa... mohammed, istanbul" (tabii onlarda mehmet'i mohammed'e cevirmisler). ne yazik ki bu dizilerden gaza gelip istanbul'u ziyaret eden araplarin bir cogu ya dolandirilmis, ya da olur olmadik seylere fahis fiyatlar odemisler. ama hala seviyolar da seviyolar... seytan tuyumuz var masallah...

    bu arada turk oldugunuzu belirttikten sonra "mafi arabic" demenizde fayda var. zira buraya yerlesmis turklerin cogu hatay'dan gelmis, arapca bilen insanlar oldugu icin turklerin hepsinin arapca bildigini dusunuyorlar.
hesabın var mı? giriş yap