5 entry daha
  • umman gezimin notlarini buraya aktarmakta biraz geciksem de (yaklasik 3 hafta kadar), yine de icimde ukte kalan bu bilgileri yazmak boynumun borcudur.

    dunyanin en guzel memleketlerinden biri oldugu kesindir. kisin 20 santigrad'in altina dusmeyen, yazin ise 50 derecede kavrulan bu memleket, yuzolcumu olarak turkiye'nin tam yarisi kadar olsa da, ic kesimleri tamamiylen col olmasi sebebiyle nufusu yalnizca 2.5 milyon kadardir.

    butun nufus deniz kenarindaki sehirlerde ve balikci koylerinde toplanmistir. ancak ic kesimlerde de yadsinamayacak kadar cok bedevi yasamaktadir ki umman'in en buyuk problemlerinden biridirler.

    bu ufak giristen sonra, birazcik da gezi notlarimi yazayim.

    ordusu ile gurur duyan bir ulke oldugunu soylemeden edemeyecegim. ozellikle de yemen ile olan birtakim mucadeleleri sirasinda gosterdikleri basarilar ile hep ovunurler. zaten baskent muskat'da gezilebilecek tek muze askeri muzedir.

    muzeye gittigimde yanima verdikleri, gayet koyu renkli olsa da sehirli oldugunu hemen anlayabileceginiz rehberin onderliginde her odayi karis karis gezdim. ancak o kadar gurur duyduklari silahlari, cephaneleri, donanmalari ve ucaklari, birkac ummanli askerde gordugum, her iki kulagin da tam ortasinda bulunan deliklerin yaninda sonuk kaldi. hemen rehberime, bu deliklerin nicin olduklarini sordum. kendisi bana, o askerlerin daha cok bedevi kokenli olduklarini ve o deliklerin ise birtakim hastaliklara karsi tedavi maksadi ile, hafif samanistik ozellikler tasiyan, ancak kendilerinin "buyucu" dedikleri doktorlar tarafindan acildigini soyledi. tabii cok ilginc buldum.

    muskat'da bolca ovundukleri bir diger sey ise yeni acilmis alisveris merkezleriydi. al qurm adi verdikleri ilcedeki, kendimce "buyuk bir acikhava akmerkez'i" diye adlandirdigim yerleri gezdim. aslinda hakikaten orada gordugum mallar hicbir sekilde beni cezbetmese bile, beni gezdiren ummanli arkadasim faysal, yeni acilmis alisveris "diyarini" ove ove bitiremedi.

    kendilerine has hancer adi verdikleri -ki bizdeki hancerlerden biraz daha farklidir, gumus kaplama bicaklari rahatlikla insanin dikkatini cekiyor. zira ulusal sembollerinden biri olan hanceri heryerde sus olarak gorebilirsiniz. genellikle de ozel davetlerde veya herhangi bir sekilde formal giyinilmesi gereken yerlerde isteyen herkes, gumus bir kemer vasitasi ile tam gobek hizasina bu hanceri takabiliyor.

    diger ulusal sembolleri arasinda da, gorunus itibariyle katana'yi andiran ancak tamamiylen farkli olan, gumus kaplama kiliclari mevcut. bunu da bircok yerde duvara asili vaziyette bulabilirsiniz. fiyat olarak ise yaklasik 100 dolar civarindadirlar; guzel bulup almak isteyenin cebini biraz yakmaktadirlar.

    gayet asimetrik gozuken, ancak kendilerine has, kisnisli ozel kahvelerini ikram ettikleri cezveler de gorulmeye degerdir. baskentin bazi yerlerinde (ozellikle de buyukelciliklerin oldugu bolgelerde) bu cezveden esinlenilerek yapilmis bircok heykel gormek mumkundur.

    gumus, hakikaten ummanlilar icin cok buyuk bir anlam ifade etmekte. her onemli esyalari gumus ile kaplanmistir. sanirim bu da, umman'in tektonik carpismalar sonucu olusmus daglarindan bolca gumus cikmasi ile aciklanabilir.

    muskat sehrinde yaklasik 17.000 tane bahcevan calistigini duyunca dudagim ucukladi. daglardan yaklasik 1 derecelik bir ivme ile sehre ozel kanallardan (ismini unuttum bu kanallarin) akittiklari su, cok akillica kullanilmakta ve butun sehrin heryerine yerlestirilmis sulama hortumlari ile, aslinda cok kurak olan sehri yemyesil yapmayi basarmaktalar. takdir etmemek mumkun degil.

    butun diger araplar'a gore cok daha farkli bir kulture sahip olduklari ise kesin. disdasa adini verdikleri beyaz kiyafetleri, diger korfez araplari'nin kiyafetlerinden biraz daha farkli. muskatlilar'in genelde boyunlarindan bir puskul inmekte. kuzey ummanlilar'i ise genelde siyah kiyafetlerinden taniyabilirsiniz. baslarina sardiklari turbanlar, kesinlikle alistigimiz korfez araplari'nin baslarina gecirdikleri seylere benzememekte. tahmin ediyorum ki afrika ve hindistan ile vaktinde yaptiklari buyuk ticaretler vasitasiyla buyuk bir kultur alisverisinde bulunmuslar ve bunlari da kendi kiyafetlerine uyarlamislar.

    kadinlarda ise bir hizma modasi mevcut olsa da, faysal bana bunun modasinin yavas yavas gecmeye basladigini soyledi. ama yine de geleneksel kiyafetler icinde olmak, diger yore insaninin size olan bakisini degistiriyor, size daha bir sayginlik kazandiriyormus. yine de isteyen jean giyip gezebilmekte.

    kadin-erkek iliskileri ise cok ilginc. islami kurallara uygun sekilde giyinmeleri ve davranmalari disinda, tamamiylen normaller. bir kadin, bir erkegin elini selamlasirken rahatlikla sikabiliyor. yuzunu kapatmasina da gerek yok hicbir sekilde.

    dunyanin her yerinde oldugu gibi burada da fundamentalistler var, ancak etrafta gormek cok, ama cok zor. pek tabii ki saygi nedeniyle sokakta sortlarlan dolasmak uygunsuz olur, provoke edici olur. ancak buna karsi hicbir kanun mevcut degil. tam anlamiyla olmasa da, uygulamada bircok yerde laik bir ulke izlenimi veriyor.

    din olayi ise cok ilginc. butun arap memleketlerinden daha bir temizlige ozen gosteriyor ummanlilar. sag elle el sikismak, ayak tabanini baskasina dogrultmamak, vs, bunlarin hepsi temizlik gostergesi. inanir misiniz, hicbir ummanli'nin evinde veya isyerinde kotu bir kokuya rastlayamazsiniz.

    bes vakit namazlarini da kilarlar surekli. hatta oyle ki, dini ritueller gundelik hayatlarinin bir parcasi olmus durumda. ev sahibi, "musaadenizle" diyip yerinden kalkar, namazini kilar, geri gelir. geldiginde ise esi ayni sekilde kalkar ve 10 dakika sonra geri gelir. ancak hicbir sekilde "biz namaz kilmaya gidiyoruz, dua edecegiz, iyi muslumaniz!" tarzi seyler demezler. biz turkler'in "din sov" yapma konusunda ogrenmesi gereken cok sey var anlasilan.

    ilginc olan bir baska sey ise, etrafta bulunan portekiz kaleleri. vaktinde umman'in osmanli imparatorlugu'nun ticaret yollari uzerinde cok onemli bir yere sahip olmasi nedeniyle, osmanlilar bolgedeki portekizliler'i atmak icin bir birlik gonderirler ve bolgeyi portekiz istilasindan temizlerler. yonetimi ise yine ummanlilar'a birakirlar. bu nedenledir ki, ummanlilar'in turkler'e karsi hicbir onyargisi yoktur.

    ancak hintli nufusun yogunlugu sasilacak kadar fazladir. oyle ki, butun ufak esnaf (pazar yerleri, vs) hintliler tarafindan tabiri caizse "istila" edilmistir. koca umman'da gezdigim yerler arasinda burnuma gelen en kotu koku bu pazarlarda gelmistir hatta. dayanilmaz sidik kokusu sebebiyle cildirma noktasina geldikten sonra, ummanli araplar'a biraz daha saygi duyuyorsunuz.

    su siralarda bir ummanlilastirma calismasi yapilmakta. yani, bircok isveren, hintli iscilerini yavasca isten cikarmakda ve yerlerine ummanlilari getirmekte. zaten 2.5 milyon nufuslu ulkede yalkasik 250.000 tane hintli yasamakta ve bunlar da ummanlilar'in islerini ellerinden almakta. devlet dairelerinde olsun, yuksek makamlarda olsun, tamamiylen ummanlilar bulunsa bile, ufak esnafin da ummanlilastirilmasi istenmekte. herhangi bir irkcilik ve sosyal ayrim olmadigi halde hintliler'e "dusuk sinif" gozu ile bakilmakta. yine arkadasim faysal'in dedigine gore kendileri, "cok pis olduklari icin" sevilmemektelermis.

    muskat'in merkezinde kocaman bir cami mevcut. butun islam dunyasi'nin motiflerini icinde sergileyen, modern ve eskiyi bir arada bulusturmayi basarmis olan caminin guvenlik gorevlileri, beni sari sacli, mavi gozlu gorunce muslumandan saymadilar aslinda. bedevi cocuklari olduklari icin boyle bir cehalette bulundular, ancak daha sonra baska gorevlilerlen gorusup iceri girmeyi ve ufak bir tur yapmayi basardim. caminin ana bolumu devasa boyutlarda. yerdeki hali ise iran'da dokunmus ve dunyanin en buyuk tek parca halisi ozelligini tasiyor. ilginctir ki tam o sirada camiyi gezmek icin iran'dan kalkip gelmis bir din adami da yanimda bulunmaktaydi.

    ozellikle yine baskent muskat'da muthis oteller acilmaya baslanmis. intercontinental'den tutun, hyatt'a kadar, hatta birsuru artdeko, minimalist, oryantalist mimariye sahip kocaman otel acmislar.

    muskat'in sahilinde yurumek muthis zevkli bir deneyim. gel gitler nedeniyle bazen kumsal uzuyor, bazen kisaliyor, ve kiyiya surekli denizde yasayan binbir canli vuruyor. balon baligi oluleri o kadar ilgimi cekti ki, anlatamam. ancak dogal sebeplerlen kiyiya vurduklarini ogrendigimde sevindim.

    genelde kiyilarinda buyuk yunus gocleri yasanan umman'daki yunus populasyonu da maalesef dusmeye baslamis. yine de halen daha bu gocleri gozlemek mumkun.

    yeri geldiginde sehir hayatindan bikip ufak bir kacamak yapmak isteyenler, genellikle daglarin arasina gizlenmis ufak vahalara gidiyorlar. bu vahalardaki tuzlu suda yuzmek inanilmaz bir deneyimmis diyorlar. bir dahaki seyahatimde -ki insallah olacak- buralara da bir bakmak istiyorum.

    ulkenin en unlu yemegi, helva adi verdikleri tatli. bizim bildigimiz helvadan biraz daha farkli olarak genellikle gul suyu kullanilarak yapiliyor. hatta cok pahali olanlari (ufacik kabi 80 dolar civari olanlar), daglardan getirilmis cok az yetisen ozel bir baharat ile yapiliyor. ben sahsen bu ozel baharatin tadini pek begenmedim; o kadar paraya degmez buldum. ancak yine de diger helva gercekten guzel bir yiyecek.

    ulkede ise pek bir yemek kulturu yok. daha cok iran'dan gelen ve hindistan'dan gelen baharat ve pirincler karistirilarak, bol yagli pilavlar yapiliyor. bu pilavlar sag el ile yagi sikilarak yumrular haline getirilerek elle yeniyor. tadi gayet guzel olsa da, ulkenin bircok yerine acilmis olan iran mutfaklari, cin restoranlari ve hatta turk bufeleri daha cok ragbet goruyor. ummanlilar'in donere bayildiklarini da soyleyeyim.

    tutsu olayi ise cok ragbet goruyor. frankinsence adi verilen, bildigimiz kiliselerde yakilan odagacinin balmumundan cok yararlaniliyor. hatta odagaci kiymiklari da gayet ragbet goren tutsu turleri arasinda. kiremitten ufak, yine umman'a has bir kap yapip ustunde mese komuru kozluyor, onun da ustune tutsu koyuyorlar. hemen hemen heryerde tutsu kokusu almaniz olasi.

    aklima geldikce daha cok eklemek isterim. kesin cok daha fazla sey var; zira herseyi aklimda not ettigim icin biraz karisik yazmak zorunda kaldim. o yuzden bu yazimi okuyanlardan ozur dilerim.
145 entry daha
hesabın var mı? giriş yap