• 1980 yapımı bir peter medak filmi. baş rolünde george c scott vardır. tüm zamanların en iyi lanetli ev filmlerinden biridir. ses efektleriyle değil boğucu, gavurun eerie dediği bizim tekinsiz olarak tabiri yakalamaya çalıştığımız atmosferiyle korkutur.

    daha ilk sahnesinde ailesini gözlerinin önünde yitirişini gördüğümüz müzik profesörü john russell acısını unutmak ve sessiz bir ortamda çalışmalarını sürdürmek için on iki yıldır boş duran bir malikhaneye taşınır. evin yıllardır boş duruşunun sebebi kısa sürede ortaya çıkacak ve bir çocuğun ruhu evde yaşanan dehşeti ortaya çıkarması için john'un yakasına yapışacaktır.

    aradan geçen yirmi iki yıl içinde benzerleri defalarca çekilmiş ve birçok sahnesi o kadar çok taklit edilmiştir ki bu sene çevrilmiş bir film olsaydı son derece klişe bulurdum. merdivenlerden yuvarlanan top, küvet, tekerlekli sandalye sahneleri unutulmazdır.

    the changeling gece yarısından sonra tek başımayken izlediğim ilk korku filmidir. annemin tüm uyarılarına karşın trtnin cuma gece yarısı kuşağında izlemiş ömrümün iki ayını yattığım yerden tıkırtıları dinleyerek ve oturduğumuz evin tarihçesini araştırarak geçirmiştim. video kasetini edinince tüm ilkokul arkadaşlarıma zorla izletmiş onların da ruhsal dengelerini bozmuştum.

    yurt dışından sipariş ettiğim ilk dvd olma özelliğini de taşıyan the changeling, ağır bir tempoyla ilerleyen, öyle sohbet ederken izlenirse son derece sıkıcı bile olabilen ama havasına girildiğinde adamı kireç gibi eden bir filmdir. izleyiniz.

    saruman: ya neden bütün ruhlu filmlerde mutlaka bir piyano vardır?
    soupisgoodfood: müzik ruhun gıdasıdır.
    saruman: oehhh
  • imho seyrettigim en iyi gerilim filmi
    merdivenlerden tıp tıp asagiya dusen top sahnesi ile hatirlanabilir, eski bi filmdir..
    (bkz: en sevilen korku filmleri/3)
  • müsaadenizle şöyle uzun bir süre sinema yazmak istiyorum. mümkün oldukça izlenimlerimi, filmler hakkındaki subjektif bakış açılarımı ortaya döküp rahatlama gayesindeyim..

    changeling, bu açıdan ilk apart yazı olmak için son derece muazzam bir örnek teşkil ediyor.

    birincisi, içinde bulunduğu türün başyapıtlarından ve öncüllerinden olmasına rağmen en az bilinen filmler kategorisinde zirveye oynayabilir rahatlıkla. kast seçiminin ileriki dönemlerde parlamamış olması, 80 döneminin reklam şartlarının zorlanmaması gibi negatif şartlar bugün bu filmin bir azınlık tarafından bayrak olarak taşınmasını sağlamış durumda. ben de bu bayraktarlardan biri olarak durumumdan hiç de şikayetçi olmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim...

    yönetmen peter medak, daha çok tv dünyasında boy gösterdiği için çoğumuza yabancı bir isim. ama chabgeling ile yaratmış olduğu atmosfer fevkaladenin fevki bir görüntü endam ediyor. stilize bir çalışma elimizdeki. her şeyden önce filmin her anına özene bezene yedirilmiş klasik müzik, filmin gerilimine enteresan bir şekilde hizmet eden dramatik öykü zinciri, karakterler arası etkileşimin ofsayta kaçmaması öne çıkan özellikleri...

    fakat bununla beraber potansiyel bir seyirci için (hele ki günümüzdeki patlamaya müsait mısır kıvamındaki zırtlak seyirci için) oldukça yavaş ve derinden ilerleyen bir sistemi var. her sahne, kusursuz bir biçimde hikayeyi yönlendirmesine rağmen diğer taraftan iletişime geçilen varlığının nesnelleştirilmemiş olması dışarıdan sıkıcı bir görüntü gibi duruyor. halbuki, the changeling en büyük gücünü de bu gizemden alıyor. seyirciyi ayakta tutmak için bizzat ruhani varlığı değil onun iletişim kurmak için kullandığı materyalleri seyirciye sunuyor.

    ve bütün imgeler (lastik top, küvet, madalyon, müzik kutusu) totalde seyirciyi korkutan bir dinamik öğe olarak değil hikayenin işleyiş noktalarına tekabül ediyor. bir anlamda yönetmen, kendisinden sonrakilerin feyz alacağı bu öğeleri kullanırken birincil amaç olarak korkutmayı değil hikayesini belirginleştirmeyi seçiyor. filmin doğal akışındaki bu gaye, inanılmaz bir biçimde atmosferin daha da korkutucu olmasını sağlıyor diyebiliriz...

    üstünden 26 yıl geçmesine rağmen changeling, her açıdan kusursuz bir sinema zevki. ürküten, merak ettiren, trajik denen kümeyi es geçip dramatize bir tabloyu oluşturabilen sayılı filmlerden...
  • 1980 yapımı olup ilk defa 2 kanallı trt zamanında 1989 senesinde okulların yaz tatiline girdiği cuma akşamı trt'nin tv1 kanalında perili ev adı ile yayınlandığında izlemiştim ve ayrıca filmi videoya da çekmiştim. daha sonra o yaz kuzenlerle falan birkaç kez daha izlemiş, hatta çocukça ruh çağırma seansları bile düzenleme olaylarına girmiştik.

    daha sonra gerek trt'nin o dönemdeki cuma akşamı korku filmi kuşağında, gerekse daha sonra bugüne kadar olan dönemlerde birçok korku filmi izledim ama hiçbirini bu film kadar sevememiştim. daha sonra bu filmi araştırmaya başladım, bizdeki kaset kaydı çoktan silinip gitmişti.ancak o zamanlar filmin orijinal adını bilmemeksıkıntı yarattı, sonuçta bizde perili ev adı ile oynayan ve bilinen başka filmler de vardı, örneğin the haunting. neyse ki internetteki araştırmalarım ve filmdeki ana karakterlerin rol isimleri ve başroldeki george c. scott'ın ismini hatırlamam sayesinde filmin the changeling olan asıl adına ulaştım, filmi de bulup edindim.

    bu film gerçekten evdeki ruh konulu korku filmlerinin en iyi örneklerinden biri ve sonradan birçok filme ilham olmuş sahneleri var, küvette boğma, görüntüler, sesler, merdivenden düşen top, kuyu, kırılan aynalar ve onlarda çıkan görüntüler gibi.
  • bu filmin, kullandigi sinema dili bakimindan kalbimde ayri bir yeri vardir. ana karakter joseph oylesine basarili islenmistir ki, onceleri damarlariniza korku zerk ederken filmin sonlarinda agzinizda aci bir tat birakan trajik bir hikayenin kahramanina donusur. "en sevdigin 10 film karakterini say (say ulan, kopeekkk!)" deseler, hic dusunmeden joseph'i listeme alirdim... filmin konusu ve ozellikle merdivenlerden ziplayarak inen top sahnesi sonralari bir cok filme ilham kaynagi olmustur.

    --- spoiler ---

    gibi olmasin ancak joseph karakterini bircok acidan 2007'nin baslarinda hayatini korkunc bir sekilde kaybeden dilara dumru'ya benzetirim. kanimca dilara oldukten sonra etrafinda yasananlar da filmin konusuyla paralellikler tasimaktadir...

    --- spoiler ---
  • filmle ilgili enteresan bir detay, yönetmen peter medak yıllar sonra breaking bad, hannibal, the wire, house, carnivale gibi dizilerin çeşitli bölümlerini de yönetmiştir.
  • 1653 yılında thomas middleton ve william rowley tarafından yazılmış tiyatro oyunu. ingiliz rönesansı'nın en dikkat çeken trajedilerindendir.
  • kesinlikle ımdb deki puanı düşük kalmış, dizinin ilk üç bölümü arka arkaya izledim, kaliteli bir yapım, olayların nereye gideceği merak uyandırıcı sabırsızlıkla 4. bölümü bekliyorum...

    edit: 4. bölüm itibariyle sıçmış sıvamış dizi bambaşka yöne doğru gitti ne umutlarım vardı meğerse

    --- spoiler ---

    düşünün ki şehrin merkezinde galatasaray adası gibi bir ada da kadınlar çete kursun adam kaçırsınlar adam öldürsünler olacak iş mi
    --- spoiler ---
  • gerek müzik gerek görsel açıdan ciddi anlamda bir başyapıt. ilk defa bir gerilim-korku filminde bu kadar güzel besteler duydum. filmin ilk başlarında yapılan korkutma efektleri ilerleyen zamanda yerini gerilime ve meraka bırakıyor. siz de kendinizi kaptırıp gerim gerim olayı çözmek istiyorusunuz. kaptırılıp gidilen filmlerden. şimdi kesin böyle olur derken farklı şekillerde süprizler yapması da ayrı bi güzel. klişe bir konu gibi görünse de işleniş şekli ve çekimleri kesinlikle sıradan değil.

    --- spoiler ---
    hayatımda izlediğim en sapıkça boğma sahnesini barındırmakta bu film.
    seans sahnesinde bir nevi unicorn boynuzu gibi olan huni midir nedir artık bilmiyorum o kıpraşırken kesin masanın üzerinde duran bardağa düşecek derken, ters köşe yaparak daha da görsel bi şekilde olay tamamlanıyor.
    meşhur top sahnelerinden çok, kuyunun üzerine inşa edilen evdeki küçük kızın gece uyanıp saniyelerce kameraya bakarak yürümesi en çok geren kısım oldu.
    en son yangın sahnesi gerek iç çekim, gerekse en son dıştan çekimlerde çok güzeldi.
    neden o yaşlı kadının arayıp haber verdiğini tam olarak anlamadık. kadının çıkarı neydi bundan, orası meçhul kaldı biraz.
    senatörün hem evde görünmesi hem de ofisinde olayları yaşaması çok başarılıydı.

    --- spoiler ---
  • her şeyiyle süper olan the doors şarkısı.başlığında korku filmi olanla ilgili daha fazla entry olması şahsımı baya üzmüştür.
hesabın var mı? giriş yap