• 8-9 senedir yüzlerce kitap okudum, bu kadar kötü bir kitaba rastlamadım. okumuş, bilgili insanlara büyük bir hakarettir bu kitap. bu kadar yanlış, bomboş, saçma sapan bilgilerle dolu başka hiçbir kitap yok bu dünyada.
    kutsal kitaplar daha mantıklı.

    örneklerle devam edeyim her sayfasında çok kötü butonuna bastığımın kitabını eleştirmeye:

    soru: darwin ölü baykuşlara ne yaptı?

    verdikleri cevabı eleştirmeden önce soruya bakalım; yahu bu nasıl bir sorgulama anlayışı nasıl bir felsefe nasıl bir şüpheciliktir? nasıl bir gazete manşeti üreticiliğidir bu? "darwin'i ölü baykuşlarla bastık, resimleri için tıklayınız!" veya "darwin ölü baykuşların ruhuna fatiha okurken yakalandı, ateistler panikte!" gibi bir şey ha yazıldı ha yazılacak gibi duruyor.

    cevap: onları yedi, ama bunu sadece bir kere yaptı.

    bravo yahu, bravo. süper bir cevap olmuş. inanılmaz aydınlatıcı, tüm cahilliğim silindi gitti, aydınlanıverdim.

    soru: dünyadaki en büyük kurbağa nasıl bir ses çıkarır?

    be mantıksız, kitabın adını "cahillikler kitabı" koyuyorsun, değindiğin şeye bak.

    cevap: hiç ses çıkarmaz. orta afrika'da yaşayan 90 cm'lik golyat kurbağası dilsizdir.

    hmm... ulan banane bu sikko kurbağadan?! bunun cehaletle ne alakası var? böyle gereksiz, böyle kanıttan yoksun, böyle saçma sapan bir bilgi olur mu ya? hatta geçici bilgi! belki kurbağa çoktan ölmüştür ve bu bilgi artık yanlıştır, şu an olmasa bile, ilerde yanlış olacağı garanti.

    soru: hank hank diye ses çıkaran şey nedir?

    götüm ulan götüm. her bir adımımda çaprazdaki lobum hank diye ses çıkarıyor.

    bilgi: gayda muhtemelen orta asya'da icat edilmiştir. gaydayı britanya'ya muhtemelen romalılar getirmiştir.

    hmm bu da çok iyi. olasılıklar üzerinde aydınlanıyoruz. sonra da demişki, gayda iskoç değildir. yau iskoç çalgısı olabilmesi için orada yapılıp sadece orada mı çalınıyor olması lazım? iskoç eteği de iskoç değilmiş, iskoç sakatat yahnisi de iskoç değilmiş ve son olarak, iskoçya'da iskoç değilmiş. evet yanlış yazmadım, iskoçya iskoç değilmiş. kendini bilmezliğin de derecesi var. turgay şeren abimize havale ediyorum bunu yazanı.

    soru: şu ana kadar yaşamış en tehlikeli hayvan nedir?

    cevap: şu ana kadar ölmüş olan insanların yarısını (muhtemelen 45 milyar kadar) dişi sivrisinekler öldürmüştür. günümüzde her 12 saniyede bir kişiyi öldürüyorlar.

    hemen bi git bana çay getir arkadaşım hemmen.

    soru: kafası olmayan bir piliç ne kadar yaşayabilir?

    cevap: yaklaşık iki yıl.

    tesadüfen yaşamasına yetecek kadar uzvu kalmış boynunda. yani yazılanlar yanlış değil. e ama böyle de genelleme olur mu yahu? yuh! insan ömrüne de 120 yıl diyelim o zaman çünkü 1 kişi 120 yıl yaşamış. böylece herkes 120 yıl yaşar değil mi arkadaşım?

    soru: en yüksek dağ nerededir?

    cevap: mars'tadır.

    ya ben lan neyse bişey demiyorum.

    soru: cam katı mıdır, sıvı mıdır?

    cevap: cam, bir katıdır.

    yemin et?

    soru: dünya'nın kaç uydusu var?

    cevap: en az yedi.

    bize öyle bir bilgi gelmedi.

    soru: güneş sisteminde kaç gezegen var?

    cevap: cevap sekiz ya da on ya da muhtemelen yirmi bir. bazıları birkaç milyon olduğunu söylüyor.

    bu mantıkla kitap yazanın ben ecdadını seveyim.

    soru: tutankamon'un laneti neydi?

    cevap: öyle bir şey yoktu. bunu gazeteler uydurmuştu.

    aa gerçekten mii?? biz de gerçek sanmıştık!

    soru: dünyanın en büyük şehri hangisidir?

    cevap: honolulu.

    5509 km²lik yüzölçümü varmış, şehrin %72'si deniz suyuyla kaplıymış. ulan yüzölçümü hesaplanırken deniz hesaba katılır mı be cahil?

    soru: robin hood'un taytı ne renkti?

    cevap: kırmızı.

    şair burda genç kızlara selam etmiş sanırım. erkeklere de olabilir.

    soru: hangisinde daha çok kafein vardır: bir fincan çayda mı, bir fincan kahvede mi?

    cevap: bir fincan kahvede.

    yapma yau?!

    hele ki tayland'ın başkentinin adının bangkok olmadığı iddiası vardır ki dillere destan, bangkok kelimesi 200 yılı aşkın bir süredir kullanılmamaktaymış. niye milyarlarca insanın haberi yok lan? kullanıyoruz işte?

    bu kitap ciddiyetle yazılmışsa komik, şakaysa komik değil.
  • eğer içeriğinde işlenen;

    -billy the kid'in gerçek adı neydi?
    -bir astroid kuşağında nasıl uçarsınız?
    -dünyadaki en büyük kurbağa nasıl bir ses çıkarır?
    -kabak lifi nereden gelir?

    gibi soruları bilmemek, kitabın adı doğrultusunda konuşuyorum, cahillikse; beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar.

    -peki söyle bakalım, keltler ne zamandır britanya'da yaşıyor?
    + :'( nerden biliyim olm, neden üstüme geliyosun?
    -cahil misin lan sen? barzo musun? aç bir kitap oku! ayı!

    kusura bakmayın ama, yurdumun insanına bu muameleyi yapan insan için en güzel tabiri umut sarıkaya kullanmıştı-her zamanki gibi-.

    (bkz: yarrak gibi adam)

    üzerine konuştuğumuz konu "insan" değil, "kitap" olunca, tek isteğim sıfata dokunmamanız.
  • yıllar boyu "bunları biliyor muydunuz?" havasındaki köşelerde ve iletilerde okuduğumuz herşeyin ve dahasının bir araya toplandığı, oldukça eğlenceli bir kitap. ancak biraz üstünkörü bir tercümeye sahip olduğunu düşünüyorum.

    örnek vermek gerekirse, "kırkayağın kaç ayağı vardır?" sorusu altında şöyle bir cümle geçiyor: "'kırkayak' kelimesi, latince 'yüz ayak' anlamına gelen 'centipeda' kelimesinden gelmektedir." şimdi "centipeda"dan gelen türkçe "kırkayak"** mıdır, yoksa ingilizce "centipede" midir?

    bir diğer örnek, "'gergedan'"ın yunanca 'rhino' (burun) ve 'keras' (boynuz) kelimelerinden meydana gelmesi". peki, türkçe "gergedan" mı, ingilizce "rhinoceros" mu?

    bunlara benzer birkaç örnek daha gözüme çarptı. maalesef bu durumu açıklayan bir "çevirmenin notu" veya "editörün notu" da bulunmuyor. kanaatimce bu gibi karışıklıklara kurban gitmemesi gereken bir kitap. gerekli düzenlemelerin yapılıp yeni bir basımının çıkartılması pek hoş olacaktır.
  • kitaptaki soru şeklindeki başlıklara(ki bütün başlıklar soru şeklinde) hemen ilk cümleyle verilen göt edici nitelikteki yanıtlar gerçekten başarılı. "hoca da durur mu yapıştırmış cevabı" ile "söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum zira hepsi yanlış" ekollerinin harmanlanmış hali gibi.

    --- spoiler ---

    üç saniyelik hafızaya sahip olan şey nedir?
    japon balığı değil.

    insanoğlunun inşa ettiği hangi yapı aydan görülebilir?
    çin seddi dediyseniz on puan kaybettiniz.

    bir insan yılı kaç köpek yılına eşittir?
    7 değil.

    havuçlar karanlıkta görmemize yardımcı olur mu?
    olmaz.

    taş devrinde insanlar nerede yaşardı?
    şu klişeyi unutun.

    kafasını kuma gömen şey nedir?
    yanlış.

    "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" diyen kimdir?
    yine yanlış. o değil.

    --- spoiler ---
  • söylemeden geçemeyeceğim bir çırpıda okudum kitabı.
    sarıyor şerefsizim.

    tüm gerekli, gereksiz, güzel bilgilere rağmen aklımda kalan en güzel cümle. spoiler içerir:
    "demokrasi iki kurt ve bir koyunun öğle yemeğinde ne yenileceğini oylamasıdır. özgürlük ise tam techizatlı bir koyunun oylamaya katılmasıdır."

    gözümde birden kafasında maske, elinde de uzi olan bir koyun canlandı. kurtlar da bakınıyor etrafa şaşkın şaşkın...
  • -kırmızı burunlu ren geyiği rudolf ile ilgili tuhaf olan şey nedir??
    +...
    -bilmediğini söylemeyeceksin herhalde?
    +...
    -tam sana uygun bir kitap var elimde, hemen bitirmeli, rudolf'un aslında bir dişi olduğunu, herkesin adından dolayı onu erkek sandığını öğrenmeli, bu cahillikten kurtulmalısın!!!!
    +...(mını ırzını)
  • dünyanın perovskit adlı magnezyum, silikon ve oksijenden oluşan bir mineral silsilesi ile kaplı olduğunu iddia eden ancak, bu bilgiye dayalı tahminden ibarettir diyerek saçma olmaktan kurtulan kitap.

    ayrıca kulağakaçan böcüğünün biri yedek olmak üzere iki penisi varmış**
  • aklımıza kesin bilgi olarak yazdığımız şeylerin aslında kesin olmadığını gösteren kitap. bazı maddeleri ilk okuyunca hadi canım diyorsunuz. örneğin siz 5 duyunuz olduğunu düşünebilirsiniz ama bu kitaba göre duyularınızın sayısı çok daha fazla. bir yandan da bu kitapta okuduklarımızın doğru olduğunu nereden bileceğiz diye düşünemeden de edemedim.
  • --- spoiler ---

    soru:pervaneler neden ışığın etrafında dolanır?

    cevap:ışık pervaneleri çekmez; onlara yönlerini şaşırtır.

    arasıra çıkan orman yangınlarını saymazsak, yapay ışık kaynaklarının ömrü, güneş ve ay ile pervaneler arasındaki ilişkinin süresiyle karşılaştırıldığında son derece kısadır. bir­çok böcek, gece ve gündüzün konumuna göre yolunu bulmak için bu ışık kaynaklarını kullanır.

    ay ve güneş çok uzak bir mesafede olduklarından, bu bö­cekler onlardan gelecek ışığın günün ya da gecenin değişik za­manlarında aynı yerde gözlerine vurmasını beklerler; bu onla­rın düz bir hat üzerinde nasıl uçacaklarını hesaplamalarına olanak tanır.

    insanlar portatif seyyar güneş ve aylarıyla belirdiklerinde yakınlardan bir pervane geçiyorsa, ışık pervaneyi yanıltır. per­vane, kavisli bir güzergahta hareket etmesi gerektiğini zanne­der, çünkü hareket etmeyen "güneş" ya da "ay"a karşı olan konumu beklenmedik bir biçimde değişmiştir.

    pervane daha sonra güzergahını, ışık kaynağını sabit bir noktada görecek şekilde ayarlar. bu kadar yakın bir ışık kay­nağı karşısında tek yol, onun etrafında daireler çizerek uç­maktır.

    pervaneler giysileri yemezler; giysileri yiyen onların tırtılla­rıdır.

    --- spoiler ---

    edit:imla
  • --- spoiler ---

    soru:dünyanın en yavaş memelisi hangi hayvandır?

    cevvab:tembel hayvanlar genel olarak dünyanın en yavaş memeli­leridir

    bu hayvanların azami hızı saate 1,6 km'nin çok az üze­rindedir, ama çoğunlukla dakikada 2 metrenin altında bir hız­la yavaş yavaş ve güçlükle hareket ederler.

    günde 14-19 saat uyurlar ve bütün yaşamlarını ağaçlarda başaşağı asılı vaziyette geçirirler. hep başaşağı vaziyetteyken yemek yerler, uyurlar, çiftleşirler, doğururlar ve ölürler!

    bazı­ları o kadar az hareket eder ki, iki su yosunu türü üzerlerinde kök salarak bunlara yeşil bir renk vermiştir; bu aynı zamanda faydalı bir kamuflaj işlevi de görür. bazı güve ve kınkanatlı böcek türleri de tembel hayvanların kürkünde yuvalanır.

    tembel hayvanların metabolizmaları da yavaştır. yedikle­rini öğütmeleri bir aydan fazla sürer; çişlerini ve kakalarını haftada bir yaparlar. bunu yaşadıkları ağaçların diplerinde yaparlar; bu iğrenç yerler romantik açıdan "sevgililer arasın­daki buluşma yeri" olarak bilinir.

    sürüngenler gibi, sıcaklıklarını istedikleri noktaya ayarlarlar; ısınmak için güneşe çıkarlar, serinlemek için gölgeye çeki­lirler.
    bu durum onların karmaşık ve uyuşuk sindirim hızlarını yavaşlatır.
    yağmur mevsimi sırasında ıslanmamak için yap­rakların altında kımıldamadan durduklarında, bazı tembel hayvanlar dolu bir mideyle açlıktan ölme becerisini gösterirler !!!!

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap