• her zaman sizi kucaklamaya hazır yegane radiohead albümü. belki ok computer bu tanımı asıl hak eden. xiu xiu, cansei de ser sexy ya da deerhoof gibi şeyler dinledikten sonra ok computer'ın airbag sarkisindaki muazzam gitar sesi istemsiz bir eüzübesmele çektirebilir. okc canavarının özelliği bu zaten. öncesinde ne dinlerseniz dinleyin, kulağınızı siler. üstünüze anlamsız bir ciddiyet çöker. her averaj dinleyicinin kürkçü dükkanıdır. kısaca mükemmel. bir şarkı vardı ya; "ben hiç mükemmel değilim, belki de sıradan biriyim. işin aslı okc, sen bana fazla iyisin." diye sözleri olan, işte orada "the bends" karşılıyor sizi. derin göndermelerden, dada tavırlarından, her biri kendini basan notalardan ziyade sırılsıklam olmuş vaziyette yağmurun dinmesini beklediğiniz bir durak gibi. yıllar sonra karşılaştığınız ve daha önceki gün görüşmüşcesine devam ettiğiniz bir dost gibi. "seni ibiş!" diyen bir sevgili gibi. ateşli alnı bütün serinliğiyle tutmuş bir anne eli gibi. öylesine insan, öylesine dingin, öylesine samimi.

    planet telex, high and dry, fake plastic trees, nice dream, just, bulletproof i wish i was, street spirit; bir insanın ihtiyacı olan her şey var sanki içinde, bilemiyorum. sağlıklı beslenme misali.

    söylediklerinin doğru olduğunu bildiğiniz halde duymanız gerekenleri söylemediği için uzak durduğunuz ama dedikleri ve kendisi aklınızdan çıkmayan bir dost "the bends"; "everything is broken" ile açılan, "immerse your soul in love" ile kapanan (fade out).
  • lise 2'yi bitirdiğimiz yaz okul gezisinden trabzon'a dönerken samsun'da duraklamış orada bir süpermarkete girmiştik. indirimde olan kasetlere arasında yatıyordu garibim. kasedi aldıktan sonra trabzon'a kadar dinlemiştim.
  • sanıyorum, radiohead'in en iyi albümü. bunu söylerken korkuyorum. ve özür diliyorum; ok computer, senden, seni sevenden ve senden ibaret olandan. ama evet, bu albüm, bu grubun en iyi albümü.
  • radiohead in en arkalarda kalmış en içten en güzel albümü heralde. britpop falan ama çok güzel lan harbiden... harika bişi. duygu patlaması. süper bişi. böyle lüplüplü bişi. gece entry girmek ve albümün etkisindeyken girmek de böyle bişi. albümün duygusal etkilerini de siz tespit edin o zaman. böyle garip oluyo insan işte. böyle böyle garip oluyo. ilk şarkılardan vurmaya başlıyo, alın bissürü söz size albüm sırasına göre.
    "everyone is, everything is broken, why can't you forget?"
    "where are you now when i need you"
    "the best thing you ever had has gone away"
    "if i could be who you wanted...all the time..."
    "they say you've got to feel it in your bones."
    "they love me like i was a brother, they protect me, listen to me"
    "you do it to yourself, you do, and that's what really hurts"
    "faith, you're driving me away, you do it everyday, you don't mean it but it hurts like hell"
    "every day, every hour, i wish that i was bullet proof"
    "what are we coming to? i just don't know anymore"
    "but it eats me alive, so i declare a holiday, fall asleep, drift away..."
    ve o allahın belası şarkı street spirit. başından sonuna kadar her sözü vurucu, her sözü ayrı olay. sonu bile yeter, "immerse your soul in love..."
  • thom yorke'un 1995 yılında hakkında "biz o şarkıyı gelişine eğlencesine salladık da yazdık, hatta ellerim kırılaydı da yazmayaydım" gibisinden söylemlerde bulunduğu şarkıdır.

    "the song 'the bends' is completely jokey, completely taking the piss. none of that stuff had ever happened to us when we wrote it. all that stuff about aeroplanes and not knowing who your real friends are. that was our bowie pastiche! our joke song! and really do wish i'd never written that fucking song - it's become the bane of my life. hundreds of journalists asking - every single fucking interview : 'do you wish it was the sixties?' no, i don't wish it was the fucking sixties. levis jeans wish it was the sixties. i certainly fucking don't." kaynak

    ama biz malız işte safız ya dinleyip de bunalım takılıyoruz naapak.

    "where do we go from here
    the words are coming out all weird
    where are you now when i need you"
  • the bends 5'ten büyüktür.

    (bkz: ok computer)
    (bkz: kid a)
    (bkz: amnesiac)
    (bkz: hail to the thief)
    (bkz: in rainbows)
  • kimsenin şuana kadar bir track list vermemiş olması garip:

    01. planet telex
    02. the bends
    03. high and dry
    04. fake plastic trees
    05. bones
    06. [nice dream]
    07. just
    08. my iron lung
    09. bullet proof... i wish i was
    10. black star
    11. sulk
    12. street spirit [fade out]
  • genel kanının aksine -ok computer daha ön planda sanki- , bence radiohead'in başyapıtı bu albümdür. ok computer da çok güzel albüm tabii, orası ayrı. ama the bends'i daha çok seviyorum açıkçası.
  • zamanında çamaşır suyu ile t shirt unu yapıp giydiğim albumdur.
    ha birde bir tarihden sonra herkes ok computer okey gombitur diye bi tarafını yırtmaya başlayınca
    radiohead dinliyonmu diyen yeni yetmelere yok hiç adları duymadım dediğim zamandır.zira hiçbiri o vakit -fi tarihi- the bends i bilmezdi.

    izmir de küçük parkta turlardım o t shirt le amk ardından arkadasın biri orjinal bi t shirt yollamıştı radiohead için arkasında yemyeşil skip olanından ..

    ey gidi gunler
    ordan parka içmeye giderdik

    kilise nin sokağına midye yemeye giderdik.o kadar eski yani
  • david gilmour'in en sevdigi radiohead albümü.
hesabın var mı? giriş yap