nice dream

• sozlerini yazayim tam olsun
  
  they love me like i was a brother
  they protect me
  listen to me
  they dug me my very own garden
  gave me sunshine
  made me happy
  nice dream
  nice dream
  nice dream
  
  i call up my friend the good angel
  but she's out with
  her ansaphone
  she says that she would love to come help but
  the sea would
  electrocute us all
  nice dream
  nice dream
  nice dream
  nice dream
  nice dream
  nice dream
  nice dream
  (if you think that you're strong enough)
  nice dream
  (if you think you belong enough) nice dream
  (if you think that you're strong enough)
  nice dream
  (if you think you belong enough)
  
  nice dream
  nice dream
  nice dream
  nice dream
• the bends'de bulunur aslen.
• dinlerken rüzgar esti bizi sürükledi hissi uyandıran, bends in a yüzünün son parçası, radioheadin en güzellerinden.
• kelimelerle tarif edilemeyecek olanlardan, nice dream..
• butun isiklari kapayip tek bir masa lambasiyla oss'ye calistigim sene sikca dondurdugum albumlerden biriydi the bends, nice dream o albumun belki de en huzur veren sarkisiydi. hayatimin en stresli yilinda bana acayip huzur dolu bir 4 dakika bahsederdi arada bir. yillar sonra yine karanlik bir odada dinleyince o gunleri hatirlatti, yine o garip huzuru verdi.
  
  cok cok guzel bir sarkidir, nedense pek adi gecmez...
• ''they love me like i was a brother
  they protect me
  listen to me
  they dug me my very own garden
  gave me sunshine
  made me happy''
  
  sözleriyle insanın canını yaksa da uyku öncesi güzel rüyalar için zorlayabilen havası vardır. radiohead'in taze zamanlarından. yıl 1995.
• her yaşanan hayal kırıklığından sonra hatırlanan, eskilerden tatlı bir anı.
• how i met your mother'ın 3. sezon finalinde doğru yerde, doğru zamanda çalan şarkıdır.
• how i met your mother'ın 3.sezon finalinde duyulduğu anda gözlerde hafif bir yaşarmaya neden olan şarkıdan öte, hiç kasmadan bi sürü şey anlatan, yormadan dinleten, dinlendiren ve geberten bişey. 90'ların ikinci yarısında, a yüzünün sonunda, hızlı bir alman arabasının buğulu camlarının arkasında ve içimizde biryerlerde olsa gerek...
• (bkz: thom yorke)