• sayelerinde müzik faşizmi diye bir kavramın da olduğunu gördük. hani şu 80'lerden sonrasını dinlemeyen true metalci tayfa var ya hah çok eğlenceli adamlar ya bunlar. böyle metalin kalitelisinden bir tek onlar anlar, ergen müziği dinlemezler, böyle kalitesiz gruplara konserlerde saygıları yoktur. misal sonisphere 2011'de slipknot sahnedeyken maiden diye bağırmaktan ve you want some more? diye sorulunca noooo diye bağırdıklarını söylemekten gurur duyarlar. *

    tabi ki istediğin müziği dinlersin, seversin. biz yeni nesil müziği sevenler; megadeth'in, iron maiden'ın judas priest'in de değerini biliyoruz. ama sen kalkıp bu grubun yaptığı müziği dinleyenleri ergen müziği dinliyorlar diye aşağılamaya çalışırsan, bu müziği seven adamlara psikolojik olarak düzgün insanlar değil dersen sana götleriyle gülerler lan. senin 80 lerde dinlediğin müziğe etrafında amca teyzeler ne tepki veriyordu lan? psikolojisi düzgün adam dinlemez bunu diyordu değil mi? eminim öyleydi.

    müzik faşizmi yapacaksanız yapın, kötü grup, beğenmiyorum, sevemedim diyebilirsiniz ama bir grubun dinleyici kitlesine abuk sabuk ithamlarda bulunduğunuz zaman komik duruma düşüyorsunuz, bunu da bilin. sizin gibi adamlara götüyle gülen, aynen taklidinizi yaparak eğlenen insanlar var.
  • liseli, ergen, boktan, sikik, amcık(!)(!)(!) grup.

    metal anlayışı manowar'ın "tr00 metal" anlayışından öte gitmeyen sözde elit metalci kitlenin en çok saldırdığı gruplardan birisi slipknot. bunun üzerine, yine bu başlığa uzun bir entari yazdıydım iki sene önce. yine diyeceğim şu ki, boşa sallıyorsunuz. o beğenmediğiniz boş beleş grup, son on senedir amerika'da metal müziği tekrar gündeme taşıyan ana gruplardan birisi. geçiş grubu rolünü üstlenerek, hem metal müzikle yeni tanışanlar için aracı oluyor, hem de ana akıma sert bir tarzla hakim olabilen bir grup olmayı başarıyor.

    ne yazık ki metal müzikte ikinci bir iron maiden ve ya metallica gibi global güç yok. ve olmayacak. dikkat ederseniz, maiden ve metallica'nın şurada taş çatlasa en fazla 10 senesi var. ondan sonra ne olacak? kimler taşıyacak bu tarzı? kimler ana akıma seslendirecek? dinlediğiniz ultra blasphemic goregrind influenced blackened death metal grupları mı? he canım, he güzelim. beğenmediğiniz slipknot, ki devam ederse, yakaladığı istikrar ile metal müziğe yarar sağlamaya devam edecektir. evet, sırf siz o yüce zevkinize göre "boş", "ergen", "liseli" bulduğunuz için... slipknot gibi ana akıma da hitap eden gruplara ihtiyaç her zaman olacaktır. ki slipknot, ana akıma göre sert bir gruptur. imajları hiçte öyle mtv'nin onaylacağı cinsten değildir.

    şu grubun dört albümünü önyargısız şekilde dinleyen her mantıklı adam, git gide gelişen bir grup görecektir. debut albümlerinin saf delişmenliği ayrı güzeldir, son albümleri all hope is gone'un işlenmiş müzisyenliği de ayrı... siz elit metalciler o kadar haklısınız ki bu grubun boktanlığı konusunda, o yüzden slash, velvet revolver için vokalist olarak corey taylor'u düşündüğünü söyleyebiliyor, ya da metallica, satyricon gibi metal grupları zorda kalınca joey jordison'dan yardım alabiliyorlar. hayır, grubu ergenler seviyorsa nesi kötü? sevsinler. iyi yolda olduklarını gösterir bu. demet akalın, serdar ortaç dinleyeceklerine slipknot dinlesinler. ne zararı var ki?

    önyargıları parçalamak zor. haksızlık ediyorsunuz. dün sahnede bu adamlara el hareketi çekerken utanmadınız bile. bu kadar elitsiniz siz. işinize gelince alayına "hevi meduuul" olur. safları dolduralım lütfen.
  • iyi gruptur ama fazla hakkı yenilir. popüler olmaları, dinleyici kitleleri içerisinde emo, gotik, özenti gibi bilimum işe yaramazlarında bulunması nedeniyle tamamen "ya sev ye terket" grubu olmuşlardır. ne grubu seven kitlenin çoğunluğu ne de gruptan ölesiye nefret eden kitle slipknot'u anlamaya çalışmazlar. seveni için slipknot gaz müzik demektir, sevmeyeni için ise palyaçolar sürüsüdür. peki kazın ayağı gerçekten öyle midir?

    slipknot, ilk albümünü çıkardığında aslında uzun süredir aktif olan ama resmi albüm yayınlamamış bir gruptu. grubun şu an demo olarak kabul ettiği '96 çıkışlı mate feed kill repeat albümüne bakarsanız, grubun aslında oldukça deneysel bir koldan geldiğini görebilirsiniz. albüm, grubun şu an bilinen müziğinden farklı olarak deneysel şarkı yapıları, yer yer jazz ve funk gibi tarzlardan etkileşimler içermektedir. tabii grup, piyasaya çıkışını bu albümle yapamadığı için tipik slipknot hayranları bu albümü genellikle bilmezler. aslında slipknot'un nerelerden geldiğini görmek için yararlı bir eserdir ve içinde slipknot, gently, do nothing/bitchslap gibi dinlenesi şarkılar bulundurmaktadır.

    grubun bildiğimiz anlamda çıkışını yaptığı ilk albümü '99 çıkışlı slipknot, nu-metal tarzının zirvede olduğu dönemde piyasaya çıkmıştı ve medya tarafından hemen nu-metal olarak kategorilendirilmişti. bu noktada da bazı açılımlar yapmak gerekiyor. nu-metal, içindeki rap etkilerine rağmen groove metal'den temel almış bir türdür. fakat ticari kaygılar ve plak şirketlerinin müdahaleleriyle tarz, kısa süreli, direkt ve vurucu olmaya yönelik şarkılar doğurmuştur. groove metal kadar önemli bir çıkış noktası da ünlü grup faith no more'dur. oldukça şahsına münhasır bir grup olan faith no more, müziğindeki deneysel yaklaşımlar sayesinde birçok nu-metal grubunu da etkilemiştir. kabul edilen ilk nu-metal grubu korn'un çıkış albümünde bu formüller gayet net olarak işliyordu ve grubun rap yönü, sert yönüne baskın çıkmıyordu. korn'un yanında limp bizkit ve deftones gibi önemli gruplara bakarsanız, rap kısmının bir şekilde dengelendiğini görebilirsiniz. nu-metal'in gittikçe tüketilir, rap müzik etkisi ağırlaştırılmış yöne kayıp linkin park gibi çerez gruplar doğurmasının tek sebebi mtv'nin korn'u "himayesine alamaması" nedeniyledir. korn, özellikle '98 tarihli follow the leader albümünden sonra mtv'de gittikçe azalan rotasyonlar almaya başlamış ama yine tarz adına güçlü albümler çıkarmaya devam etmiştir ve mtv'nin baskısına rağmen müziğini tam anlamıyla kolay dinlenir ve tüketilir rock/rap karması bir yöne çekmemiştir.

    slipknot bu anlamda baktığımızda, mtv'nin o dönemlerde hiçte üstüne oynamak istemeyeceği bir grup imajıyla piyasaya çıkmıştır. slipknot'ta nu-metal vardır ama asla tam anlamıyla nu-metal grubu olmamışlardır. çünkü müzik çok daha serttir, nu-metal gruplarının tercih etmediği derecede sert riffleri, bateri partisyonlarını ve perküsyonları kullanarak piyasaya çıkmışlardır. ayrıca dokuz tane, yüzünü maskeyle saklayan, işçi üniformasıyla sahneye çıkan ve agresif sahne performansları sergileyen adamlardan oluşmaları doğal olarak kendilerine ilgi uyandırmıştır. ama slipknot, hem imaj, hem müzik olarak mtv'nin istediği bir grup değildir.

    ilk albümlerinde sert ve kaotik bir alternative metal örneği sergileyen grup, groove ağırlıklı riffleri, nu-metal etkileşimli yapılarla birleştirmiş ve brutal vokalden rap tarzı söylemeye kadar çeşitli şekillerde vokallerde kullanmıştır. grubun nu-metal gruplarına göre daha sert olan yanı, üyelerin extreme metal sevgisinden kaynaklanmaktadır ki kendileri death metal, thrash metal ve speed metal tarzlarına olan saygılarını çok kez belirmişlerdir. ikinci albüm iowa ile ilk albümlerindeki istedikleri tarzı tam anlamıyla oturtan grup, çok daha sert, amansız, çiğ ve agresif bir albüm çıkartmıştır. iowa, asla saf bir nu-metal albümü değildir, delişmen bir alternative metal eseridir. grubun şu an hala belki en beğenilen albümü olan iowa, gruba oldukça büyük başarı kazandırmıştır. ardından gelen vol.3 (the subliminal verses) değişim sinyalleri veren eserdir. grubun müziği olgunlaşmaya başlamıştır, daha oturaklı şarkı yapıları üzerine giden grup, groove yönünü arka plana atmadan şarkılara temiz vokaller, sololar, yer yer aksak ritmler eklemiştir. nu-metal etkisi çok azaltılmıştır. bu değişim grubun çiğ tarzını seven kitle tarafından pek olumlu karşılanmasa da görünen o ki grup olgunlaşmaktadır ve değişmektedir ve bunu yaparken sendelememişlerdir. grubun son albümü all hope is gone ise geçen sene yayınlanmıştır. albüm, vol.3'teki değişimi tamamlayan basamaktır, grup artık alternative metal yanını tamamen extreme metal tarzlarıyla desteklemektedir ve nu-metal kökenlerini tamamen terketmiştir. oldukça olgun ve oturaklı besteler, ağır aksak melodiler, oldukça iyi sololar, artan çift gitar partisyonları ve dinamik bateri partisyonları albümü kritiklerin gözünde başarılı yapmaya yetmiştir. şahsen, grubun iowa ile yarattığı kaosu çok sevsem de kendi zevkime en uyan albümleri olarak son iki albümlerini gösteririm ki özellikle all hope is gone, bu grubun tamamen hakkının yendiğini, bir grup palyaço olmaktan öte kendilerini günden güne geliştiren iyi müzisyenler olduğunu bana kanıtlamıştır.

    aslında on senelik profesyonel kariyerlerinde aldıkları yolu takdir etmemek elde değil. ama grup buna rağmen çokça eleştiriliyor. bu konuda da şu yorumları yapmak isterim. slipknot, kuruluş olarak tepeden başlamış, demo bile çıkartmadan profesyonel albüm yapmış bir grup değil. ailelerin bayılacağı bir grup hiç değil. hepsi garip garip maskelerle sahneye çıkan adamlar. yaptıkları müzik olarak mtv ayarı değiller, ana akıma göre sertler. tek günahları popüler olmak, o da kime göre neye göre. slipknot'u samimi bulmayanlar da olabilir. o zaman şunu da dikkate almak gerekir, samimiyet, zamanla azalan birşeydir. müzikte de bu böyledir. çoğu grup parayı görünce ticari kaygıları öne çekerek samimiyetinden kaybeder.asıl dikkat edilmesi gereken nokta müzikalite olmalıdır. slipknot, nihilist bir müzik grubundan daha kontrollü bir gruba dönüştü ama aykırı imajını da devam ettirdi. bu noktada grubun şöyle bir önemi var. imaj ve müzik olarak ana akımda başarı elde etmelerinin zor olmasına rağmen oldukça başarılı olduklarını söylemiştim. slipknot sert müziğin "halka indirgenmesi"nde rol oynuyor şu an. yani, bu müziği medyanın "öcü" diye etiketleyerek ailelere kötülemesine karşılık, bir geçiş grubu rolü üstleniyor. seksenlerde geçiş grupları olarak tek derdi hatun kaldırmak ve seks olan hair metal grupları varken, doksanlar ile birlikte bu görevi daha agresif temelli gruplar üstlendi ve slipknot'ta bu gruplar içerisinde en başarılı olanlardan birisi. korn, limp bizkit, deftones eskisi kadar güçlü kaleler değil ama slipknot hem popülaritesinin zirvesinde hem de müzikal açıdan da gittikçe sağlamlaşıyor. o yüzden slipknot'un şu anda bir geçiş grubu olarak ön planda olması kötü birşey değildir. bir death metal grubu bu noktada olamayacakken, slipknot, death metal'den de etki içeren müziğiyle bir geçiş rolü üstleniyor.

    dolayısıyla slipknot'u hor görmemek ve kişisel zevkler göz önüne alınarak tekrar değerlendirmek gerekiyor. hayran kitlesindeki işe yaramaz kısımı boşverin. bu adamlar kendi hayranları için müzik yapsalardı üçüncü defa iowa dinliyor olurduk. her albümde kendini geliştirmek kolay iş değildir ama slipknot, ticari kaygılara ve plak şirketinin kendilerine büyük oynamasına rağmen bunu yapıyor. sahne performansı olarakta şu an varolan en deli gruplardan birisi. bir alternative metal grubu olarak daha da ne yapsınlar...
  • varil çalan itoğlu iyi kaynatıyor.
  • ergen grubuymuş bunu da öğrendik, çok net, açıklayıcı, derinlemesine yorum, sanki bunu ergenken dinleyip yaş ilerleyince kademe atlıyor en son dsbm de master yapıyorsun bir siktirin gidin, bok attığınız adamların donundaki lastik bile olamazsınız.

    bana göre mutlaka dinlenilmesi gereken 2 albümleri var.
    slipknot-1999
    ıowa-2001

    edit: yukarıdakilerden biri açıklamaya girişmiş, alınganlık yapsam gelir sana sataşırdım, alınan sen olmuşsun,yaşımla tokatlarım seni ergen falan degilim, tişörtle mişörtle birseyler yazmış bir de.
  • sayın vokal "bugün bizimle tarihe geçmeye hazır mısın ey istanbul?" minvalinde bir şeyler söylediğinde amanin, dedim, şimdi burayı patlatacaklar, gachayım. sonra baktım böyle hoplamalar, zıplamalar, bir coşkunluk ve taşkınlık seli; hafiften korkumu yener gibi oldum. birkaç güzel numaralarını görmekle birlikte müziğinden de bir şey anlamadım şahsen, kafam öylesini kaldırmıyormuş. ben böyle "o korkunç maskelerin ardında pırlanta gibi kalpleri vardır herhalde, bak friends falan diye hitap ediyorlar, kibar çocuklar sanki" diye kendimi telkin etmeye çalışırken; siyah maskeli eleman stage dive için tırmanmaya başladı. sempatik hareketlerin, komikliklerin ardından fittiri fittiri koşaraktan bir koli suyu kapıp izleyicilere fırlatınca ürküntüm geçti, içimde kabaran sempati pıtırcıkları eşliğinde tırsaklığımdan utandım. velhasıl kelam dinlemem etmem, fırsat verseler bile yanlarına yaklaşmamaya özen gösteririm, ezkaza maskesizken arkadaş olsak telefonlarına çıkmam akıl hastalarının. ama sahnede yaptıkları tuhaflıklar, izleyicilerin arasına kaynaşmaya çalışan dost canlısı halleri falan slipknot'u "dalında güzel" statüsüne yükseltti gözümde. tabii o maskelerle rüyama girseler sıçırtırlar, o ayrı.
  • vefalı grup.

    geçen sene kaybettikleri bas gitaristleri paul gray'i çok özel bir şekilde anmışlar.

    maskesi, bas gitarı ve tulumu sahnede asılı iken 2 dakikalık bir saygı duruşu yapılmış. aşağıdaki videonun sesinde herhangi bir sorun yoktur. on binlerce kişinin de buna ortak oluşu ile etkileyici ve dokunaklı bir sahne ortaya çıkmış.

    http://www.roadrunnerrecords.com/…l-gray-23099.aspx

    huzur içinde yatsın.
  • son alinan bir rivayete gore modern drummer slipknot'un bateristini 1999un en iyi bateristi secmis, hemen akabinde de kapak yapmis. bir dier habere gore de davulcusu eskiden vokal ve gitar islerini yurutuyomus. epey brutal olmasina ragmen gayet basarili bir grup kendileri. albumleri ise bir editing saheseri
  • ilk dinlediğimde gruptaki perküsyonlardan bihaber olduğumdan "nası yaaa kaç kolu var bu bateristin olmaz oole sey" seklinde dumurdan dumura kostuğum onüme gelene dinlettiğim başarılı grup. (bkz: anektodal entry)
  • sahne performansları ve sovlariyla kesinlikle beni utandirmis gruptur. bunca zaman haksizlik etmisim ne diyeyim. bence festival alice cooperdan sonra basladi zaten. konser icinde atraksiyon barindirmasi gereken bir etkinliktir oyle in flames gibi cikip hatir hotur hatir hotur yapip inmek değil. muzigi ben evimde cd ve pcden vs. da dinliyorum ustelik yapis yapis terlemeden ve insan kalabaligindan bunalmadan. demem o ki slipknot oldukca coskulu ve guzel bir grupmus muziklerine cok bayilmiyorum ama arada cok saglam sarkilari da yok değil. sahne sovlari ise tek kelimeyle mukemmel.
hesabın var mı? giriş yap