• turkceye en yakin cevirisi fiilin sonuna eski turkcedeki gibi -e veya -a eklemektir. gelecek zaman dilek kipi gibi bir sey.

    or: its throat shall be cut soon = tiz kellesi kesil"e".
    or: shall the sun rise upon us = gunes tepemize yuksel"e".
    or: shall we go? = gid"e"k mi? / gid"e"lim mi?
    or: you shall not pass = gecme"ye"sin. (y kaynastirma, ustume gelmeyin)
  • should ile kiyaslanirsa daha yuksek dozda zorunluluk icerir. should'daki "abi yapsan iyi olur ama yapmazsan da canin sagolsun" havasi shall'da yoktur. shall deyince "yaptim, olacak" tarzi bir soylem elde edilmis olur. dolayisiyla bir seyin olmazsa olmaz bir sey oldugu belirtilecekse shall kullanilasidir.
  • olumsuzu "shan't" dır.
  • bu kelime için, "kullanılmıyor, tedavülden kalktı" deyip kelimeyi öğrenmeyi reddetmek sağlıklı bir yaklaşım değil. meselâ, gandalf'ın balrog'a söylediği meşhur "you shall not pass!" cümlesindeki "shall" durumu harikulâde anlatıyor. nasıl mı?

    gandalf, "you can not pass!" da diyebilirdi. bu durumda, "geçemezsin!" diye çevirirdik. bu da güçlü bir ifade olurdu şüphesiz. ama, geçememesinin nedenini neye yormak gerekecekti bu durumda? neden, balrog'un devasa cüsseli ve fakat geçmeye kalktığı köprünün incecik olması olabilirdi pek âlâ. gandalf da nesnel bir gerçekliği ifade ediyor olabilirdi.

    yine, "you will not pass!" da diyebilirdi. bunu türkçeye, "geçmeyeceksin!" diye çevirirdik. ama neden geçmeyecek? geçmeyecek olmasının nedeni yukarıdaki anlattığımız şey olabilir: "sanırım gandalf haklı, bu bedenle o köprüden geçemem" diyebilir. belki de neden balrog'un pişman olup köprüden geçme kararından vazgeçmesi de olabilir. burada da "neden"de belirsizlik var.

    ama, "you shall not pass!" cümlesi böyle değil, nedeni vurguluyor. çünkü gandalf'ın bu kullanımındaki "shall" kelimesi, "talimat, emir, yasaklama" anlamı katıyor cümleye. on emir'i düşünün: "zina yapmayacaksın, ana-babana saygılı olacaksın vs". "zina yapmayacaksın" cümlesini, "you shall not commit adultery" olarak çevirmek en uygunu. çünkü men ediyor, yasaklıyor, yasa koyuyor. tanrı diyor ki, "nedeni benim istememem, yapmayacaksın, yasakladım."

    yani bu durumda, balrog'un köprüden geçemeyecek olmasının nedeni, gandalf'ın onu köprüyü geçmekten men etmesi, ona köprüyü geçmeyi yasaklaması. emir veriyor yani.

    bu anlam farkını anlayabilmek kötü mü allah aşkına? spinoza, ethica'sını, "fakat, güzel olan her şey nadir olduğu kadar da güçtür." diye noktalıyor. böyle incelikleri "az kullanılıyor" diye öğrenmeyi reddetmek, bir başka ifadeyle, bir olguyu başkaları görmezden geliyor diye görmezden gelmek ne kadar doğrudur?
  • kontrat ya da teknik sartnamalerde en ust duzey mecburiyeti belirtir. eylemi yapan tarafin o konudaki esnekligi sifira yakinsar.
  • her zaman -ecek, -acak anlamını vermez.

    misal, hukuk çevirisi yaparken bunu gelecek zaman kipi olarak anlamak ve hatta bu şekilde kullanmak, yaygın bir hatadır.
  • söz verme anlamıda taşır. şuncacık tecrübemle hukuki metinlerde görmüşlüğüm çoktur.

    eskiden hayat daha güzeldi, buralar hep dutluktu
    will den farkın ne lan? idi tek derdimiz.

    özetlersek;
    - will gibi bişeydir gelecek anlamında, 1. tekil ve çoğul şahıslarda will yerine kullanılabilir
    - coulda yakın öneri anlamı taşır
    - resmi konuşmalarda geçer ve burdaki anlamı daha çok söz verme, vadetmektir.
  • hukuki ve resmi yazışmalarda kullanılır. vay efendim bunu kullanan bir biz kaldık, yok kraliyet ailesi kullanırmış, yok anadolu lisesi ingilizcesiymiş.
    kullanılıyor kardeşim. zorunluluk ve bağlayıcılık konusunda teminat altına alma ya da söz verme gibi kullanılır.
  • eger ingilizce'yi de kendi dilimizi ogrenirken yaptigimiz gibi "kelimeyi cumle icinde kullanarak" ogrenseydik, hepimizin $u cumleyi kurmasina neden olacak olan kelime:

    - yu şel nat pess! ehe ehe.
hesabın var mı? giriş yap