• keskin bir ömür törpüsü türüdür. yabancı dilde hukuk eğitimi almış kişiler bile 2bucuk sayfa süren bir cümleyi çevirmektense deve hendek ilişkisini tercih edecek duruma gelebilmektedir.
  • cin iskencesidir, adami dombili yapar taocu yapar...
  • (bkz: anlaşılamayan hukuk terimleri)
    üstüne bir de (bkz: hukuk ingilizcesi)
    bereket versin ki (bkz: hukuk sözlüğü)
  • ilk yapıldığında baş ağrısı yapan, sinir bozucu bir iştir. bunun nedeni aslında türkçe-ingilizce arasında değil, bütün kanunlarımız kanunu esasi diliyle yazılmış olduğu için, osmanlıca-arapça-ingilizce arasında kalınmasıdır. işin tarjikomik yanı, aslında mevcut tüm kanunların da fransızca.dan vs. çevrilmiş olmasıdır. zamanla kolayca alışılır. aşina olunan terimlerin sayısının artmasıyla ivme kazanılmaya başlanır. ilk seferde yarım sayfacık şey 3 saat alırken, daha sonra koca antlaşmalar fırt diye biter. hele bir de wordfast vs. gibi yardımcı programlar kullanıyorsanız, hukuk terimlerine rağmen hayat güzel bile gelmeye başlayabilir.
  • bazı emsalleri bir buçuk sayfalık cümleler (bkz: tek cümle sendromu)(bkz: uzun cümle kurma hastalığı) olarak tezahür etmekte ve tıp çevirisini çerez konumuna düşürebilmektedir.
    ayrıca (bkz: sidik yarışı)
  • hukukcu olmayan ve yaptigi isin kalitesinden haberdar olmayan bunyelere cerez gelen ceviridir. pek ala cikardiklarini sandiklari isler bir hukukcunun onune gittiginde rezil olurlar da haberleri olmaz.
  • tam olarak "rahatsız bünyelerin işidir" denemese de günlerce, gecelerce sürdüğünde bünyede onarılamaz rahatsızlıklara yol açabilir.
  • hayatın sorunlarından uzaklaşmak, dertsiz başına dert açmak isteyen bünyelerin ilgilenmesi gereken aktivitedir. hukuki kavramlar, türkçe'de dahi virgül işareti ile anlam değiştirebilirken, bir de son derece nazik bir şekilde kaleme alınmış yabancı metinleri türkçe'ye çevirmek, son derece meşakkatli, dikkat, beceri ve bilgi isteyen bir faaliyettir.

    şahsi kanaatimce göz önünde bulundurulması gereken en önemli nokta, uzun ve karmaşık cümleler ile karşılaşıldığında cümleyi böle böle çevirmek olacaktır. çeviri sırasında ise genellikle ingilizce cümlenin son bölümünün, türkçe bölümün başı olduğu görülecektir.

    kelimeleri birebir tercüme etmek yerine, cümlenin anlamını değiştirmeyecek ve tam olarak aynı manayı verecek şekilde bir tercüme yoluna gitmek daha uygundur.

    son olarak, eğer çeviriyi yapacak kimse eğer hukukçu değil ise, çeviriyi teslim etmeden önce mümkünse bir hukukçuya metni okutmasında büyük fayda vardır. aksi takdirde, "tüzel kişi" anlamına gelen "legal person" tabirini, bir güzel "yasal kişi" olarak çevirip, teslim etmek ve bunun neticesinde üzüntü verici sonuçlar ile karşılaşmak mümkün olabilecektir, olmaktadır.
  • hukuka dair uğraşmak istemeyeceğim -kısa bir düşünme anı... evet.- tek alandır.
    kullanılan eski kelimelerden birçok kişinin rahatsız olduğu ve fakat kavramları tam olarak ifade etmek bağlamında çok başarılı bulunan hukuk dili, günümüz türkçesine bile doğru düzgün çevrilememektedir - "butlan" yerine "kesin hükümsüzlük" demek pek de pratik bir şey değildir mesela.
    o yüzden, hiç hukuk metni çevirmedim ama içimdeki ses diyor ki, önce gündelik türkçeye çevirmek diye bir şey olmamalıdır. örneğin, temyiz kudretinin ne olduğu bilinmeli, kavram idrak edilmiş olmalı ve çevireceğimiz dildeki karşılığı bu idrakle aranmalıdır.

    başka bir örnek olarak; uzlaşma ve arabuluculuk kavramları birbirinden farklıdır. hem hukuki terimler arasında bazen çok ince olabilen mahiyet farklarını görebilmek, hem de metnin çevrileceği dilde bunları nelerin karşıladığını dikkatle aramak gerekir; sözlük hazırlayanlar bu ince farkları görmezden gelip iki kelimeye eş anlamlı muamelesi yapmış olabilirler gayet.

    cümlelerin uzunluğu ve virgülün yanlış yere konmasının ne anlamlara gelebileceği konularına hiç girmiyorum...

    sonuç itibariyle, hukuk çevirisi yapabilen bir muhterem görürseniz, ceket iliklemekten kaçınmayınız efendim.
  • çok uzun sürdüğünde, mouse tutmaktan bilek fıtığı olmakgibi bir riskle karşı karşıya kalınan şey. uykusuz kalınan zamanları ve cümle nerede bitiyor acaba diye bakarken noktanın metnin bir buçuk sayfa ötesinde bir yerlere koyulmuş olduğunun görüldüğü zamanları saymıyorum bile.

    ama şöyle bi şey olaya giriş açısından gayet yardımcı olabilir:

    http://www.edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr/…ay.pdf
hesabın var mı? giriş yap