sadık şendil
-
yaratıcılığı, iyi niyeti ve beyefendiliğiyle döneminin sadık abi'si olan sadık şendil, gerektiğinde de lafı gediğine sokmaktan geri kalmaz.
"dönemin meşhur assolistlerinden suzan hanım’ın kocası vefat etmiştir. suzan hanım’ı baştan aşağı siyahlara bürünmüş yürürken gören sadık şendil dayanamaz, “suzan bu ne hâl ya! delirdin mi? genç kadınsın, yine evlenirsin” der. suzan hanım, “yok sadık abi” der, “ben çoktan malûm yeri kilitledim. anahtarı da denize attım.” aradan bir ay geçer. suzan hanım adnan şenses’le evlenmiştir. yeni eşiyle kol kola yürürken yine sadık şendil’e rastlayan suzan hanım ikiliyi tanıştırır, “aa tanıştırayım canım, sadık şendil; yazar”. şendil’in cevabı gecikmez: “beyefendi de ya çilingir ya dalgıçtır herhalde!”"
"sinema sanatçısı bediha muvahhit sadık şendil’i genç eşi fatoş hanım’la görünce şaka yapar: “ooo sadık, torunun mu?” şendil bunu bir kenara yazmış olacak, muhsin ertuğrul’un 50. yıl jübilesinde yine dönemin ünlü oyuncularından tevfik bilge, 85’indeki bediha muvahhit için “sadık abi, bediha hanım ne kadar çökmüş” deyince, muvahhit’in bunu duyduğunu fark edip, lafı gediğine oturtur: “sorma tevfik, fatih sultan mehmet’in ölümünden sonra kendini toparlayamadı!”"
kaynak: y.aktüel -
onunki gizemli hayatlardan. hüznünü içine gömmek için neşesini fitilleyen; pek çok şeyi içine attığından, içinde taşıdıkları pek bilinmeyip tahmin edilenlerden… her ne kadar perde önüne çıkmamaya çalışsa da altına imzasını attığı eserler ve hakkında anlatılanlarla yakayı ele veriyor. büyük özenle sırtına geçirdiği ceketi, çok sıcak havalar dışında boynundan eksik etmediği kravatı, boyalı ayakkabıları ve küçük bir çocuk gördüğünde dahi ayağa kalkıp, önünü ilikleyişi nasıl bir insan olduğuna dair önemli ipuçları. az, çok tanıma şerefine nail olanlar bile ondan bahsederken, “bir daha öylesi gelmez” diyor mesela. “neden?” diyor insan; merak ediyor…
söz konusu hikâye, yedi kocalı hürmüz’den kanlı nigar’a pek çok önemli tiyatro oyununun, hababam sınıfı serilerinden gırgıriye’ye hafızalara yer etmiş sinema filmlerinin ve senede bir gün, seven ne yapmaz gibi şarkıların yaratıcısı, rahle-i tedrisinden geçmiş birbirinden başarılı oyuncu ve yönetmenlerin sadık abi’si sadık şendil’in…
şendil 1913’te istanbul’da doğar. lozan’da başarılı bir hariciye görevlisi olan babası sert bir adamdır, oğluna pek şefkat göstermez. şendil de babasından göremediği sevgiyi ve ilgiyi, ileride oğlu cem’e ziyadesiyle gösterecektir. önce saint- mitchell fransız lisesi, ardından galatasaray lisesi… liseden sonra tütün eksperliği yüksekokulu’na giren şendil, emekliliği gelene kadar ziraat bankası’nın başarılı tütün eksperlerinden biri olarak çalışır. gelin görün ki serde, akla, bedene sığmayan bir yaratıcılık vardır. ilkokulda dahi karagöz-hacivat’tı, kuklaydı, ortaoyunuydu… geleneksel türk tiyatrosunun türlü dalına merak sarmış olan şendil, bir yandan eğitimini aldığı işi sürdürürken bir yandan bakırköy halkevi’nde oyun yazıp, yönetmeye başlar. ilk evliliğini yaptığında yaşı 18’dir; uzun sürmez. ikinci evliliğini, işi gereği gittiği bursa’da yapar; bu da uzun sürmez. bursa kız lisesi’nde oyun sahneleyen şendil, başrolü oynayan, güzel liseli kıza âşık oluverir. lahut adındaki bu kızla evlenen şendil’in bu evlilikten cem adında bir oğlu olur. şendil’in hayatı 1959 senesinde, körkütük âşık olduğu eşi lahut hanım’ın penisilin alerjisi nedeniyle ani ölümünden sonra tamamen değişir. ilacı içtikten kısa süre sonra, perde asarken ölen lahut şendil henüz 29 yaşındadır. o sırada sekiz yaşında olan oğlu cem şendil o dönemi şöyle anlatıyor: “annem öldükten sonra babam kimseye belli etmemek için sessizce ağlardı geceleri. bana daha çok bağlandı. bir, iki sene senaryo yazamadı. çok sık misafir çağırırdı. hemen her gün evde en az beş, altı kişi olurdu. öncesinde içki içmezken, akşamları eve gelir gelmez rakı içmeye başladı ama onun sınırını da bildi, ‘sapıtmadan içenler’dendi.” şendil gizli gizli ağladığı gecelerden birinde eşi lahut hanım’a şöyle seslenir:
“… beklerim yolunu aylar boyunca
yeter ki gel bana senede bir gün!”
türk müziğine de eşsiz bir katkı yapmış olur böylece. ölümüne kadar sürecek olan meşhur sadık abi sofralarının ilki de bu yalnızlık dönemine tekabül eder. evde yalnız kalmak istemeyen şendil, münir özkul’dan sırrı gültekin’e, savaş dinçel’den müjdat gezen’e tüm yakın dostlarını her cumartesi evinde ağırlar. yemekleri de mutlaka kendisi yapar. sadık şendil askere iki defa çağırılır; biri liseden sonra, ikincisi de 2. dünya savaşı sırasında. uzun yıllar sonra, arkadaşım ve ikinci oğlum dediği müjdat gezen, kendisine askerlik ve memuriyet yıllarını kitaplaştırması konusunda ısrar edince, “memlekete ayıp olur evladım” diyerek fikre uzak durur. o eşsiz anılar yalnızca dost sohbetlerinde kalır. 1967’de son eşi fatoş hanım’la evlenir ve ölene dek onunla evli kalır. insanları güldürmeye adadığı yaşamına sayısız eser sığdıran istanbul beyefendisi, türk sinemasının ve tiyatrosunun sadık abi’sini ölüm, yatağında bulur. öncesinde iki kez kalp krizi geçiren şendil, uyurken bir kalp krizi daha geçirdiğinde yıl 1986’dır.
kanlı nigar’dan hababam sınıfı’na sayısız eser
şendil sanat dünyasında da onu diğerlerinden üstte tutan yaratıcılığının yanı sıra iyi niyeti ve beyefendiliğiyle tanınır, sevilir. bir yandan tütün eksperliği yapan şendil, bakırköy halk evi’nde oyun yazıp yönetmekle başlar işe. ilk tiyatro oyunu 1940’larda fuar yıldızı olur. 1964’te bulvar tiyatrosu’nda kart horoz oynar. sonra sırasıyla kanlı nigar, yedi kocalı hürmüz, çılgın yenge, ihtilal var… oyunların çoğu, kadın merkezli vodvillerdir. kanlı nigar, çılgın yenge ve yedi kocalı hürmüz dahil çoğu eserinde kadının zekâsına alttan alta bir övgü vardır. “bizim memlekette adamlar tiyatroya gitmez ki” der, “kadın kocasını tiyatroya götürür. onun için kadını merkez almalı.” kadının fendi erkeği yendi temalı oyunları olumsuz tepki almaz. aksine, insanların tiyatroya pek yüz vermediği bir dönemde hepsi kapalı gişe oynar. hürmüz’ün yedi kocası vardır ama hiçbirinin koynuna girmez mesela. ya da “ev” işleten kanlı nigar en sonunda seyircinin karşısına geçip, “ben mi istedim böyle olmayı” der, “sizin hiç mi suçunuz yok yani?”… yufka yürekli seyirci de haliyle fettan kadını sahiplenir. bunda şüphesiz şendil’in türk toplumunun nabzını ölçen müthiş gözlem yeteneğinin de payı vardır. bu gözlem yeteneği şendil’i elini attığı her alanda başarıya ulaştırır. piyes, mizah yazıları…
şendil’in senaristlik macerası 1951’de, cahide sonku’lu, zeki müren’li “beklenen şarkı”yla başlar. şendil’in bir oyununu izleyen cahide sonku, filmin senaryosunu onun yazmasını ister. film çok ses getirince şendil’in şansı açılır. ardından pek çok film gelir. bunlardan en akıllara kazınanıysa ekran başına büyük bir hevesle kilitlenip, seyrine doyamadığımız kemal sunal’dan şener şen’e, münir özkul’dan adile naşit’e, şu kalabalık kadrolu yeşilçam filmleridir: şabanoğlu şaban, neşeli günler, tatlı dillim, gülen gözler, hababam sınıfı ve gırgıriye serileri… sev kardeşim, dikkat kan aranıyor ve bir millet uyanıyor filmleriyle üç kez altın portakal alır. ilginçtir; şendil, kendi filmlerini dahi izlememeyi tercih eder. yakın çevresindekilere de şöyle der: “evladım, türk filmine gitmeyin, bunlardan bir halt olmaz.” bunu söylerken türk sinemasının teknik problemlerinin yanında, senaristin elini bağlayan sansür sorunundan da mustariptir. dönemin kültür bakanlığı tüm senaristler gibi onun filmlerini de kesmeye kalkar: “genç adam birini bıçaklamasın, kötü örnek olur”, “burada kadın flörtünü bırakıp başkasına gidiyor, olmaz”… şendil çözümü bulur; her filme biri sansür kurulu, biri de çekim için ikişer senaryo yazar.
“estağfurullah, siz bilirsiniz”
şendil, 40 yılı aşkın sanat hayatı boyunca çok defa parasız kalır ama beş parasız kaldığında bile kimseye “elimde şöyle bir senaryo var, piyes var” demez. “sadık abi bir senaryo istiyoruz, kaça yazarsınız?” diyene, “estağfurullah, siz bilirsiniz” der. tüm bu iyi niyetine karşın, çok defa istismar edilir, kandırılır: senaryoyu okumak için alıp, bir daha dönmeyenler; filmi çekip parayı vermeyenler… çoğu zaman paraya ihtiyacı olmasına rağmen, hepsini sükûnetle karşılar. “olmaz, ayıptır” diyerek kimseyi mahkemeye vermez ama senaryoyu vaktinden geç teslim ettiği için çok defa mahkemelik olur. genç senaristlere diyalog yazmada yardımcı olup, eserlere kendi imzasını koydurmaz. maksat, “gençler ön plana çıksın”…
yakın çevresinde pek sitemkâr bilinmeyen sadık şendil’in sanat hayatı boyunca içerlediği tek bir şey olur: egemen bostancı, yedi kocalı hürmüz’ü müzikal olarak sahneye koyarken, şendil çok önemli bir şarkı sözü yazarı olmasına rağmen, oyunun şarkı sözlerini başkasına yazdırır. bunun üzerine şendil, müjdat gezen’e vasiyet eder: “bu oyun tekrar oynanırsa, o şarkıları asla istemiyorum!”
müjdat gezen, yakın arkadaşı
“eşcinsele ‘ibne’ denir ya, o ‘iğne’ derdi”
“sene 1963. ben 19 yaşındayım. yedi kocalı hürmüz’ün ilk çekileceği yıl. odaya girdim benden yaşça çok büyük bir adam ayağa kalktı beni görünce. ben, ‘estağfurullah beyefendi’ dedim, ‘niye ayağa kalkıyorsunuz?’… ben sadık abi’yle böyle tanıştım. ölene kadar da birlikte olduk. yıllar sonra, benim 10 yaşındaki kızım elif’i görünce de ayağa kalktı. öyle saygılı, öyle beyefendi bir adamdı işte. yahu nasıl anlatayım? ben askerden döndüm, işsizim. ihtiyacı olmadığı halde asistanı yaptı beni. hiç küfür etmezdi. eşcinsele ibne denir ya afedersin; o ‘iğne’ derdi. siz sadık şendil’i senaryolarıyla, şarkı sözleriyle tanıyorsunuz ama onu sadık abi olarak tanımanın lezzeti başkadır. cumartesi geceleri meşhur sadık abi sofraları vardı. sırrı gültekin, savaş dinçel, yaman tüzcan, münir özkul, ben, bazen başkaları da katılırdı, toplanırdık onun evinde. inanılmaz mayonezli levrek, rus salatası yapardı. çerkez tavuğunu ondan daha iyi yapanını görmedim. ben 40’ıma basıyordum. ‘allaah sen yaşlanıyorsun! seninle arkadaşlık edemem artık’ dedi. niye dedim, ‘oğlum, genç adamla arkadaşlık edersen fikirlerin genç kalır’ dedi. bir de sigara tütünüyle oynardı. oturduğu koltuğun yanı tütün dolardı. dedim ki, ‘sadık abi, içtiğinden çok döküyorsun’. ‘daha iyi’ dedi, ‘bunu ne kadar az içersen, o kadar iyi’. onca yıl içinde bir kere ağladığına tanık oldum. arabada gidiyoruz. 12 eylül olmuş. arabayı durdurdular. genç bir yüzbaşı ‘inin!’ dedi. bizi arabaya yaslayıp, üzerimizi aradılar. sadık abi arabaya binince ağladı, ‘çok gücüme gitti evladım, bu ülke bu hâle mi geldi?’ dedi. ustamdır. onsuz tek günüm geçmez biliyor musun? hâlâ anarım. konservatuarlarda ders olarak okutulması gereken bir dehadır sadık şendil.”
sadık şendil’li anılar:
-sinema sanatçısı bediha muvahhit sadık şendil’i genç eşi fatoş hanım’la görünce şaka yapar: “ooo sadık, torunun mu?” şendil bunu bir kenara yazmış olacak, muhsin ertuğrul’un 50. yıl jübilesinde yine dönemin ünlü oyuncularından tevfik bilge, 85’indeki bediha muvahhit için “sadık abi, bediha hanım ne kadar çökmüş” deyince, muvahhit’in bunu duyduğunu fark edip, lafı gediğine oturtur: “sorma tevfik, fatih’in ölümünden sonra kendini toparlayamadı!”
-dönemin meşhur assolistlerinden suzan hanım’ın kocası vefat etmiştir. suzan hanım’ı baştan aşağı siyahlara bürünmüş yürürken gören şendil dayanamaz, “suzan bu ne hâl ya! delirdin mi? genç kadınsın, yine evlenirsin” der. suzan hanım, “yok sadık abi” der, “ben çoktan malûm yeri kilitledim. anahtarı da denize attım.” aradan bir ay geçer. suzan hanım adnan şenses’le evlenmiştir. yeni eşiyle kol kola yürürken yine sadık şendil’e rastlayan suzan hanım ikiliyi tanıştırır, “aa tanıştırayım canım, sadık şendil; yazar”. şendil’in cevabı gecikmez: “beyefendi de ya çilingir ya dalgıçtır herhalde!”
-müjdat gezen yine bir cumartesi sofrasında sadık şendil’e sorar: “abi ben safiye ayla’yı pek severim. çok mu yaşlıdır?” şendil büyük bir ciddiyetle anlatmaya başlar: “yok evladım, safiye yaşlı olur mu, genç. mısır’a turneye çıkmışlardı, konser vermeye. safiye piramitleri gezerken sfenks’i görüp, allah’ım bu ne muhteşem şey! demiş. sfenks de safiye’ye sitem etmiş: ‘anne, beni tanımadın mı?’”
https://tr-tr.facebook.com/…k/posts/448341481859190 -
yazdigi senaryolardan bazilari:
tatli dillim
sev kardesim
oh olsun
canim kardesim
yalanci yarim
salako
köyden indim sehire
mavi boncuk
hababam sinifi sinifta kaldi
süt kardesler
aile serefi
hababam sinifi uyaniyor
merakli kofteci
sabanoglu saban
cennetin çocuklari
gulen gozler
hababam sinifi tatilde
neseli günler
hababam sinifi dokuz doguruyor
ne olacak simdi
banker bilo
girgiriye -
türkiye'nin gelmiş geçmiş yetiştirdiği en büyük senarist.
çılgın yenge ve ah nerede de unutulmaz senaryolarındandır. -
1913'te istanbul'da doğmuş. 1986'da ölmüş. 1953 yılında ilk profesyonel işi, beklenen şarkı'yı yazmış. 200 civarında senaryosu var. saygı duymamak elde değil. memleketin mizah anlayışının temelini atmış.
çalsın sazlar - 1984
şaşkın gelin - 1984
gırgıriyede cümbüş var - 1983
görgüsüzler - 1982
gırgıriye - 1981
gırgıriyede şenlik var - 1981
yedi kocalı hürmüz - 1980
banker bilo - 1980
isyan - 1979
ne olacak şimdi - 1979
hababam sınıfı dokuz doğuruyor - 1978
neşeli günler - 1978
gülen gözler - 1977
cennetin çocukları - 1977
hababam sınıfı tatilde - 1977
gülünüz güldürünüz - 1977
sarhoş - 1977
nehir - 1977
şabanoğlu şaban - 1977
ne haber - 1976
seni sevmekle suçluyum - 1976
şeytan diyor ki - 1976
hababam sınıfı uyanıyor - 1976
aile şerefi - 1976
süt kardeşler - 1976
meraklı köfteci - 1976
bu nasıl dünya - 1976
bizim aile / merhaba - 1975
hababam sınıfı sınıfta kaldı - 1975
ah nerede - 1975
dam üstüne çul serelim - 1975
sevgili halam - 1975
şaşkın damat - 1975
tamam mı devam mı - 1975
üç gelin altı damat - 1975
parasızlar - 1974
evet mi hayır mı - 1974
killing kolsuz kahramana karşı - 1974
köyden indim şehire - 1974
mavi boncuk - 1974
reisin kızı - 1974
kanlı deniz - 1974
salak milyoner - 1974
salako - 1974
şiribim şiribom - 1974
mirasyediler - 1974
canım kardeşim - 1973
çulsuz ali - 1973
babaların günahı - 1973
hamsi nuri - 1973
kaynanam kudurdu - 1973
oh olsun - 1973
yalancı yarim - 1973
tarkan altın madalyon - 1972
feryat - 1972
o ağacın altında - 1972
tatlı dillim - 1972
sev kardeşim - 1972
gecekondu rüzgarı - 1972
ocak söndürenler - 1972
ah bir zengin olsam - 1971
senede bir gün - 1971
cımbız ali - 1971
çılgın yenge - 1971
emine - 1971
kadifeden kesesi - 1971
son hıçkırık - 1971
beyoğlu güzeli - 1971
tarkan viking kanı - 1971
bir varmış bir yokmuş - 1971
zindandan gelen mektup - 1970
ham meyva - 1970
adım kan soyadım silah - 1970
allı yemeni - 1970
berduş kız - 1970
dikkat kan aranıyor - 1970
kalbimin efendisi - 1970
sürtük - 1970
dönme bana sevgilim - 1970
kördüğüm - 1970
kara dutum - 1970
acı ile karışık - 1969
nisan yağmuru - 1969
tel örgü - 1969
gel desen gelemem ki - 1969
çakırcalı mehmet efe - 1969
gelin ayşem - 1969
sevdalı gelin - 1969
kınalı keklik - 1969
fakir kızı leyla - 1969
kara gözlüm efkarlanma - 1968
gönüllü kahramanlar - 1968
ingiliz kemal - 1968
paydos - 1968
menderes köprüsü - 1968
katip üsküdar'a giderken - 1968
incili çavuş - 1968
atlı karınca dönüyor - 1968
istanbul'da cümbüş var - 1968
kışlalar doldu bugün - 1968
kalbimdeki yabancı - 1968
kanlı nigar - 1968
trafik belma - 1967
ömre bedel kız - 1967
silahları ellerinde öldüler - 1967
sürtüğün kızı - 1967
yaşlı gözler - 1967
yıkılan gurur - 1967
büyük kin - 1967
kara davut - 1967
bir annenin gözyaşları - 1967
elveda - 1967
mahzun gönüller - 1966
boyacı - 1966
halime'yi samanlıkta vurdular - 1966
seni bekleyeceğim - 1966
denizciler geliyor - 1966
kartal yavrusu hamido - 1966
fakir bir kız sevdim - 1966
allaha ismarladık - 1966
seni sevmiyorum - 1966
ben bir sokak kadınıyım - 1966
ölmeyen aşk - 1966
yarın ağlayacağım - 1966
bir millet uyanıyor - 1966
aşkın kanunu - 1966
senede bir gün - 1965
helal adanalı celal - 1965
kart horoz - 1965
sürtük - 1965
şekerli misin vay vay - 1965
adım çıkmış sarhoşa - 1965
bilen kazanıyor - 1965
yalancının mumu - 1965
dokunma bozulurum - 1965
fatoş'un fendi tayfur'u yendi - 1964
cımbız ali - 1964
gözleri ömre bedel - 1964
kırk küçük anne - 1964
sahte sevgili - 1964
var mı bana yan bakan - 1964
cüppeli gelin - 1964
şafak bekçileri - 1963
can pazarı - 1963
üç çapkın gelin - 1963
yedi kocalı hürmüz - 1963
günahsız aşıklar - 1962
beş kardeştiler - 1962
aşk güzeldir - 1962
şeytan bunun neresinde - 1962
akasyalar açarken - 1962
şoförün karısı - 1962
damat beyefendi - 1962
gençlik hülyaları - 1962
can evimden vurdular - 1962
gurbet yolcuları - 1962
minnoş - 1961
naciyem - 1961
sabırtaşı - 1961
biz insan değil miyiz - 1961
taş bebek - 1960
kırık kalpler - 1960
ninno - 1959
ölürüm de ayrılmam - 1959
zümrüt - 1959
sevdalı gelin - 1959
aşk rüyası - 1959
garipler sokağı - 1959
allı yemeni - 1958
sevmek günah mı - 1958
ayrılık - 1958
altın kafes - 1958
beraber ölelim - 1958
çitlenbik - 1958
pusu - 1957
berduş - 1957
gelin ayşem - 1957
kalbimin şarkısı - 1956
büyük sır - 1956
ilk ve son - 1955
beklenen şarkı - 1953 -
yazdigi 150'ye yakin senaryoyla turk sinemasinin unutulmazlari arasina girmis isim. sabanoglu saban ve sut kardesler gibi sandalyeden dusmekten bikilmayan ust duzey komedi filmlerinin de senaristidir. muhtesem kadrolariyla belleklere kazinan koyden indim sehire, mavi boncuk, gulen gozler ve banker bilo'nun senaryolari da yine kendisinin kaleminden akmistir. hababam sinifi serisinden de 4 filmin (hababam sinifi sinifta kaldi, uyaniyor, tatilde ve dokuz doguruyor) senaryosu kendisine aittir.
-
ferhan şensoy'un anlatımı ile;
"mete*'nin beni biraz fransız bularak sınava götürdüğü sadık şendil'in evinde masa, beyaz örtülü uzun tipik bir fransız yemek masası. kırmızı şarap kadehi ayrı, beyaz şarap kadehi ayrı, herkesin peçetesi gümüş halka içinde sağ yanında, ve masaya pat diye düşen bir fransız şarabı.
- bonsoir sadık ağbi! bonsoir mete!
diye kaldırıyorum kadehi.
sadık ağbi hoş sohbet, esprili, çok kibar, sağlam kültürlü bir istanbul beyefendisi. galatasaraylı ağbimle çok çabuk anlaşıyoruz, mete olaylara fransız kalıyor, ama mutlu, bizim sadık ağbiyle anlaşıyor olmamız onun için bir doğrunun göstergesi. gecenin sonunda sadık ağbi kadehini kaldırıp:
- sizinki doğru bir buluşma, ikinizin tiyatrosu çok güzel olacak!
diye kutluyor bizi. elini öpmek istiyoruz, öptürmüyor soylu adam."
(bkz: başkaldıran kurşunkalem) -
180 senaryo yazmış olduğu rivayet ediliyor: (http://www.sinematurk.com/…&id=2107&ad=sadık şendil)
neşeli günler, yalancı yarim, canım kardeşim, banker bilo vs.. bunlar cennete götürür insanı. -
-
arzu film'in ba$arili ve kadrolu senaristi olmasi yaninda bir gufte yazaridir ayni zamanda, $airdir. mesela senede bir gun'un sozleri kendisine aittir.(aslina bakilirsa bu isimle bir arzu film yapimi da vardir, sadik abi senaryosunu yazarken arada bir de bunun icin $iir yazmi$, akabinde bu $iiri $ekip ayhan ozi$ik'a vererek besteletmi$ ve bunu filmin scoreunda kullanmi$ olabilir)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap