• watergate skandali ortaya cikmadan once de kendisi ile basinin arasi pek barisik degildir. oyle ki o zamanlarin cnn'i gibi olan cbs televizyonu, kendisine oyle bir kin beslemektedir ki, nixon'in kendi silahini, yine kendine karsi dogrultmayi basarmistir.

    ozellikle de theodore roosevelt doneminden sonra ortaya cikan "basin araciligi ile halka hitap etmek" olayi, baskanlar arasindan inanilmaz populer olmustur. bunu john f kennedy'den harry s truman'a, jimmy carter'dan ronald reagan'a kadar bircok baskan siklikla kullanmistir.

    buna benzer bir sekilde richard nixon da her seferinde basinin karsisina cikip, hakikaten de cok iyi becerdigi ulusa seslenis konusmalari yapmaktadir o donemlerde.

    fakat yavas yavas kendisinden basin bikmaya baslamistir. ozellikle de watergate skandali daha gun yuzune cikmamisken ancak basin tarafindan halktan habersiz bir sekilde yogun arastirmaya tabi tutulmusken, kendisinin bir "yalanci" oldugu imaji verilmeye calisilmistir.

    kendisi, amerikalilar'in tabiriyle "domuz gibi" terleyen bir insandir. ozellikle de o ulusa seslenis konusmalarinin yapildigi studyolardaki spot lambalari da inanilmaz buyuk bir isi yaydigindan, o studyoda olup, takim elbise icinde terlemeyecek insan pek yoktur. nixon'in tek dezavantaji, bu terleme olayini ister istemez abartmasidir.

    iste bu konusmalar sirasinda da alnindan sapir sapir ter damlamaktadir.

    skandalin ortaya cikmasindan hemen onceki birkac konusmasinda, cbs kameralari, artik yavas yavas kameranin odagini nixon'in suratindan, alnindan kayan tere cevirirler. oyle ki, yer yer tere odaklandiklari ve yakinlastiklari bile olur. nixon'in sadece suratinin yarisinin gozuktugu, ama damlayan tere ozel isik tutuldugu da bilinmektedir. komedidir aslinda hakikaten de, ama biliriz ki bircok kulturde konusurken terlemek, yalan soylemenin bir isaretidir (hani nasil total recall'da arnold schwarzenegger, kendisine hap uzatan adami terledigi icin alninin ortasindan vurur, aynen oyle).

    basin, bunun araciligiyla artik nixon'in, aslinda ulusa seslenis adi altinda binbir yalan soyledigini dolayli yoldan anlatmaya calisir. "bakin bu yalanci domuza, domuz gibi terliyor!" imaji verilmeye calisilir.

    hemen ardindan watergate skandali da patlak verince, kendisinin zaten pek bir sansi kalmamistir.
  • ''the american people don't believe anything untill they see it on television.'' demis. ah be agzina saglik , okudugum andan beri guluyorum..

    http://www.flickr.com/photos/afagen/2571386115/
  • nixon'ın dillere destan paranoyaklığına en büyük delalet beyaz saray'da ondan evvel senelerdir bulunmakta olan, franklin d. roosevelt döneminde başlatılmış ve nixon'ın ardından yine eski haline geri döndürülmüş olan normal manuel ses kayıt sistemini otomatik hale getirmesidir.

    derler ya "kişinin kendine verebileceği büyüklükte zararı yedi düvel biraraya gelse ona veremez". nixon'ı tüm aleme rezil rüsva eden de işte paranoyasının mahsulü bu ses kayıt sistemi oldu

    kendisinden önce bu kayıtlar sadece önemli toplantılar sırasında yapılır ve toplantıda bulunanlar kayıtta olduklarından haberdar edilirlerdi. çünkü maksat fişlemek, delil toplamak, işbirliği kanıtlamak vs. değil sadece konuşulanları hataya mahal vermeyecek biçimde kayıt altına almaktı.

    nixon bu sistemi odadaki sese duyarlı biçimde otomatik kayda başlar hale getirtti ve bunu sadece yönetim bölümü olan batı kanadı(the west wing)ndaki odalarla sınırlı tutmayıp rezidans bölümündeki odalar da dahil neredeyse tüm beyaz saray'a yaydırdı. bu şekilde nixon'ın önemli gördüğü her odadaki her konuşma kayda alındı. ve bundan nixon'ın kendisi, sekreteri, sistemi kurdurduğu danışmanları ve sistemi işleten birkaç görevli haricinde kimse haberdar değildi.

    öyle ki, bu sayede onların hiç haberleri olmaksızın karısını, çocuklarını bile dinletti bu sistemle.

    nixon bu sırrın hiç ortaya çıkmayacağından o kadar emindi ki, ta ki watergate skandalı patladıktan çok sonra skandalın temsilciler meclisindeki soruşturmaları sırasında sistemi işletmekle görevli olanlardan alexander butterfield'in ifadesinde sistemi sürpriz biçimde ifşa edişine kadar dahi kayıtlar alınmaya devam edildi. bu sırada zatürre teşhisiyle hastanede yatmakta olan nixon haberi alınca apışıp kaldı elbette. panik ortamında, avukatlarından bir kısmı tapeleri yakmasını çünkü skandaldan en az hasarla kurtulmak için bunun en iyi yöntem olacağını telkin ederlerken; diğer bir kısmı ise tapeleri yok etmenin daha büyük skandala yol açacağında, çünkü bunun nixon'ın suçlu olduğunu bizzat kabul etmesi anlamına geleceğinde ısrar etmişlerdi.

    sonuçta nixon gözü gibi baktığı tapelerini yaktırmadı ama arada bir 18.5 dakikalık kısım "kim sildi"ye gitti: beyaz saray yönetimi tapelerin o kısmının nixon'ın sekreteri rose mary woods tarafından mevzubahis tapelerin yazıya aktarılması sırasında yanlışlıkla silindiğini iddia etmişti ama silinen kısmın skandalın kronolojisindeki yeri bu iddiayı gülünç kılar. zira kaybolan kısım amiyane tabirle tam da zurnanın zırt dediği yerdir.

    nixon'da azıcık tayyip hamuru olsa hiç düşünmeden yakardı tabi bütün kayıtları ve sonra da bir şekilde sıvışmaya çalışırdı. ama o tapeleri kendi şahsi malı olarak gördü ve mahkemenin bunları alabileceğine ihtimal vermedi. nixon önceleri kayıtları vermemekte ısrar edip sadece transkriptlerini açık etti ama mahkeme istedikçe birer birer asıllarını da vermek durumunda kaldı. skandalı örtbas etmeye çalıştığını ayan beyan gösteren tape de ifşa olduktan sonra meclisteki tüm desteği eriyip bitince kendisine tek çıkar yol istifa etmek kaldı. ne de olsa istifasının ardından yerine başkan olarak geçecek olan, ilk başkan yardımcısı spiro agnew'ü evvelden bir vergi skandalına kurban verdikten sonra bizzat bugünler için başkan yardımcılığına seçtirdiği, gerald ford denen herif onu tüm suçlarından azad edecek şekilde başkanlık affına tabi tutacaktır ve bu şekilde nixon hiçbir zaman mahkemeye çıkartılamayacaktır

    işlediği suçlardan ötürü mahkemeye çıkmadı evet ama ömrünün geri kalanı tapelerin halka açılmasını engellemek üzere mahkemelerde geçti

    herhalde sırf şu kesit bile niye skandaldan geriye kalanları bile devlet mercilerine vermemek için canhıraş didindiğini açıklar:

    "şimdi bu pandaların sorunu ne biliyo musun? bunlar nasıl seks yapacaklarını kendi başlarına bilemiyorlar. illa da başka pandaları iş üzerinde seyretmeleri icab ediyo ki aynısını tekrar edebilsinler. anladın?"*

    nixon çok yırtınmıştır yırtınmasına fakat günümüz itibariyle tüm tapeler (silindi denilen kısım hariç tabi) halka açılmış durumdadır.

    nixon'ı istifa ettiren ve tapeleri halkın bilgisine sunan demokrasinin ve hukuğun bir gün bizim topraklara da uğraması dileğiyle

    istek üzerine edit: şuradan kayıtları dinleyebilir ve ingilizce transkriptlerini okuyabilirsiniz
  • basini yakan iktidar hirsi ve paranoyak ruhudur rahmetlinin: oval ofise dinleme araclari yerlestirmis, butun konusmalari kaydettirmistir gizli gizli, ilerde etrafindakileri tehdit edebilmek icin. watergate skandali patladiginda o teypler de elinde patlamistir haliyle. demokrat partinin dinlenmesi icin cia'ye emir verdigi bu teypler yuzunden ortaya cikmistir. "baskan yaptiginda yasadisi olmaz" lafiyla turgut ozal'a ilham kaynagi olmustur. televizyonda "ben haydut degilim!" diye bas bas bagirmak zorunda kalmistir bu dag gibi adam. bizim padisahlardan ikinci abdulhamid'e cok benzer huylari, bu benzerlik super bir tez konusu olabilir mesela.
  • john f. kennedye amerikan halkı sana baktığında ne olamak istediğini,bana baktığında ise ne olduğunu görüyor diyebilen,en azından kendisinin farkında olan, ülkesinde pek sevilmeyen eski abd başkanı..(bkz: insanın kendini bilmesi)
  • daha justin trudeau 1 yasindayken, kanada ziyareti sirasinda "gelecegin basbakanina" diye kadeh kaldirarak, gelecegi gormus ex-abd baskani.

    kaynak
  • amerika birleşik devletleri tarihinde istifa eden ilk ve tek başkan olduktan sonra "a man is not finished when he is defeated, he is finished when he quits." gibi über fantastik bir vecizeyle kendi kendini taça atan eleman.

    efsanesin milhous başgan.
  • abd'nin en sevilmeyen başkanı mıdır bilemem ama kendisi hiç ama hiç başarısız bir başkan değildir. vietnam cehenneminden abd'yi kurtarmasının ötesinde, sovyetler ile inanılmaz düzeyde gerilen krizlerde yine abd ordusu tarafından; "indirelim başlarına füzeleri, başka çözüm yok" gibi lafları aldırmadan hem çin'e hemde rusya'ya ziyaretler yapmış ve barışı korumuştur. bunun dışında genel olarak yaptığı işlerde başarılıdır özellikle serbest piyasa konusunda yaptıkları takdir edilmelidir.

    en önemlisi apollo uçuşları kendi döneminde yapılmıştır. apollo 11 ile ilk defa aya çıkan insanoğlu apollo 17 ile son defa uçmuştur aya doğru.

    watergate olmasaydı büyük ihtimalle abd tarihinin en iyi 5 başkanından birisi olacaktı.
  • henry kissinger'i disislerine atamis abd baskani. herhalde kissinger katolik olduguna inandirmak için sahte vaftiz belgesi sundu richard nixon'a.
  • kendisine güveni pek yokmuş bu adamın. iki kelimeyi güç bela bir araya getirebilirmiş. o yüzden kissinger'dan, en az nixon'dan edildiği kadar fazla bahsedilir..

    1972'de çin'i ziyareti sırasında ağzından çıkan tek cümle, çin seddi'ni gezerken "this sure is a great wall" olmuştur.

    ayrıca "amerika'nin gelmi$ gecmi$ en iyi president'i kabul edilen ki$i" değildir. vietnam'dan yenilerek ayrılmıştır, watergate skandalı anasını ağlatmıştır ve istifa etmiştir *, ki bu amerikan sisteminde ender rastlanan bir olaydır.
hesabın var mı? giriş yap