• "saatlerce tüm fotoğraflarına baktığına değil, tek bir fotoğrafına saatlerce baktığın kişiye aşıksındır." cümlesi ile seni senden alan filmdir.
  • en dogru soz obeklerinden birini barindiran guzel filmdir.

    "sarhoşken söylenen her söz, ayıkken düşünülmüştür."
  • bir insan bir diğerini neden sever? genellikle bu sorunun bir cevabı yoktur ve böyle oldukça güzeldir. aşkı en ufak bir cinsel temasa, bir öpüşmeye gerek bırakmadan anlatabilen şahane bir film.

    adele'in aşk arayışları eternal sunshine of the spotless mind filminden şu cümleyi hatırlatır:
    "why do i fall in love with every woman i see who shows me the least bit of attention?"

    aşk ve şans, aşk ve güvenmek, aşk ve inanmak üzerine çok güzel fikirler verir film. hayatını hiç düşünmeden birine teslim edebilmektir aşk. terk edilmeyi bile göze almaktır sonra. daha birçok şıpsevdi sakızı cümlesi çıkarabiliriz filmden. ama en güzeli kağıt paranın ikiye ayrıldığında değerini kaybetmesi örneğidir: banknotun iki parçası gibi, ayrıyken kendini işe yaramaz hissedeceğin kadar, birbirini tamamlamaktır aşk. böylesi bir güzelliği yaşamayanlara da oturup filme ağlamak düşer.
  • - böyle devam edemeyiz.
    - neye devam edemeyiz?
    - beraber olmamaya...

    gibi hoş bir diyalogla biten, sıkılmadan defalarca izlenebilecek fransız filmi.
  • film müziği listesi:

    (01) i'm sorry [brenda lee]
    (02) who will take my dreams away? [marianne faithfull]
    (03) sing, sing, sing [benny goodman]
    (04) goodbye [benny goodman]
    (05) buggle call rag [benny goodman]
    (06) perfume de gardenias [noro morales]
    (07) malditos celos [noro morales]
    (08) quien sera [noro morales]
    (09) festival in valencia [charles smitton]
    (10) swinging sleigh bells [arnold loxam, leeds wurlitzer]
    (11) romagna mia [orchestra secondo casadei]
    (12) sangue romagnolo [orchestra secondo casadei]
    (13) firenze sogna [carlo buti]
    (14) jone [banda ionica]
    (15) per domenico morelli [banda ionica]
    (16) fiabe del bosco [marcello colasurdo]
    (17) marcia funebre [banda ionica]
    (18) ghandura [kunsertu]
    (19) corcal [calicanto]
    (20) zurna improvisation [hüseyin, günay türkmenler]
    (21) hicaz oyun havasi [istanbul oriental ensemble]
    (22) moustahil [natacha atlas]
    (23) lavrio [vangelis kotakakis]
    (24) nova zagora -part.2- [jean-stephane brosse - l'atirrail]
    (25) sur le pont, impro jazz [ronald alphonse, olivier defays, kelly keto, thierry nago]
    (26) hymne national autrichien [l'orchestre des gardiens del la paix de paris]

    musique de la tombola [jean claude forma, thierry bentivoglio, olivier bentivoglio]

    filmin seyrine müteakkip, sahiden aşık olmasanız bile birine aşığım sanabilirsiniz. o kadar masalsı bir anlatım. o kadar bir şahane hikaye. film sanırım kült tabir edilen bir film olmuş ki bir kitle için; internet'te sadece o bıçak atışlı orgazm sahnesinin ses dosyalarını bulmak bile mümkün. elbette arkada marianne faithfull mırıldanıyorken.
  • "kötü yollar yoktur, kötü rastlantılar vardır" sözüyle gülümseten güzel fransız filmi.
  • --- spoiler ---

    böyle bir aşkın varolmadığı bildiğim için, insanı hayattan soğutan şeyler kategorisinde değerlendirebileceğim film.

    bu kadar tesadüf, bu kadar şans, bu kadar tutku henüz varolmadı. ayrıca hiçbir filmde aşk ve tutku, başka bir eylem tarafından bu kadar güzel temsil edilmedi.

    --- spoiler ---
  • vanessa paradis ve daniel auteuil adli fransiz kisilerin basrollerinde oynadiklari, siyah beyaz, fransa'da bir koprude baslayip galata koprusu'nun uzerinde biten cok keyifli bir film. soundtrackini ya da filmde calinan muziklerin bir listesini bulabilen varsa alnindan opucez ayrica.
  • müzikleri güzeldi, şu sahnesi cacıktı, yok efendim kız güzeldi, diyaloglar sikikti diye bir ayrıma giremeyeceğiniz, her şeyiyle güzel olan fransız filmi. en güzel aşk filmleri kategorisi içine muhakkak alınması gerekiyor.

    filmde şans ve müzik kulağı ile ilgili güzel bir benzetme de var:

    - şansım hiç gülmedi, şu kıvrık, yapışkan sinek kâğıtlarını bilir misiniz? ben onlar gibiyim. çevredeki bütün pisliği çekiyorum. elektrik süpürgesi gibiyim, tozları çekiyorum. şanslı sayıyı hiç çekemedim. denediğim her şey yanlış çıkıyor. dokunduğum her şey ekşileşiyor. bunu nasıl açıklıyorsun?
    + kötü şansı açıklayamazsın. bu şey gibidir, müzik kulağı gibi, vardır ya da yoktur.

    filmin en beğendiğim cümlesi ise tabii ki "kaybetmeyi öğren, yoksa kazanmayı bir hak gibi görürsün." oldu.
  • bir sirk dolusu insan, cirkinlikleriyle, eksiklikleriyle, tuhafliklariyla kendilerini izleyicilerin alayi ve kahkahalarina sunacak, ezilecekler ve cirkinlikleri damarlarinda eroin gibi olene kadar muhtac olacaklari bir uyusturucu olacak. kahkahalar, davullar, palyacolar arasinda belki de durumun ironikligi, cirkinliklere gulunmenin bu kadar yasal olmasi kamufle olacak. gunluk hayatta karsimiza ciktiginda kafamizi cevirdigimiz insanlari, bir sirkte gordugumuzde yuzlerine gulmek nezaketen dogru olacak.

    renkler, kaos ve ironik bir cumbus arkasindan yaralayici bir sessizlik...surreal bir ortam ve buyuleyen bir guzellik. fakat onun da ruhu yarali, gozlerinde hayatin nefreti, onu saran bicaklardan daha keskin. marianne faithfull'un buyulu, insani yaralayan sesi fonda... degersiz yirtik bir para gibi, pislikleri toplayan bir supurge gibi hayati gecmis iki insani birlestiren olum...
    her bicagin havada ucusunda, ask kivilcimlaniyor kursun gibi agir havada.

    belki hayatimda izledigim en guzel sahnelerden biri... olumun ucunda koprunun agzinda tesadufi bir ask bulmak. iki yarim insanin birbirini bularak butun hissetmeleri - oyle ki birbirlerini hissedebilmeleri yanyana olmasalar da - surrealligi bu kadar romantik yapan bir film daha yok sanirim
hesabın var mı? giriş yap