• faşist örgütlenme pro-köln tarafından yapılması planlanan anti-islam konferansına geçit vermemiş şehirdir. zaten barlarda bir önceki gece dazlak tiplilerle bira verilmemeye başlanmıştı, hatta barlar karşı bir örgütlenme düzenleyerek üzerinde neo-nazilere bira yok yazan afişler asmışlardı, ama yollarda toplanıp ortalığı huzursuz etmeye gene de güçleri yetiyordu. bür gün sonra karşılarında binlerce insanı görünce neye uğradıklarını şaşırdılar. aldığımız duyumlara göre holiday-inn oteli neo-nazilerin hangi amaçla otelde kaldığını anlayınca bunları bir güzel kapının önüne koymuş, taksiler hizmet vermemiş ve etraftaki kafeler gün boyunca tuvaletlerii kullanmalarına müsaade etmemiş. havaalanında kalan eli kişilik bir grubun güvenlik gerekçesiyle şehre gelmesine izin verilmemiş. neticede planladıkları meydanda toplanamadılar, konferans iptal edildi. zevkten dört köşe olduk, öyle böyle değil. le pen gibi konferansa katılması beklenen aşırı sağcı siyasetçiler dahi gelemedi, bu ne büyük zevktir yahu.

    (bkz: örgütlü toplum)
  • gitmeden ekşisözlük'ten okuyup bilgilenip gitmiştim bu şehre. e şimdi gideceklere de bir faydam dokunsun. (uzun yazacağım valla, özet geç falan demeyin, kalbinizi kırarım)

    havaalanından şehre:
    şimdi efendim, cehennemden çıkan çılgın türk gibi arabayla gelmiyorsanız, ilk göreceğiniz şey "köln-bonn havaalanı" olacak. öncelikle unutmayın ki bonn sizin kardeş şehriniz, yadırgamayın böyle bir hava alanını. geldikten sonra taksi istemiyorsanız, trene binmeniz gerekecek. almanca bilmiyorum diye korkmayın çünkü bilet makinalarında türkçe seçeneği var. hatta bilet de almayın bence, girin trene. trenin içinde de bilet makinası var, makinisti görünce alırsınız.

    katedral:
    bir kaç durak sonra dom/hbf adlı durakta inin. burası şehrin kilit noktası, merkezi. burada katedral ve gar bulunmakta. katedral gerçekten de muazzam, ki her gördüğünüzde kendisini bir kez daha büyülenebilirsiniz. katedralin kulesine çıkmayı unutmayın, ancak bilimum kalp hastaları, yaşlılar, şişmanlar, üşengeçler falan uzak dursun, o merdivenler bitmiyor çünkü. ama arada mola verip, duvarlara adınızı yazabilirsiniz.

    bira:
    e bunu da gezdiniz, yoruldunuz. bir bira içmeniz lazım. "ein bier" demeyin lütfen, "kölsch" diyin, çünkü köln, kendi çapında bir ülke olduğu gibi içkisi de "bira" değil kölsch'tür. bunun aynısını gezeceğiniz diğer şehirlerde de yaşayacaksınız. 0,2 cl'lik bardaklarda gelecek şaşırmayın. o yüzden içecekseniz, gidin bakkaldan alın, ren nehri kenarında şişeden için. önerim ise: reissdorf kölsch, yazın bunu bir kenara.

    alışveriş ve yemek:
    biradan sonra şehri dükkanları gezmek lazım. heumarkt adlı yer size çok yakın. oraya gidin, oradan da schildergasse denilen istiklal caddesi tarzı mekandan neumarkt'a kadar yürüyün. mediamarkt'tan ucuz elektronik, h&m'den ucuz ve güzel kıyafetler almayı unutmayın. acıkırsanız mcdonalds-burger king'e fln gidin. başka şehre geldim, niye bunları yiyeyim demeyin, çünkü:
    1) almanyada yiyeceğin şey zaten anca sosis ya da domuz eti. türk yemeklerini özleyeceksindir.
    2) fastfood firmaları türkiyede bulamayacağın tarzda süper ürünlere sahip, deneyin.

    gece hayatı:
    gece hayatı, şehirde bir çok öğrencinin olmasından ötürü pek bir hareketli. barbarossaplatz'dan friesenplatz'a kadar her yer bar, restoran, gece kulübü. jagermeister'ları kafaya dikin ve eğlencenin tadını çıkarın diyorum. insanlar da sıcak kanlıdır, kısa zamanda arkadaş olabilirsiniz. latino nüfus fazla olduğu için latin barları ve partileri çoktur. gitmeden biraz salsa dersi alsanız iyi olur. tabii gece hayatlarında rihanna, black eyed peas diye giderken, almancaya kayabilirler. millet gaza gelecektir. sen de zevk alırmış gibi yap, alışırsan seversin zaten. bak arada tarkan falan çıkabilir. çıkarsa abartı sevinç gösterme lütfen.

    yok ben bara falan gitmeyeceğim, benim gece hayatım bir sinema izleyeyim eve gideyim yeter modundaysa sana bir uyarı, neredeyse bütün filmler almanca dublaj. ama büyük sinemaların bir salonunu türkçe filmlere ayırabiliyorlar. recep ivedik 4 falan çıkarsa oradayken sen, gidebilirsin.

    şehir içi ulaşım:
    en önemlisi ve kullanışlısı tramvay. başta da dediğim gibi, tramvayın içinde alırsın bileti. gideceğin yer çok ara bir sokaksa, otobüs vardır herhalde ama saatleri az. kvb'nin sitesinden bak. ama en kullanışlı ulaşım aracı bisiklet tabii ki, bir çok yerde bisiklet yolu var. trafiğe de çıkarsan rahat ol, sana insan gibi davranıyorlar. ama sen de insan gibi davran, kırmızıda falan bekle, yeşil yansa bile yaya varsa yol ver, benim yaptığımı yapma anlayacağın.

    insanlar:
    insanlar genel olarak iyi. gıcık olduğum insan pek hatırlamıyorum. özellikle geceleri alkol ile birlikte bazı insanlar trende, durakta seninle konuşmak isteyebilir. almanca bilmiyorum de gülümse geç. ben bir keresinde dandik almancamla konuşayım dedim, herif almanca bilmediğimi anlayamayacak kadar sarhoş olduğu için deli gibi konuşup sorular sormuştu. bu arada çok deli var, zararsızlar ama dikkat et. tipini türk'e benzettiğin biri varsa, çok büyük ihtimal türktür. yardımcı olurlar.

    daha çok şey var anlatacak da uykum var biraz, kısa kesiyorum o yüzden. sonuç olarak bol bol konser, sergi falan oluyor, kaçırma. içkisinden, yemeğinden zevk almaya bak. bisiklet al, her yeri gez. hava soğuk olur, kapalı olur, moralini bozma. tadını çıkarmayı bilirsen çok güzel şehir o yüzden tadını çıkar.
  • memleketim. gideceklere onerim olsun:
    - cok uzaklasmayin
    - cok yaklasmayin
    - entel dantelim , gitmem oyle bagdat caddesi kivamli yerlere diye gotluk yapmayin , neumarkta gidin

    neumarkt detaylari: eis cafe'ye gidin , koccaman dondurmalardan yiyin ... waffle'da turklerin yaptigi belcika vafilindan yiyin ... ana cadde -hoche strasse- ustundeki cafelerin hepsini deneyin ... simdi adini hatirlamadigim neumarktin ana metro duragina dogru sonunda, burger king'in karsi kosesinde buyuk ve cok manhattan gorunen bir ayakkabi magazasi vardir , alt kati hazinedir. kaufhofta da her daim super ayakkabilar vardir. gap'in de gizli bi kati vardir koln'de ucuzluktaki pantolonlari sattiklari. sadece mudavimler bilir. 10euroya falan yavru gibi pantolonlar. sonra gap'ten saga girince duz devam edin , new yorker/miss sixty... new yorkerdan bikini alin ... yine kaufhofun yanindan girince bi tane kocaman hediyelik esya dukkani vardir. ana metro duraginin hemen karsisinda taschen vardır.
    altstadt/hauptbahnhof detaylari: muze/dom/kaykay meydani olarak domun mermerleri/sarkintilik eden ispanyollar/sacma sapan materyallerle sanat yapan insanlar/ dusunuyorum da ben mermerlerden uzaga gitmemisim pek. baskasi anlatsin

    ayrica, cikolata fabrikasi. barbarossa platz'da, metro duragi karsisinda, nazi gorevlisi olan uluslararasi yemek standli market. barbarossa platzda icki/sinema/icki. zulpicher platzda cilgin atilir.

    yazarin notu: bu entryden hayatini ayakkabilara, dondurmaya, yemeye icmeye , yaymaya adamis bir insan oldugum ve dunyanin en cesitli sehirlerinden birinde gotumun ustunde oturup gevis getirdigim anlasilabilir. evet. oyle.
  • dom 'un domine ettiği alman şehri.

    hauptbahnhofa doğru,
    dom'u göreceksin.
    sakın şaşırma!

    orhans weil
  • yakın zamanda gidecekleri için bilgi almak isteyenler varsa google'a köln gezi yazılıp milyonlarca bilgi alınabilir. yoksa soru-cevap şeklinde gidersek burası forum sitesi olur, ha burası duyuru için de olmadığından cevap beklediğiniz soruları da ekşi duyuruya yazmak daha doğru olacaktır.
  • visa kredi kartı kullanımının pek yaygın olmadığı şehirdir. o yüzden visa'nıza güvenip her markete girmeyin. ancak kaufhoff gibi büyük alışveriş merkezleri ile benetton vb zincirlerde geçer. supermarketlerde pek geçmez. örneğin rewe visa geçen marketlerden biridir ama nispeten daha pahalıdır. gece 22:00'ye kadar açıktır. diğerleri (plus, aldi, lidl, spar vb. sekizde kapanır. nakitle çalışır. daha hesaplıdırlar. aldi kendi ürünlerini üretir. orada fıstık çerezini 49 cent'e alırken, rewe'de 1,50 ödersiniz. 1,49'a bir şişe cabarnet sauvignon 50 cent'e bira bulabilirsiniz. kaufland büyük marketlerden biridir. 22:00'ye kadar açıktır ancak kredi kartı geçmez. burada kilosu dört euroya fransız brie peynirinden alabilirsiniz.

    türk bistrolarda kahvaltı istediğinizde "domuz egal mi" diye mutlaka sorarlar. sizi sizden önce korurlar.

    türk dönercilerde yediğiniz döner aslında yunanlaşmış bir versiyondur. yanında sos olarak "zaziki" seçeneği sunulur. dönercide şarap veya bira da (üstelik türk markalarından) hatta uludağ gazoz veya colaturka içebilirsiniz. ha taksimdeki dönerin tadını bulamazsınız. kış ayları ise çay demlenmiştir, istemeyi unutmayın. onun tadı değişmez ve başka verde bulunmaz !

    italyan vs restoranları kazık ve ukela iken en iyi hizmeti yine türk bistrolarında bulursunuz. 1,5 euro'ya kocaman lahmacun yersiniz.

    iyi araştırırsanız, yüksek sezon ve özel periyodlar dışında geceliği 15 euro'dan konaklama yeri bulabilirsiniz. yine de en az 50 euro'luk bir yer bakın. özel bir fuar vb periyoda girerseniz, oda ücreti aniden 75'e çıkacaktır. itiraz edip başka yer aramayın bulamazsınız.

    bir aydan fazla kalacaksanız, internetten zeit wohnung araştırın. mutfak veya banyo paylaşarak ayda 300 euro'ya merkezde bir pansiyonda konaklayabilirsiniz. sadece türkçe bilerek kalınabilecek ve hiç sıkıntı çekilmeyecek kenttir. markette her beş kasadan üçü türktür. ilk karşılaştığınız türke "vaay sen de mi türksün" demeyin. burada türk olmak çok normaldir. almanlar türklerden çekinir. rahatça kendi şehriniz gibi dolaşabilirsiniz. araba ile geldiyseniz, bisiklet yoluna dikkat edin. üzerinde durmayın, parketmeyin. sağa sokağa girerken, araba ve yayalar dışında bir de bisikletlilere dikkat edin. olur da hata yaparsanız ve sürtünme yaşarsanız karşınızdakine yeni bir bisiklet almak zorunda kalabilirsiniz.

    cumartesi ve pazar kurulan bit pazarlarını bulup gezin. normalde çöpe atacağınız şeyleri 1 euroya satan almanların tezgahlarını görün. buradan 3 euro'ya bir agrandizör, 2 euroya antika bir elbise ya da 150 euroya koca bir afgan halısı düşürebilirsiniz.

    troc international adlı mağaza zinciri de ikinci el eşya satan mağazaları oluşturur. buradan uygun fiyatlı antika mobilya, gitar, piyano, televizyon, avize vs bulabilirsiniz ve bulduklarınızı çok beğenebilirsiniz. ancak aracınız yoksa bunları size getirmek için bir o kadar daha isterler.

    kolner dom'a yakın uc katlı müzik mağazası görmeye değerdir. asansörle girilir. envayi çeşit gitar satar. fiyatları amerika'dan daha pahalıdır, türkiye'den biraz daha ucuzdur. biraz ilerisinde ikinci el satış yeri vardır onu da görmeden etmeyin.

    köln'de yaşam rehberi diye bir kitap yazacaklarmış, alır mıydın ?

    zaman aşımı editi: artık o fiyatlara konaklama yok. kredi kartı daha çok yerde geçiyor. troc kapandı. music store kalk’a 4 katlı yere taşındı. anunnaki’ler trend oldu.
  • apartman nosu olan tek katedralın bulundugu alman sehri.kathedralın onunde yere resım yapan bı ressam vardır. bı alman arkadasımla gezerken hauptbanhofun onundekı ayyaslardan korktugumu soylemıstım.o da burda herkes turklerden korkar rahat ol demıstı.uzulsem mı sevınsem mı bılemedım
  • hey sen, sana diyorum arkana bakma evet sen, gel de köln'ü semt semt inceleyelim.

    köln'ü köln yapan ren nehrinin sol tarafı:

    belgisches viertel-altstadt:
    gece hayatının kalbinin attığı, cuma cumartesi tüm çevre semt ve şehirlerden gelen insanalrın sokaklarda içip dans ettiği acayip aktif bir yer. gençsen iyi. ihtiyarsan bu kadar tantanayı çekemeyebilirsin. park yeri problem. emlak fiyatları ve kiralar uçuk. canlılığıyla türkiye'yi andıran bir bölge. şehrin göbeği. meşhur barbarossaplatz, zülpicherplatz, aachenerstraße buralardadır. turistler buraları sever.

    neumarkt-dom:
    şehrin alışveriş bölgesi, hohestraße ren nehri kıyısına ve katedrale doğru uzanır. çok da ev yoktur bu bölgede, her taraf dükkan.

    ehrenfeld:
    şehrin hipster bölgesi. harbi köln'lüler buralarda takılır. süper kafeler, barlar, restoranlar, konserler, tiyatrolar bulunur. neptunbad isimli spa da iyidir. oldukça pahalı bir bölgedir ehrenfeld. kilometrelerce uzanan ve herkesin spor yapıp takıldığı stadtgürtel isimli parka yakınlığı avantajdır. park yeri inanılmaz bir sorundur.

    nippes:
    ehrenfeld'de kendine yer açamayanların yaşadığı yine aktif bir semttir, ehrenfeld kadar da pahalı değildir. fiyat/performans olarak sevilesi bir bölgedir. park yeri o kadar da sorun değildir. yine kendine ait bir semt kültürü bulunur.

    riehl:
    zengin semtidir. kafa dinlerken şehre de yakın olmak isteyen para babaları burada takılır. meşhur hayvanat bahçesine ev sahipliği yapar. sakinleri bazı gecelerde yüksek sesle baaran fillerin problem olabildiğinden yakınır. fiyatlar ehrenfeld seviyesinden biraz aşağıda, caddeler geniş düzenli ve güzel. gece hayatı yok. kafa rahat otururum, arada bir çıkacaksam da metroya biner giderimcilerin tercihidir riehl.

    chorweiler:
    şehrin iyice kuzeyinde, köln'den artık kopmaya başlayan bir semttir. emlak fiyatları belirgin şekilde ucuzdur. yerleşim olarak otobanlara yakınlığıyla ve hala köln'ün ulaşılabilir olmasıyla çalışan genç kesim için tercih sebebidir.

    rodenkirchen:
    şehrin iyice güneyinde yine chorweiler'a benzer özellikler sergiler.

    junkersdorf:
    şehrin batısında riehl özelliklerine sahip zengin semtidir.

    sülz/klettenberg/zollstock
    zülpicherplatz yakınlarında, orta ve üst kesimin yaşadığı merkeze yakın ama keşmekeşten nispeten uzak semtler.

    ren nehrisinin sağ tarafı merkezden iyice kopuk oluşuyla belirgin şekilde ucuzdur ancak büyük şehir hayatından da söz edilemez. türklerin çok yoğun olarak yaşadığı mülheim genel olarak iyi bir semt değildir ancak köprü ile şehir merkezine ulaşılabilir bir uzaklıktadır. yine deutz merkeze köprüyle geçilebilen başka hoş bir semttir. geri kalan semtleri detaylı bilmiyorum ancak sıradan yerleşim yerleri oldukları bilinir.
  • o zaman al sana kölün'den* bir döner hikayesi.

    köln merkezde bir grup insan yiyecek yer arıyoruz, almanlar, yunanlılar, türk, rus falan var. karşı karşıya iki dönerciye denk geldik, biri türk, biri yunanmış bunların. helen kardeşlerimizin hatırına yunan dönerciye girdik çünkü bir daha yunan döneri nerede yiyeceğim bir, iki birkaç gün sonra yurda döndüğümde gelik falan yine orada. siparişleri yunan bir agaya vermiş beklerken karşı kaldırımdaki dönerciden bir civan gelip kasaya "hüsooo sizde pfennig var mı?" diye bağrındı (bak pfennig falan ya ne kadar eski). sonradan öğrendim ki burdur'un çınalıgıtgıt köyü'nden mehmet emmi almanya'da yıllarca çalışıp emekli olduktan sonra kendine bir dönerci açmış, sonra iyi para kazanınca yunan dönerinin de revaçta olmasından dolayı karşı kaldırıma da bir yunan dönerci açmış.

    (*) trakya'da köln diyebilen insan pek azdır, genelde kölün denir.
  • vitrinin de 'hakiki berlin döneri' yazan dönerciyi görüp dumurlara gark olduğum, bir türk için yurt dışında yaşaması muhtemelen en kolay olan hoş şehir; metroda ki bilet makinalarında bile türkçe opsiyonu bulunmakta.
hesabın var mı? giriş yap