• kişilik bozuklukları 10 grupta toplanır;

    paranoid kişilik bozukluğu
    şizoid kişilik bozukluğu
    şizotipal kişilik bozukluğu
    antisosyal kişilik bozukluğu
    borderline kişilik bozukluğu
    histriyonik kişilik bozukluğu
    narsisistik kişilik bozukluğu
    çekingen kişilik bozukluğu
    bağımlı kişilik bozukluğu
    obsesif kompülsif kişilik bozukluğu
  • 10 "grup" değil, "tane"dir; 3 grupta/(cluster) toplanır o 10 tane.

    (bkz: a tipi kişilik bozukluğu) -- (cluster a)
    (bkz: b tipi kişilik bozukluğu) -- (cluster b)
    (bkz: c tipi kişilik bozukluğu) -- (cluster c)

    nb: quasi, bunların "tipi" değil; "grubu" olduğunu söylüyor. literatürde bunun böyle olduğu konusu kesinleşmişse bunları düzeltirsiniz. türkçe kaynak pek kullanmıyorum, sıkıntı olmuş olabilir.
    xx
  • kişilik bozuklukları 3 gruba ayrılır.

    grup1: paranoid kişilik bozukluğu, şizoid kişilik bozukluğu, şizotipal kişilik bozukluğundan oluşan guruptur.

    grup2: antisosyal kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu, histeriyonik kişilik bozukluğu ve narsistik kişilik bozukluğundan oluşan gruptur.

    grup3: çekingen kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu ve obsesif-kompulsif kişilik bozukluğundan oluşan gruptur.

    ayrıca;
    pasif-agresif (edilgen-saldırgan) kişilik bozukluğu, depresif (çökkün) kişilik bozukluğu, sadistik kişilik bozukluğu, kendine zarar verici (yenilgin) kişilik bozukluğu...

    derin olarak yerleşmiş olan, sosyal kalıplara uymayan, yaygın, ısrarlı, uyumsuz davranış örüntüsüdür.

    genelde yaşamın çeşitli dönemlerinde uzun süreli zorlukların etkisiyle olur. kendilerini karşısındakinin yerine koymakta zorlanırlar. görülme sıklığı %6-9 oranındadır. kişilik bozuklukları ilk bulgularını 15-20 yaş arası gösterir. kadın-erkek oranı eşittir. kişilik bozuklukları bir çok nedene bağlı olarak gelişir.

    tedavisinde psikanaliz, psikoterapi, ilaç tedavisi kullanılır. başarı oranı düşüktür.
  • kişilik özellikleri uyuma dönük değilse, esneklikten yoksunsa bir bozukluk vardır diyorlar ve bu bozuklukları çeşitli adlar altında uzun uzadıya akıllı işiymiş gibi incelemekten zevk alıyorlar.
    uyuma dönük değilseymiş...ne demek lan bu cümle? şimdiye kadar hep uyumlu olabilmek için çalıştık çabaladık, büyüklerimizi dinledik, küçüklerimizi sevdik, manyaklaşan birine karşı empati yapıp o nu anlamaya çalıştık da ne oldu? olanı söyleyeyim canlarım: birey olmaktan çıkıp sürüde ki her hangi bir canlı olduk. aynılaştırılmaya çalışılan her hangi biri! ne acı dimi her hangi biri olmak. bence kıyamet bu! ondan demişler kendi kıyametini kendi hazırlar insan diye. aynılaşan insan, kıyameti yaşar! herhangi biri olmak bildiğiniz ya da düşlediğiniz kıyamettir beni anlayabilen, anlamak için çaba sarf eden dostlarım.
    kıstas belli; uyum sağlanmıyorsa bozuksun, çık dışarı. herkesi birbirine uyumlayan programı kabul etmiyorsa senin bünyen, hastasın kısa ve net. kurtulmak için terapi alıp sosyalleşmen ve sırf insanlarla uyumlu olabildiğini gösterebilmen için çalışman, evlenmen, çocuk doğurman, baba olman, kendi haricinde birine hizmet etmen gerekir. bunları yaparsan süper uyumlu süper insansın dostum, ne mutlu sana! bakmayın böyle atıp tuttuğuma; birine hizmet etmiyor oluşum, yine birinin boynumu eğdirecek laflarına maruz kalmayışımdan ve bunlara duyduğum özlemden de kaynaklanıyor olabilir bu saçmalamalarım:) ama soruyorum, herkes tarafından her eve lazım olan biri olarak kabul görmek şimdiye kadar bana ne kattı? benim burdaki karım ne oldu? vaz geçiyorum dinlenen, sevilen, uyumluluğuyla göz kamaştıran, fikirleriyle ufuk açan, dertlere çare olacak laflar eden, çocuklarla ilgilenip, yaşlılarla sohbet edebilen, yaşıtları arasında aranan kişi gibi kabul gören sıfat tamlamaları olmaktan. sizlerin yüzünden asıl beni unuttum be. belki ben kötü bir insan olmaktan zevk alıyorum, belki hödük olup düşünmeden konuşabilen insan bana göre en yücesi, belki doktorun masasına gidip kibarca durumu anlatmaktan çok kabaca: söyle ulan demeyi istiyorum. neden herkes herkesi pişirme sevdası içinde anlayamıyorum dostlarım. neden herkesi herkesle aynı potada eritme derdindeler bunu da anlamıyorum. kadın erkek ilişkilerine şimdilik girmiyorum ama bu konu da başlı başına bir dert unsuru.

    sigmund freud psikoanalitik kuramları çıkarmış dizmiş önümüze. peki ya sonra demezler mi adama? yahu yaşamaktan çok hep 'olmaya' çalışıyoruz. bi olmak durumu var ama kimse ne olduğunu tam olarak bilmiyor, bilse de kendini kandırma yöntemlerinden başka bir şey değil.
    şizotipal kişilik bozukluğu diye bir şey atmışlar ortaya neymiş efendim kişinin duygu, düşünce ve davranışlarının birbirinden bağımsız olarak savrulmasıymış. lan biriniz de dahi bu hastalıktan yoksa kendimi diri diri yakarım be. ne hastalığı, hastalıktan ziyade çeşitliliktir bu şizotipal kişiler. insandırlar lan. öğretilenleri, bildiklerini, araştırdığını, düşüncelerini davranışlarına katabilen ya da katamayan diye hastalık mı olur alaşkına. kimisi bilir uygulayamaz (çoğumuz gibi) kimisi yapar durduramaz ah hahahah ha biraz komik oldu ama öyle.

    borderline hastalığı ise tüm haftanın günlerinde farklı karaktere bürünmekten başka bir şey değil. yaşam bir tiyatroysa borderline hastaları en iyi oyunculardır derim.

    narsist kişilik bozukluğu var mesela: mesela ben de biraz narsistim, kendimin çok önemli biri olduğum düşüncesini çoğu zaman korurum. kronikmiş bu hastalık üstelik, tedavisi yok denilebilir yani. beğenilmekten zevk duyarlarmış. doğru söze kim yalan der ki. peki kim beğenilmemek ister? onaylanmaktan zevk almaz? hem bu kişilik bozukluğunda olan insanlar pek de mutsuz değillermiş. ben de diyorum ulan nedir bu sebepsiz mutluluğumun sebebi. meğer hastalıktan ileri geliyormuş.

    obsesif kompulsif de var ben de: yapılan işin geneline,sonucuna, amacına bakmaktan çok aralardaki ayrıntılara bakmaktan kafamı kaldıramam. (her hastalığa adımı yazmaktan da büyük zevk aldım bu arada)

    mesela kişilik çizgileri ve nitelikleri egosintorik olan insanlar var aramızda. kim mi tabi ki ilk örnek olarak kendimi göstereceğim. ne demek bu açıklayayım da tam olsun: kişinin normal dışı davranışları kendisini rahatsız etmez, tersine haz verir. var mı aksini savunan aranızda. zaten rahatsızlık duyan ister istemez değişir arkadaşım.
    daha fazla uzatıp da hepimizin birilerine göre hasta olduğunun delillerini daha fazla dökmek istemiyorum. şimdilik bu kadar hastalık size yeter. hadi bakalım koşun oynayın doktorlarınızla.
  • 1994 yılında çıkan dsm-4 kitabına göre kişilik bozuklukları 3 gruba ayrılır.

    grup a (garip davranışlar)
    -paranoid kişilik bozkluğu
    -şizoid kişilik bozukluğu
    -şizotipal kişilik bozukluğu

    grup b (dramatik [sapkın] davranışlar)
    -anti-sosyal kişilik bozukluğu
    -borderline kişilik bozukluğu
    -histeriyonik kişilik bozukluğu
    -narsisistik kişilik bozukluğu

    grup c (endişeli davranışlar)
    -çekingen kişilik bozukluğu
    -bağımlı kişilik bozukluğu
    -obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu

    bir de bu grupların hiçbirine uymayan kişilik bozuklukları vardır;
    -pasif-agresif kişilik bozukluğu
    -siklotimi bozukluk
    -depresif kişilik bozukluğu.

    kişilik bozuklukları maalesef ki kolayca iyileşmez. hatta bazıları kalıcıdır.
    uzun sürelidir.
    bu hastalıklar veya atakları şiddetli ya da hafiftir. kesin bir kalıba sokamayız.
    sahip olan şahsın, kişiliğiyle yoğurulmuştur.
  • bu da aynı yazarın narsisistik kişilik bozukluğu hakkındaki yazısı:

    https://drdogansahin.blogspot.com/…ml?view=flipcard
  • türlerine göre sinemada örnekler vermek istedğim bozukluklar.

    1.kaygılı kişilikler.
    "hannah and her sisters" filminde mickey sachs karakteri.
    "manhattan murder mystery" filminde larry lipton karakteri.
    2.paranoyak kişilikler.
    "el tourments" filminde francisco galván de montemayor karakteri.
    "dr. strangelove or: how ı learned to stop worrying and love the bomb" filminde brig. gen. jack d. ripper karakteri.
    3. histriyonik kişilikler.
    "sunset boulevard" filminde norma desmond karakteri.
    "gone with the wind" filminde scarlett - their daughter karakteri.
    "la cage aux folles" filminde albin mougeotte karakteri
    4.saplantılı kişilikler.
    "sherlock holmes"
    "star trek" filminde mr. spock karakteri.
    "the remains of the day " filminde james stevens karakteri.
    "the bridge on the river kwai" filminde colonel nicholson karakteri.
    "a couch in new york " filminde henry harriston karakteri.
    4.narsis kişilikler.
    "the player" filminde griffin mill karakteri.
    "apocalypse now" filminde lieutenant colonel bill kilgore karakteri.
    "paths of glory" filminde general broulard karakteri.
    5.şizoid kişilikler.
    "once upon a time in the west" filminde harmonica karakteri.
    "pale rider" filminde preacher karakteri.
    6. a tipi kişilikler.
    "the arrangement " filminde eddie anderson karakteri.
    "executive suite" filminde mcdonald walling karakteri.
    "7 morts sur ordonnance" filminde doctor jean-pierre berg karakteri.
    7.depresif kişilikler.
    "tous les matins du monde" filminde monsieur de sainte colombe karakteri.
    8.bağımlı kişilikler.
    "a pain in the ass" filminde françois pignon karakteri.
    "barry lyndon" filminde lady honoria lyndon karakteri.
    "zelig" filminde leonard zelig karakteri.
    9.pasif-agresif kişilikler.
    "le chat" filminde julien bouin ve clémence bouin karakterleri.
    "the caine mutiny" filminde lt. tom keefer karakteri.
    10. sakınımlı kişilikler.
    "superman" filminde superman'in clark kent hali.
    "ıl sorpasso" filminde roberto mariani karakteri.
    11. antisosyal kişilik.
    "reservoir dogs" filminde çetenin tamamı ama özellikle mr. blonde karakteri.
    "breathless " filminde michel poiccard karakteri.
    "lethal weapon" filminde martin riggs karakteri.
    12. borderline kişilik.
    "fatal attraction" filminde alex forrest karakteri.

    kaynak: "zor kişilikler"le yaşamak- françois lelord,christophe andre.
  • a kümesi ("tuhaf")

    paranoid: nuh der peygamber demez, kincidirler, herkes ona düşmandır, herkes işi gücü bırakmış onunla uğraşmaktadır, hayatta güveneceği kimsesi yoktur. çevrelerince taş kalpli diye tabir edilirler. astlarını ezer, üstlerine tam itaat ederler. "benim şerefime laf söyledi, 25 yıllık karımı tek celsede boşadım, kimse benim haysiyetimle oynayamaz." tedaviyi kabul etmezler ve ben doğruyum herkes yanlış derler. zaman zaman basit şeylere çok sert tepki verirler, çünkü kendisine saldırıldığını düşünürler. korumaları gereken benlikleri vardır. paranoyaktırlar, çok küçük şeylerden çok büyük şeyler olacağını düşünüp önlem almaya çalışırlar. mizahtan pek hoşlanmazlar.
    bkz. hürrem sultan. dünyada pek çok asker ve poliste bu kişiliğin olduğu ve mesleğin kişiliği pekiştirdiği tespit edilmiştir.

    şizoid: "bu çocuk anormal, asosyal" diye nam salarlar. yalnızlık onlar için tercih değil kaderdir, bundan da şikayetleri yoktur. sosyal ortamlara hiçbir şekilde karışmazlar, libidoları düşüktür, karşı cinsle ilişki kurma, evlenme vs. kaygıları yoktur. zorla evlendirilirler ve mutsuz evlilikleri olur. tek kişilik yapılan işlere bayılırlar: pc başı, gece bekçiliği vs. işlevsellikleri genelde iyidir ve normal bir hayat sürebilirler.
    örnek verecek pek kimse yok çünkü onları pek görmeyiz.

    şizotipal: "cinler, ruhlar, astroloji, reenkarnasyon, mistisizm, gizemli olaylar, şifreler" vs. konular üzerine kurulu hayatları vardır. alakasız şeyleri birbiriyle bağdaştırmayı, büyük oyunu görmeyi çok iyi becerirler. konuşurken çok önemli şeyler anlattıklarını düşünürsünüz ama aslında içerik bomboştur. şizofreni hastalarını andırırlar.
    bkz: fethullah gülen

    b kümesi ("dürtüsel")

    antisosyal: baş belası psikopatlardır. asalak gibi yaşamayı, toplumun örf ve adetlerini çiğnemeyi ilke edinmişlerdir. yalan, hile, şiddet, hırsızlık ne ararsan bunlarda vardır. çoğunun sabıka dosyası kabarıktır. hiçbir şekilde vicdan taşımazlar ve yaptıklarından dolayı en ufak suçluluk hissetmezler. pişmanlık gösterilerine inanmamak gerekir. alkol, uyuşturucu, kumar, tecavüz, cinayet rutinleridir. ilginç olarak pek çoğunun birden fazla evlilik veya çoklu partner geçmişleri vardır (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi) (zorla evlendirilenler dışında) hapishanelerdekilerin yaklaşık yarısının bu kişilik bozukluğuna sahip olduğu düşünülüyor. tedaviye yanıtları yoktur, aksine daha beter olurlar. yaşlandıkça biraz daha uslanırlar. abd'de yüksek güvenlikli hapishanelerde ıslah edildikleri söylenir.
    bkz: üvey baba, itilmiş, müslüm'ün babası.

    narsisistik: "sen kimsin ya" dünyanın bunların etrafında döndüğünü, dünyanın en önemli
    insanı olduklarını zannederler. kusursuz ve mükemmeldirler. eleştiriye gelemezler, karşı karşıya kalırlarsa psikotik krizlere bile girerler. hedeflerine ulaşmak için insanlık dışı çaba gösterirler ve bunu bir şova çevirmeye bayılırlar. yüksek mevki hırsıyla yanıp tutuşurlar, titrlere ihtiyaç duyarlar. çoğu ilgi budalasıdır. ilginizi çekmek için yüzünüze gülerler, tatmin olduklarında size sırtlarını dönüverirler. empati kuramaz ve insanları hizmetçi gibi kullanmayı severler. hiçbir zaman gerçek bir kişilik sergileyemezler, hayatları tiyatro üzerine kuruludur. çevremizde bu kişiliklerden çok vardır, borderline kişilik bozukluğuyla çok karışır ve en çok bu ikisi görülür.
    bkz: anladınız siz :)

    histriyonik: hayatları cinsel objeler üzerine kuruludur; her şeyleri yüzeysel, şekilci ve geçicidir. her zaman -özellikle cinsel özellikleriyle- ilgi odağı olmak isterler, gösterişten ve insanlara hava atmaktan inanılmaz bir haz alırlar. çok fazla ilişki kurarlar ve bununla gurur duyarlar. ilgi odağı olmadıklarında çok huzursuz ve çökkün olurlar, tekrar odak olmak için taviz verirler. kolayca kandırılabilirler. bir kısmının çocukluk döneminde cinsel istismara uğradığı bilinmektedir. genelde sevimli ve komik olsalar da zaman zaman çekilmez bir hale gelirler. b kümesi içindeki en masum kişilik bozukluğu budur.
    bkz. banu alkan, zha zha gabor (atatürk'e bekaretimi verdim hikayeleri anlatan macar vamp)

    borderline: çocukluk dönemlerinde dengesiz sevgi ve ilgi görmüş kişilerde sık rastlanır. yani çocuğun bakımını sağlayan kişi çocuğu basit bir şeyden ötürü sert şekilde cezalandırdıktan sonra aynı şey için ya da farklı şeyler için orantısız sevgi ve ödül verirse çocuğun doğru-yanlış algısı ak-kara mantığına dönmeye başlar. bu da genç erişkinlik döneminden itibaren bireyin olayları değerlendirmesinde çarpıklıklara neden olur. örneğin erkek arkadaşından sürekli mesaj bekleyen bir kadın, bir gün mesaj gelmediğinde erkeğin gerekçesi her ne olursa olsun intihar girişimine kadar varan davranışlarda bulunur, çünkü olayları değerlendirmeyi ve yanıt vermeyi bu şekilde öğrenmiştir. intihar girişimleri, depresyonlar, öforik (aşırı keyifli) haller rutinleridir. sürekli olarak dürtüselliğin etkisindedirler. fakat bipolar değildirler. zaman zaman algıları bozulur ve gerçeklikle ilişkileri kopabilir. narsisist kişilik bozukluğu olanlar aslansa bunlar kedidir. bazen mutluluktan havalara uçarlar, sorumsuzca davranışlarda bulunurlar; kısa süre sonra bir bakarsınız hap içip intihara kalkışırlar (dertleri intihar etmek değildir zaten, bensiz kalın da görün diye düşünürler. intihar metodları üzerine uzmanlaşanları vardır, kaç tane hapla ne etki olacağını tecrübe ederek öğrenmişlerdir.) hızlarına yetişmek mümkün değildir, tutarlı değildirler. sürekli ilgi gösterilmesi gerekir. bu dengesizliklerinden dolayı çoğu zaman tahammül sınırlarını zorlar ve çevrelerini yorarlar.

    c kümesi ("anksiyöz")

    bağımlı: tek başlarına tuvalete bile gidemezler; sürekli kontrol altında olmak, yönlendirilmek, yönetilmek isterler. fikirlerini beyan edemezler. ekürilerini yanlarından eksik edemezler, çünkü kendi karar verme mekanizmalarını ona devretmişlerdir. partnersiz kaldıklarında hemen yeni birinin hayatına girme zorunluluğu hissederler.

    çekingen: sosyal fobiyi kişilik edinmiş bireylerdir. toplum içine çıkamazlar; rezil olmaktan, hata yapmaktan, küçük düşmekten ölümüne korkarlar. çok alıngan ve çıtkırıldımdırlar, aleyhlerinde senaryo yazmayı ve kendilerini feda etmeyi çok severler. kendilerini dünyanın en yeteneksiz, en beceriksiz, en çirkin kişisi olarak görürler. şizoid k. bozukluğunda asosyallik kaderdir, burda ise tercihtir. hasta böyle olmaktan çok şikayetçidir ama elinden bir şey gelmez. kendilerince masum bir dünya kurarlar ve orada bile sıkılgan şekilde yaşamaya devam ederler. tedaviyi en çok isteyen ve en iyi yanıt veren kb. budur.

    obsesif kompulsif: düzen-nizam ile 'kafayı bozmuş' kişiliklerdir. kuralları, güzel görünümü, düzeni bir araç değil amaç zannederler. mükemmeliyetçidirler, hata yapıp nizamı bozmak onlar için kıyamet vesilesidir. her şey tıkır tıkır işlemelidir, düzen içinde akmalıdır. ahlak ve görgü kurallarına çok önem verirler. işlerini en ince ayrıntısına kadar düzenlemeye çalışır, bu yüzden hiçbir şeyi yetiştiremez ve başarısız olurlar. örneğin sınava çalışan bir okkb'li, tüm konuları sistematik olarak öğrenemediğini fark ederse, eksik olduğunu düşünürse (ki eksik olmamak için bütün kaynaklardan çalışması gerekir) sınava girmez. hayatları plan yaparak, bu plana uyamayıp tekrar plan yaparak geçer. plan yapmaktan ve hazırlık aşamasının uzunluğundan işe girişemezler. başkalarının yaptığı işe güvenemezler, her şeyi kendileri yapmak ve her yere yetişmek isterler. çoğunlukla istifçidirler, işe yarasın yaramasın bir şeyler biriktirirler, bundan büyük haz duyarlar. dürtüsellikleri şiddetlidir, düşünce uçuşmaları yaşarlar. içgörü ve farkındalıkları ise oldukça kuvvetlidir. bazıları cimri ve çıkarcıdır (pragmatist demek fazla gelir çünkü elde ettiklerini düşündükleri küçük kârlardan çok daha fazlasını ayrıntılarda kaybederler). mesleklerinde başarılı olma ihtimali yüksekse de verimleri düşük olduğu için istedikleri yerlere genelde gelemezler. tedaviye başladıklarında bile terapisti kontrol altında tutmak ve en iyi sonuca ulaşmak için kontrolü kaybetmemeye çalışırlar.
    bkz. bizimkilerde apartman yöneticisi sabri bey, galip derviş (bazı hastalarda hem okb hem okkb bir arada olabilir. okb ile okkb, okkb'de kompulsiyonların olmaması ile ayrılır.)

    kişilik dediğimiz şey; doğuştan gelen ve değiştirme imkânımızın olmadığı mizacımızla çevresel koşullarla şekillenen, değişebilen ve isteklerimizle yönetebildiğimiz karakterimizin bütünüdür.
    personality = temperament + character

    kişilik bozuklukları birbiriyle iç içe geçmiş olabilir, birçok bireyde bütün özellikler dört dörtlük bulunmayabilir. zaten tanı konulurken de özelliklerden kaçının olup olmadığı ve hastanın işlevselliğini etkileyip etkilemediği (insanlarla ve toplumla ilişkileri, öz ihtiyaçlarını bağımsız şekilde karşılama yetileri vs) üzerinden hareket edilir. yani bu özelliklerin bir kısmını taşıyan herkes kişilik bozukluğu hastası değidir. düşüncenin doğasında çeşitlilik vardır. bazı çeşitliliklerin üst üste binmesi, bahsettiğimiz gibi kişiliği oluşturur. yukarıdaki özelliklere sahip çeşitliliklerin 'kümelenmesi' de kişilik bozukluklarını ortaya çıkarır. bu yüzden dsm-5'te kişilik bozuklukları 'kümeler' şeklinde ele alınmıştır.

    kişilik bozukluklarının tedavisi zordur. çünkü hastalar çocukluktan itibaren, bulundukları ortama yanıt olarak -genetik faktörlerin de katkısıyla- bu kişiliklerini koruyacak savunma mekanizmaları ve normalleştirme prosesleri geliştirmiştir. tedavideki terapi ilkesi öncelikle kanser hücrelerinin devamlılığını sağlayan kök hücreleri kurutmaya benzer şekilde, kişilik bozukluklarını pozitif feedback'le besleyen bu savunma mekanizmalarını söndürmeyi amaçlar. hem hasta açısından hem terapist açısından sabır gerektiren uzun ve zorlu bir süreçle zor vakalarda bile düzelme sağlanabilmektedir.

    edit: yakın zamandan güzel bir örnek vereyim: palu ailesi. antisosyal bir damat, bağımlı bir eşi, paranoid ve şizotipal kayınvalide ve baldız. bunların kurbanı dört çocuk ve bir kayınpeder.

    edit2: american beauty filmini irdelediğimizde çoğu karakterde bu kişilik bozukluklarına rastlamak mümkündür:
    1-başrol kevin spacey (yukarıda ismi yer almasa da eski dsm'lerde negativistik kişilik bozukluğu vardı, karakteri buna çok uymaktadır: vurdumduymazdırlar ve hiçbir işte tutunamazlar (bunu çoğunlukla isteyerek yaparlar, tembel ve işe yaramaz görünmeyi tercih ederler) toplumca anlaşılamadıklarını düşünürler, 'yalova kaymakamı' gibidirler, kimse bunları umursamaz. fakat bir şeye odaklanırlarsa gayet başarılı olurlar. bu karakter de kızının arkadaşının ilgisini çekmek için hırs yapmış, hatta kızının sevgilisinden etkilenip hayatını değiştirmişti.)
    2- başrolün emlakçı karısı: tipik narsisistik kişilik bozukluğu vardır. hırstan kudurmuş, çevresine dehşet saçan, kızını bile küçük gören, konum elde etmek için saygın kişilere tapan, hatta kocasını aldatan bir karakterdi. kocasına yakalanınca bütün dünyası başına yıkılmıştı.
    3- başrolün ergen kızı: çekingen kişilik bozukluğu özelliklerine sahiptir. pek arkadaşı olmayan, ezik olarak nitelenen, kendini çirkin ve yetersiz gören, depresif bir karakterdi. narsisistik bir anne ve negativist bir babanın yetiştirdiği çocuğun da normal olmasını beklemek abes olur.
    4- ergen kızın sevgilisi: şizoid kişilik bozukluğu özelliklerine sahiptir. tamamen kendine ait bir dünyası ve nitelikleri vardı. sürekli kamerayla çekim ve koleksiyon yapmak, babasından gizli garsonluk yapmak, madde satmak gibi. hele rüzgarda uçan poşete yüklediği anlamlar... daha önceden babasının zoruyla hastaneye yatırılmış ve tedavi görmüş. sevgilisi olacak kızı çıplak olarak kameraya çekmesiyle, olmayan cinsel yönü tetiklenmiş ve tek kişilik dünyasına birini alıp yine yeni bir dünya kurmak için kaçmaya karar vermişti.
    5- şizoid oğlanın babası: tipik paranoid kişilik bozukluğu vardır. emekli bir askerdi ve disiplinle kafayı bozmuş birisiydi. oğlunu şiddet uygulayarak disipline eden ve bunun üzerinden kendi değerini belirleyen (oğlunun uyuşturucu sattığını öğrenmesi üzerine verdiği tepki, oğlunun eşcinsel olduğunu düşünmesiyle zıvanadan çıkması), kinci, eşcinsellere ve hatta herkese düşman ve paranoyak (ki bu yüzden cinayet işlediğini düşünüyoruz) biriydi. freud paranoid kişilik bozukluğunun bastırılmış homoseksüellikten kaynaklandığını ileri sürmüştür. karakterde böyle bir sürprizle karşılaşmamız da bunu teyit eder niteliktedir.
    6- paranoid adamın karısı: tipik bağımlı kişilik bozukluğu vardır. film boyunca kocasının sözünden çıkamayan, varlığıyla yokluğu belli bile olmayan, oldukça sönük ve yorgun bir karakterdi.
    7- kızın kız arkadaşı: tipik histriyonik kişilik bozukluğu vardır. kendisini herkesin ağzının suyunu akıtacak derecede cinsel obje haline getirmiş, sürekli birileriyle yattığı hikayelerini uyduran, aptal sarışın kız rolündeydi. kimseden ilgi görmediği anda arkadaşının babasının kucağına gelecek kadar ilgi bağımlısı bir karakterdi. o özel anda da aniden küçük masum kız çocuğu rolüne bürünmüştü.
    8- büyük emlakçı: herhangi bir kişilik bozukluğuna sahip olduğunu düşünmüyorum. hırslı, başarılı ve makul biriydi. başarısı okkb'ye bağlı olsaydı özgüveni düşük ve anksiyöz olurdu. bu nitelikleriyle de narsisistik bir kadını etkileyemezdi. belki biraz narsisisttir, bu yüzden tiyatro yaparak herkesi etkilemekte ve konum edinmektedir. ama filmde bunu detaylandıracak veri yoktu.

    antisosyal, borderline (belki histriyonik kızda bazı özellikleri vardı), şizotipal (belki şizoid oğlanın bazı düşünceleri bu niteliktedir, fakat bir kümedeki bozukluğa sahip kişi, aynı kümedeki diğer bozukluklardan da özellikler taşıyabilir) ve obsesif kompülsif (belki emlakçı kadının kuralcılığı ve titizliği, en otonomik anında bile koltuğu düşünmesi bu kişiliği yansıtır; fakat okkb yerine okb demek daha doğru olabilir. çünkü okkb'liler merhametli ve vicdanlı kişilerdir. bu karakter ise fazlasıyla duygudan arınmıştı, hatta filmin sonunda başrolü karısının mı emekli askerin mi öldürdüğü muamması, kendisinin okkb merhametine sahip olmadığını işaret ediyor.) kişilikteki karakterlere rastlayamadım.

    film boyunca bütün karakterlerden rahatsızlık duyarız, hepsinin iticiliği ve bizlere bir uyumsuzluğu vardır. (en sevimli görünen başrol bile başta boş gezenin boş kalfası modundayken anca kızı yaşındaki birini etkilemek için hırs yapmış, tüm hayatının seyrini, aklınca, genç birinin davranışından etkilenerek değiştirmeye çalışmıştı.) işte kişilik özelliklerini de bozukluk kümesine taşıyan şey, kişilerdeki bu 'irrite edici uyumsuzluk'tur. bu yüzden tedavi edilmeleri, bireylerin uyumsuzluğunu azaltıp işlevselliğini arttıracaktır; her ne kadar onlar hallerinden memnun olsa da.

    american beauty filmi de bu yönüyle baktığımızda sadece amerikan yaşamının çarpıklıklarını değil, bozuk kişiliklerin dünyanın her yerinde benzer problemleri yaratacağını anlatıyor sanki.
  • kişilik bozukluklarına dair derli toplu bir yazı:

    https://drdogansahin.blogspot.com/…ml?view=flipcard
  • benim problemim ne acaba diye hepsini teker teker okuyup 4-5 farklı kişilik bozukluğuna uyan davranışlar sergilediğimi fark ettikten sonra kendimin ifla olmaz bir psycho olduğuna inandırtan bozukluklar.
hesabın var mı? giriş yap