• • paranoid kişilik bozukluğu
    • şizoid kişilik bozukluğu
    • şizotipal kişilik bozukluğunun oluşturduğu kişilik bozukluğu grubu.
  • merhaba sevgili sözlük,
    naber? epeydir görüşemiyoruz. seni çok ihmal ettim. biliyorum ama fatih hoca'nın da dediği gibi: what can i do sometimes - in the game during the game-

    sana bugün her şeyi ciddiye alan, sabırsız, abartılmış bir ciddiyet duygusuna sahip ve çabuk öfkelenen bireylerden bahsedeceğim. bugün bunlardan biriyle karşılaştım. aslında hep karşılaşıyorum. bugüne özel değil yani. ama bu adamların bu dertten muzdarip olduklarını nerden bilebilirdim ki... ayrıca bunların aşırı yarışmacı olduklarını, öfke ve düşmanlık duygusuyla yanıp tutuştuklarını, geç saatlere kadar manyakça çalıştıklarını, devamlı bir acele içinde olduklarını, tabakhane yollarını çok sık arşınladıklarını, bu nedenle hızlı yürüdüklerini, sonra kuyrukta beklerken çok sıkıldıklarını, sarı ışık yanınca bok varmış gibi kornaya asıldıklarını ve dahasını... nerden bilebilirdim. nerden bileyim? her gün görüyorum sağda solda. he demiyorum ki hepimizin tip a kişilik bozukluğu var. hep beraber mazhar osman'a üye olalım. kartlarımızı boynumuza asalım. birbirimize kıçımızı gösterelim. bunları demiyorum elbette. ama şu bir gerçek ki sözlükcüm: bu adamların şiddete meyyali var.

    şimdi dilersen biraz bilimsel konuşalım. benim olduğum yerde mutlaka "bil-mekten bilim" konuşulmalı. elbette.
    tarihçesinden bahsetmek istiyorum birazcık. mesela adı neden tip a? yani a nerden geliyor? neden a? sanma ki bir anlamı var. yok. bildiğin uydurmadan bir ad. bekle. açıklayacağım.

    bir varmış bir yokmuş. friedman adında bir kardiyolog varmış. bu adamın da arkadaşları varmış. (zamanla metin içinde friedman ve ark. şeklinde bahsedeceğim. hazırlıklı ol) başlıyoruz. let the game play>>>>>>
    friedman ve ark. boş oturmamış, biz demiş, davranışların kalp rahatsızlığı üzerindeki etkisini bir araştıralım. bakalım etkisi çıkacak mı? yani adam sakinse kalp hastalığına yakalanma riski azalır mı? ya da çok agresifse kalp hastası olur mu? ya da ya daaaa bunların birbiriyle aslında hiç ilgisi yok mu? gel zaman git zaman friedman ve ark. konuyla ilgili bir proce hazırlıyorlar. amerikan sağlık bakanlığı'na sponsor olması için proce gösteriliyor ancak bakanlık bu proceyi reddediyor. mali destek vermiyor. neden? cevabı çok basit: saçma geliyor. "davranışla kalp hastalığınn ne ilgisi var ulen" diyor. tabi 1950lerden bahsediyoruz. o zaman daha susam sokağı bile yok bak. düşün. sonra tabi yılmıyorlar. davranışlarla ilgili kısmı ön plana çıkararak psikiyatristlere gidiyorlar, bütçe içün. onlardan da havalarını alıyorlar. neden neden? çünkiğ öyle bir durum söz konusu ki: "kalp rahatsızlığı diyince kalp uzmanlarının, davranış diyince de psikiyatristlerin alanına saygısızlık ediyorsunuz, ırzına geçiyorsunuz" gibi bir algı oluşuyor. tabi o zaman sene 1950ler. daha kurabiye canavarı protein bile değil. en son artık friedman ve ark.'na çok çılgınca bir fikir geliyor. adamın biri diyor ki (bu adam kim ben de bilmiyorum): "wtf man! what the hell re u doin' yahu siz bence bu projenin adını değiştirin diyor. yani içinde ne davranış geçsin, ne de kalp hastalığı. mesela şuna tip a diyin gitsin."
    yani dsm v'teki o type a zamazingosunun çıkış noktası bu. (çabuk bitti. pat diye. farkındayım. ama elimden gelen bu)

    sonra da anlaşıldığı üzre adı değişince proje kabul ediliyor. böyle şeyler bir türkiye'de olur sanıyorsunuz değil mi? - haha. her neyse. kabul ediliyor, çünkü hiç kimsenin canını yakmadan, kimsenin alanına, ırzına geçmeden olay hallediliyor. araştırma yapılıyor. veriler anlamlı çıkıyor. ilişki bulunuyor. yani "adam böyle aceleci, çabuk sinirlenen bir şeyse ilerde kalp hastası olabilir" gibisinden yüzeysel bir şekilde olayı özetleyebiliriz.

    bu görüş 1980lerde oldukça popüler oluyor. hatta ve hatta kalp akciğer kan enstitüsü tarafından kalp rahatsızlığı için bulguları oldukça önemli bulunuyor. bir zamanların reddedilen procesi artık top 10 listelerinin en başında. friedman ve ark. mutlu. gururlu. iyi para kazanmış falan.
    ancak sonraki araştırmalarda ilk bulgular kadar kuvvetli bağlar kurulamıyor. niye? çünkiğ işin cıvıtılması söz konusu. heh oraya da gelelim.

    ilk araştırma yapılırken (friedman ve ekip ark. tarafından) sağlıklı -olduğu düşünülen- insanlarla yaklaşık 2 saate yakın mülakatlar yapılıyor. amaç: davranışları gözlemlemek. katılımcı acaba, araştırmacının sözünü kesecek mi? hızlı mı konuşacak? hareketleri jestler vs. bir sürü şeye bakılıp, 9 yıl sonra alınan ölçümlerle kimler kalp hastası olmuş. araştırılıyor. ancak ilerleyen yıllarda yapılan araştırmalarda psikologlar 10 maddelik bir ölçek yapıp ilişkiyi bununla ölçmeye çalışıyorlar. 2 saatlik mülakatın yerini tutmuyor tabi. haliyle de doğru sonuç elde edemiyorsunuz sevgili pisikoloklar.

    her neyse. dediğim gibi. isim tamamen uydurma ama bulgular tam-ma-men gerçek-çek-ek-k...
    şu da değil elbette:
    başta söylediğim davranışları her yapan kişi tip a kşilik bozukluğuna sahiptir demiyorum ancak şiddete/saldırganlığa meyyali vardır diyorum. ben demiyorum o diyor. zaten bu araştırmalar da saldırganlık ile olan ilişkisini göstermek içün yapılmış. illa her sarı ışıkta kornaya abanan hastadır diyemiyoruz ama kalp hastası olma riski vardır diyoruz. korelatif şeyler diyip daha da yuvarlayabilirim ama yapmamak gerek di mi hocam öyle şeyler?

    -ee o risk herkeste var zaten kemal'cim.

    derseniz, demeyin.
    daha çok risk.
    daha çok riks. risk. rksi.

    ama yine de kuyrukta beklemek bence de kötü bi'şey.

    hoşçakal sözlükcüm.
    gözlerinden öperim.
  • psikotik örgütlenmeler.
hesabın var mı? giriş yap