• nedense beni acayip saran film oldu. üç kere izledim, daha da izlerim. ama her seferinde bir şey var ki:

    --- spoiler ---

    en sondaki "good bye scene"de, natalie ve keith öpüşürlerken yanlarından geçen kızıl apaçi! ne diye dönüp bakıyorsun, dönüp bir daha bakıyorsun çocuklara? senin yüzünden öpüşmelerini izleyeceğime senin "anasını avradını, öpüş var yiyiş var la" bakışını izliyorum.

    --- spoiler ---
  • duygusal ama gerçekçi, klişe ama özenli, acıklı ama sıcak ve son zamanlardaki eli yüzü düzgün filmlerden biridir..
  • family guy s07e07'ye gore en sıkıcı erkek ismidir.
  • yönetmenliğini todd kessler'ın yaptığı 2008 yapımı amerikan draması, içine romantizm serpiştirilmiş. bu filmde öyle vıcık vıcık romantizm yoktur, insanı yormaz. filmin tam ortasında off bi yere varmicak bu film dediğiniz anda ise sizi büyülü dünyanızdan uyandırır, gerçeklerin acımasızlığı ile yüzleştirir.
    izlemeye değer bir yapıt, hafif bir çağan ırmak vari senaryosu ile benzeri şeyleri yaşamış insanları ağlatabilcek kapasitede bir film. çok vurucu repliklere sahiptir aynı anda.

    --- spoiler ---

    lise öğrencisi iki gencin hayatını alan bir film, esas kızımız natalie tennis bursu ile babasının hayali olan duke üniversitesine girmeye çalışmaktadır. yaşadığı hayattan aslında çokta mutlu olmayan kızımızın hayatı, birden bire keith'in girmesi ile değişir. aynı sınıfta kimya dersi alan gençler lab partneri olarak başladıkları ilişkilerine aşık olarak devam ederler. yalnız bir sorun vardır keith sürekli bir kaçış içindedir, gizemleri ve sakladıkları vardır. en sonunda esas kızımız olayı öğrenir ve keith aslında kanserdir. çok az ömrü kalmıştır.

    --- spoiler ---

    gereksiz bilgi :

    başroldeki kızımız elisabeth harnois 79 doğumludur ( bir çok diziden hatırlayabiliriz ayrıca kendisini ). filme adını veren keith karakterini canlandıran jesse mccartney ise 87 doğumludur, buna rağmen aralarında yaş farkını hiç ama farketmeyiz.
  • izlediğinize pişman olmayacağınız film. filmde sadece romantizm yok, komedi var, azcık trajedi, bir tutam gizem...müzikleri de çok oturaklı ve usturuplu seçilmiş. ince bir iş çıkarıldığı belli olan bir film.
  • son derece bilindik bir konunun üzerine oturtulmuş harika bir film. müzikleri başta olmak üzere mekanları, karakterleri, ışıkları ile çok özenli ve zarif bir iş çıkarılmış.
  • keith adı, filmden bağımsız olarak * benim için önem arz ediyor. ingiliz falan olsaydım oğlumun adını keith koyardım herhalde o derece. niye diye soracak olursanız, hem hüzünlü hem kıymetli; geriye dönüp şöyle baktığımda sevdiğim müzisyenlerin ortak isimleri. bu keith'lerin

    (bkz: keith moon) yazılacak çoktan yazılmış zaten. (bkz: there is no substitute)

    (bkz: keith emerson) bu adamın insan olduğunu düşünmüyordum ta ki intihar edene kadar. çünkü böyle bir yetenek ve dahilik artık lsd'den mi, gelecekten mi gelmişti bilemiyorum çok değişik duygular içerisindeyim bu virtüöz için. yani normal insandan çok çok öte o yüzden standart insan modeli değil. tıpkı beethoven, mozart, da vinci gibi... her yüz yılda bir böyle bir kaç insan yer yüzünde var oluyor.

    (bkz: keith richards) bu mezar kaçkını tip dünyada en kıskandığım iki kişiden biri. bir diğeri için bakınız mick jagger. artık yaradanın nasıl bir torpiliyle dünyaya geldiyse, yeteneği, hayatı, şansı hepsi über üstü. çok seviyor ve saygı duyuyorum. çok yaşa!

    (bkz: keith flint) son dönemlerde iyi olduğunu düşünmüştüm o sıkıntılı tavır ve halleri yok gibi gelmişti ama öyle değilmiş. o da diğerleri gibi istemedi/katlanamadı bu aleme.

    (bkz: keith jarrett) öyle caz falan hoşlanmam ama nasıl bir içine çekiyorsa dinlemeden edemiyorsunuz klasik müziklerini.
  • romantizm dalında izlediğim en iyi 3 filmden biri.
    şimdi neye göre iyi tartışılır tabii, uzun bir aradan sonra izlemem, filmi izlerken normale nazaran biraz daha duygusal olmam da cabası sanırım. çok hoş replikler barındıran, kah ağlatan kah gülümseten sahnelerin olduğu, izlerken harcadığınız 90 dakikaya değecek tatlılıkta bir film. jesse mccartney’nin oyunculuğu da takdire şayan.
    filmi izledikten sonra bir süre de film müzikleri aklınızdan çıkmayacak, çünkü onlar da en az film kadar güzel.
    gelelim filmin en sevdiğim repliğine:

    --- spoiler ---

    natalie: i don’t care where you’re gonna be next year. i don’t care if you’re crazy. god, i just know i wanna be with you. i don’t understand what you’re doing. it seems so pointless, i mean everything… it just seems pointless but when i’m with you it’s different. i don’t know why.

    --- spoiler ---
  • a walk to remember ile neredeyse aynı senaryoları barındıran film, sadece bu film daha gençlere hitap ediyor. yine de başarılı bir yapım. burada neredeyse hiç değinilmemiş, olmadı sözlük.
  • keith benim için skyler white in erkek olanı.

    filmi natalie nin hayatına keith girmeden öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırın.

    --- spoiler ---

    keith dan önce okulunda başarılı ,sporda başarılı ,etrafında arkadaşları, hayatında bir erkek arkadaşı ,arabası vs.... olan genç bir kız.tek sorunu iyiliği için biraz baskıcı ebeveyn.mutlu olmaması için bir sebep yok.
    keith dan sonra yalnız,mutsuz ,umutsuz ve hurda bir kamyonet.
    keith kısa bir ömrü kaldığını bile bile natalie nin hayatına girerek nasıl da berbat ediyor. filmin sonunda keith her şeyi itiraf ediyor "ölmeden nasıl seni tavlayıp yatağa attım ama" gibilerinden diyerek.
    natalie nin tepkisi "allah cezanı versin bunu bana nasıl yaparsın ne istedin benden" - diyeceğine - "ne olmuş yani......ben seni istedim...." filan dedi ve keith in dudaklarına yapıştı.
    natalie , keith durumunu öğrendikten sonra olumsuz bir tepki göstermeyip seni seviyorum diyerek ölene kadar yanında kalmasına aman ne güzel bir aşk hikayesi mi dememiz gerekiyor.
    kızı kendine aşık edip onu kullanıp hayatından çıkacak olmak nasıl bir kalpsizliktir.
    natalie ye de iyi oldu her şeyden vazgeçip kal öyle baş başa hurda bir kamyonetle hayatının içine edip ölen adam için biraz teselli olur.
    --- spoiler ---

    keith izlediğim filmler içindeki en kötü karakter.
hesabın var mı? giriş yap