• kalyon, denizcilik tarihinde çığır açan bir teknoloji ürünü; kıtaların kaderlerini belirlemede etki etmiş bir gemi tipidir. ateş gücü'nü ana silah kabul eden ve kas enerjisinden bağımsız bir müteharrik sistem kullanan ilk uzmanlaşmış savaş gemisidir.

    kalyonun ortaya çıkışı 16. yüzyılın ilk çeyreğine tesadüf eder. gelişimini tetikleyen birkaç temel sebep vardır. şimdi sayacağım bu sebepler teknik meseleler gibi görünseler de esasen değişen bir dünya sistemi'nin ihtiyaçlarına cevap olarak üretildikleri hep akılda tutulmalıdır.

    *ortaçağ sona ererken, gemi tipleri arasında milattan önce dokuzuncu yüzyıldan beri süren basit ve temel ayrım sabittir: boy-en oranı düşük ve rüzgar (yelken) ile hareket eden yuvarlak gemi (navis redonda) ticaret amaçlı, boyu enine göre çok daha uzun ve kas gücü (kürek) ile hareket eden uzun gemi (navis longa - çektirme) ise savaş amaçlı kullanılmaktadır. ayrıyeten, savaş zamanında yuvarlak gemiler sahiplerinden kiralanıp sökülebilir kuleler vs. ile donatılarak savaş gemisi şekline sokulabilmektedir.

    *rönesans'ın ilk yıllarında gerçekleşen askeri devrim ile top stratejik sonuç sağlayıcı silah haline gelmiştir. deniz kıyısındaki hisarların dövülmesi için çektirmelerin pruva kısmında yer alan platforma irili ufaklı birkaç topun yerleştirilmesi ile beraber yeni silah bahriye envanterine de girmiş olur. top ile donatılmış çektirmelerin borda bordaya vererek karşılarındaki düşman gemileri uzun menzilden imha gücüne sahip salvo ateşi taktiğini geliştirmeleri ile de, deniz savaşları boyut değiştirmeye başlar.

    *ne var ki, yapısal olarak değişime uğramayan çektirme, doğuşundan beri tabi olduğu kısıtlamalardan kurtulmuş değildir. hacmi ve fribordu düşük çektirme aşırı miktarda insandan müteşekkil bir "makine"ye sahiptir ve bu makinenin yakıtını** dar ambarında taşıyamadığı için üç günde bir karaya uğramaya mecburdur. güvertesiz ve bordasız gövdesi dalgasız akdeniz veya baltık sularından çıktığı zaman her an batma tehlikesi ile karşı karşıyadır. dolayısıyla tıpkı belli bir iklime göre evrimleşmiş böcek gibi, habitatı dışında iş göremez.

    *1492 yılında cristobal colon'un yeni dünya seferi ve 1497 tarihinde vasco da gama'nın hindistan'a deniz yolunu açmasıyla beraber atlantik dünyası yeni bir çağa girer. bu iki deniz seferini izleyen 30 yıllık süreç iber krallıkları için emsali görülmemiş fırsatlar ve bir o kadar büyük meydan okumalar getirmiştir. yeni dünya'yı sahiplenen ispanya; yerini aldığı aztek ve inka imparatorlukları topraklarından dünya ekonomisini allak bullak edecek ölçüde değerli maden çıkartmıştır; fakat çıkartılan madeni atlantik okyanusundan güven içinde nasıl geçirecektir ? beri yandan, portekiz destursuz daldığı hint okyanusunda birkaç yıl karşılık görmeden korsanlık ile voli vurmuş ise de; yeni dünya'nın taş çağı artığı kültürleri ile değil uygarlık seviyesi kendine denk yerel güçlerle uğraştığı için tatlı eşkiyalık kısa sürede sona ermiştir. hele bir de batı yarıkürenin süper gücü osmanlı imparatorluğu arka bahçesine dadanan potekiz zararlısına müdahale edince işler iyice sarpa sarmıştır. portekizlilerin kullandığı teknoloji standart akdeniz teknolojisi olduğu için hint-osmanlı güçleri rahatça karşılık verebilmektedir. dolayısıyla hint okyanusu'nda galebe çalınacaksa tek çıkar yol yeni bir silah kullanmaktır. bu silah ne olmalıdır ?

    *iber krallıkları ilk olarak büyük boylu yuvarlak gemileri, yani nao'ları (italyanların verdiği adla karaka) ağır toplarla silahlandırmayı denerler. portekiz kralı her yıl yaklaşık 130 kadar ağır top ve arkebüs ile donattığı bir nao'yu cochin'e baharat ile doldurulup dönmek üzere yollar. muadil almiranta'lar ispanya kralı'nın altın ve gümüşlerini havana'dan yüklenip getirirler. fakat ağır silahlı yuvarlak gemi ideal olmaktan çok uzaktır. düşük boy-en oranı ve yüksek kasaralar ağır toplarla donatılmış karaka'nın ağırlık merkezini kaydırmakta; dengeyi bozmaktadır. zaten hantal olan tekne iyice yavaşlar. manevra kabiliyeti neredeyse sıfıra düşer. bu emprovize araç açık ki kullanışsızdır. işte kalyon'un gelişimi iberli gemi ustalarının karaka tipini nasıl geliştirebilecekleri üzerine düşündükleri bu noktada başlar.

    iki iber ülkesi arasında ispanya hem akdeniz hem de atlantik okyanusunda kıyı sahibidir. coğrafi konumundan dolayı geleneksel olarak biri çektirilerden kurulu akdeniz öteki yuvarlak gemilerden kurulu atlantik filolarına sahiptir. doğal olarak hem akdeniz hem atlantik gemi teknolojileri birikimi mevcuttur. kalyon'un bu birikimin bir sentezi olarak meydana çıktığı umumca kabul edilmiştir. zaten geminin ismi, "galeone", çektiri yani "galea" ile olan akrabalığın açık delilidir. çektirinin karaka üstüne olan etkisi şu sonuçları doğurur:

    *karaka'nın omurgası uzar, baş kasarası rüzgarı daha iyi almak için kısalır. draft biraz azaltılarak manevra kabiliyeti arttırılır.

    *devrimci yenilik silah donanımındadır. kalyon uzun menzilden ateş açarak düşmanı harap etmek üzere bordasından bir sıra top ile silahlanmıştır. iki bin yıldır, düşmanın güvertesine asker çıkarıp bayrağını indirmek üzere görevlendirilmiş uzman savaş gemisi yeniden tanımlanmıştır.

    ne var ki burada önemli bir noktayı belirtmek gerekir: kalyon temelde bir savunma silahı olarak ortaya çıkmıştır. amaç yeni dünyadan gelen altın konvoyuna yahut hindistan'dan yola çıkan baharat gemisine refakat etmektir. iber kalyonu'nun topu ağır ve kısa menzillidir. dahası çift tekerlekli kara topu kundağına oturtulduğu için bir defa ateş ettikten sonra doldurması çok zordur. iber deniz savaşı taktiğinde toplar ticaret gemisine saldıran korsan veya düşman ülke gemisini yakın menzilden bir salvo ile döverek sakatlamak için vardır. hasım inadından dönmezse rampa edilir ve yenilmez tercio erlerinden bir kıta düşmanın işini çabucak bitirir. şunu da belirtelim ki bu taktik amaçlandığı biçimde kullanıldığında etkisini hiç kaybetmemiştir. refakat sistemi'nin uygulanmaya başlandığı 16. yüzyıl ortasından 17. yüzyıl sonlarına dek tek bir konvoya hücum edilememiş; tüm yeni dünya altını kayıpları sistemin zayıf halkası konumunda bulunan tahkim edilmemiş limanlara yapılan baskınlarda verilmiştir.

    kalyon'un gelişiminde bir diğer safhayı açanlar ingilizler ve felemenklilerdir. iki ulusa da kalyon teknolojisi iber yarımadasından sıçramıştır. ingiltere'nin kalyonlar ile tanışması hayli ilginç bir öyküdür. kraliçe mary (bkz: bloody mary/@chevalier sans peur) hükümdarlığında prince consort konumunda bulunan kişi, tarihin büyük ironisi olsa gerek ispanya kralı ikinci felipe'den başkası değildir. felipe ingiliz parlamentosunu "bir ada krallığı olan ingiltere güçlü bir donanmaya muhtaçtır" diyerek gemi yapımına para vermeye ikna eder. gönderdiği ispanyol gemi ustaları ise yeni teknolojiyi britanya adalarına taşır. felemenk ise o dönemde ispanya tacı'nın tevarüs etmiş toprakları olmasından ötürü bizzat kalyon yapım merkezi haline gelmiştir. 1500'lerin ortalarında gelişen bu teknoloji transferinden 20 yıl kadar sonra ingiltere militan protestan birinci elizabeth'in hükümdarlığı altında ispanya'nın deniz hakimiyetine meydan okumakta, kalvinizmi kucaklayan felemenkliler ise istiklal için isyan etmektedirler. iki ulus da kaderlerini deniz ticaretine bağladıkları için deniz teknolojisini tüm olanaklarıyla geliştirecek ve ispanya'nın belini uzun erimli bir mücadele ile kıracaklardır.

    elizabeth'in emrinde, werner sombart'ın mükemmelen tasvir ettiği o tüccar korsanların (bkz: burjuva/@chevalier sans peur) arketipik örneklerinden müteşekkil bir gedikli denizci kadrosu vardır. deniz kurtları namıyla maruf bu kadro sir francis drake, walter raleigh ve sir john hawkins gibi efsane şahsiyetlerden oluşmaktadır. bunlardan sir john hawkins korsanlık, kaçakçılık, köle ticareti ve mutemedi olduğu bahriye fonlarını iç etmek gibi konular haricinde gemi tasarımıyla da ilgilenmektedir. ispanyolların yakın menzilde yenilmez olduklarını maceralarından yeterince öğrenmiş bulunduğu için manevra yeteneği daha yüksek, daha hızlı ateş edebilen orta kalibreli toplarla donatılmış gemiler kullanırsa ispanyol piyade üstünlüğünü ekarte edebileceğini düşünür. 1577 yılında denize indirdiği "revenge" bu geliştirilmiş kalyonun ilk örneğidir. karinası içbükey açılı, kasaraları "traşlanmış" ve hafifletilmiş, topları orta kalibreli ve dört tekerlekli arabalara oturtulmış revenge'i 1588 yılına dek bir düzine kadar benzer gemi takip eder. nihayet o yıl kral felipe felemenk ayaklanmasını bilfiil destekleyen ve korsanlarını ensesinden indirmemekte direnen elizabeth problemine son vermek üzere yenilmez armada'yı yolladığında manş kanalını savunan ingiliz donanması yeni silahına güvenmektedir. ilk yapılan çarpışmalarda armada birbirini destekleyen gemilerden oluşan düzenini bozmadığı için ingilizler fazla etki yaratamaz. ancak ispanyollar nizamlarını ingiliz burlota saldırısı ile bozunca vaziyet değişir. ağır ispanyol gemileri eşek arısı gibi hücum eden ingiliz gemileri karşısında ciddi zarar görerek kuzeye doğru kaçmaya başlarlar. istila tehdidi sona ermiştir.

    armada savaşından iki taraf da değişik dersler alır. ingilizler ispanyol gemilerini hasara uğratsalar da batıramamış olmaktan hiç memnun değildirler. izleyen yıllarda inşa ettikleri gemileri düşük profil ve kavisli karina prensibini korumakla beraber daha masif inşa edilir ve bir sıra da ağır topla donatılır. ingiliz yaklaşımı 1600'lerin başında önce great ship sonra da üç ambarlı sınıflarını ortaya çıkaracaktır. ispanyollar ise yeni gemilerini ingiliz modeline göre daha küçük ve çevik yapmaya uğraşırlar.

    ingiltere-ispanya çekişmesi 17. yüzyıl başında sönümlenirken felemenk ayaklanması şiddetini arttırarak devam etmektedir. 1620'li yıllarda hollanda genel meclisi tayin edici bir karar alır: kıta avrupasında ordular savunmaya çekilecek; öncelik donanmaya verilecek ve ispanya'nın savaş makinesini döndüren sömürge kaynaklarına hücum edilecektir. elde edilecek ganimetler ile de hem birleşik eyaletler zenginleşecek hem de ayaklanma finanse edilecektir. yapımına başlanan yeni donanma gayet tabi kalyon tipidir. lakin felemenkliler tıpkı ingilizler gibi kendi tecrübeleri ve öznel koşulları'nın etkisi ile özgün bir alt tür ortaya çıkarırlar. bu yeni gemi sınıfının ismi büyük fırkateyn'dir.

    *felemenk kıyıları sığlalar ve kumluklar ile kaplı, seyri güç bölgelerdir. dahası felemenk tersaneleri başlıcası schelde olmak üzere sığ nehir ağızlarında konumlandıkları için derin draftlı gemilerin yapımı söz konusu değildir.

    *birleşik eyaletler hem büyük bir ordu beslemek hem de donanma kurmak zorundadır. dolayısıyla insan gücü kıtlığı mevcuttur. bunu aşmak için gemi armasının minimum personelle çalışıtırılıp maksimum verimi sağlayacak biçimde tadil olması gereklidir.

    *coğrafaydan ötürü boyca küçük, demografik problemden dolayı mürettebatları daha az bulunacak olan felemenk gemileri ağır toplarla donatılamayacaklardır.

    bu üç temel problemin mevcut kalyon altyapısıyla bağdaştırılması sonucu kasaraları iyice kısalmış, 30-40 kadar orta boy topla donatılmış, değirmi hatlara sahip, derlenip toparlanmış üç direkli arması ingiliz ve ispanyolların geleneksel dört direği kadar verim sağlayan çok başarılı yeni bir gemi türü ortaya çıkmış olur.

    hollandalıların 1630'lu yıllarda ispanyol sömürge imparatorluğuna yaptıkları saldırı yıkıcı sonuçlar yaratır. günümüzde felemenkçe konuşan curaçao ve hollanda guyanası ile endonezya o dönemin fetihleridir. ingiliz modeline göre yeniden düzenlenmiş ispanyol donanmasıyla kapışan felemenkliler yeni taktikler geliştirirler. ağır yapılı ve kalabalık mürettebatlı ispanyol gemilerine karşı nihai formül şudur: felemenk fırkateynleri topçu barajı kurarken yedekte çektikleri burlotalar manevra yapamaz hale düşen ispanyol gemilerini ateşe verirler. topçu barajı pruva hattı'nı muştularken burlotaların kullanım şekli adeta 250 yıl sonraki jeune ecole'ün ön provası gibidir.

    nihayet geldik uzun öykümüzün son perdesine. 1639 yılında ispanya donanması'nın çekirdeği flanders armadası karadaki kardeşi flanders ordusuna takviye yetiştirmeye çalışırken dunes sularında felemenk topçu barajı ve burlota alevleri altında telef olur. flanders armadası ile beraber klasik anlamda kalyon da tarihe karışır. deniz savaşları artık saldırgan taktikler amaçlanarak inşa edilen ingiliz great ships ve felemenk büyük fırkateynleri ile yürütülecektir. dunes çarpışmasından 11 yıl sonra, deniz ticareti üstünlüğü için birbirinin ümüğüne çöken ingiltere ile birleşik eyaletlerin 20 yıl süren mücadeleleri esnasında pruva hattı kalyonu gelişecek ve buhar makinesi ile tapalı mermi deniz savaşlarını dönüştürene dek okyanusların; dolayısıyla da kapitalist dünya sisteminin kaderini belirleyecektir.

    faydalanılan kaynaklar:

    geoffrey parker - colin martin, the armada, londra 1988
    jan glete, warfare at sea 1500-1650, routledge 2000
    john guilmartin jr, galleons and galleys, cassel 2003
  • tırnak koruyucu ve sertleştirici* olan kalyon, yıllardır mutlaka elimin altında bulundurduğum, tırnak uzatmak için mucizevi işlevi olan bir nesne. onsuz çıtır çıtır kırılan tırnaklarım onu sürersem sorunsuzca uzuyor. kim yapmışsa ellerine sağlık, neutrogena sabun ile birlikte yüzyılın buluşlarından.
  • siz de eğer benim gibi hem ojesiz gezmek istemiyorsanız hem de sararmış tırnaklardan nefret ediyorsanız, bunun turuncu renkli tırnak bakım yağı var. onu alın. bi şişesi 7 tl falan. ojeye bir hafta ara verip, temiz tırnaklarımıza aklımıza geldikçe mümkünse her akşam bu yağdan oje gibi sürelim. bir haftada tırnaklarınız bebek tırnağı kadar pembiş ve sağlıklı olacak. tırnak bakımında bir çok ürün denemiş bir master degree olarak söylüyorum ki mükemmel bir ürün, deneyin. ama beyaz tırnak eti peelingi var mesela, onu da gördüğünüz yerde kaçın.
  • osmanlilarin kadirga'dan kalyon'a gecisleri on yedinci yüzyilin sonu ile birlikte olmustur.
    bu iste bas rolü donemin kaptan pasa'si mezemorta hüseyin pasa oynamistir. onun doneminde kalyon insa faaliyetlerine girisilmis ve onlarca kalyon yapilmistir.

    osmanli arsiv kayitlarinda kalyon yapimi ile binlerce defter ve belge bulmak mümkündür. bunlarin sadece yuzde birini goren benin zihni dumura ugramis, bu konuda tez yapmak bizi asar dememe neden olmustur.

    bildigim kadariyla osmanli kalyonlarinin uc ambarli ve kapakgibi turleri de mevcuttur.
  • sadece yelkenli, küreksiz, zamanına göre kocaman bir yük gemisi.
  • bir zamanlar türkiye'de en iyi rock çalan mekan. klasik rock severlerin buluşma yeri. artik pek öyle olmasa da yine de iyidir müzikler. bira şişede verilir ve güzel havalarda dışarda ayakta durulur. barda sinan ve porto'nun olduğu dönemler en iyisi olmakla beraber, hala belli bir kalitenin üzerinde olup istanbul'da muadiline rastlanamamıştır. ilk açıldığından beri saat 23pm'den sonra çan çalar ve perdeler örtülür, gidebilirsiniz artık denir. pazar günleri kapalıdır.
  • karaburun'daki pansiyon ve restoran olanının web adresi şöyle:

    http://www.kalyonpansiyon.com/kalyonp.html

    bu yılki karaburun yolculuğumu renklendiren ve hatta muhteşem hale getiren mekan oldu kalyon restoran. pansiyonunda kalmışlığım yok, bodrum plajından iskele'ye sırf gezinti olsun diye gittiğimde rastladım, iyi ki yapmışım...

    iskele caddesinde bir ileri, bir geri dolaşmaktan sıkılıp, balık yemek için bu mekanı seçtim. denizin sesini dinliyorum yemeğimi yerken, arka masada oturanların sohbetine kulak misafiri olmaktan da kendimi alamıyorum. sonradan isminin "hikmet ağbi" olduğunu öğreneceğim restoran sahibi ve bir çift gitar çalıp, şarkı söylemekten bahsediyorlar; tanju okan'dan söz ediyorlar. kalkmayı düşünüyorken, hemen fikrimden cayıyorum. "çalarız ama kim söyleyecek?" sorusuna büyük bir istekle "ben yapabilirim" diyorum ve sağolsunlar masalarına buyur ediyorlar...

    tanju okan'dan "dostlarım"la başlıyor küçük ama güzel eğlencemiz, hikmet ağbi "ah" çekiyor. hızla türk sanat müziğinin klasikleşmiş şarkılarına geçiş yapılıyor, "benim güzel manolyam" dediğimde hikmet ağbi bir "ah" daha çekiyor. karaburun dost, mehtap yoldaş ve biz güzel birer manolyayız; kıyıya vuran dalgalarıyla alkışlıyor adeta bizi deniz...

    hikmet ağbi masadan kalkıyor bir an. istanbul çengelköy'den geldiklerini öğrendiğim çiftle sohbete başlıyoruz; bir hafta önce sokaklarını arşınlamaktan büyük keyif duyduğum çengelköy'den birileriyle tanışıyor olmak, büyük ve güzel bir tesadüf örneği olarak keyfime keyif katıyor. istanbul'dan, çengelköy'den, karaburun'dan, sezen aksu'dan, ece temelkuran'dan, alaçatı'dan ve daha bir sürü şeyden bahsediyoruz.

    hikmet ağbi gelmiyor, yan restorandan bizi davet ediyorlar çalıp söylememiz için. memnuniyetle kabul ediyoruz tekliflerini ve daha geniş bir gruba dahil oluyoruz. gitar ve vokal sayısı artıyor böylelikle; sözleri tam olarak hatırlanamayan şarkılar, gitarın notalarına ayak uyduramayan ses tonlarına rağmen samimi insan sesleri çınlatıyor iskele'yi. sabah saatlerine kadar sürüyor bu spontane gelişen doğaçlama dinleti.

    ertesi gece bu anlattıklarımın benzerini tekrarlıyoruz aynı yerde; vedalaşıp giderken hem mutlu, hem ağlamaklı oluyorum ama mutlu tarafımı gösteriyorum geride bıraktıklarıma... bir kez daha inanıyorum hayatın ve karaburun'un sürprizlerle dolu olduğuna, doyasıya gülümsüyorum...
  • ojeleri oldukça dayanıklı olan marka. kimyasal içeriklerini bilmemekle birlikte flormar, pastel gibi ojelere kıyasla daha parlak ve uçlardan soyulma yapmıyor. ancak renk skalasının genişlemesi şart.
  • değeri yeterince bilinmeyen tırnak ürünleri markası. bin yıldır kullanırım ben. ojeleri hariç.
    kurutucusu olsun, sertleştiricisi olsun, tırnak eti temizleyicisi olsun kesinlikle mavala'dan aşağı kalır şeyi yok. fiyatı dışında.
  • kırılan, soyulan, yamulan tırnakları sorunsuz ve sağlıklı uzatmak icin birebir. karemsi bir şişe içinde rakı beyazı rengindedir.
hesabın var mı? giriş yap