ismet zeki eyuboğlu
-
- abi ne bicim cevirmissin ya kitabi?
- tomurursan sevgi tomur!
- ok. -
rahmetlinin arkasından atıp tutacak değilim, fakat birkaç noktaya bir okur olarak dikkat çekme hakkım vardır umuyorum.
faust, dönüşümler, aeneas vb. eserler i.z. eyüboğlu marifetiyle türkçeye çevrilmiştir. diyecek bir şey yok. asıl sorun, onca tercümanın, yahu bu çeviriler iyi hoş da, insanlar okuyamıyor, okusa dahi anlayamıyor, anlayamamak da eserden ve yazardan soğumaya kadar gidiyor diyerek neden bu eserlere el atıp yeniden türk fikir tarihine kazandırmadıkları?
hayır, adı geçen eserler entipüften eserler de değil. e bu ülkenin almanca bilmeyen evlatları fasih bir türkçeyle faust okuyamamışsa bunun faturasını kime keseceğiz?
[faust'un ilk tercümesi 1943 meb yayınları, recai bilgin. bu baskı elime geçmediği için tam metin mi değil mi bilmiyorum. tam metin sosyal yayınları, i.z. eyüboğlu; sonra da doğubatı yayınları, iclal cankorel tarafından çevrilmiş. türkçede faust'un durumu netameli vesselam.]
haydi bunu geçelim. bir ara rahmetlinin blaise pascal'ın "düşünceler"ine, otuz sene arayla yazdığı iki önsözü okuduydum. şunu demek zorundayım: bir tercümanın, pascal gibi inanlı bir adamın eserinin önsözünde kendi pozitivizminin propagandasını yapmasını, ben hiçbir bilimsel ve ussal aktöreyle bağdaştıramadım.
ahlak yerine aktöre, iman yerine inan, huzur yerine erinç, saf yerine yalınç, belâgat yerine uzdil, peygamber yerine yalvaç; bu kelimeleri de bilelim tabii (gene de yalıncı almayayım. aktöreden de gıcık kapıyorum ya neyse). fakat bizim durumumuz ikisini de bilmek değil, ikisini de bilmemek... yani dimyat'a erince giderken evdeki huzurdan olmayalım sayın ağbim, onu diyorum.
[folklorik tarihimiz denilince de önce pertev naili boratav'ı analım.] -
sayin eyuboglu'na biraksan ya butun anadolu erenleri, hitit'lerden tavananna'nin himaye ettigi dinler temsilcileri, ya da das kapital'e serh yazmis caglar oncesi komunistleri.
gurban oldugum ya resulallah'tan gelir amma lakinki oyle degildir. -
* * *
araştırmacı ismet zeki eyuboğlu öldü.
araştırmacı, çevirmen ve yazar ismet zeki eyuboğlu 12 kasım 2003 tarihinde istanbul'da öldü.
1925 yılında trabzon maçka'da doğan ismet zeki eyuboğlu istanbul'da vefa lisesi'ni (1948), i.ü. edebiyat fakültesi felsefe bölümü'nü (1953) bitirdi;
klasik filoloji, tarih bölümlerinde okudu. bir süre felsefe, edebiyat öğretmeni olarak çalıştı, sonra bu görevi bırakarak çalışmalarını anadolu uygarlığı, halk
bilgisi varlıkları, türk dili konularında yoğunlaştırdı, bağımsız yazar olarak sürdürdü. yazar sabahattin eyuboğlu, şair ve ressam bedri rahmi eyuboğlu ve mimar mualla eyuboğlu'nun kuzeni olan ismet zeki eyuboğlu 68 yaşındaydı.
eyuboğlu, üsküdar selimiye camii'nde dün öğlen kılınan cenaze namazından sonra doğum yeri olan trabzon'un maçka ilçesinde toprağa verildi.
yazarlığının ilk ürünleri türk folklor araştırmaları dergisinde karadeniz folkloru derlemeleridir (1948-1958), fatih sultan mehmet için, zamanından
günümüze, yazılmış şiirleri derleyen bir antoloji yayımlamıştı: destanlar içinde fatih (1953). almanca, latince, arapça, farsça gibi dillerden yaptığı
çeviriler dışında dünya, cumhuriyet, soyut, varlık, yansıma, türk dili, aydınlık, vb. yayın organlarında birçok araştırma-incelemesi yayımladı inceleme ve derlemeleri, divan şiirinde sapık sevgi (1968), türk şiirinde tanrıya kafa tutanlar (1968), baki (1972), nietzsche (1972), tanrı yaratan toprak (1973), anadolu inançları (1974; anadolu inançları-anadolu mitologisi adıyla genişletilmiş bs., 1987), cinsel büyüler (iki cilt, 1975), karadeniz aşk türküleri (1976), anadolu halk ilaçları (1977), insanın boyutları (1979), "alevilik-sünnilik", "islam düşüncesi" (1978), anadolu büyüleri (1978), sevgi büyüleri (1978), şeyh bedrettin ve varidat (1980), kendi sözleriyle atatürk ilkeleri (1981), anadolu uygarlığı (1981), atatürk'ten özdeyişler (1981), bütün yönleriyle bektaşilik-alevilik (1980), geçmişin yaşama gücü (1982), günün işığında tasavvuf, tarikatler ve mezhepler tarihi (1987), anadolu halk ilaçları-bitkiler, büyüler, macunlar, yıldızname (1987), mevlana (1988) türk dilinin etimoloji sözlüğü (1989), türkçe kökler sözlüğü (1989), şeytan ayetleri söylencesi - zerdüşt'ün şiirleri (1989), hacı bektaş veli (1989), uygarlığın çıkmazları (1990), tarihin ilkeleri (1991), alevi-bektaşi edebiyatı (1991), pir sultan abdal (1991), yunus emre (1991), abdal musa (1991), hatayi (şah ismail) (1991), kaygusuz abdal (1992), islamın çöküşü (1997), felsefe açısından 12 eylül - boşluğun egemenliği (1997), gülen anadolu (1997), gelin canlar söyleşelim (1997), islamda bölünmeler, çelişmeler (1997), aşık sadık (1997), taşoluğun başında (şiir, 1998). çevirileri: hz. ali'nin şiirleri (1997), vergilius (1995), pascale (1996).
* -
"buyurtu" (bi bu eksikti), "yalinc" (kelime sonu ç'sine doydum), "gerekim" (neyim?), "kivanacak" (?? --> resmen boyle not dustum kitaba) kabilinden kelimelerle insana gokturkce soleni yasatiyor resmen. kim kant'i eyuboglu'nun ellerine teslim ettiyse artik, bilemiyom. kitabi say yayinlari'nin nesretmis olmasi da cabasi. bari sen yapmayaydin be say? hayir oyle "gokturkce'cilik filan herhalde." deyip de gecemiyorum ki. feci.
aziz yardimli yetmezmis gibi... :/ -
vergilius'un aeneas adlı eserini ve ovidius'un dönüşümler adlı eserini dilimize kazandırmış olan çevirmendir.
-
-
titus lucretius carus'un tomris uyar ve turgut uyar tarafından evrenin yapısı adıyla çevrilen de rerum natura (nesnelerin özyapısı hakkında) kitabına ve elbette asıl filozof ve şairine yönelik çok güzel bir önsöz yazmış olan üstat. hem çevirileri, hem telif ve akla gelmeyecek konulardaki yapıtları, hem türk dilinin etimoloji sözlüğü ile yaşamlarımızda uzun süre var kalıp etki bırakacak kendine özgü düşünür ve sanatçı.
ismet zeki eyuboğlu'nun etimoloji sözlüğü'nde temkinli biçimde etek sözcüğünün kökeni olarak etmek dışlanmaya çalışılıp itmek verilmiş. oysa aynı kapıya çıkar*, ikisi de birbirini destekler ve güçlendirir. zaten türkçede i-e ses değişimi de boldur. bence artık belli ki etek, etmek* ve itmekten, itelemekten geliyor. insan yetkili ağızdan onay istiyor. daha iyi açıklaması olmadığından, ayrıca yöremizde etmek'in anlamı açıkça cinsel olduğundan, etek ve eteklik açıklamasını bulmuş olur. daha bile güzeli, ara aşaması var: iteklemek >>> eteklemek. ayrıca el etek öpmek*, el öpmekten başka itek nesnesini öpmek oluyor. (bkz: etek/@ibisile)
(bkz: faust/@ibisile)
(bkz: walpurgis gecesi/@ibisile)
(bkz: margarete)
(bkz: doyunca)
(bkz: kalkım/@ibisile)
(bkz: yıldızbilimci)
(bkz: tisiphone/@ibisile)
(bkz: kiklop/@ibisile) -
atatürk’ün daği
can oluğundan kan akıttım sulara
yeşersin yazdan önce
uyansın kuşlardan önce
açılsın yarılan iri bir nar gibi toprağım
bir kucakta büyüsün
bir memeden emsin çocuklar
bir beşikte söylesin ninnilerini çağım
yağmur güler yerler yeşil
tomurursan sevgi tomur
deşil ekinlere toprağım deşil
bir yonga da canımdan al
onar savaşta yıkılmış evleri
isıtsın ateşten donanları kucağım
mor menevişi gördün mü van'dan izmir'e
bilir misin kokusunu vargit çiçeklerinin yaylada
nasıl kıvrılır eğreltiler güzün sararır
öksüz çocuklara döner kızılağaç dalları
geyikler iner kuytulara titrek
sarıdan söylenir günlerin türküsü
karanlık uzar aydınlık kısalır
orda yüce bir ışıldağım
yaşarmış gözleri yurdumun
bıçak saplamış yüreğine koynunda büyüyenler
kurşun yemiş ekmek yedirdiklerinden
baktım bulutlar üstünden edirne'den ağrı'ya
can uğruna can verdim
kan yoluna kan döktüm
yakınlara yakın uzaklara uzağım
ben hitit
ben urartu
ben likya
ben frigya
çağların eskisinden en yenisine
bütün sevecen yürekleri birbirine
bağsız bağlayan bağım
ben anadolu kokuşlu bir mavide tüten
geçmişten geleceğe
kara, yağmura, yele sıcak
büyüyen bir ocağım
ben doruklarında güneşin dinlendiği
eteklerinde korkak kurtlar çakallar uluyan
dağlar üstünde bir dağım -
turkiyenin joseph campbell'i
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap