• mukozada ortaya çıkan yaralardır. dudaklarda çıkanı, insan evladının 3,5 yaşına kadar alacağı bir mikroba bağlıdır. bu yaşa kadar ucuk mikrobu alınmamışsa bünyeye, bu insanlar hayatları boyunca mutluluk içinde yaşarlar. özellikle uçuklu annelerin, beni öpme diye haykırmanıza rağmen, mıncıklama meraklısı, uçuklu teyzelerin ve diğerlerinin minikliğinize ve sevimliliğinize kanarak sizi öpmesi sonucu vücuda alınır. asıl hikaye bundan sonra başlar.
  • herpes simpleks ya da uçuk hastalığı, herpes simpleks virus denilen virüsün neden olduğu cilt ve mukozalarda gözlenen içi su dolu keselerden ibaret bulaşıcı bir hastalıktır. herpes simpleks virüsünün 8 tipi olup, klinik olarak en sık 3 tipine rastlanır.

    hsv 1 daha çok ağız, burun ve çevresinde izlenirken, hsv 2 genital bölgede yerleşmektedir. hsv 3 ise zona denilen rahatsızlığa yol açan, sinirlerde yerleşen tipidir. bu tip diğerlerinden farklı olarak içi su dolu keseler şeklinde değil, kızarıklık ve iğne batması şeklinde hissedilen diğerlerinden daha keskin ağrılar yapan bir tipidir. kuşak şeklinde belirli bir alanı tutar ve öncelikle ağrılar başlar. daha sonra ağrı duyulan alanlarda nokta nokta kızarıklıklar başlayarak sınırlı ve belirli bir alanı kaplayan döküntü oluşur. virüsün tuttuğu bölgeye uyan cilt bölgesinde yerleşir. bir süre devam ettikten sonra öncelikle ağrılar, ardından döküntü iz bırakmadan iyileşir.

    hsv 1 ise yüz, dudaklar, burun ve ağız içinde içi su dolu kabarcıklar oluşturur. bu kabarcıklar çok kısa süre içerisinde açılıp üzerleri ülserleşir ve yakınlarındaki diğer küçük ülserlerle birleşme eğilimi gösterirler. ardından üzeri sulanan bu yaralar kabuklaşır. kabuklar sarı beyaz renktedir. daha sonra kabuklar kendiliğinden yumuşayarak düşerler. ilk başta yerlerinde kahverengi bir leke bırakır . daha sonra kahverengi bir ize dönüşür. hsv 2 ise genital bölgeyi tutar. kasıklar, kadında vajina dış dudakları, iç kısmı, anüs ile vajina arasındaki bölgeyi, rahim ağzını, erkekte penisin özellikle gövdeye yakın kısmını, nadiren penis başı ve testisleri, kalçaları tutabilir.

    herpes virüsü temasla bulaşır. öpüşme, cinsel ilişki, aynı havluyu kullanma gibi virüsü taşıyan birey ile temas doğrultusunda virüsler alınır. virüsler deri ve/ veya mukozalardaki çatlaklardan vücuda girerler. sinir hücrelerini tutarak bu sinirlerin lifleri boyunca ilerlerler. liflerin ganglion denilen ana merkezlerine yerleşirler. ardından o bölgeye ait cilt ya da mukoza bölgesinde lezyonlarını oluşturmaya başlarlar. virüsler yerleştikleri yerde ölmezler. yapılan tedaviler de virüslerin yok edilmesini değil hastalık oluşturmalarını önlemek ya da en azından azaltmak amacıyla yapılabilmektedir.

    genelde herpes simpleks virüs bulaştığında her iki tipi de alınabilmektedir. ayrıca özellikle hsv 2 denilen genital bölge uçuklarında cinsel temas ile virüs alındığı unutulmamalı ve yine cinsel temasla bulaşabilecek başka hastalıklar da akla getirilmelidir. zira, hsv 2 virüsü kadar kolay bulaşabilen ve tehlikeli seyreden başka bir takım virüs hastalıkları da aynı kişiden alınmış olabilir ( sarılık , aids, frengi gibi…). bu nedenle hsv 2 görülen bireylerde diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da testler ile taranması doğru olacaktır.

    herpes simpleks infeksiyonunun bireylerde saptanarak çok doğru bir yaygınlık rdml taraması yapmak zordur. bu zorluğun en önde gelen nedenlerinden bir tanesi infeksiyonun hastalık alındıktan sonra belirti ortaya çıkarmadan kalarak taşıyıcılık oluşturmasıdır. hastalığa sahip bireylerin yarısından fazlası ( ~% 65’i) hastalığa sahip olduklarını bilmezler. ayrıca hsv 2 ile temas etmiş bireylerde hastalık oluşsa bile korku ve utanç gibi nedenlerle hastalıklarını saklamaları gibi bir durum da söz konusudur. bu nedenle hastalık hakkında başvuru aslında virüsü taşıyan birey sayısından çok daha azdır. hsv infeksiyonu toplumlar arasında da farklı oranlarda görülmektedir. abd’de % 20’lerde olan bu oran, isveç’te % 35’lerde, brezilya’da % 40’lardadır. ülkemizde ise ne yazık ki bilimsel bir istatistik bulunmamaktadır. ancak tahmin edilen oran % 30’lardadır. sosyokültürel seviyesi düşük toplumlarda daha sık izlenmektedir. gelir ve eğitim düzeyi düşük populasyon da hedef noktasıdır.

    virüs alındıktan kısa bir süre sonra ( 2- 12 gün kadar zaman aralığında) içi su dolu keseler ve kaşıntılı lezyonlar oluşmaya başlar. hastanın bağışıklık durumunun kuvvetine göre bir miktar yayılır. virüsle temas eden bireylerin yarısından fazlasında ise herhangi bir şikayet olmamaktadır. hasta hastalık nedeni olan virüsü vücuduna almış, sinir sistemine yerleşmiş vaziyettedir. cinsel ilişkiye girdiği bireylere virüs bulaştırmaktadır. bağışıklık sistemi baskılandığı herhangi bir durumda ise hastalık belirtileri ortaya çıkacaktır. bazen bu süreci hasta hiç yaşamaz. ancak virüsü taşıyıcılığı devam etmektedir.bazen de yılda en az dört ayrı atak yaşarlar.

    yeterli beslenememe durumunda, aşırı a vitamini alındığında, aşırı alkol tüketiminde, yoğun stres dönemlerinde, grip vs. gibi bağışıklık sistemini yoran bazı hastalıklarda, adet dönemlerinde, sık cinsel ilişkiye girildiği dönemlerde, kişisel hijyen bozukluğunda hastalık tekrarlamaya başlar. belirtiler en şiddetli ilk infeksiyonu aldığında görülse de bağışıklık sistemi burada ana rol oynadığından herhangi bir nüksde de şiddetlenebilir. hastalık belirtileri 20 gün kadar sürebilmekte ve kadınlarda bu dönemde rahim ağzında olabilen yaralar yüzünden akıntı, ağrılı cinsel ilişki gibi şikayetler belirebilmektedir.

    herpes virüsünün tam bir tedavisi mümkün olmamaktadır. bu nedenle öncelikle virüsü kapmamaya özen göstermek gerekmektedir. yabancılar ile temastan kaçınmak, cinsel ilişkide prezervatif kullanmak, ortak havlu vs. kullanımından uzak durmak gerekmektedir. virüsü aldığımızı düşündüğümüz bireyi mutlaka bu durum hakkında bilgilendirmeli, kendisinin hastalık ihtimali hakkında dikkatini çekmeliyiz. hastalığı kapma halinde veya nüksü önlemek için de bağışıklık sistemini güçlendirmeli, aşırı alkol, aşırı yorgunluk, beslenme bozukluğu, stres gibi durumlardan uzak kalmaya özen göstermeliyiz. hastalık lezyonlarının en büyük sıkıntılarından biri de kolayca bakteri ile tekrar infekte olabilerek daha derin, daha geniş ve daha çok iz bırakan ülsreler haline gelebilmeleridir. bu nedenle el ile temastan olabildiğince uzak durmalı, aktif lezyonların olduğu dönemde kağıt havluları tercih etmeli ve temastan kaçınmalıyız. bakteri varlığında doktor kontrolünde antibiyotikleri kullanmalıyız.

    genital bölgede yer alan bütün yaralar önemlidir. burada en korkutucu olanı, başka hastalıkların herpes zannedilerek atlanması ihtimalidir. bu nedenle her genital bölgede izlenen yarada mutlaka doktor muayenesi gerekmektedir. ayrıca bir diğer önemli husus da, herpes infeksiyonu varlığında olası diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da alınmış olma ihtimalidir.

    tamamı için; http://www.ntvmsnbc.com/news/366364.asp

    en masum hali için;

    http://upload.wikimedia.org/…px-herpes_labialis.jpg
  • hemen herkesin günün birinde karşılaşıp antikorunu edindiği virüstür. bir bölüm için semptomsuz olabilecekken diğerleri için ömür boyu her an pırtlamaya hazır patoloji kaynağıdır. saldırganlıkta zamanlama üzerine kurulu enfeksiyonist duruşunun din ve bilim alemlerinde yarattığı hayranlık korkutucudur. virüstür, ölmelidir.
  • genelde dudakta ve genital bölgede çıkan versiyonlarıyla meşhur olan, ancak bir de gözde çıkan bir versiyonu olan virüstür - ki ben hayatımda böyle bir ızdırap hiç yaşamamıştım. (dudaktakinin bile nasıl acıttığını hatırlatıyorum, bi de gözü düşünün, göz ulan!)

    şöyle ki, göz epitelinde herhangi bir nedenle (makyaj, lens, toz kaçması vs.) oluşabilecek küçücük bir açılmadan içeri giren bu virüs, kornea üzerinde dendrit türünde uçuk ağları oluşturur. gözdeki tüm sinir uçlarında aşırı hassasiyet oluşmasına sebep olan virüs, ışığa tahammülünüzü sıfıra indirir. en önemli tedavisi bol bol uyumaktır, ama öyle bir ağrıdır ki bu, uykuya daldım sanar, ağrıdan uyandığınızda saate bir bakarsınız ki 3 dakika geçmiş. tıpkı dudaktaki tipi gibi bu da zovirax ile tedavi edilir, ama uçuğun ilaca cevap vermesi yaklaşık 48 saati aldığından, ömrünüzün en berbat, en sancılı 2 gününü geçirirsiniz. gözünüze siyah bir bant bağlayıp durduğunuz yerde inlemek ve ağlamak (ve evet ağlamayı kontrol edemiyorsunuz acıdan ve gözyaşı durumu iyice berbat ediyor) dışında elinizden bir şey gelmiyor. iyileşme sürecinde (yaklaşık 2 hafta) dışarı çıkmanız, kitap okumanız, televizyon/bilgisayar kullanmanız vb her şey yasak. yani gözünüzü kullanmanızı gerektiren hiçbir şey yapamıyorsunuz. bir de, eğer doktora yeterince erken gitmezseniz, bu şey korneada kalıcı hasar bırakıyor, ve hayat boyunca lazerle göz tedavisi yaptırma şansınızı kaybediyorsunuz, çünkü epiteli açtıkları anda orada uyumakta olan virüsün tekrar harekete geçmesi söz konusu.

    son durum: üzerinden 6 ay geçmiş olmasına rağmen, korneamda kalan iz nedeniyle hala lens takamaz durumdayım. nasıl beter bi şeye bulaşmışım bilemiyorum. evet.

    yeni edit: beklenen oldu ve tekrarladı. lanet.
  • küçükken kim bulaştırdıysa ona burdan selam ettiğim, başımın belası virüs. kötü görünümünü geçtim, verdiği his iğrenç. hassasiyet, acı, kaşıntı... oof of. fucidin bir zamanlar iyi gelmekteydi ancak akıllı virüsün bu merheme bağışıklık sağladığını düşünüyorum. allah belasını versin.
    edit : zovirax'a kurban olayım.
  • sürünmek, yayılmak fiilinden türemiş olan eski yunanca kökenli kelime, virus enfeksiyonunun yayılmasını ifade etmek üzere isimlendirilmiştir. eski yunanca da erpein-> yılan anlamına gelir
  • gözde çıkanı herhalde en fana olan virüs.

    önce hafif-tatlı bir kaşıntı başladı gözümde. kaşımadan duramaz oldum. sabah kalktığımda arpacık
    benzeri birşeyler çıkmıştı alt göz kapağı üzerinde. daha önceki tecrübelere dayanarak çay ile tedavi etmeye kalktım. ikinci gün gözüm biraz kanlanmış şişlik iyice artmıştı. terramycin sürüp yattım. sabah kalktığımda ise hastaneye gitmekten başka çarem kalmadığını anladım çünkü gözümü neredeyse açamıyordum. alt göz kapağında dudakta oluşan uçuk gibi lezyonlar ve şişlik vardı, elmacık kemiğine kadar olan bölge şiş ve dokunduğumda iltihap yada ödem herneyse hissedebiliyordum, gözümden sürekli yaş geliyor ve rengi neredeyse ferrari kırmızısı gibiydi.

    göz doktoru kısa bir kontrolü sonucu herpes dedi. yurtdışında ingilizcesi yetersiz bir doktordan başka bir bilgi alamadım meğer bunun farklı versiyonları varmış. virüsün nereye tutunduğu önemliymiş ama doktor zovirax göz kremi, zovirax 800 mg'lık tablet ve göz damlasını reçeteye yazarak eve yolladı. bir hafta günde 5 kere kullanmam gerekiyormuş. sonra tekrar kontrol. eczanede bu 3 ilaç için tam 75 euro ödemek koysada iyileşme umuduyla fiyat 7,5 euro gibi geldi.

    ilacı kullanmaya başladıktan sonra;
    1. gün: göz kremini gözün içine sürmek gereksede neredeyse imkansızdı bu çünkü o kadar şiş torbasını aşağıya çekemiyordum. yinede zorlayarak yaptım. ilaç al yat uyu uyan ilaç al derken ilk günü geçirdim. biraz iyileşme beklerken sonuç hayalkırılığıydı. tamam belki daha fazla şişmemişti ama en ufak iyileşme yoktu.

    2.gün: ilaç alıp uyuyarak ve iyileşme umuduyla geçen başka bir gün. ama sonuç yine hüsran. iyileşme yok.

    3. gün: şişlik hafiften inmeye başladı. ama hala dışarı çıkmayı bırak telefon, bilgisayar, kitap vs. bakmak imkansız.

    4. gün: göz altı şişliği ve lezyonlar dursada yanaktaki şişlik büyük ölçüde indi. gözdeki kızarıklık biraz olsun dağıldı.

    5. gün: göz altı şişliğide indi. lezyonlar iyileşmeye başladı. yavaş yavaş normale dönüyor.

    6. gün: şişlik yok denecek kadar. kızarıklık gitmiş. ilk defa lens kullanmayı denedim. iki saat kadar dayanabildim.

    7. gün: son haplarıda aldım. göz damlası ve kremi de bitirdim. tüm gün sorunsuz lens kullandım. artık gözde bir problem olduğu belli değil.

    şimdi sırada bir sonraki kontrol var. korneaya tutulum olup olmadığı kontrol edilecekmiş. tekrarlama riski varmış. denilene göre kornea nakinin birinci nedeniymiş... sırada dua faslı var tekrarlamaması için.
  • eski yunan'da bir virüs tanrısı.
  • şerefsiz bir virüstür. vücutta tetikte bekler, bünye biraz kendinden düştü mü hop diye çıkar bir yerde. kaşınırken miniminnacık tüpü 30 tl olan ilacından sürünce çıkması engellenebilse de bu onun şerefsiz olmasını değiştiremez.
  • sadece uçukları değil lenflerin yoğun olduğu yerlerde oluşan ağrılı bezelerin de sorumlusu virüs.*
hesabın var mı? giriş yap