• trenlerin altin caginda "hocam 88mil basar mi bu tren basarsa gelecege gidecegim" caginda yani 1871 de yapilmistir grand central terminal veya halk arasinda bilinen adiyla grand central station.. adindan kelli cidden devasa bir terminaldir.. hani bizde yapilsa tamamen "atatürk garı" olarak anilabilecek ebatlarda kocaman..

    amerikan filmlerinin de gazıyla dünyanin en ünlü tren istasyonlarindan biridir.. ama bunu kesinlikle haketmistir kanımca. 90larin ortalarinda gecirdigi cok basarili bir restorasyon ile icine girer girmez sizi 1920lere,1930lara goturu verir.. 1 numarali halk düsmani gibi hissedersiniz kendinizi, fotr sapkaniz ve pardesünüzün olmamasinin yegane nedeni etrafinizdaki kosusturmacadir.

    gerci bu tüm tren istasyonlarinda vardir. yani ucaklarin revaca cikmasi ile unutulan tüm tren istasyonlarinda garip bir hissiyat yüklüdür. haydarpasa dahil.. velhasil uzun vedalasmalara gebe tren istasyonlarina o vedaların kokusu sinmistir bir sekilde.. bana kimse gelip de insanların ölüp de kayboldukları tirivirisini yapmasin arkadas.. duruor işte enercileri yasadiklari mekanda (kayip kita mu dan bahsetmeden evvel bu entirimi sonlandirmak isterim)
  • john f. kennedy'in karısı jacqueline kennedy onassis (bkz: jackie kennedy) sayesinde şuanki halinde kalabildiği söylenen terminal.

    bina 1910'u yıllarda 10 yıl süren bir çalışma ve 65 milyon dolar gibi bir paraya inşaa edilir. jackie'nin doğduğu yıl olan 1929 yılında terminalden 47 milyon yolcu gelip geçmektedir. şuan türkiye'nin en büyük havaalanının yıllık 27.5 milyon yolcu kapasitesi vardır.

    2. dünya savaşı, amerika'nın yaşadığı ekonomik krizler… grand central'ı tehlikeli ve iç karartıcı bir mekana dönüşmüştür. pencereleri, duvarları reklamlarla kapanmış... tavanı siyaha boyanmış ve akmakta. bina 1968'de penn central transportation co. tarafından 50 yıllığına kiralanır ve üstüne kat çıkılmak istenir. işin aslı avm yapılacağı söylenmektedir.

    jackie buranın olduğu gibi kalmasında 2 önemli şey yapar. birincisi binanın içindeki barda "eğer geçmişimize sahip çıkmazsak, geleceğimiz için umudumuz olamaz" diyeceği bir konuşma yapar. "hepimiz çok geç olduğunu duyuyoruz, ya da böyle olması gerektiğini, ya da kaçınılmaz olduğunu. ama ben bunların doğru olduğunu düşünmüyorum. çünkü yeteri kadar çaba harcanırsa, 11. saat bile olsa*, başarabilirsiniz, ve biliyorumki biz bunu yapacağız!"

    2. yaptığı şey ise new york belediye başkanı olmadan önce bir muhasebeci olan abraham beame'e yazdığı mektupla, kendisini büyük buhran zamanlarında beri yaşanan en büyük ekonomik kriz döneminde, olmayan paralarla demir yollarının ve terminalin kurtarılabileceğine ikna etmesidir.

    başkan ikna olur. yapılacak olan inşaata izin vermez ve "bu bina new york'un ve tüm birleşik devletlerin gelecekte nasıl korunacağını göstermek için büyük bir öneme sahip… grand central bu kentin simgesi olarak belirlenmiştir çünkü her anlamda bir simgedir; new york'taki hayatın simgesidir" dediği bir duyuru yayınlar.

    penn central, sözleşme değer düştüğü gerekçesiyle dava açar ve zararlarını tazmin etmek ister. çünkü planları yapılacak iş ve alış-veriş merkezinden para kazanmaktır. (bkz: penn central transportation co. v. new york city) mahkeme binayı alırlarken bu halde olduğu, fiziksel olarak herhangi bir el koyma olmadığı, hala yatırımlarının karşılığını binayı kullanarak alabilecekleri için davayı reddeder. grand central terminal yapıldığı şekilde kalmış olur.

    benim için işin en acı yanı: ilk olarak bundan yaklaşık 10 sene önce gittiğim, jfk airport'tan sonra amerika'da girdiğim 2. bina olan, neredeyse daha sonra en az 50 kere görmüş olduğum, hayran kaldığım, 100'lerce fotoğrafını çektiğim bu yapı hakkındaki hikayeyi şimdi, profesör paul lisnek'in constitutional law dersi sırasında öğrenmem olmuştur.

    kendi çektiğim bir fotoğrafını ekleyerek bitireyim:
    http://imgur.com/zyl8dkw

    *çevirmen notu (ben oluyorum): at the eleventh hour, 11. saat, ingilizce'de son an anlamında kullanılıyor. bizim milli maçlarda mesela 89. dakika hala "maç 90 dakika, hadi çocuklar" falan dememiz gibi bir şey. bir nevi jackie çıkmadık candan umut kesilmez diyor.
  • bizim haydarpaşamız.
  • 100. yasını kutluyor bugünlerde. seksi fotoğrafları için:

    http://www.theatlantic.com/…minal-turns-100/100451/
  • meşhur tavanındaki gökkube çizimi tersmiş.

    zamanında tavandaki çizimi hazırlayan astronomlar, ressamların tavanı boyarken çizimi yukarı doğru tutarak referans alacaklarını düşünmüşler. fakat ressamlar çizimi aşağı doğru tutarak çalışınca tavandaki resim olması gerekenin simetriği olmuş.

    fakat bunun kasıtlı yapıldığına yönelik bir teori de var. bu teoriye göre tavana bakınca görülen mevcut yerleşim, tanrıların yukarıdan baktığında yıldızları göreceği halini yansıtması adına bu şekilde yapılmış.
  • aynı zamanda ny metro ağının en büyük istasyonlarından birisi. bir haftada new york'u öğrendim ama aynı kapısından iki kere çıkmayı başaramadım.
  • 1968 yılında, penn station ile benzer akıbete uğramaktan jacqueline kennedy onassis'in karşı duruşu, toplumsal hareketi ve hukuki çabaları sonucu kurtarılmış amerikan kültürel varlığıdır. jacqueline kennedy amerikan tarihinden geleceğe hiç bir şey bırakılmadığında, yeni neslin gelecek için nereden ilham alacağını gündeme getirmiş, geleceğe sadece çelik ve cam kutular bırakmaya bir dur demenin vaktinin geldiğini hatırlatmıştır. böylelikle bu anıt sonraki dönemlerde restore edilerek etkileyici ihtişamını pekiştirmiştir.

    metro kullanıcıları için aktarma noktasıymış gibi görünse de aslında epeyce yürütür, kullanışlı değildir. ancak metro north kullanıp kuzeye gidecekseniz burası sizin için bir terminaldir. ve ilk durağınız da 125 harlem istasyonudur. beyazların midtown’ından siyahların midtown’ına bir transit geçiş gibidir adeta.

    onca trenin kalkıp gittiği, bir gar olmasına rağmen dışarıdan hiçbir tren görünmez ve bütün trafiği kendi içinde saklar grand central. tıpkı bryant park’ın altında sakladığı kültür hazinesi gibi***, burası da altında bambaşka bir değer olan insanı saklar. eğer new york’tan ayrılıyorsanız da park avenue boyunca 96. caddeye kadar sizi salıvermez.

    eğer bir lezzet durağı arıyorsanız yeriniz yine, 35 kadar noktayla, burasıdır. bir çok seçkin restoranın barındığı bu anıt binada, new york için değerli bir hazine olan grand central oyster bar mutlaka tadılması gereken lezzetleri ve muhteşem dekoruyla sizi bekler. pazar günleri kapalı olan mekan, diğer günler öğle servisiyle açılış yapar.

    midtown manhattan’da yapılagelen yeni imar planları çerçevesinde etrafındaki binaların da değişmesi gündemdeymiş. ama ne mutlu ki, grand central’e bir şey olmayacak. çünkü tarihi korumamanın ne demek olduğunu az çok anlamış amerikalı gidip de grand central’i yıkmaz, bizim inci pastanesini yıktığımız gibi.
hesabın var mı? giriş yap