• gazeteci : john, what's your favourite type of girl?

    john lennon : my wife

    gazeteci : george, what's your favourite type of girl?

    george harrison : john's wife.
  • en guzel beatles parcasi*nin bestecisi..

    7 yil sonra gelen edit: while my guitar gently weeps'in de bestecisiymis. e buradan yuzlerce besteye sahip beatles'a iki parcayla level atlatmis adam diyebiliriz.
  • dün sabaha kadar govinda'yı dinleyip durduk. başa aldık tekrar dinledik. tekrar başa aldık, ben üzerine klasik gitarla küçük sololar attım. sonra tekrar başa aldık, gitarı arkadaşım aldı. sonra tekrar başa alıp içkilerimizi yudumladık. sonra tekrar başa alıp her birimiz bir tarafa uzandık. sonra tekrar başa aldık, ne zaman uyuduk bilmiyorum.

    az önce gördüm 29 kasım'ın george harrison'ın ölüm yıldönümü olduğunu. bu george harrison'la başımıza gelen ilk ilahi durum değil.

    belki inanmayacaksınız ama başka bir gün de rüyamda george harrison konserindeydim. o kadar mutluydum ki. george şarkıyı bitirip küçük bir sohbete başladı seyircilerle. "türkiye'den çok sevdiğim bir dostum var. şimdi onun bir şarkısını söyleyeceğiz." dedi. ve barış manço'nun şu an hatırlamadığım bir şarkısını çalmaya başladılar. mutluluğum ikiye katlanmıştı. muhtemelen salak salak gülüyorumdur o an yatakta. uyandığımda google'ın barış manço doodle'ını görünce şok oldum. 70. doğumgünüymüş o gün barış manço'nun.

    öyle ilahi güçlerin hayatımıza olan etkisine, dinlere falan inanan biri değilim. ama ikidir böyle tesadüflerin olması çok hoş.
  • nedense bazen insanlara uyguladığım mini testin objesi haline gelmiş naif kişilik. en çok sevdiğin beatles üyesi kim diye sorunca george harrison diyenleri çok seviyorum.

    bir belgeselde izlediğim videoda kayıt esnasında paul ve john birbirlerine sinkaflı konuşup bağırıp çağırdıktan sonra george'a dönüp ee şimdi nasıl yapıyoruz? mivalinde bir soru sorunca ermiş kişilik olanca coolluğuyla; umrumda değil, böyle bir ortamdan çıkacak hiçbirşey umrumda değil, ne isterseniz çalarım, nasıl isterseniz öyle olsun gibilerinden birşey söylemiştir. paul ve john'un asabi ergen hallerinin yanında yaptıkları müziği bu kadar kutsallaştıran george adeta bir ilah, bir atom karınca, bir batman karizmasına sahiptir.

    beatles'ın en naif, müzikal anlamda en başarılı şarkılarının altında en büyük imza hep o'nunkidir. (bkz: while my guitar gently weeps) (bkz: here comes the sun) (bkz: something). uzun süreden beri beatles dinleyen bir insansanız her şarkılarında john'u paul'u george'u görebilirsiniz daha ilk birkaç notada, kim ne katmış şarkıya anlaşılır, george harrison şarkıları ise hep hüzünlüdür. ama arabesk bir hüzünden çok bir kenara oturmuş dünyayı izleyen olgun bir adamın melankolisidir, çok üzgünken havaya bakıp güneş ne güzel dediğimiz andaki ruh haline benzetirim ben hep o'nun şarkılarını.

    ayrıca hep beatles çerçevesinin içinde anılmasına rağmen clapton'la yaptığı çalışmalar, solo çalışmaları da çok başarılıdır ama hep beatles'in gölgesinde kalmıştır.
    özellikle (bkz: badge). kendisi george harrison kimdir? nedir? sorularına kısa bir yanıttır. ve muhteşem bir şarkıdır..
  • george harrison.. the beatles'ın george'u..

    the beatles'ın ilk dönemlerinde* gruba besteleriyle çok şey katmadı. paul ve john ortalığı kasıp kavururken, ringo grubun davulcusu, george da gitaristiydi, çok daha fazlası değil. ilk dönemden tek hatırladığım george harrison bestesi don't bother me'ydi, averaj bir klasik rock'n roll şarkısı. george bana göre hiçbir zaman klasik rock'n roll sanatçısı olmadı, bu işi hakkıyla yapan lennon/mccartney'di. zaten george'un yavaş yavaş kıpırdanmaya başlaması, 1965'in sonu, 66'nın başına denk geliyor.

    1965'in başlarında piyasaya çıkan help! albümünde daha sağlam iki klasik rock'n roll tabanlı şarkısı yer aldı; i need you ve you like me too much. ancak george, hala bahsettiğim george değil bu albümde de. ilk belirtiyi aynı yılın sonunda piyasaya çıkan rubber soul albümünde veriyor if i needed someone ile*.

    rubber soul albümü tarz olarak önceki albümlerin aksine rock'n roll'dan uzaklaşıp pop ve folk rock'a yaklaşmıştı. daha marjinal bir tarzın habercisiydi aynı zamanda, geçiş dönemiydi. 1966 yılının ortalarında revolver albümü piyasaya çıktı. bu albüm sound olarak müzik tarihinde bir devrimdir. birçok ilki barındırır bünyesinde. george harrison da bu albümde bambaşka bir müzisyen olmuştur nihayet. ben de bu gruba beste vererek katkı sağlayabilirim deyip yumruğunu masaya vurmuştur.
    george'un revolver albümünde 3 bestesi var. bunlardan taxman, bir george harrison klasiği olmuştur sound'u ve ironik sözleri ile. love you to, george'un sitar ile artık iyice haşır neşir olmasıyla ortaya çıkmış hint esintili güzel bir şarkı. i want to tell you da yine paul mccartney'nin de olağanüstü back vokalleriyle bu mükemmel albümün kalitesini tutturmuştur.

    1967'nin ortalarında the beatles, tüm zamanların en iyi albümü olarak gösterilen sgt. pepper's lonely hearts club band'i yayımlıyor. bu albüm hakkında yazılacak çok şey var ancak biz bu entry'de george harrison penceresinden yorumluyoruz. bu albüm paul mccartney ağırlıklı bir albüm olmuştur. 6 mccartney, 4 lennon, 1 harrison, 1 da starr bestesi var albümde. albümün en küçük detayına kadar her şeyle paul ilgilenmiş, her şeyi kendi istediği gibi yapmış, hatta ringo ve george albüm için, "biz sadece onların istediklerini çaldık" demişlerdir. george'un müziği hakkında çok şey elde edemediğimiz bir albümdür bu.
    ancak albümdeki tek george harrison bestesi olan within you without you ile george'un bu dönemden sonraki müziği hakkında ipuçları elde edebiliriz. george ilk kez bu şarkı ile hindistan'da haşır neşir olduğu hindu felsefesini şarkı sözlerine dökmüş, sitarı daha yoğun kullanmış, ilahi yönünü ortaya çıkarmıştır. george bu yönünü, ölene kadar hiç kaybetmedi.

    1968'in sonlarına doğru white album sürüldü piyasaya. george, besteci kimliğini her albümde daha üst seviyeye çıkarırken bu albümde, hem kendi kariyerinin hem de the beatles'ın en iyi şarkılarından biri kabul edilen while my guitar gently weeps'i besteledi. onun dışında long long long, george'un ruhani yanını, piggies de ironik yanını temsil eden sağlam şarkılardandır.

    1969'un başında piyasaya çıkan yellow submarine'de 2 şarkısı yer aldı. zaten enstrümental şarkıları çıkarırsak toplam 6 şarkılık bir albümdür bu. only a northern song yine absürd ve ironik sözler içeren tatlı bir şarkıdır. it's all too much ise bir daha örneğini göremeyeceğimiz, sound olarak bir önceki albüme göre daha sert, saykedelik öğeler içeren bir şarkıdır, görece daha sert ve saykedelik sound only a northern song için de geçerli.

    1969'un ortalarına geldiğimizde abbey road albümü yayımlanıyordu. george bu albüme 2 beste ile, sayı olarak çok fazla katkı yapmamış olsa da bu iki beste the beatles tarihinin en beğenilen, el üstünde tutulan şarkılarından olmuştur. bu şarkılar hakkında çok fazla şey yazmaya gerek yok sanırım; something ve here comes the sun.

    ve the beatles'ın kapanış albümü* let it be, 1970'in mayıs ayında piyasaya sürüldü. george, bu albüme de 2 beste ile katkı sundu. aslında bakarsanız hem abbey road albümüne, hem de let it be albümüne koyulabilecek mükemmel şarkılar bestelemişti o dönem, ancak sanırım lennon/mccartney'nin ego duvarına çarpıp geri döndü bu besteler. sonraki paragraflarda inceleyeceğiz.
    bu albümdeki i me mine ve for you blue şarkıları da george harrison'ın yükselttiği çıtasını aşabilmiş, sağlam şarkılardır.

    the beatles dağıldıktan sonra george harrison, birçoğunu the beatles döneminde yazdığı şarkılarını bir albümde toplamaya karar verdi; all things must pass.. bu albüm öyle bir albüm oldu ki, tek bir gereksiz şarkı yoktu içinde.. george, slide gitarıyla inanılmaz bir sound yakalamış, baştan sona uyumlu ama her biri ayrı tatta, efsaneler arasında yer alacak bir konsept albüm hazırlamıştı. diğer the beatles üyelerinin tüm solo çalışmaları içinde en sağlam albüm bana göre ve birçok otoriteye göre bu albümdür. lennon/mccartney hegemonyasından çıkınca bir anda patlamış demek ki.

    şarkılara gelecek olursak.. hangi birinden bahsetmeliyiz onu da bilmiyorum. dediğim gibi, albümde 18 şarkı var ve hepsi harikulade. i'd have you anytime ve if not for you, bob dylan'ın da yardımlarıyla yazılmış şarkılar. my sweet lord, telif konusunda biraz karışık bir şarkı, oraya girersem çıkamam*. wah-wah, isn't it a pity, all things must pass, behind that locked door, the ballad of sir frankie cisp, beware of darkness, apple scruffs.. neyse burada bırakıyorum, saymaya başlayınca birini bile atlamak istemiyor insan.. george'un peygamberliğini ilan ettiği albümdür bu.

    1971'de bangladeş'e yardım konseri düzenledi. konser, albüm olarak da piyasaya sürüldü. müzikal olarak yeni bir şey olmadığı için çok uzatmıyorum bu bölümü. bob dylan, ringo starr, ravi shankar, eric clapton gibi efsaneleri toplayıp güzel bir konser vermiştir bangladeş için.

    1973'te living in the material world piyasaya sürüldü. bu albümdeki bazı şarkılarda ringo starr da davul çaldı. albümün en sağlam bestesi, george'un da klasikleri arasında girmiş olan give me love..

    1974'te dark horse çıktı. albümle aynı adı taşıyan, aynı zamanda george'un lakabı olan dark horse, her zaman dinlenebilecek, zamanının ötesinde şarkılardan.

    sonraki albümlerden not guilty*, blow away, all those years ago**, dream away, when we was fab, got my mind set on you, cheer down, love comes to everyone gibi mükemmel besteler çıkmıştır.

    işte george harrison'ın doğuşu ve yükselişi. ölene kadar hiç düşmedi. don't bother me adlı averaj rock'n roll bestesiyle başlayıp while my guitar gently weeps, here comes the sun, something gibi müzik tarihine geçmiş klasikler üretecek kadar geliştirdi kendini. tam bir slide gitar delisiydi ve bestelerine mükemmel oturuyordu attığı sololar.

    en sevdiğim sanatçılardan biridir george..
  • çok ilginç bir adam.. lennon mccartney fabrikası iki günde bir süper hitler yazarken, kendisi nispeten çok az sayıda beatles şarkısına imza atmıştır.. ama bu sayılı şarkılar, beatles'ın belki de tüm şarkıları arasında en iyileridir. az ama öz diye buna denir..
    öncelikle (bkz: something)..
    sonra, (bkz: while my guitar gently weeps), (bkz: within you without you), (bkz: here comes the sun)
    (bkz: uysal atin ciftesi pek olur)
  • (bkz: beatles)in iki gitaristinden biri. en etliye sutluye bulasmayan eleman. sonra travelling wilbury oldu, banglades icin konserler duzenledi.
  • ölümüyle az önce beni ağlatan güzelim insan. ne denilebilir ki bir while my guitar... dinlenir bunun üstüne, saygı duruşunda bulunulur. güle güle...
  • "beatles olmasaydı dünya sıkıntıdan patlardı.” sözlerinin sahibi dev müzisyen, yüce insan.
  • en sevilen beatles şarkılarının yaratıcısıdır.
    "here comes the sun" neşeyle karışık bir hüzün verir, halbuki bu şarkı yağmur sonrası yeniden doğan güneşe, aydınlığa bir karşılamadır. uzun ayrılıkların sonlandığının habercisidir. ne de olsa her şey yolundadır,güneş yeniden gelmiştir, yollar aydınlığa çıkmıştır. yine de bir şekilde hüzün tüm bunlara rağmen yanıbaşınızdadır.
    zaten nedense bu efsane dörtlünün içinde en çok george harrison'ın gözleri insanı yerle yeksan eder. insanı ağzında kekremsi bir tatla tebessüm ederken öyle bırakır.
hesabın var mı? giriş yap