• ruhuna kulak verip özünü duymak, kendinde kaybolarak kendini bulmak isteyenlerin makamı. ruhsal dinginlik yahut bir tür arayış seremonisinin değişmez musikisidir ferahfezâ. işbu sebeple mevlevî ayinlerinde genellikle bu makam üzre sema edilir. çileye çekilen tefekkür ehlinin daim kulağındadır bu ezgiler.

    ferahfezâ, içerisinde birkaç farklı geçiş barındıran sihirli bir terkiptir. onda ne hüzzam'ın sitemkâr hüznünü ne de kürdili hicazkârın coşkulu ritmini duyumsarsınız. ince bir ip üzerinde yürümek gibidir ferahfezâ. bir an düşecekken aniden göğe yükselmeye başlar, akabinde derin bir boşlukta salınırken bulursunuz kendinizi; sonra çiçekler açar ve yıldırımlar çakar...

    nasıl ki kevin macleod, meditasyon ezgilerinin temelinde kilise ayinlerinden istifade etmişse; dede efendi de mevlevî ayinlerinde benzer ezgilerle yoğrulan ferahfezâ peşrevini kullanmıştır. bu sebeple tasavvufî arınma ayinleri, modern meditasyon yöntemlerinin atasıdır.

    malumunuz günümüzde bir meditasyon furyasıdır aldı başını gidiyor. mantra mı dersiniz, mindfulness mi ararsınız, vipassana yaparsınız? evreni yeniden keşfedercesine türlü yöntemlerle ve seansı bilmem kaç dolara insanlara huzuru buldurmaya çalışanlarla doldu ortalık. bu seanslara giden insanların aslında birçoğu, huzurdan önce kendisini arıyor. gerçek manada bu arzunun peşinden koşanlara saygı duymakla birlikte bazılarının ne aradığını, neyin peşinden koştuğunu bildiğinden bile şüpheliyim. bitse de insta'ya atsam şu fotoğrafları gayesiyle orada olanların sayısı hiç az değil. ayırt edici özellikleri için (bkz: instagram yogacıları)

    oysa bundan beş asır öncesinde musikînin kadim sırrına eren bilgeler, bu tılsımlı ezgilerle çok daha derin ruhsal sıkıntıları iyi ediyorlardı bimârhanelerde. gönül okşayıcı buselikmakamıyla kalbin hüznü (ebu-selik), her yeni başlangıçta neva makamıyla kötü ruhların kovulup bedenin yeniden doğması, isfahan makamıyla çakraların açılıp zihnin tazelenmesi gibi farkı metodolojilerin kullanıldığı musikîyle tedavi yöntemleri mevcuttu. öyle ki bu makamların gezegenleri, burçları, dişil ve eril tesirleri, tatbik günleri ve saat aralıkları gibi çok daha teferruatlı yönleri de var. bu konuda ayrıntılı bilgi edinmek istiyorum diyenler için şu şahane makaleyi de kaynak olarak bırakayım.

    hasılı kelam; makamların özü ayrı ayrı lezzet, türlü türlü şifa. ferahfezâ; katmerli lezzetiyle ruhun derdine deva. kara bulutlar çökünce zihnin eteklerine, tanburi cemil bey buradadır. dağıtır tüm gölgeleri muallim ismail hakkı bey. pirüpak olursunuz dede efendi'nin elinde.

    an gelir gönlüne düşürse eza, ölümden gayrısının dermanı ferahfezâ.
  • makamların makamı.

    bir bileşik makam (mürekkep makam) olduğundan, içinde her türlü hal'i, halet-i ruhiye'yi barındırır. bu makamı keşfetmem elbet yeni değil. lakin bu sıralar çok sık içinde gezinir oldum, bu makamın seçkin eserlerini dinler oldum. "bu neden böyle?" diye bir uzunca düşündükten sonra anlamaya yaklaştım kendi hal'i mi.

    insana hissettirdiği şeyler çok değişik. durağan değil, bir halden diğer hale geçmeye, coşkulardan coşku, suskulardan susku beğenmeye müsait mesela. bir de şu var; bana her seferinde derelerin temiz aktığı, ağaçların ve bitkilerin yeşil tonlarına bir halel gelmediği eski zamanları çağrıştırmakta.

    ezelden beri durağan halleri sevmedim, sevemedim. mesela saatlerce çok sevdiğim denize bakamam. bir süre sonra sıkılırım. artık baktığımın ve gördüğümün deniz olmadığını anladığımda bırakırım. yağmuru çok severim ama sürekli yağmur yağması beni rahatsız eder. isterim ki hava güzelken aniden kapansın, yağmur gözyağışlarını döksün ve de hemen arkasından güneş açsın. bu geçişler hoşuma gider. işte bu makam da böyle...bir keder, bir kapanmanın ardından pat diye perde değiştirip açık bir nota dizilimine, coşkuya geçebiliyor.

    gelelim bu makamdan neler dinlediğime. yazı uzayınca okunmuyor, kısacık anlatmaya gayret ediyorum. devamını okuyayım a basan kaç kişi kaldı zamanede? neyse efendim, bizim derdimiz okumayanlarla değil, okuyanlarla.

    bir kere dede efendi'nin mevlevi ayini şerifi var. mevlevi baş taksimi kudsi ergüner'den gelsin; https://www.youtube.com/watch?v=dqcrjg9uvje

    bir de tamburi cemil bey'in ferahfeza saz semaisi vardır ki beni benden alır.
    https://www.youtube.com/watch?v=itgtxucz2wk

    bir bahçe düşüm var benim. kendime ait bir bahçe.
    işte o bahçenin makamıdır bu.
    üzerinden bir sürü iklimler geçen bir bahçe.

    bir bahçe.
    bir makam.

    öyle.
  • ferahfeza makamı türk musikîsinin önemli mürekkep makamlarından bir tanesidir. yegâh perdesi kararlıdır. acemaşiran perdesi üzerinde bir çargâh ve yegâh perdesi üzerinde bir buselik dizisinden oluşmaktadır. seyrinde acem perdesinin ağırlığı hissedilmektedir.
    teknik bilginin ardından bu makama dair bahsetmek istediğim daha doğrusu kelimeyi telaffuz ettiğimde ilk aklıma gelen unsur "ferahfeza mevlevi ayini" olmaktadır. ismail dede efendi'nin bestelediği bu eser, kanaatimce türk musikisinde görülen en sanatlı eserlerdendir. makamın doğasında bulunan romantizm teması, ilahi bir temele oturarak bu eserde dile gelmiş gibi görünmekte. fakat bu ayine dair şöyle bir anekdot belirtmek istiyorum. bu kadar iltifata değer bulduğumuz bu eseri ismail dede efendi ii.mahmud'un siparişi üzerine, zorla yazdığını belirtmiş ve içine sinmediğini söylemiştir. nitekim eser ilk defa beşiktaş mevlevihanesi'nde ii.mahmud'un huzurunda icra edilmiş ve padişahın beğenisini kazanmıştır.
    ferahfeza dediğimizde makamı terkib eden üstâdın yaklaşık 100 yıl ardından gelen, tanburi cemil'in peşrevini ve saz semaisini de anmadan geçmek olmaz. makamın ruhunu gerçek anlamda sindirmiş, onu terkibinin üzerinden geçen onca yıla rağmen zenginleştirebilmiştir. peşrevin bir 3. hanesi vardır ki dünya kültür mirasının en önemli melodik bölümlerinden bir tanesi olmaya namzettir.
  • bir sürü çeşniyi bünyesinde taşıyan bir makamdır. sırasıyla, acem perdesi üzerinde acem, dügah üzerinde uşşak, dügah üzerinde kürdi, acemasiran perdesi uzerinde acemasiran ve yegah perdesi uzerinde nihavend ceşnisi. son nihavend'i fazla vurgulamadan geçmek icap eder.
  • ferahefza da denir. ferah arttırıcı anlamına gelen farsça sözcük.
  • tutuklunun günlüğü'nden incesaz eşliğinde dinlenmesi gereken bir attila ilhan mucizesi.
    bu şiirde "ferahfeza" yerine "ben" kelimesinin kullanılmak istendiğini düşünmüşümdür hep. ya da "ben" o hâliyle yeniden yazmak isterdim.

    aynalarda kalsa da vazgeçilmez güzelliğin
    sen de bir gün elbet ferâhfezâ'yı seveceksin
    içinde yorgunluk bulutları belki biraz da kin
    pişmanlıkların dumanıyla kararmış olsa da için
    sen de bir gün elbet ferâhfezâ'yı seveceksin

    küskün içlenmelerle geçti izmir'de kaç akşamımız
    nereye kaydıysa sonbahar oraya yöneldi aklımız
    gitmekle kalmak arasında oldum olası kararsız
    hiç ummadığın anda aydınlanarak apansız
    sen de bir gün elbet ferâhfezâ'yı seveceksin

    kadehler parıldardı zengin tambûrla kanundan
    lâleler düşerdi körfeze şâir nedîm'in ruhundan
    ölüme doldursa da yalnızlığı çınlamalarla zaman
    son gülümseme bir ömrün özeti olduğundan
    sen de bir gün elbet ferâhfezâ'yı seveceksin
  • hamamızade ismail dede efendi'nin ferahfeza şarkıları meşhurdur. birkaç örnek vermek gerekirse bir verd-i rana ettim temaşa, bülbül-i hoş neva, el benim çün seni sarmış biliyor üstadın bu makamda verdiği en seçkin şarkılardır. ferahfeza makamına en güzel örneklerden biri de zeki mehmet ağa'nın ferahfeza peşrevidir. şerif muhiddin targan'ın icrası zor olan ve yüksek ajilite gerektiren kapris adlı meşhur bestesi de ferahfeza makamına enteresan bir örnek teşkil eder. ferahfezayı anlamak için evvela bunları dinlemek lazım gelir.
  • bu makamin zirvesi, klasik turk/osmanli musikisinin diger makamlarinda da oldugu gibi mevlevi ayinidir. dede efendi tarafindan bestelenen ferahfeza mevlevi ayini, makaminin ve hatta genel olarak tum musikimizin en ince, en duygulu eserlerinden biridir.
  • adı yüzünden gittiğim filmlerden. en son böyle bir şeyi şimdiki zaman* için yapmıştım.
    yaşadığım gibi'nin "musıkî" bölümünde tanpınar'ın ferah-feza âyinine bir güzellemesi vardır (türk musikîsinden hiç anlamadığımı peşinen belirteyim). dede efendi'nin ferah-feza âyinini, türk musıkîsini geliştiren üç büyük eser arasında sayar. "bütün bir musıkîmizin bir ucu imkânsızda kıvranan yıldız topluluğudur" der.

    --- spoiler ---
    hah işte, tanpınar'ın anlattığı ferah-feza ile veya bizim bu kelimeyi duyunca hayal ettiklerimizle ilgisi olmayan bir film olduğunu bilerek gitmeli (belki yönetmen bu kelimenin sadece müziğini sevdiğinden filmine ad yapmıştır, mümkün). söyleyeyim ki sırf bu sebepten ötürü hayal kırıklığı vaki olmasın. öte yandan sinema denen şeyin enstrümanı "görüntü-resim" ise, virtüözü bu enstrümanı güzel konuşturmuş. sadece o konuşsaymış yetermiş hatta. rüya sahneleri filmin benim için tek çarpıcı tarafıydı. denizli gemili benzer rüyalarımı hatırladım.
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
  • 18. yüzyılda icat olunmuş ve dede efendi tarafından geliştirilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap