2 entry daha
  • koşan, uçan ve kaçan bir millet olan insanoğlu beyazları çekip denizlerde de dolaşır.

    insan denizde püfür püfür gezer ama biraz yalnız gezer. gezmeye başladı mı karada oturaklı olan ne varsa sallanmaya başlar: hava durumu, sağlık, moral, yiyecek, bilgi, tatlı su, otorite, sosyal statü ve mürettebat... herbiri karşısında hüküm yürütme gücü indirgenir, askıya alınır, ayraç içine sığdırılır... herkes tek: michael corleone'nin gözünü kan bürüdüğü bir anda söylediği gibi, "tarih bize bir şey öğrettiyse, o da herkesin öldürülebileceğidir." hobbes'un "leviathan"ı eski ahit'ten kalma deniz canavarı olduğu kadar bir gemidir, 17. yüzyıl ingiliz donanmasıdır. geminin kaptanı kraldır - her kafadan bir ses çıkarsa gemi batar diye herkesin sözünü dinlediği.

    poe'nun hikayesi "message in a bottle"daki açlık sahnelerinin ışığında adayla ilgili kurgular bu indirgemeden ileri geliyor: platon'un "kritias"ta anlattığı atlantis, ibn tufeyl'in "hayy bin yakzan"ı, "robinson crusoe", "uzun sürmüş bir günün akşamı", "cast away" ve "lost" (oradaki kara parçası adaysa tabii)... gemi yürüyen bir ada olduğu kadar, ada da demir atmış, fırtınada batmış ya da bir yana yatmış bir gemi de.

    bir elde kader, bir elde hüner: yol gösteren yıldızlar var güzel, bulutlu günler için bile nefis pusula var. olmadı bordadan kuş salarsınız: tekvin'de gemiden salınan kumru önce nuh'a eli boş döner, sonra zeytin dalıyla çıkagelir, nuh karaya yaklaştıklarını anlar. telsiz de radar da aynı mantıkla işler. işte çare pergellerde, haritada, hesapta, havada uçan kuş milletinde: kendi başına düşünmek, bir sorunu kendi kendine önyargısız çözmek, varsayım yapmadan sıfırdan akıl yürütmek*: "bugün bu yöne gidersem, yarın nerede olurum? peki dün hangi yöne gittim ki bugün buradayım?"...

    demir alan bir gemi esaslı bir indirgeme yapar, hayat memat meselesi olan bir indirgeme, bir özgürleşme, bir riziko: kofti otoriteyi boşa çıkarır, bu sayede kaptanı kendi otoritesini gerekçelendirmek zorunda bırakır, gerekçelendirilemeyeceği yerde ne yapılacağını kestirip onun peşinden maceraya atılmaya zorlar, cereyan edenin katılımcısı olmaya.* insan yaşamının dörtte üçü sularla kaplıdır ya da uzun ihsan efendi'nin kısaca dile getirdiği gibi macera ibadettir:

    "her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı. kuran'ın kendisi peygamberin dünyayı nasıl okuduğuna bir örnekti ve onun ardında giden herkes, dünyayı onun gibi okuyup şahadetlerini yazmalı ve bunları başkalarına aktarmalıydı. dünyaya şahit olmanın yolu ise maceranın kendisinden başka bir şey değildir. yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünya'nın şahidi olmaktı."*
127 entry daha
hesabın var mı? giriş yap