9 entry daha
  • amerika'nın cezaevi sistemini araştıran belgesel, amerikan anayasasının 13. madde değişikliğinden bu yana hapishane sisteminin köleliğin yerine geçen bir kurum haline geldiğini, yargı sistemi sayesinde yeni bir biçim aldığını öne sürüyor. herhangi birinin köle olarak tutulmasını anayasaya aykırı kılan 13. madde değişikliği suçlular dışında herkesin özgür olduğunu söylüyor. güç odaklarınca yapısal ırkçılık biçiminde kullanılan bu madde değişikliği, köleliğin milyonlarca afro-amerikalı'nın hapsedildiği ıslah sistemi olarak yeni bir biçim kazanmasını sağlıyor.

    belgeseldeki tüm konuşmacılar konuyu son derece açık ve net anlatıyorlar. bilgi çok hızlı bir şekilde akıyor ve hiçbir konuda bunalmış hissetmiyorsunuz. verilen mesaj çok güçlü. iddiaları, savları ve arşiv görüntüleri çok vurucu. insanı eğiten, gözünü açan, aydınlatan ve her argümanını tam anlamıyla ikna edici şekilde bilgilendirerek gerekçelendiren bir belgesel. bu kadar geç izlediğim için üzüldüm.

    belgesel amerikan tarihine kronolojik bir bakış açısıyla yaklaşıyor. amerika'nın ırk tarihinin büyük resmine geniş bir açıyla bakıyor ve azınlıkların yüzlerce yıldır karşı karşıya kaldıkları sert gerçeği ortaya koyuyor. sosyal adaletsizlik, ırk eşitsizliği, ayrımcılık, insandışılaştırma, yaftalama gibi linç kültürünü kışkırtan toplumsal baskıyla özellikle afrika kökenli amerikalıların sistematik mağduriyetine tanık oluyor ve amerika'nın suç sisteminin altında çaresiz kalmanın nasıl bir şey olduğunu öğreniyoruz.

    bozuk sistemin beslediği bir kanser gibi yayılan kronikleşmiş köklü ırkçılığın ne denli ciddi ve derin bir mesele olduğunu idrak etmek oldukça acı verici bir deneyim halini alıyor. belgeselin devrimci ruhuyla birlikte içinizde bir öfke ateşi yükseliyor ve bünyede black lives matter diye bağırarak koşma isteği hasıl oluyor.

    köleliğin gerçekten bitmediğini, tıpkı ırkçılık gibi hiçbir zaman sona ermediğini, sadece yeniden tasarlandığını ve sürekli yeni formlar alan sistematik baskıyla beraber modern kölelik ve modern hapishane sistemini doğurduğunu görüyoruz. bu rant, çıkar ve örtülü ırkçılığın sadece politikacılar tarafından değil, büyük işletmeler tarafından da nasıl harekete geçirildiği en çarpıcı noktalar. istatistiğe yansıması; 1973 - 2014 yılları arasında hapishane nüfusu üç yüz binlerden, iki buçuk milyona kadar yükseliyor. inanılmaz.

    belgeselde en çok canımı yakan kalief browder'ın yaşadıklarını görmek oldu. kahrediciydi. hakkında netflix'te "time: the kalief browder story" adında bir belgesel serisi olduğunu öğrendim. böğrümü deşme pahasına izlemeyi düşünüyorum.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap