9 entry daha
  • özellikle sarkık liberoyla ve adam markajıyla oynatılmaya çalışılan versiyonunu son decere demode bulduğum oyun sistemi.

    en iyi futbol sistemi temelde eldeki malzemeye en uygun olandır gerçeğini bir kenara not ederek kısaca 3-5-2 nin tarihine bir göz atalım. klasik ya da türkiye'deki teknik direktörlerin algıladığı 94* öncesi 3-5-2 ye kabaca bakacak olursak neden günümüzde uygulanamayacağını rahatlıkla anlayabiliriz. bu sistemin savunma tarafında, mahalle maçlarından da bildiğimiz en geride bir adamın durması ve bu adamın bütün olaydan kopuk vaziyette sağdan soldan sarkan topları süpürüp, çift stopere kademe yapmasına dayanan bir görev anlayışı var. içlerinde kazma olmayanlarını oyunu başlatmak içinde kullanabilirsiniz. her iki kanatta dinamo gibi çalışan hızlı, teknik, hem defans hem ofans olayını iyi bilen kanat adamlarının desteklediği kabalık bir orta sahaysa bu sistemin en temel noktası. zira futbolda orta sahayı ele geçirmek topa ve oyuna sahip olmanın temel gereği. bu anlayış 80'lerin ortalarından 90'ların ortasına kadar son derece başarılı oldu. danimarka'nın 86 dünya kupasındaki sürpriz çıkışının ardından almanya başta olmak üzere bu sistem avrupa'da bir anda tutulmaya başlandı. bu sistemin başarısında 4-4-2 nin savunma anlayışının rolü büyüktü. çakılı şekilde oynayan ve kolay kolay oyuna girmeyen 4 lü defanslar nedeniyle orta alanda hem sayısal hem diziliş olarak bocalamaya giren 4-4-2 türevlerine karşı büyük bir üstünlük sağlandı. almanya 90 dünya kupasını kazanırken, 92'de almanyayı finalde deviren danimarka avrupa şampiyonluğunu alırken 3-5-2 artık en elit futbol sistemi haline gelmişti.

    ancak her sistemde olduğu gibi 3-5-2'nin de bir takım zaafları vardı. futbol eleştirmenleri 94 dünya kupasında 3-5-2 nin panzehiriyle karşılaşmakta gecikmediler. bu panzehir kabaca 4-1-3-2 olarak tabir edebileceğimiz bir 4-4-2 türeviydi. ancak klasik 4-4-2 denemeyecek kadar çok yenilik içeriyordu. 3-5-2 ile orta sahanın önemini anlayan futbol guruları 4 lü defansın sağ ve sol beklerini klasik stoper anlayışının dışına çıkarıp orta sahaya yaklaştırırken, orta alanda fiziken güçlü, savaşçı ve topu oyuna sokabilen hareketli dmleri hem oyun kurma sorununu gidermek için hem de rakip orta sahanın elini kolunu sallayarak tandem üzerine gelmesini engelleyen bir yıpratıcı set olarak kullanıyorlardı. sağ ve sol açıkların rakip hücumlarda içeriye gömülmesiyle birlikte orta alanda hem sayısal hem de dizilim oarak üstünlüğü ele geçiren bu yeni sistem 3-5-2 nin orta alan hakimiyeti için büyük bir sorun haline geldi ve kısa sürede kendini futbol dünyasına kabul ettirdi. 80'lerin başından beri sovyetler tarafından uygulanmakta olan alan savunmasını da işin içine katınca 3-5-2 teorisyenlerinin artık bir alternatif bulması kaçınılmaz olmuştu.

    3-5-2 yi en çok kabul eden ülkelerden biri olan almanya bu alternatifi de ilk bulan ülke oldu diyebiliriz. 94'teki hezimetin ardından euro96'ya nispeten yaşlı diyebileceğimiz bir takımla gelen almanlar, 3-5-2 de bir takım modifikasyonlara gidiyordu. bunların en önemlisi klasik adam adama markaj yerine alan savunmasına dönmekti. bunu yaparken tıpkı kaleci gibi oyunun dışındaymış gibi duran sarkık liberoyu iki stoper arasına yakınlaştırıyor hatta zaman zaman gerideki üçlüden biri orta sahaya yaklaşırken diğer iki oyuncu boşalan tarafa doğru yay şeklinde geriliyordu. 4-1-3-2 nin orta alandaki sayısal üstünlüğüne çift dm mantığıyla yaklaşarak en azından dizilim olarak daha mücadeleci bir orta saha anlayışı da sağlanmış oldu. almanlar defansta alınan önlemlerin yanında 4-1-3-2 nin kalbi olan dm lerin oyun kurma yeteneğini presle bozuyor, tandem'in arkaya atılan toplardaki zaaflarını da kullanıp 4-1-3-2 yi tam anlamıyla bozguna uğratarak tek bir yenilgi bile almadan avrupa şampiyonu etiketiyle almanya'ya dönüyorlardı.

    üçgen formatından çıkıp da daha düz bir hat haline gelen 3 lü defans ve alan savunmasıyla pekiştirilen orta saha anlayışına 3-6-1 gibi daha defansif ama orta sahayı ele geçirmeye yönelik, 3-4-3 gibi hem kanat adamı hem forvet şeklinde içeriye dalış yapabilen oyuncularla gole dönük alternatifler de eklendi. fakat 3-5-2 ve varyasyonlarının 4-1-3-2 ye göre en büyük handikapı oyunu çift yönlü oynayabilen futbolculara daha fazla gereksinim duymasıydı. 4-1-3-2 de çok kaliteli kanat adamlarınız olmasa da işi götürebilirsiniz ama 3-5-2 de bi yanda cafu bi yanda da roberto carlos gibi hızlı, teknik, hem defansif hem ofansif çalışabilen elit futbolculara ihtiyacınız var. bunun yanında liberonuzun da popescu tarzı topla barışık, oyuna toplu ve topsuz girebilen niteliklere sahip olması gerekiyor. 4-1-3-2 nin daha sade ve görev adamı tarzında oyuncularla kolaylıkla işletilen bir sistem olması 3-5-2 ye oranla daha fazla tutulmasına neden oluyordu. 98 dünya kupasında* fransa nın 3 dmc nin oyun içerisinde sürekli yer değiştirmesi ve daha geniş alanda uyguladığı baskıyla çeşitlendirdiği 4-1-3-2 modeli 2 yıl aradan sonra bir büyük zafer daha kazanıyordu. başını hollanda'nın çektiği 4-2-3-1 varyasyonuysa kalabalık orta sahanın sadece defansif değil ofansif olarak da futbolu ne kadar güzelleştirebileceğinin bir göstergesiydi. euro 2000'e gelindiğinde neredeyse bütün elit takımlar 4-4-2 nin çeşitli varyasyonlarıyla ama temelde tandem ve ön liberolu sistemlerle sahaya yayılıyordu. 2002 ve 2004'teki şampiyonalarda da değişen bir şey olmadı. günümüzde 3-5-2 nin en yaygın versiyonu çizgi şeklinde 3 lü defansla önlerinde 1 veya 2 dmc ve gerektiğinde içeriye sıkışan amr/aml lerle uygulanan modern versiyondur. burada çift forvet ve playmaker pozisyonundaki serbest oyuncu dışında amaç rakibin oyununu bozmaktır. bu taktiği en iyi uygulatan teknik direktörler arasında lucescu'yu sayabiliriz.

    yukarıda belirttiğim gibi modern futbol oyun sistemlerinde takımın yapısına en uygun olan sistem o takım için en iyi olandır. yine de genel anlamda 3-5-2 nin özel oyunculara olan ihtiyacı bu sistemin giderek daha az tutulmasına yol açıyor. buna karşılık türkiye'de nedense çoğu takım özellikle istanbul'un büyükleriyle oynarken adam adama defans kurgusu ve orta sahada adam kalabalığının her şeye çözüm olacağına inanarak son derece demode bir 3-5-2 çeşitlemesi olan 3-6-1 de ısrar ediyor. bu takımlar sarkık libero olayının bokunu çıkartmanın yanı sıra özellikle orta alanda vasıfsız düz oyuncuların saldım çayıra mevlam kayıra misali sahaya dizilmesi ve sözde savunma yapmaya çalışırken 3-6-1 in en hayati özelliği olan açıkların forvet pozisyonunu alamaması sonucu genelde sahadan boynu bükük ayrılmaktalar. eğer önümüzdeki yıllarda sayısı gittikçe azalan süper kanat oyuncularının nüfusunda bir patlama yaşanmazsa 3-5-2 daha çok nostalji bir oyun sistemi olarak teori kitaplarında yerini alacak gibi görünüyor.
92 entry daha
hesabın var mı? giriş yap