aynı isimde "the red pill (video oyunu)" başlığı da var
5 entry daha
  • (bkz: if you only knew the power of the darkside)

    kırmızı hapı yutan kişi bir daha hayata eskisi gibi bakamaz. kırmızı hapı yuttuktan sonra saflığının ve masumiyetinin bir kısmını kaybedersin. dünyaya tüm acımasızlığıyla bakarsın. bu yüzden hazmetmesi zor, acı verici.

    the red pill babasız veya güçsüz bir babayla büyüyen bir nesle babalık yapıyor şu an. bu akımın temsilcileri kadın-erkek ilişkilerini evrimsel psikolojiden yola çıkarak açıklıyorlar ve söyledikleri şeyler, feministlerin, sjw'lerin veya liberallerin duymak istediği şeyler değil. hatta kadın erkek ilişkileri konusunda tecrübesiz, umutları olan gençlerin bile duymak isteyecekleri şeyler değil.

    ana akım medyada, filmlerde, okullarda kadınlar hakkında öğretilen her şey palavra arkadaşlar. acı ama gerçek alışın buna. hatta kadınların ağızlarından kendileri hakkında çıkan şeyler bile palavra. evrimsel sürecin bir getirisi olarak kadınlar kendi iç dinamiklerine karşı körleşmiş, solipsist olmuşlar. kadın kendisini bir erkeğe çeken şeyi tam olarak anlayabilse ve bunu açıkça ifade edebilse, zaten kimsenin bu konularda bir sıkıntısı olmazdı. ancak anlatamıyorlar. kadınlar bir tek burunlarının ucunu görebiliyorlar. peki bu niye böyle? evrim kadınları nasıl objektif gerçekliğe karşı körleştirmiş? kadın fiziksel olarak erkek kadar güçlü değil ve korunmak için bir erkeğe muhtaç. dolayısıyla kendisini koruyabilecek en güçlü erkeği bulmalı. şimdi düşünün kadınlar kör olmasaydı ve dürüst olsalardı, o zaman beta erkekler de doğru hamleleri yaparak, alfa tavırlar sergiler ve kadınlardan çocuk sahibi olabilirlerdi. bu da insan soyunun güçsüz, zayıf nesillerle ilerlemesi anlamına gelirdi. buna engel olmak için evrimsel süreç kadınları solipsist yapmış, onların bir duygu denizi içerisinde yüzmesini sağlamış. kadınlar birisine karşı ya çekim hissederler ya da hissetmezler. bu durum onlar için büyülüdür. ama biz insanoğlu olarak doğayı kandırmanın, ona kendi kurallarımızı dayatmanın bir yolunu her zamanki gibi bulduk. önce aile kurumuyla yaptık bunu. toplumu taşıyan beta erkekler evlilik sayesinde üreyebiliyordu. evi geçindiren baba figürü filmlerde dizilerde karikatürize edilmeden önce saygın, toplumda değeri olan bir statüyü temsil ediyordu. bu statüyle kadın solipsizmini güçlü bir erkekle beraber olduğu şeklinde kandırabiliyorduk. ancak son 50 yıldaki gelişmelerle aile ve evlilik kurumunun yok edilmesiyle ortaya çok acımasız bir tablo çıktı. artık kadınlar en tepedeki %20'lik kesime ait alfa erkeklere ulaşmakta özgür ve bir kere o erkeklerden biriyle beraber olan kadın daha azına razı olmuyor, alfa dul oluyor, erkeklerin kalanını çöp olarak görüyor. erkeklerin %80'i sekse çok büyük zorlukla ulaşabiliyor.

    enter red pill.

    red pill, %80'lik dilimdeki kadınlar tarafından çöp olarak görülen erkeklere, nasıl maskülen olunacağını, nasıl alfa karakteristikler sergileyebileceklerini öğretiyor. yani doğayı ve kadın solipsizmini tekrar kandırıyoruz.

    bu başlık altında tahminen bir kaç entry daha gireceğim. çünkü çok uzun bir mevzu bu. ilgilenenler takipte kalsın. o arada aşağıdaki başlıklara göz atın:

    (bkz: kadınların bitmek bilmeyen mağduriyeti/@smit)
    (bkz: kadınların bilim tarihine katkı yapmamış olması/@smit)
    (bkz: erkeklerin aşk acısını daha kolay atlatması/@smit)

    (bkz: the red pill/@smit)
2545 entry daha
hesabın var mı? giriş yap