6 entry daha
  • çözüm süreci kapsamında hdp heyetinin abdullah öcalan'la gerçekleştirdiği görüşme tutanaklarından apartılarak recep tayyip erdoğan tarafından kaynak gösterilmeden kullanılmış laf öbeği. 2015 yılının ikinci günü, uzun sürmek bakımından rekor kırmış mgk toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, legal görünüm altında faaliyet gösteren illegal örgütlerin "paralel devlet yapılanması" adıyla ulusal güvenliği tehdit eden unsur olarak milli güvenlik siyaset belgesine girmesinin kararlaştırıldığı ilan edildi. bu terminoloji paslaşmasının, "aman sürece halel gelmesin"li dönemlerin psikolojik iklimiyle yakından alakalı olduğu düşünülebilir. müzakere sürecinin taraflarının, bu tanımlamayla fethullah gülen cemaatini ortak bir cepheye yerleştirdiği de doğrudur. ancak erdoğan bu sözün kapsamını, öcalan'ın kastettiği üç farklı yapıdan birine indirgeyerek daraltmış ve ustalık dönemi siyasetini bu daraltılmış kapsam üzerine inşa etmiştir. belki kelime haznesiyle ilgili yetersizlikler başgösterdiği için... orasını bilemem.

    "paralel devlet yapılanması" derken öcalan neyi kastediyordu?

    21 temmuz 2013 tarihli görüşme notlarından aktarıyorum:

    "bu paralel devlet denen şeyi biraz açayım yine. türkiye'nin nato'ya alınmasından bu yana üç lobi üzerinden politikalarını oluşturup hayata geçiriyorlar. menderes'ten beri böyledir. sürekli komplo imal ediyorlar. türkeş bile gitti eğitimini gördü. 90'ların başında doğan güreş londra'ya gitti. dönünce, "bize yeşil ışık yaktılar" dedi. kürt tasfiyesi ondan sonra başladı. bunlar hep lobilerin kararıdır. aslında önceleri güney kürdistan üzerinden yahudi lobilerinin planları var. proto israil projesidir. daha sonra filistin'de karar kılıyorlar. ta talat paşa dönemlerinden beri etkilidirler. zaten onların yetiştirmesidir. mustafa kemal'i de kuşatıp teslim alıyorlar. "musul-kerkük'e karşılık cumhuriyet" diyorlar. misak-ı milliyi böylelikle bozuyorlar. londra o zamanlar ağırlıklı yahudilerin kontrolündedir.

    beni de bu politika buraya getirdi. demek istediğim bu politika halen devam ediyor. tarihsel arka planı iyi anlamak gerekir. kürt ulus-devletçiği üzerinden bütün kürtleri teslim almak istediler. saddam'ı da bu yüzden tasfiye ettiler. 1950-60'lardan beri bu soykırım politikalarını uyguluyorlar. bu politikanın son kurbanı da benim işte.

    ...tarihsel arka planları unutmayın hiçbir zaman, oyunlara düşmeyin. türk-kürt kavmi arasında 800 yıllık ortaklık vardır. 1860'lardan itibaren bununla oynuyorlar, misak-ı milli ile iyice bozuyorlar. süreçle ne alakası var derseniz, işte birinci dünya savaşından beri pratikleşen bu politikalar halen devam ediyor. türklerin bundan yeterince haberi yok. haberi olanları da tasfiye ediyorlar. tayyip beyi bu londra politikaları üzerinden etkiliyorlar. ben biraz tayyip beye yardımcı olmaya, demokratik bir parti olmalarını sağlamaya çalışıyorum."

    öcalan'ın alıntıladığım bu sözlerinde, büyük birlik partisi tarzı bir milliyetçi paranoya kokusu dikkatimizi çekmelidir. gözlerinizi kapasanız, bir reaksiyoner türk milliyetçisi, bir başbuğ konuşuyor sanabilirsiniz. hele anti-semitizm dozu, erdoğan'ın diskurundan daha geride değildir. öcalan, "imralı notları" üst başlığıyla yayınlanan tutanaklardan (daha erken tarihli) bir başkasında, (muhtemelen fethullah gülen cemaatiyle aynı cepheye yerleştirdiği için) saidi nursi'nin ermeni orijinli olduğunu göstermeye çalışıyor, kendisini nur talebesi olarak tanımlayan mücahit bilici hakkında da ajanlık imasında bulunuyor.

    "paralel devlet yapılanması" formülasyonu üzerinde, erdoğan'la öcalan arasındaki fikir birliğini bozan unsur, güney kürdistan'a, yani kuzey ırak'taki özerk yönetime bakışta ortaya çıkıyor. öcalan kdp tarafından kontrol edilen coğrafyayı, paralel devletin operasyonlarının en etkili üssü olarak anarken, erdoğan'ın benzer bir alarmla harekete geçtiğini söylemek zor. geçtiğimiz günlerde medyascope tv'de konuşan musul eski başkonsolosu aydın selcen, kendi döneminde bu coğrafyada açılan gülen cemaatine ait okulların türkiye'den himaye gördüğünü anlatıyordu. erdoğan, şu ana kadar mesela, türkiye'nin kuzey ırak'taki özerk yönetim üzerindeki, yaygın ekonomik ilişkilerden kaynaklanan yaptırım gücünü gülen okullarını kapattırmak için kullanmayı düşünmedi.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap