8 entry daha
  • eski anlamı consciousness'a denk gelen bir şey (bilinç, ayıklık, farkında olma hali) iken nasıl olmuş da vicdan anlamına gelmeye başlamış"ı thomas hobbes leviathan'da şöyle açıklamaya çalışmış:

    when two or more men know of one and the same fact, they are said to be conscious of it one to another; which is as much as to know it together. and because such are fittest witnesses of the facts of one another, or of a third, it was and ever will be reputed a very evil act for any man to speak against his conscience; or to corrupt or force another so to do: insomuch that the plea of conscience has been always hearkened unto very diligently in all times. afterwards, men made use of the same word metaphorically for the knowledge of their own secret facts and secret thoughts; and therefore it is rhetorically said that the conscience is a thousand witnesses. and last of all, men, vehemently in love with their own new opinions, though never so absurd, and obstinately bent to maintain them, gave those their opinions also that reverenced name of conscience, as if they would have it seem unlawful to change or speak against them; and so pretend to know they are true, when they know at most but that they think so.

    türkçesi:
    iki veya daha fazla insan bir gerçeği aynı anda bildiği zaman, bu gerçeğin beraber bilincinde [conscious] oldukları söylenir; bu da o gerçeği beraber bilmeye denk gelir. bu durumdaki insanların birbirlerine, veya aynı durumdaki bir üçüncüye, en uygun şahitliği yapacağından dolayıdır ki bir insanın bilincine [conscience*] karşı konuşması; veya başka birisini buna zorlaması her zaman çok büyük kötülükte bir hareket sayılmıştır ve sayılacaktır. o kadar ki, bilinç** talebi asırlardır hep kulak verilen bir talep olmuştur. daha sonra, insanlar aynı kelimeyi kendi gizli bilgi ve gizli düşüncelerini addetmek için mecazen kullandılar*, ve bu yüzden denir ki "bilinç* bin şahite denktir". ve son olarak, yeni görüşlerine tutkuyla aşık, ve onların devamlılığını sağlamaya inatla azmetmiş insanlar, kendi görüşlerine o büyük saygı gören 'bilinç' * kelimesini isim olarak verdiler. sanki bu görüşleri değiştirmeyi veya onlara karşı konuşmayı kanun-dışı göstermek isterlermiş gibi. ve böylece haklı olduklarını biliyorlarmış gibi davrandılar; bildikleri, en fazla, haklı olduklarını düşündükleri iken.

    ----

    özetle diyor ki: insanların kendi ahlaki yargılarından bahsederken devamlı bilinç kelimesini kullanması sonucu bilinç anlamına gelen conscience, vicdan* anlamına gelmeye başlamış. tabii bir yere kadar spekülasyon bu herhalde; eğer hobbes conscience ve homologu kelimelerin geçmişteki kitaplardaki kelime evrimini sıkı sıkıya takip etmiş değilse. zira etymonline doğru söylüyorsa kelimenin latince orijinali conscientia'da bile bu ahlaki anlam varmış (gerçi kelimenin kökeni beraber-bilmek; son-anlamı da vicdan ise burdakinden farklı teori de pek yok tabii).
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap