83 entry daha
  • etimolojisine sıçayım, nereden gelirse gelsin. bu insanlar yüzyıllardır bu topraklarda ayrımcılığın daniskasına tabi tutulmuş, sürülmüş, kesilmiş, iftiraların en büyük hedefi haline getirilmiş insanlardır. bu ülkede alevi olmak 1940 ların 50 lerin missisipi'sinde zenci olmak gibidir. yasalar önünde eşit görünürsünüz ama bu sadece yasaların basıldığı kağıtlarda kalan bir eşitliktir. malum cemaatler papa ile, musevilerle, ortodoks kilisesi ile hatta budist lerle bile diyalog, işbirliği zart zurt çalışmaları yaparken bir alevi gördüğü anda besmele duymuş şeytana dönerler. bilmem duydunuz mu cemaatlerin mottosunu, alevi müslüman değildir, bir alevinin müslüman olması için önce gavur olması sonra müslüman olması gerekir. yani onların deyimi ile gavurdan bile kötüdür aleviler. bu sünni toplumun genlerine öylesine işlemiştir ki en okumuşu yazmışı bile olsa "alevi" kelimesini duyunca en azından irkilir. bütün bunları nereden mi biliyorum çünkü yaşadım. 1978 yılı idi. ortaokul 1 sınıfa yeni başlamıştım. bir akşam evde otururken çok büyük bir patlama ile yerimizden fırladık. ne olduğunu bilmiyorduk ancak o yıllarda her gün bir olay olduğu için gene bir yerlere bomba atıldı herhalde diye düşündük. o yıllarda telefon yok denecek kadar az, televizyon akşamları 3 saat kadar paket yayın denilen yayın yapıyor yani haberleşme olanakları çok zayıf. ama haber bir yangın gibi yayıldı bir anda şehirde, hamido öldürülmüş. devrin belediye başkanı, eski ap milletvekili hamido evine yollanan bombalı paketin patlaması sonucu torunları ve gelini ile beraber ölmüştü. şehir bir anda havaya kalkıp tekrar yerine oturmuştu sanki. alevi mahalleleri ise yüzyılların getirdiği tedirginlik ve diken üstünde olmanın verdiği alışkanlıkla bu işin sonucunda kabağın kendi başına patlayacağını hissetmişlerdi. hemen o akşam şehirden giden bazı alevi aileler olmuştu. ancak asıl ertesi sabah olacakları çoğu kimse hayal bile edemezdi. sabah okula gitmek üzere evden çıkınca belediye binasının önüne geldiğim zaman mahşeri bir kalabalığın yerde oturmuş, kurulan bir kürsüden kuran okuyan başı sarıklı, cübbeli bir kişiyi dinlediklerini gördüm. çocuk aklımla bende izlemeye başladım. efendi hazretleri kuran okumayı bitirince konuşma yapmaya başladı. kelimeler aklıma öylesine kazılmış ki aradan geçen 30 yıldan fazla süreye rağmen sanki dün gibi aklımda. şöyle buyuruyordu efendi hazretleri " hamido gardaşımız şehit olmuştur, allah rahmet eylesin. müslümanlar gün bugün, saat bu saattir. hamido gardaşımızı şehit edenler gomonist'lerdir. gomonist kimdir, allahsız, kitapsız, abdestsiz, dinsiz, imansız hınzırdır. gomonist demek alevi demektir. alevi'ye müslüman diyen dinden çıkar, dinsiz imansız kafir olur. müslümanlar, bir memlekette cihat ilan edilince tüm kafirlerin hem malı hem de canı müslümana hem helal hem de farz olur. cihada katılmayan dinden çıkar kafir olur. şimdi vuracaksınız, yakacaksınız, yıkacaksınız, eniği cücüğü demeyecek kafirin canını alacaksınız. sizden ölen olursa şehittir, cennetin kapısında peygamber onları bekliyor. yaralananlar gazidir, allah katında yerleri evliyaullah'tan üstündür. şimdi silahı olan silahını, olmayan keseri, baltası, küreği neyi varsa alacak. vuracaksınız, vurun, vurun." aynı konuşmayı kürtçe olarak da yapmıştı, kürtçeyi bilmiyordum ama efendi hazretlerinin kürtçe "lıha, lıha" çığlıkları hala kulaklarımda çınlıyor. ben hemen koşarak eve geri döndüm, babamda çalıştığı okula gitmiş ama biraz sonra o da geri dönmüştü. şehir o gün asayiş yönünden boşalmıştı sanki ortalıkta ne polis ne de asker vardı. bütün sokaklar, caddeler elleri sopalı, zincirli 15-25 yaş arası gençler, büyük çoğunluğu köylerden getirilmiş sakallı şalvarlı grupların hakimiyetine girmişti. ilk hedef çarşıdaki alevi'lere ait dükkanlardı. on binlerce kişi alevilere ait dükkanları yıkıyor, içindeki malları yağmalayıp ateşe veriyordu. şehrin üzerinde simsiyah bir duman tabakası yükselmeye başlamıştı. ben şehir merkezinde olan evimizin balkonundan olayları film izler gibi izliyordum. saldırganlar çarşıda alevilere ait tek bir dükkan, araba bırakmadılar. hepsi parçalandı ve yakıldı. bu arada alevi olmayan ama gomonist olan kişilere ait araba ve dükkanlarda arada nasibini alıyordu. ama asıl hedef alevilerdi. kalabalık bizim evimizin bulunduğu turan emeksiz caddesine girince hemen köşede bulunan eczaneye bir anda hücüm etti. evin balkonundan duyuyordum birisi durun oranın sahibi müslüman diye bağırdı. kalabalık bir anda eczaneye yaptıkları saldırıyı durdurdu. ama o sırada başka bir ses oranın sahibi çırmıhtılı, çırmıhtılıdan müslüman mı olur diye bağırınca tekrar hücum edildi ve eczane bir kaç dakika içinde parçalanarak yanmaya başladı. o gün akşama kadar şehir yandı, yıkıldı, parçalandı. yasalar önünde eşit vatandaşlar olan alevilerin can ve mal güvenliğini sağlamaktan sorumlu asayiş birimleri kılını bile kıpırdatmamıştı. çünkü saldırıya uğrayanlar aleviler ve gomonistlerdi. onların canı ve malı müslümana helal olduğu için asayiş yönünden bir sorun teşkil etmiyordu. anlattıklarım benim bizzat şahit olduğum olaylardı. malatya olayları ile ilgili daha detaylı bilgileri nette bir çok sitede bulabilirsiniz. ben aşağıya bir kaç tane link ekleyeceğim oradan da merak edenler okuyabilir. bütün bu yaşadıklarımdan sonra alevi kelimesinin kökeni alev'den mi geliyor yoksa ali'den mi minvalindeki tartışmalara bakınca etimolojisi batsın nereden gelirse gelsin insandan geliyor önce buna bakın diiyerek birde ekleme yapmak istiyorum; toplum sınıflandırmasında alevi değil sünni olarak bilinen kesimdeyim ama gomonistlik var biraz bende de.

    merak edenler malatya olaylarını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilir.
    http://www.psakd.org/malatya_katliami3.html
1174 entry daha
hesabın var mı? giriş yap