9 entry daha
  • gerçek bir başyapıt.
    üç saat bir çırpıda geçiverdi izlerken ama artık "izlemeden önceki ben" olmadığım kesin

    --- spoiler ---

    izlediğimiz filmlerin, okuduğumuz kitapların, dahil olduğumuz sohbetlerin hatta yaşadığımız her türden ilişkinin özünde ne kadar anlamsız ve sahte olduğu gerçeğini bergman ciddiyeti ve dürüstlüğü ile önümüze getiren bir film. her ne kadar bir yandan da , "dünyanın herhangi bir yerinde, karanlık bir odada birbirine sarılan iki kişi" olmanın ne kadar kendi anlamını oluşturan bir durum olduğunu söylese de, filmin geneline yayılan karamsarlıktan sıyrılmanız için yeterli olmuyor.
    tipik sayılabilecek bir evliliği sorgulamakla başlayan film bir süre sonra aile kurumu denen ucubeden bahsediyor. isteklerinden, gerçek kimliğinden habersiz olarak büyüyen insanın, yalanlarından sıyrılma, özgürleşme ve kendi çirkinlikleriyle karşılaşmasını izlerken rahatsızlık hissediyor, kendinizi, yalanlarınızı, varoluşunuzun nedenini sorgulamaya başlıyorsunuz.
    iki insanın "gerçek sevgi"ye en yakın oldukları an, birbirlerine karşı en dürüst oldukları andır diyor bergman. final sahnesinde marianna'nın, "aslında seni hiç sevmedim. ben bugüne kadar hiç kimseyi sevmediğimi düşünüyorum ve kimsenin de beni sevmediğini" dediği an gerçekten birbirlerine sarılabildikleri tek andı belki de. o anın anlamı, sadece o andan ibaretti.

    filmin en can alıcı diyaloglarından biri, marianne ile kocasından boşanmak için ona gelmiş olan müvekkili arasında geçiyordu.

    marianne- 20 yıldır evlisiniz. neden boşanmak istiyorsunuz?
    kadın- çünkü evliliğimizde aşk yok.
    marianne-peki kocanıza bunu soylediniz mi?
    kadın- evet söyledim. o da boşanmak istiyor.
    marianne- ne zaman konuştunuz?
    kadın- onbeş yıl önce söyledim. çocukların büyümesini beklememizi istedi.

    --- spoiler ---

    .
93 entry daha
hesabın var mı? giriş yap