• nba'nin en özel şampiyonluğuna sahip takımlarından biri. 2011 şampiyonluğu destansı bir öyküye sahip. dirk ve terry yıllar önce dallas'la, kidd new jersey'de, shawn marion phoenix'de şampiyonluğu kaçırmıştı. kariyerlerinin sonlarına yaklaşan bu kader ortakları müthiş bir adanmışlıkla son iki yılın şampiyonu lakers'i 4-0'la süpürmüştü.

    finalde ise tam bir canavar olan miami heat'i 4-2 yenmişti üstelik seride 2-1 gerideyken...veteranlar star yazlıkçıları dumura uğratmıştı.

    dallas'ın bu kıymetli şampiyonluğunda her oyuncunun ayrı ayrı katkısı var ama belkide kimsenin adını bile bilmediği deshawn stevenson 6. maçın ilk yarısında dallas'ı ayakta tutup heat'ın gardını düşürmüştü.

    ben böyle şampiyonlukları çok seviyorum ya açıp açıp izliyorum arada. hakeem'li houston'un, kobe bryant önderliğinde 2010 lakers'in, gsw'ye karşı raptors'un ve kareem'in bucks'u.

    edit: tabi 2004 detroit pistons'uda unutmamak lazım takımda süperstar diyeceğimiz kimse yoktu.
  • peri masali degildir de nedir bu $ampiyonluk bilmiyorum.. kidd 17, dirk ve peja 13, jet ve matrix 12, cardinal ve deshawn 11, chandler ve haywood da 10 sezon boyunca cabaladiklari $ampiyonluga ula$tilar.. hem de rick carlisle gibi bir hocayla..

    son 10 sezondur, nowitzki zaten bu takimin en onemli adamiydi.. nash ve finley'li big 3 doneminde bile kendisinin yeri dolmayacak adam oldugunun herkes farkindaydi.. nash ve don nelson'un ayrilmasindan sonra, allas olarak anilmayi birakip, defans yapmayi hatirlamaya ba$layan mavs, bunun kar$iligini 2006'da finale kadar giderek aldi..

    2006 finali, dallas'in 3 onemli bolgedeki aciklarini kabak gibi ortaya doktu.. mavs'in kenarda finalin agirligini kaldiracak bir hocasi yoktu.. avery johnson, bana gore miami serisinin kaybedilmesinin 1 numarali sorumlusuydu.. ikinci eksiklik, mark cuban'in, mavs'in ba$ina gectiginden beri yaptigi en buyuk hata olan eric dampier idi.. netekim, o seride shaq, dampier'i resmen ezdi.. son olarak da, nash sonrasi pg olarak alinan terry'nin aslinda bir 2 numara oldugu gercigi vardi ortada.. devin harris ve josh howard o sezon esktra i$ler yapmasa, dallas finale de cikamayacakti..

    2006'nin 2-0'dan 4-2 kaybedilen finali yeterince yikici bir $ok degilmi$ gibi, 2007'de normal sezonu ligin en tepesinde bitiren mavs, 8. siradan gelen warriors'a kaybederek eleniyor, 1 sene sonra ayni tarifeyi hornets'in elinden yiyordu.

    2009'un basi, mark cuban'in, dallas'in 3 eksigine care bulmak icin yola ciktigi donem oldu.. koc meselesi icin yapilabilecek en iyi tercih olan rick carlisle'a giden cuban, pg icin de oyun kurucu deyince ilk akla gelen ismi takima kazandiriyordu.. ancak, cuban'in, dampier'e verdigi 6 senelik kontrat, mavs'in yakasini bu sene de birakmiyor.. takim bir turlu tamamlanamiyordu..

    2010'da, pota alti meselesine el atan mavs yonetimi, 6 yillik berbat kontratinin son yilina giren dampier'i yine elden cikaramiyor, onun varliginin getirdigi salary cap siniri yuzunden haywood, gooden ve humphries gibi 3 kazmayi getirmek zorunda kaliyordu.. bu arada, bana gore kobe bryant'tan sonra, dallas'a en cok darbe vurmu$ oyuncu olan shawn marion da takima katilarak, kariyerinde ilk defa bir rol oyuncusu oluyordu.

    simdi bana eric dampier'in 6 senelik kontratinin bittigi sezon, dallas'in $ampiyon olu$unun tesaduf oldugunu soyleyin.. 2011'de, butun dallas $ehrinin "kazandigin her kuru$ haram olsun" dualari altinda takimi terkeden dampier, nihayet yapboz'un son parcasi pivot icin yer aciyordu.. carlisle ve cuban, sakatlik problemleri yuzunden, ilk baki$ta bir kumar gibi gorunen chandler'a bu gorevi teslim edip de, tyson normal sezonda neler yapabilecegini gosterince, mavs taraftarinin play-off umutlari artiyordu..

    kagit uzerinde, mavs'in $ampiyon olmasi icin her$eye sahip oldugu gorunuyordu.. her mevkide 2 oyuncusu olan, hocasi 12 kisilik rotaysonla oynayan son derece tecrubeli bir takim vardi ortada.. ancak, son 4 sezonda surekli kabus gormu$ olmalari, kimsenin mavs'i fazla hesaba katmadigi anlamina geliyordu.. nba.com'un dallama yorumculari, playoff oncesi power rankinglerde, dallas'i ilk 10'a almayacak kadar kafayi yemi$ durumdaydi..

    bu kadar ciddiye alinmayan bir takimin, cikip, medyanin goz bebegi son $ampiyon lakers'i supurmesi bana gore peri masalinin asil ba$langici oldu.. bu seriye kadar, "sampiyonluk" lafini agzina almaya korkan dallas ahalisi bile, carlisle'in ortaya cikardigi takim kar$isinda heyecanlanmadan duramiyordu.. 2. turda nba'in gecmi$ $ampiyonunu eleyen mavs, konferans finalinde de gelecek $ampiyonunu eleyerek finale gelmeyi sonuna kadar hakediyordu..

    final serisinden de cok fazla bahsetmeye gerek yok aslinda.. seri boyunca, oyun disiplinini, surekliligini hep koruyan, surekli yardimla$an ve akilli oynayan mavs, heat'in pota alti hucumu ve benchi olmayan takimina bir gomlek fazla geldi ve kupaya uzandi..

    wade ve lebron'un su katilmami$ dallamalar olmasi bu zaferi daha tatli hale getirdi mi? hem de nasil..

    finalde kaybeden takimin, ki$ilik bakimindan 5 para etmez adamlardan kurulu olmasi, mavs'in peri masalini tamamlayan olaylardan birisi oldu.. her peri masalinda oldugu gibi cok cali$an, hakeden iyi adamlar kazanmi$ oldu ve bu zafer sadece mavs'in degil, amerika'nin 49 eyaletinin ve dunya uzerindeki tum basketbolseverlerin oldu.
  • sezona bütün beklentilerin ötesinde, an itibariyle 10-3 ile başlayan takımım. açıkçası sezon öncesi kadro yapısı ve takım içi problemleri göz önünde bulundurarak playoff'un alt sıralarından birini ancak kapabileceğimizi ve ilk turda eleneceğimizi düşünüyordum. fakat işler şimdilik iyi gidiyor. 3 mağlubiyet ilk maçta evimizde washington'a, dışarıda ise spurs ve hornets'e karşı alındı. ama lakers, houston, utah, detroit, bucks, spurs gibi önemli takımlara karşı alınmış galibiyetler sevindirici, en azından fikstür yanılgısı olmadığını gösteriyor. josh howard'ın sadece 3 maç oynadığını da belirtmek lazım.

    sezon başlarken takımın insanların söylediğinin aksine hücum potansiyelinin oldukça düşük olduğunu, savunma potansiyeli konusunda da şüphelerim olduğunu söylüyordum. takım şu anda 101.2 sayı ortalamasıyla lig 11.'si ve izin verilen sayıda 95.2 ile 21. sırada. ortalama farkta ise +6 ile 5. hücum konusunda beklediğimden biraz daha iyi olduğunu söylemem gerekiyor. bireysel baktığımızda dirk'in üzerindeki yükün azalması beklenirken durumun hiç de öyle olmadığını görüyoruz. özellikle kritik maçlarda bu iyice ortaya çıkıyor. 99-92 kazanılan spurs maçında 29 şut kullanarak 41 sayı attı. jason kidd'in ilerleyen yaşıyla beraber zaten çok az olan skor katkısının neredeyse 0'a yaklaştığını görüyoruz. 10 sayı üstü ortalamaya sahip olan oyuncu sayısı 4. ama bir şekilde her maç birileri çıkıyor yardımcı olarak dirk'e.

    savunma konusunda ise beklediğimin çok çok ötesinde takım. mavericks benim hatırladığım hiçbir dönemde bir savunma takımı olmamıştı. çok atan çok yiyen bir takımdan -jason terry hariç- akıllı hücum etmeye çalışan, atarak değil savunarak kazanan bir takıma dönüştü. carlisle'ın özellikle istediği bir şeydi bu. yine maç başında sert savunmayı sağlamak için bazı maçlarda quinton ross ile başladığını görüyoruz. çoğu insan tarafından shawn marion'ın gelişiyle savunma potansiyelinin artması bekleniyordu, fakat ben tam tersine marion ve kidd'in ilerleyen yaşlarının etkisiyle artık o kadar iyi savunmacılar olmadıklarını söylüyordum. marion konusunda yanıldığımı söylemeliyim, çatır çatır savunuyor kendisi hala. ancak kidd konusunda hala aynı düşünüyorum, özellikle güçlü ve delici oyunculara karşı artık etkisiz kalıyor, ki olsun o kadar. örneğin, 95-90 kazandığımız detroit maçında, detroit'in 90 sayısının 55'ini rodney stuckey ve will bynum kaydetti. arkadan gelen jj barea da savunmasıyla bilinen bir oyuncu değil.

    genel olarak oyuncu performanslarını değerlendirecek olursak, jj barea ve jason kidd aslında hücumda birbirlerini tamamlayan bir pg ikilisi. jason kidd oynarken takımı oynatıyor, tempoyu ve kontrolü elde tutuyor, kidd yorulduğunda ve barea sahaya sürüldüğünde pg mevkiinden beklenen sayı katkısını ve anlık patlamaları gerçekleştirebiliyor.

    sg mevkiinde 6 maçta quinton ross'un, 6 maçta rodrigue beaubois'nın ve 1 maçta da howard'ın başladığını görüyoruz. ross ve beaubois başladığında genelde 8-9 dakika oynayıp kenara geliyorlar. beaubois'yı sonradan maç içinde de kullanıyor carlisle, gayet de iyi oynadığını düşünüyorum. josh howard ve marquis daniels'dan beri çaylaklardan 0 katkı alan bir takım taraftarı olarak, beaubois'nın beni heyecanlandırdığını söylemeliyim. jason terry bildiğimiz hıyar hala. 20 sayı atıyor, en az 10 şut kaçırarak. mantıksız şut tercihleri, zorlamalar, saçma hareketler hala devam ediyor. gel gör ki, dirk'in yanında illa ki bu adamın sayı potansiyeline ihtiyacımız var mevcut kadroda.

    marion 2 maç kaçırdı, ama howard'ın dönüşüne denk gelmesi sevindirici tabii. howard da rezalet senelerin ardından fena dönmüyor sanki, en azından biraz daha olgunlaşmış gördüm. ama marion-howard ikilisinin mutlaka daha fazla sayı bulması, takımın da onları hücumda daha fazla düşünmesi gerekiyor. ikisinin de 12.6 civarı ortalamaları var ki, bu onlardan beklenenden az.

    dirk nowitzki'nin özel hayatındaki problemleri çözüp muhteşem dönmesi çok sevindirici. sadece 107-114 kaybettiğimiz hornets maçında 4-15 ile 12 sayıda kaldı. drew gooden erick dampier'ın oynamadığı 4 maçta başladı, ve özellikle başlayıp 30+ süre aldığı maçlarda beklenenden çok iyi olduğunu söylemek lazım. cleveland kariyerinin ilk yıllarına döndü adeta. erick dampier bildiğimiz gibi. yaşlandı da zaten artık. kris humphries bazı maçlarda yetenekleri ölçüsünde iyi katkı verdi. tim thomas 2 maçtır döndü, rezalet yılların aksine hala faydalanılabileceğine dair bir umut var içimde.

    onun dışında james singleton hadi neyse de, matt carroll'ın herhangi bir sebepten 5 maçta da olsa süre alması saçmalık.

    takım ribaundlarda lig lideri. nowitzki, dampier, marion ve gooden'ın bu yükü eşit paylaştığını görüyoruz. kidd de doğası gereği 5.6 reb ortalamasını yakalamış durumda. asistlerde 8. yiz. jason kidd 9.1 ile sırtlamış durumda beklendiği gibi. bloklarda lig 3.süyüz, kaldı ki dallas ilk sıralardaki diğer takımlar kadar bloklarıyla tanınan uzunlara sahip değil.

    top kayıplarında 27. yiz. kidd gibi topun değerini çok iyi bilen bir guardla oynamanın etkisi. rakibi faule zorlamada 5. sıradayız. %79 ile faul attığımız düşünülecek olursa, ki burada da lig 4. süyüz, önemli bir durum. onun dışında yaptırılan faul - yapılan faul farkında lig lideriyiz. görünen o ki, hiçbir istatistikte kötü değiliz, çoğunda ligde ilk 5 içindeyiz, artık istatistik ne ifade ediyorsa.

    önümüzde bugün içeride oynayacağımız golden state maçından sonra 3 maçlık bir deplasman serisi var: houston, indiana ve cavs. buradan minimum 2 galibiyetle çıkmak kısa vadede daha güneşli günleri gösterecektir bize.

    böyle bir incelemeyi takımın gidişatını göstermek için yaptım, bu kadar uzun bir şeyi kim okur artık bilemiyorum. ama, copy paste değil alın teri...

    edit: an itibariyle rezil golden state'e yenilerek götümde patlattı bu yazıyı, helal olsun..
  • doncicball'dan çıkarsa çok daha verimli olacak takım. bu x-ball formatı her ne kadar yıldızı olan takımları galibiyete götürse de bir aşamada tıkanıyor ve o takım playoff görürse playofflarda iflas ediyor. geçen aralıktan beri hardenball oynayan houston rockets'a bu oldu, bu sene de aynı hikayeyi yaşamaları muhtemel.

    ama dallas hem koçunun yapısı itibariyle hem doncic'in altyapısı itibariyle hem de porzingis'in varlığı sayesinde bu doncicball'a yapışmak zorunda değil. geçen sene oynadılar ama geçen sene hem doncic'i pişirdiler hem amaçları yoktu. aldıkları galibiyetler sayesinde de atlanta'ya verdikleri draft hakkının değeri düştü. carlisle doncic'in avrupa'da alıştığı gibi tüm takımdan verim alan bir koç, porzingis de, her ne kadar göz ardı edilse de, rüştünü ispatlamış bir all-star. dolayısıyla doncicball oynamak için hiçbir sebepleri yok. houston için hardenball zorunlu çünkü
    1-takım rotasyonu çok dar
    2-takımda sorumluluk almaya yatkın kimse yok (kimse westbrook mvp demesin, her sene görüyoruz playofflarda)
    3-takımı oluşturan oyuncuların tek amacı harden'ı maksimum verime çıkarmak.

    ama dallas takımının amacı bu değil, porzingis-doncic gibi iyi bir ikili ve bu ikiliyi farklı şekillerde kullanacak dünya kadar parça var. bu takım doncicball da oynar, porzingis'in pivot olduğu kısa 5'i de oynar, marjanovic'le pnr da oynar, hardaway denen beyinsizin gününde olmasına bağlı olarak iso da oynar, set de oynar, oynar da oynar. üzerine sahip oldukları trade exception sayesinde iyi bir ismi daha kadroya katabilirler.

    bu takımın en büyük şansı carlisle ama. bu şansı iyi kullanırlarsa önce contender olurlar, 2 sene içinde de şampiyonluk planlarına geçerler. bir koç takımı olarak bu noktaya gelmelerinden bir basketbolsever olarak çok keyif alıyorum. bir de o courtney lee eşeğini trade exception'la yollayıp iyi bir isim aldılar mı bu takım olur.
  • doncic'i çıkarınca çözüm ankara koleji seviyesine inen takım.
  • 1980 yılındaki genişleme (expansion) neticesinde nba'e girmiş olan, texas'ın san antonio spurs ve houston rockets'tan sonra üçüncü nba takımı. yeşil beyaz mavi tonlarda logo ve formaya sahiptir. kısaca mavs diye anılır. diğer texas takımlarına göre başarısız bir franchise'dır.ama bir kez nba şampiyonluğu kazanmış ve pek çok playoff yapmış bu takımın nba içinde görece iyi bir franchise olduğu söylenebilir. her expansion takımı gibi iyi başlamamışlar, ancak draft başarısı neticesinde diğer expansion takımlarına göre sürünme sürecini hızlı atlatmışlardır.

    kiki vandeweghe'nin 80 yılında dallas'ça draftten seçildikten sonra dallas'ta oynamak istememesi nedeniyle iki draft hakkı karşılığı (biriyle aşağıda bahsedilen blackman, diğeriyle sonra 84'te sam perkins seçilecekti) takımdan gönderilmesinden sonra 81 draftinde 1. sıradan mark aguirre ve 9. sıradan rolando blackman'i seçtiler. bu iki seçim, hem kısa hem uzun vadede takımı yukarı taşıdı. defansif açıdan üst düzey oyuncular denemez belki, ama çok skorer isimlerdi. aguirre 80'li yıllarda nba'de skor makinesi hüviyeti yapmış bir kısa forvetti. 88-89 sezonuna kadar da dallas'a 20-30 (genelde 25 civarı) sayı ortalamalarıyla hizmet görecekti. ki, bu dönemde 3 kez all-star da olacak ve ribaund-asist yönünden de katkı sağlayacaktı. sonra kısa bir dönem avrupa basketbolu'nda durdurulamaz performansıylastefanel milano'dan hatırladığınız blackman de 92'ye kadar dallas'ta sezon başına 20 civarı sayı ortalamasıyla istikrarlı bir performans verecekti ve 4 kez all-star olacaktı. orta mesafenin primde olduğu yıllarda sıkı bir orta mesafe şutörüydü.

    bu iki oyuncunun liderliğinde dallas'ın performansı sezon sezon giderek yükseldi ve nihayet 83-84'te playoff gördüler. 88-89 istisnasıyla 90'lara kadar her sezon playoff'a gidecekler ve hatta 87-88'de konferans finali de göreceklerdi.

    bir expansion takımı olarak bu başarıya çok gecikmeden erişmelerinde blackman ve aguirre seçimlerinin yanında ilerleyen yıllarda üst sıralardan (ilk yıllardaki düşük kazanma oranları neticesinde) müspet draft seçimleri (bir tek 82'de çok kötü seçim yaptılar, onun dışında hiç fena değillerdi -- 96'ya kadar takımın gm'i olmuş norm sonju bir alkışı hak eder herhalde) ve olumlu yancılar da rol oynayacaktı. yine 1981'de 24. sıradan seçtikleri uzun forvet jay vincent ve oyun kurucu brad davis, birkaç yıl takıma sıkı katkı verecekti. 83'te seçtikleri derek harper, bir franchise efsanesi haline dönüşecek ve yıllarca defansif yönüyle (sıkı bir adam kitleyiciydi ve maç başı 2 kadar top çalardı -- elemanın 2 kez yılın defansif takımına da girmişliği var) ve asist yönüyle (nba'de dönemin en iyi asistçilerindendi - ki bir de skor katkısı da vardı) nba'de bir nevi kült oyun kurucu haline gelecekti (ancak aheste de bir elemandı, bu yavaş tempo takım oyununa da yansıdı). 83'te seçtikleri dale ellis, üçlüğün rağbet görmediği yılların üçlükçüsü, dallas'ta olmasa da sonrasında nba'in sağlam şutörlerinden biri olacaktı. 84'te dönemin brook lopez'i gibi tırt bir unvan verebileceğiniz, ama nba kariyerinde 6. adamlıkta da büyük katkılar vermiş (şampiyonluğa oynayan 90'lar sonics'inde bu roldeydi), şut kabiliyeti olan pivot sam perkins, 85'te üçlükçü alman detlef schrempf (ki o da esas performansını başka takımlarda verecekti), 86'da, aslında tam da yılın altıncı adamı aldıktan sonra 20'li sayılara gelip olumlu performans vermeye başlamışken ağır uyuşturucu kullanımı nedeniyle nba'den uzaklaştırılmış ve yunanistan basketbolundan hatırladığınız (aris, ıraklis ve olympiakos'ta oynadı, hatta bir avrupa kupası finalinde aris'te iken efes pilsen'i final maçında hallaç pamuğu gibi attığını hatırlarım -- şimdi baktım da hakikaten 50-48 biten o maç 19 sayı 18 ribaund'la atmış, hafızama kurban..) uzun roy tarpley; yine aynı yıl cleveland'da kariyerine başlasa da aslen dallas'ça seçilmiş mark price gibi isimleri draft ettiler.. 87-91 arası tırt seçimler yapsalar da bu 81-86 arası yaptıkları başarılı seçimlerden birkaçı franchise'ı o yıllarda sırtladı. ki bu yıllar da batının batı olduğu yıllar..portland, efsaneler dönemi lakers..

    velhasıl, dallas bu dönem yüksek ofansif kabiliyetleri ile, pek hızlı denemeyecek oyunu ve nisbeten zayıf defansif kabiliyetlerine rağmen her yıl playoff gördü. hatta "prime" dönemlerinde en büyük atılımı yapıp batı finallerinde lakers'ı son maça kadar zorladılar. dönemin kadrosu - harper -blackman-aguirre- perkins-donaldson beşi ve altıncı adam tarpley, yedeklerde yine schrempf. burada daha önce bahsetmediğimiz isim james donaldson; aslında işte böyle şampiyonluğa oynayan ve yıldız uzunu olmayan her takımda olduğu gibi bir pivot. ama tam da kazma diyeceğiniz bir tür değil; skor katkısı olmasa da ribaund ve blok katkısı veren, o dönem bir kez all-star'a dahi çıkmış, dallas'ta da 7 sezon kadar geçirmiş bir çember koruyucusu (rim protector).

    takım bu başarıdan sonra, kadro değişmese de, 88-89'a kötü başlıyor. bu son derece ağır tempoda oynayan takımın o sezonki ofansif kısırlığı, mark aguirre'in, yine bir süperstar olan ama 4 yıl daha yaşlı adrian dantley ile takasını getiriyor.. bu takas iki takıma da çok yaramayacak - zira iki adam da yeni takımlarında eski günlerini mumla aratacaklar..aynı günlerde schrempf de pivot ihtiyacına binaen herb williams karşılığı indiana'ya takas ediliyor (berbat takas - schrempf yıldızlaşacak zira).ertesi sene tekrar playoff'a dönüyorlar (o kötü performansta da ceza koç john mcleod'a kesiliyor), ancak eski parlaklıkları yok..o yıllarda draft ile doğru dürüst taze kan da getiremiyorlar..

    sonrasında yaşlanan adrian dantley performans verememeye başladığında, tarpley uyuşturucu nedeniyle nba'den ceza alınca (ki yıllarca cezalı kalacak ve bir daha nba'de bir tam sezon dahi geçiremeyecek -- avrupa'da kariyeri sürecek gayri) ve perkins da kontratı bitip ayrılınca, draft hakları karşılığı getirilen skorer fat lever da sakatlık sarmalına düşünce takviyesiz kalan takım harper-blackman-donaldson gibi isimler de durmasına karşın 90-91'i berbat bir dereceyle bitiriyor (28-54). blackman'in ilerleyen yaşın verdiği etkiyle performansı da düşmeye başlayınca, ertesi sezon daha da kötü hale geliyorlar. 91-92'deki bu başarısızlık (22 galibiyet), takımda yeniden yapılanma çanlarını çaldırıyor. yıllanan blackman draft hakkı karşılığı knicks'e gönderiliyor (donaldson da knicks'e gidecek keza). batı finali yapmış kadrodan geriye bir tek harper kalıyor, o da takımın yıldızı zaten. yeniden yapılanma ilk döneminde korkunç başlıyor - 92-93'te 11-71 ile bitiriyorlar -- takım hem ofansif hem defansif olarak takımın en kötüsü. sezonun tek olumlu nüvesi, draftten seçilen jim jackson(ki o da sezonun büyük bölümünü sakat geçirecek).. jackson yıllarca nba'de üst düzey skor üretecek (20-25 sayı - en kötü 15'lerde), ama böyle bir tembelliği ve laçka tavırları olsun, böyle bir istikrarsızlığı olsun, düzenli sakatlıkları olsun, defansa katkı sunmaması olsun, tam bir yıldızlaşamayacak.. draftten seçilen sean rooks gibi kazma bir uzun ilk beşte, randy white gibi ileride bulls'un beşinci yedeği falan olacak adamlar, adını hiç duymadığınız kişiler ("mike iuzzolino" - mafya lideri mi oynattınız getirip..) acayip süreler alıyor, öyle bir hüviyetsiz takım..

    93'te jamal mashburn seçiliyor. lucious harris de bir diğer draft seçimi, ki kendisinin bilinen bir yedeklik kariyeri ve bench karkısı olacak ilerleyen yıllarda nba'de. tekrar anlatmakla uğraşmam (bkz: jamal mashburn/@turcopolis) mashburn ve jackson yetenekli çocuklar..takımın skor yükünü sırtlıyorlar. ama o sezon ortasında "yapılanmışken tam yapılanalım" diyip de franchise efsanesi, şampiyonluk yüzüğü peşindeki derek harper'ı da boş bir takasla knicks'e gönderince, takımın derecesi iyileşmiyor (13-69). takımın front court'u ise içler acısı..sean rooks, popeye jones, randy white, terry davis, lorenzo williams falan..nba'de oyunun boyalı alana dayalı olduğu bu yıllarda vasatlıktan kırılıyor bunların boyalı alan adamları..neyse ki ertesi sezon jason kidd'i seçiyorlar ve jason-jim-jamal adlarının baş harflerinden mütevellit "3j" olarak anılan klik doğuyor. kidd'in de katılımıyla bu klik takımı playofflara taşıyamayacak, ama 35 galibiyet üstüne getirecek. hepsi yetenek timsali maşallah bunların (zate hepsi 92-93-94 draftlerinin ilk beş seçimlerinden)..ama henüz gençler, oyunları tam olgunlaşmamış..bir de her biri ayrı arıza..üçü ayrı ayrı birbirleriyle dalaşıyor bu kliğin zaman içinde ve ilerleyen yıllarda bu ümit vaad eden kliği dağıtmak zorunda kalacaklar. takımda yer alan bench isimlerine katılan orta halli bazı diğer adamlar ise koçluğundan tavır yaptığınız scott brooks, şutörlüğü fena olmayan george mccloud, nba'e umutlarla gelmiş ama tam da olmamış tony dumas..bir de kidd'den sonra yine nispeten üst sıralara sahip olsalar da hiç doğru düzgün draft seçimi yapamayacaklar yıllar boyu, ha bire kazma uzun seçecekler, öyle de bir dertleri olacak..cherokee parks, loren meyer, samaki walker (9. sıra), kelvin cato, robert traylor (6. sıra -- orada nowitzki ile planlanmış bir ketempere var gerçi, aşağıda değineceğiz), etan thomas bazı örnekleri..hatta 2003'teki josh howard ve belki kısmen de 2017 dennis smith istisnalarıyla, kidd'den (yani 94'ten) 2018'e kadar (luka doncic) dallas hiçbir doğru dürüst draft seçimi yapamayacak (draft hakları sıkça takaslanacak, üst sıralardan da olsa düzgün seçim olmayacak, alt sıralardan gelenler tırt çıkacak)..

    velhasıl 3j'li 2. sezon olan 95-96 sezonu, sakatlık bağımlısı mashburn'ün kısa sürede sezonu kapatmasıyla başlıyor. önceki sezonlarda şaha kalkmış jackson'un performansı düşüşe geçiyor. ama kidd bir "immediate impact" yaratıyor, türkçesi ile derhal etki gösteriyor..geldiği gibi nba'in en yaratıcı beyinlerinden, en verimli asistçilerinden, en iyi oyun kurucularından sayıldığı bir mertebeye çıkıyor - ki bu esnada skor katkısı da olan bir isim. ancak ne kadar ekmek o kadar köfte..dallas yine 26-56..

    dallas 96-97'ye de alışılmaya başlanan kötü formunda başlıyor. bu arada eski oyuncuları derek harper 35'inde veteran olarak dönmüş durumda knicks'te birkaç sene sonrası.. 3j kavgalı. uzun zamandır da öyle..kimin top kullanacağında ve kimin "yıldız" olacağında problemler, egoist tavırlar, basında demeçler, saha içi artistlikler, kılçık kılçık hareketler, her birinde gırla (ama özellikle kidd ve jackson birbirine fena takık)..takım da durumu yönetemiyor; bir yandan da bu adamlara da muhtaç..üçü de genç yıldız, kabil isimler, üçü da arıza ve fakat üçü de birbirine resmen ayrı ayrı kin duyuyor..bütün bu başarısızlıklar, uzun yıllardır takımın gm'i olan norm sonju'nun işinin ve aynı zamanda gm'lik kariyerinin son bulmasıyla sonuçlanıyor. ancak esas durum şu, takımın üst kısmının (sahip, yönetici vs.) tepesi atmış bu şarlatanlık, aymazlık ve laçkalık haline ve neşter operasyonu kapıda..3j sepetlenecek, takım ne olursa olsun dağıtılıp yenilenecek.. önce dumas, kidd ve meyer, phoenix'e faydalı oyun kurucu sam cassell, michael finley, eski lakers veteranı a.c. green ve 2. tur draft hakkı karşılığında sepetleniyor.. iki takım için de bu takas faydalı olacak ilerleyen yıllarda (bu takas yapıldığında daha don nelson yok)..ve bilin bakalım kim gelecek gm olarak..gsw'nin katili overrated don nelson. geldiği gibi haftasında sakat mashburn'ü miami'ye sasha danilovic, kurt thomas ve martin muursepp karşılığı yok pahasına sepetliyor (danilovic hemen sonra avrupa'ya dönecek, thomas 97-98'de total 5 maça çıkıp knicks'e gidecek ve yıllarca emekçi bir performans verecek elinden geleni yapacak, estonyalı muursepp'i daha duyan yok -- işte deha donnie). cassell de takımda pek durmuyor - takımın jackson'dan da kurtulması lazım, cassell, kısa süre durmuş chris gatling, jackson ve mccloud, shawn bradley, kolej yıldızı ancak sonrasının draft balonu ed o'bannon, atletik oyun kurucu robert pack ve arıza yetenek khalid reeves karşılığı nets'e sepetleniyor. bu takasla dallas aslen cassell ve jackson'ın karşılığını tam alamıyor..ama kendince işte pivot boşluğunu dönemin en uzun adamlarından, bir dönem bel bağlanan ama hiç doğru dürüst bekleneni veremeyen beyaz uzun bradley ile dolduruyor, bir de yanına reeves ve o'bannon potansiyel yetenek koyuyor kendince (onlar patlayacak sonra), bir de esasen katkı sağlayabilecek pack gibi bir eleman geliyor (ama dallas'ta perte çıkacak ve senede 30 maçı geçemeyecek). velhasıl 3j'den kurtuluş amaçlı neşter operasyonu 96 sonu 97 başındaki bu bir dizi takasla sonlandırılıyor. takım artık kesinlikle daha yetenekli değil, ama nisbeten daha problemsiz, takım oyununa yatkın ve cefakar oyunculardan kurulu denebilr diyeceğim tam olarak o da değil -- bu sürecin özeti, 3j'den kurtulup finley'i ve ne ölçüde bir değer olduğu tartışmalı olan shawn bradley'i almak oluyor. fakat bu da durumu kurtarmıyor. takım yine yirmili galibiyetlerle sezonu bitiriyor. 97-98'de harper ve o'bannon, nba'in sıkı üçlükçülerinden dennis scott karşılığı orlando'ya gidiyor - ki sonra phoenix'e cedric ceballos için takaslanacak (ki ceballos'un sakatlık problemleri biliniyordu, zamanının çığunu da sakat geçirecek). hubert davis üçlük katkısı için takıma katılıyor.

    adam yokluğundan finley'in neredeyse maç başı 42 dakika süre bulduğu sezonda ertesi sene de (97-98) 20-62.. nelson'la yeniden yapılanırsan olacağı bu. finley olmuş takımın canı ciğeri, her şeyi..bradley'nin kısmi bir parlaması var. velhasıl don nelson şansı diye de bir şey var..24 haziran 1998, mavs'in makus talihinin döndüğü gün. bir danışıklı takasla mavs, 6. sıradan seçtiği çaylak robert traylor'u (ki o dönem bel bağlanan bir isimdi), bucks'ın 9. sıra seçimi dirk nowitzki ve pat garrity karşılığında bucks'a yolluyor. garrity, muursepp, bubba wells ve bir adet 1. tur draft hakkını da (shawn marion seçilecek sonra bununla), kidd'in gölgesinde kalmış steve nash karşılığı suns'a yolluyor. lokavtlı kısa sezonda 19-31 ile kapanış yapıyorlar. takıma sürpriz bir katkı gary trent'ten geliyor. nowitzki ve nash ilk kez düzenli oyun şansına sahip oluyorlar - ama daha yeniler, henüz kendilerini göstermeyecekler pek. finley hala 42 dakika oynama ortalamasıyla at gibi koşturuluyor resmen..ertesi sezon da aynısı olacak.bu yıllarda sürünen bu takımı sırtlayan adam finley..ki kendisi olanca bir kondisyon, stamina..komple de bir adam, hem orta mesafe hem üçlük şutu var hem de yüzdeli denebilir cinsten, penetresi var, skoru var, defansif yönü var, asist yönü var, ribaund yönü var, var oğlu var. 99-00,00-01 sezonlarında haklı olarak all-star da oluyor. dallas'ın süründüğü bütün bu dönem boyu (97-01) finley, 41-42 dakika civarı maç başı süre alıyor, 21-22 sayı atıyor, 4-5 asist yapıyor, 5-6 ribaund alıyor,1-1.5 top çalıyor, %47-48 efektif yüzde ile atış yapıyor..öylece yürütüyor koca ekibi.

    neyse efendim işte 99-00'e geldik böyle böyle derken..nowitzki'nin ilk tam sezonunda eleman kendisini göstermeye başlıyor. şutörlüğünü, kapasitesini ortaya koymaya başlıyor. nash ise henüz tam parlayabilmiş değil. suns yıllarının pasını atmaya yeni yeni başlıyor belki..bradley ise düşüşte..takım yine playoff yapamıyor.

    00-01'de ise uzun yıllardan sonra ilk kez playoff yapacaklar..2000 yazında bir dizi takasla bir dolu oyuncu gelip gidiyor. neticede şubat 2001'de kontrat canavarı juwan howard'ın dallas'a gelişiyle bu dizi sonlanıyor bu takas serileri. yıllar içinde beklenen faydayı vermemiş pek çok isim elden çıkarılmış oluyor (pack, ceballos,vs.), howard eisley gibi eklemeler var..00-01'de finley yine bildiğiniz gibi. nowitzki de kendini geliştiriyor iyice. ama esas patlamayı nash yapıyor (16 civarı sayı - 7 küsür asist istatistiklerine çıkıyor). takım, don nelson'un da sevdiği tempolu oyun yapısını oturtuyor - ki takımın hüviyeti ve starları da buna uygun.yüksek ofansif kapasite ile iyi bir sezon geçiyorlar; playoff'ta da jazz'ı eliyor, ancak dönemin bölüm sonu canavarlarından spurs'e eleniyorlar ikinci turda..

    ertesi sezon (01-02) o eski tırt logolarından atlı aylı daha şekil, daha pastoral logolarına geçiş yapacaklar. hızlı oyun ve muazzam ofansif kapasite devam..finley - nowitzki - nash üçlüsü kopturuyor takımı. nowitzki artık yıldızlığa terfi ediyor ve ilk kez de all-star oluyor..23.5 sayı, 10 ribaund, %54 efektif şut yüzdesi gibi muazzam istatistikleri var..nash de keza ilk kez all-star oluyor. oyununu iyiden iyiye oturttuğu dönemler artık. bu esnada, takıma son dönemini katılmak üzere gelmiş olan bir tim hardaway var ki (başka veteranlar da kısa süre gelmişti o dönem örn. danny manning), takıma belirli bir katkı sağlamış kontrat balonu juwan howard ile beraber onu, nick van exel, avery johnson, raef lafrentz, tariq abdul-wahad şeklinde veteranlı paket karşılığı yolluyorlar. velhasıl büyük üçlüleri ve diğer yandan veteranların da katkısı..57-25 ile iyi bitiriyorlar sezonu. artık iyi bir takımlar..fakat bu sefer de, ilk turda minnesota'yı rahat geçtikten sonra, dönemin flaş takımı kings'e eleniyorlar.

    ertesi sezon 2002-2003'te performansları daha da artacak. nba'in en iyi ofansif takımı halindeler. defansta da kötü değiller. tempolu oyunları sürüyor. raja bell, walt williams takıma katılanlar arasında..bradley bitmeye yüz tutuyor - zaten yerine artık lafrentz oynuyor daha ziyade. finley'nin performansında hafif bir düşüş - ama bu ziyade artık nash ve nowitzki'nin daha çok rol almasından ve top kullanmasından kaynaklı. nowitzki'nin takımın asli yıldızı haline geldiği sezonda büyük üçlülerinin yardımıyla, sezonu 60-22 ile bitirip, playoff'ta portland ve geçen yıl elendikleri kings'i eliyorlar. fakat bölüm sonu canavarı spurs yine konferans finallerinde onları eliyor..

    2003-04'te takıma çeşitli takaslar neticesinde antoine walker, antawn jamison, danny fortson, travis best, tony delk draftten de josh howard gibi isimler katılıyor. aslında şimdi böylesi bir kadro, çok iyi bir kadro. tartışmam. eski boston'lı walker, sonradan performansı düşse de, eski bir all-star, yıldız mertebesinde bulunmuş, katkı sağlayacak bir isim. jamison, ki o sene en iyi altıncı adam ödülü alacak, çok yönlü bir katkı aracı ((bkz: antawn jamison/@turcopolis)).fortson müzmin sakat fakat oynadığında ribaund canavarı. josh howard da, hafif bir ampırlığı olsa da, katkı verecek, iyi bir draft seçimi. yedekler iyi. ancak takım halen nba'in en iyi ofansif gücü olsa da, defansif açıdan çok kötü bir sezon geçiriyorlar. nowitzki, nash ve finley'in üçü de önceki sezona kıyasla kötü sezon geçiriyorlar. 52-30 ile biten sezon bu sefer kings'e ilk turda elenme ile son buluyor. her ne kadar walker ve jamison muazzam katkılar olsa da, takımda bir kimya uyuşmazlığı var - bunların eklenmeleri takımı daha iyi hale getireceğine biraz oyun yapısını ve sistemini bozuyor..neticede ertesi sezon her ikisi de takaslanıyorlar. jamison, devin harris ve veteranlar jerry stackhouse ve christian laettner (bir ara yine dallas'taydı bu, kubilay uygun gibi her takımdan bir geçişi var mübarek - hemen bir süre sonra yine erick dampier'ın dallas'a geleceği bir takasla yollanacak) karşılığı wizards'a gidiyor. walker ve delk, gard jason terry, alan henderson ve korumalı bir draft hakkı karşılığı atlanta'ya yollanıyor. müzmin sakat fortson pivot calvin booth'la (sonics) takaslanıyor. sonra booth ve henderson keith van horn karşılığı bucks'a yollanacak birkaç aya.

    ancak takımdaki en büyük zayiat, steve nash..2004 yazında kontratı biten nash'i dallas elinden kaçırıyor. nash phoenix'e dönüyor, ve 2 kere mvp olacağı yılları phoenix'te yaşayacak..olgun çağında bu oyunculuğu böylesine elden kaçırmaları, dramatik ve şampiyonluklara mal olacak..orada bu elden kaçırmanın bir sebebi de muhtemelen, walker, jamison, abdul-wahad, fortson gibi isimlerin yüksek kontratları (walker 13.5 m$ ile en çok maaş olan isimdi - ayrılmadan önce nash'in maaşı 5.75 m$ idi - jamison 11.3 m$, abdul-wahad 6,2 m$, fortson 5,4 m$ alıyordu). bu cap düzeninde muhtemelen nash'e yüksek kontrat vermek istemediler. nash de konuya dair açıklamalarında ona tam hak ettiğini düşündüğü ödemeyi yapmak istemediklerini ifade ediyor; takım sahibi meşhur mark cuban kendisine 4 yıl 36 m$ önerirken, suns ise 6 yıl 63 m$ önerince, adam suns'ı seçiyor..abdul-wahad'ın olanca tırtlığıyla o paraları aldığı ortamda nash düzgün kontrat alamıyor işte..yine o dönemdir ki don nelson (kendisi aynı zamanda o esnada takımın koçu) tası tarağı topluyor, koçluğu oyunculuğundan iyi bildiğiniz avery johnson'a, gm'liği ise oğluna bırakıp gsw'ye koçluğa gidiyor.

    bütün bu takas zincirleri ve kayıplar neticesinde, 04-05 sezonuna takım nash'siz giriyor. yerini terry alacak, ama bir nash değil..fakat jason terry de boş bir gard değil (hem pg, hem sg oynayabilen değişik bir türdü), uzun yıllar dallas'a ter dökecek.. finley ve nowitzki yine takımın yıldızları. ama finley yaş almış durumda biraz, at gibi maç başı 42 dakika koşturulduğu bütün o yıllardan sonra eskisi gibi performanslı değil. velhasıl, biraz kontrat arayışı, biraz yüzük hezeyanı ile 2005'te finley de kontratı bitince takımdan ayrılacak (ve spurs'te son yıllarını yaşarken şampiyon olmaya gidecek) josh howard biraz daha öne çıkıyor. sezon boyu takımın ofans gücü ve temposu düşse de, defansif yönünde iyileşmeler var - 58-24 ile sezonu bitirip ilk turda rockets'ı geçseler de, batı konferansı yarı finalinde nash'li suns tarafından tatile gönderiliyorlar.

    spurs'te yıllanmış johnson'un yeni oyun stilinde artık eskisi gibi tempolu oyun yok. bilakis yavaş bir stil var. fakat yine de ofansif verimlilik üst düzeyde, defansif verim de gayet iyi. takım finley ve nash'i artık 2005 itibariyle kaybetmesine karşın, 05-06 sezonu acayip geçiyor. 60-22 ile sezonu kapatıyorlar, ki çok iyi bir rakam. memphis, spurs, suns'ı tek tek eleyip, finalde wade-shaq dönemi miami'sine yeniliyorlar.. ama da finale kadar çıkabilmeleri, muazzam bir başarı. nowitzki bir canavar, o ayrı konu da (düzenli all-star ve düzenli olarak all-nba takımında o yıllarda zaten); yanındaki kadronun katkısı hem olumlu, hem de bu katkıyı çok sayıda oyuncu veriyor..jason terry, josh howard kalibre atlıyor..marquis daniels, stackhouse, van horn, harris, dampier, hepsi kenarından köşesinden bir ucundan tutuyor..ve aslında takım çok da haddi olmayarak finale kadar yükseliyor.

    ertesi sezon 06-07'de takım işi şova döküyor ve sezonda beklentilerin de ötesinde 67-15'lik derece yakalıyor. acayip..devin harris'in ilk beşe yükseldiği, terry ve howard'ın yine iyi performans verdiği (ki howard o denli gelişecek ki all-star'lığa terfi edecek), nowitzki'nin yine uçtuğu bir yıl - ki o yıl mvp seçildi. stackhouse altıncı adamlık vazifesini gayet iyi yerine getirecek keza. dampier, desagana diop ve devean george (eski lakers'lı) da katkı verecek. fakat sezonun sonunda aynı derecede büyük bir şokla bu takım, playoff ilk turunda don nelson'un koçluğunu yaptığı, baron davis-monta ellis-jason richardson-stephen jackson gibi adamlara sahip dönemin gsw'sine elenecek..

    ertesi sezon (07-08) tam o bir sezon önceki tadı yakalayamayacaklar..artık bir veteran haline gelmiş jason kidd devin harris - diop- van horn ve draft hakkının bulunduğu bir paket ile takaslanıp son demleri için takıma geri dönecek. çekirdekleri nowitzki-howard-terry-stackhouse-dampier duruyor ise de takım bir düşüş gösterip beklentilerin altında 51-31 ile sezonu bitirecek ve ilk turda chris paul'lü new orleans hornets'a elenecek..bu sezon, avery johnson'un da sonu olacak - yerine rick carlisle gelecek (ki kendisi hala dallas koçudur).

    artık playoff müdavimi olmuş, fakat o son sıçrayışı yapamayan dallas, o çekirdek oyuncu grubunu yine koruyacak;bunun yanında eklemlenen ve süre alan antoine wright, brandon bass ve j.j. barea gibi isimler var. fakat takım bir düşüş trendinde. howard'ın sakatlığının da etkisiyle, terry'nin performansını arttırdığı, kidd'in yüksek asistle etkin top dağıtımını sürdürdüğü, nowitzki'nin yine bilindik performansını verdiği sezonda 50-32 ile sezonu kapatıp, playoff'ta spurs'ü eleyip sonra nuggest'a elenecekler. nuggets serisinde nowitzki'nin çılgın performansına karşın, yancıları nene ve j.r. smith'çe fena destek almayan anthony-billups ikilisini aşamayacaklar.

    yine bölüm sonu canavarları spurs'e playoff ilk turunda elendikleri, 55-27 ile biten 2009-10 sezonunda ise bazı değişiklikler yapıyorlar; çok takımlı ve kapsamlı bir takas neticesinde 2009 yazında stackhouse, devean george ve antoine wright giderken defans gurusu shawn marion takıma katılıyor - ki müspet bir hamle. keza tim thomas, drew gooden gibi yedekleri takıma katıyorlar. yine bir başka kritik hamleyle josh howard, gooden ve iki adet başkaca yancıyı gönderip caron butler'ı, ileride şampiyonluk yılında ikincil katkılar yapmış brendan haywood ve deshawn stevenson ile birlikte wizards'tan takıma katıyorlar. howard'ın bundaki sonraki kariyeri sakatlıktan ötürü tepetaklak iniş halinde gidecek. genç yaşta tarumar olacak. hoş gerçi caron butler'ın da dallas kariyeri pek farklı olmayacak - kontratı bitince 2011'de clippers'a geçecek.

    nihayet yıllar süren mücadele ve bekleyişin, özellikle de post fadeaway namlı şut stilinin kralı nowitzki açısından şampiyonlukla sonlandığı o kutlu sezonları 2010-2011 geldi..57-25 ile biten sezon sonrası takım, portland - lakers - okc engellerini aşıp, finalde lebron dönemi miami'sini yenip şampiyonluğa uzanacak.takım kadrosunda yapılan çok fazla değişiklik yok aslında o sezon (keza butler'dan da bir katkı alamayacaklar pek - sadece 29 maç oynayıp sonra playofflarda da yer almayacak).. yine aynı isimler; ama devre arası veteran gücü olarak eklemlenen peja stojakovic, ribaund ve blok katkısı ve defansif gücüyle ön tarafı toplayan, çemberi dar eden tyson chandler var. olgun ve tecrübeli, yaş almış kidd (37)-terry (33)-marion (32)-nowitzki (32)-chandler (28) beşinin yanısıra bench'ten barea,peja, stevenson, haywood gibi isimlerin katkılarıyla, sürpriz bir şampiyonluğu yakalayacaklar. nowitzki'nin sayı,chandler'ın ribaund, kidd'in asist lideri olduğu bu 2011 playoff'larında, rakiplerine kıyasla daha iyi şut yüzdesi yakalayarak ve ofansif verim üstünlüğü sağlayarak bu noktaya erişmiş olduklarını da belirtmek lazım - kaldı ki bütün kendi üstünlüklerinin yanında, karşı tarafların lebron, durant gibi belaları karşısında marion gibi bir defansif tuğlaya sahip olmaları da ayrı bir avantajlarına oldu..

    işte ertesi sezon 11-12'de artık onca bekleyişten sonra gelen şampiyonluğun rehaveti midir, ne derseniz diyin, takımın defansif yönü yine iyi seyretse de, o muazzam ofansif verimi düştü; bunda gidenlerin ve yaş alan kadronun da payı var. kontratı biten terry takımdan ayrıldı. barea ve stevenson ayrıldı. karşılığında pek bir şey almadıkları, biraz salary cap hesaplı kötü bir takas neticesinde tyson chandler knicks'e gitti. yaş almış vince carter ve lamar odom takıma katıldı. playoff'ta ilk turda okc'ye süpürüldüler. 12-13 ise daha fenaydı. kidd'in bıraktığı, nowitzki'nin düşük performansla ve sakatlıkla seyrettiği, takımın bir seneliğine o.j. mayo, chris kaman, fazla veteran hale gelmiş elton brand, darren collison gibi isimleri eklediği (hepsi sene sonunda gidiciler), yine başkaca da jae crowder gibi isimleri takıma eklediği o sezon, uzun yıllar boyu ilk kez playoff'a kalamadılar. bu bir bakıma, nowitzki'nin performansının takıma ne denli etki ettiğini de ispatlar bir sezondu.

    13-14'te ise takıma monta ellis (ki gsw'deki performansını pek buraya yansıtamadı), samuel dalembert, jose calderon, brandan wright, eski oyuncuları devin harris, üçlükçü wayne ellington gibi isimleri kattılar. shane larkin de kadrodaki isimlerdendi..artık 35 yaşına gelmiş nowitzki ve marion'un belki artık son şanlı performanslarını sergiledikleri sezondu. keza belki de carter'ın da son tam 6. adam performansı verdiği sezon. 49-33 ile playoff'a kaldılar, spurs'ü son maça kadar zorladılarsa da nefesleri yetmedi ve ilk turda elendiler. sonraki sezon 14-15 ise, carter ve marion'ın ayrılık zamanı. 50-32, playoff ve ilk turda houston rockets yenilgisi..o sezon tyson chandler ve j.j. barea takıma geri döndü. nowitzki'nin performansı yaş itibariyle artık düşüş trendine girdi.rajon rondo, jameer nelson, richard jefferson, amare stoudemire (sakat geçirdi buradaki dönemini) gibi veteranlar, kısa bir süre sonra kontratları bitip gitmek üzere ekibe toplandı. emekçi defansif forvet al farouq aminu bir sezonluğuna göründü. chandler parsons kazması ise, sonrasında yıllar boyu ekmeğini yiyeceği, kontrat balonu haline dönüşmesini sağlayacak, anormal üçlük attığı, 16 sayı - 5 ribaund - 2.5 asist civarı ortalamalar yaptığı sezonu yaşadı (ki kendisi kalan zamanını istatistikleri düşürüp kontratını yiyerek geçirecek nba'de).

    monta ellis'ın takımdan ayrıldığı 15-16'da, nowitzki hala ilk beş ve hala sıkı katkı gösteren bir elemandı. takıma wesley matthews, deron williams, raymond felton, zaza pachulia gibi çoğunluğu serbest piyasadan eklemeler yapıldı. javale mcgee bir süre duranlar arasında; david lee de geldi ancak kariyeri sakatlık nedeniyle bitmişti gayri..42-40 ile zar zor playoff yaptılar ve ilk turda yine okc'ye elendiler. 16-17'de ise artık nowitzki efsanesi halen var olmakla beraber, eski katkısından uzaklaşıyordu (38 yaşındaydı artık). harrison barnes ve andrew bogut takıma katıldı şampiyon gsw'den. bogut sakattı ve hali yoktu ama (nerlens noel ile takaslanacaktı sonra yanına birkaç tırt bişi katılıp), barnes bir patlama yapıp takımın en iyisi sıfatına ulaştı o sezon..matthews biraz katkı verdi, yeni katılan üçlük uzmanı (tıpkı biraderi ve babası gibi) seth curry ve dorian finney-smith'ten de randıman aldılar (gelen isimler arasında yavaş yavaş performans artıracak dwight powell da var); ama daha iyisini yapması beklenen deron williams'ın nba kariyeri artık bitişteydi - kendisi cavs'a gönderildi, yogi ferrell takımın oyun kurucusu haline geldi ve sonra deron nba'i bıraktı zaten..velhasıl , vast bir kadro haline döndü takım epeyce.. yaşlanan oyuncuların mukabilinde bir şey almaları mümkün olmamış, draftte yıllar yılı düzgün bir şey seçmemiş, serbest piyasadan da doğru düzgün bir ekleme yapamamışlardı.velhasıl takımın ağır oyunuyla kötü performans gösterdiği sezon, playoff'a kalamayarak kapandı.

    39'luk nowitzki'nin hala ilk beşte oynatıldığı, ancak ortalamasının 12 sayıya kadar düştüğü 17-18 sezonunda, maxi kleber eklemeler arasındaydı, dennis smith draftten geldi. iyi performans da verdi. barnes, matthews takımın en çok top kullanan adamlarıydı. velhasıl, genel itibariyle vasat olan bu kadro sonuç alamadı. çöp bir hücum performansıyla beklentilerin çok altında kalıp sezonu 24-58 ile kapattılar.

    18-19'da sonunda draftten çok yönlü ve komple bir oyuncu olan, avrupa kökeninden kelli önyargı ile bakılsa da kısa bir süre sonra herkesi yanıltacak süperstar luka doncic geldi (ayarlanmış bir takas neticesinde). doncic derhal etki gösterecekti - ki 2019-20 sezonunda mvp adaylığına varan, triple-double'larla dolu muazzam bir hücum performansı sergileyecekti. serbest piyasadan daha önce de epey peşinden koştukları deandre jordan ile kontrat imzaladılar. onu aşkın kere all-star olmuş, franchise ile özdeşleşen marka isimleri nowitzki bir sezon daha oynamak üzere kaldı. o sezon yıllar sonra ilk kez yedek ağırlıklı olarak oynayacak ve dallas'ın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu unvanını rahatlıkla hak eden efsane 2019 yılında, dallas ile uzun yıllardan sonra, 14 all-starlık, 12 all-nba team mensubiyeti, 1 mvp'lik, 1 final mvp'liği, 1 şampiyonluk ile nba'den emekli olacaktı.. ancak takımın performansı yine kötüydü (sezon 33-49 ile bitecek, playoff göremeyeceklerdi); ancak 18-19 devre arasında "bunun böyle gitmeyeceğini" gören küçük donnie nelson ve koç bazı hamlelelere girişti. uzun bir sakatlık yaşamış ve knicks'le ters düşmüş kristaps porzingis'i, trey burke, tim hardaway jr., courtney lee mukabilinde alırken, deandre jordan, matthews, iyi bir çaylak sezonu geçirmiş dennis smith'i ve iki adet 1. tur draft hakkını (2021-2023) yolladılar. bu takas knicks'e pek yaramadı -- matthews ayrılacak, smith hayalkırıklığı yaratacak, kendini bir şey sanan kontrat peşindeki overrated jordan da bir süre sonra gidici olacaktı; ama draft haklarından inanılmaz şeyler çıkarsa ancak o vakit durum değişir,o da pek düşük bir ihtimal..şutörlük yönü de olan genç uzun forvet porzingis kısa bir süre sonra performans vermeye başlayacak ve dallas'ı ileri iteleyecek, hardaway jr. de skor katkısı sağlayacaktı... porzingis takasından bir hafta sonra barnes kings'e gönderildi (yaş almış ve nba kariyerinin sonundaki zach randolph ve justin jackson karşılığında); ki bu barnes'ın yüklü kontratından kurtulmak için bir cap hesabıydı (randolph'ın kontratı ise bitiyordu). içerik itibariyle takas kötü görünse de amacı cap'ten kurtarmaktı zaten bu takasın; kaldı ki barnes kings'te tam aynı performansı da veremedi. kaldı ki bu cap'ten kurtarılan maaşla, seth curry, finney-smith, kleber, porzingis gibi isimlere yeni kontratlar verildi.

    velhasıl, 2019-20 itibariyle yine en iyi ofansif performansı sergileyen takım olan dallas, doncic-porzingis star ikilisi üzerine kurulu, powell, finney-smith, hardaway jr. (her ne kadar biraz "overpaid" olsa da), curry, kleber, jalen brunson gibi isimlerden de iyi katkı alan kadrosuyla umut veren bir hüviyete sahip. bilhassa mvp kalibresine çıkan doncic'in de varlığıyla ne yapacağı belirsiz, karşısına çıkan her takımı yenebilecek, ama antin kuntin maçları da kaybedebilecek değişik bir halleri var..2020 playofflarında eşleştikleri playoff'ta muhtemelen clippers'a elenecekler - ama hiç de belli olmaz dedirtiyorlar..

    bu ekip ilerleyen yıllarda defansif çehresini düzeltebilecek oyuncuları takıma katabilirse, doncic ve porzingis'in de potansiyel gelişimleriyle çok farklı bir düzeye gelebilir..bekleyip göreceğiz..

    bir de yıllardır rick carlisle (koç) - donnie nelson (gm) ikilisi, takım sahibi de mark cuban.. cuban hadi satmaz, carlisle da dursun ama, şu donnie nelson'u bir zahmet hadi artık..
  • gün itibariyle oyun kurucu pozisyonundaki üç ismi deron williams, jose juan barea ve raymond felton'ın doğum tarihleri 26 haziran 1984'müş. böyle bir tesadüf daha önce yaşanmış mıdır, ya da bir daha yaşanır mı bilinmez!!

    twitter'da gördüm wikipedia'dan kontrol ettim doğruymuş..

    her üç oyuncunun da ad soyad harf toplamının 13 olduğunu da bir başka küçük tesadüf olarak ekleyelim..
  • kadro genişliğinin ve akıllıca bir rotasyonun da etkisiyle yüzük şansı yakalayan takım.

    onları tutmuyorum; hatta kendimi bildim bileli fanatiği olduğum los angeles lakers'ı eledikleri için doğal olarak kızgınım. fakat adamların yaptıkları işe kesinlikle saygı duyuyorum. hem oyuncular bazında, hem de coaching anlamında..

    gayet yeterli bir kadroya sahipler ve bu yeterliliği bir üstünlüğe çevirmeyi çok iyi başarıyorlar. bu sayede diğer takımların üzerine çıkıp buralara geldiler. ilk beş oyuncularının neredeyse hepsinin oldukça tatmin edici yedekleri var. jason kidd yerine jj barea, tyson chandler yerine brendan haywood, dirk nowitzki yerine peja stojakovic görev alabiliyor ve sırıtmıyorlar. onları diğer takımlardan farklılaştıran ise second unit denilen ikinci beşin jason terry gibi tecrübeli bir skorerle takviye edilmesi. koç rick carlisle, maçlara başlarken terry yerine deshawn stevenson'ı kullanarak çok akıllıca bir iş yapıyor. takımdaki önemli pozisyonların yedeklerinin olması ve nowitzki'nin nba'deki en garip rotasyonlardan birini kullanması carlisle'ın terry'yi bench'ten oyuna sokma hamlesini çok ama çok etkili kılıyor. böylece sahadaki oyuncu kombinasyonlarından hiçbiri, diğerinden bariz şekilde güçsüz olmuyor. sahada ilk beş de olsa, yedek beş de olsa belirli bir güç dengesi ve istikrar korunabiliyor. yani dallas'ın asları da, yedekleri de sürekli girip çıkan nowitzki ve sonradan giren terry sayesinde neredeyse eşdeğer durumda. ayrıca diğer takımların birkaç pozisyonluk bezdirme taktiği olarak göstermelik yaptıkları alan savunmasını istikrarlı bir şekilde kullanabiliyorlar. bu yüzden onları sevmesem de yaptıkları işe ve yönetilişlerine saygı duyuyorum. ayrıca bench'te oturan ve çoğu zaman oyuna girmeyen oyuncuları bile corey brewer. yani dallas'ın çok sıkışmadıkça oyuna bile almadığı bir adam, diğer takımlarda rahatlıkla oynayabilir. böyle de opsiyonlu bir kadroları var. sakat olan caron butler da cabası..

    ayrıca 2011 nba playoff'larında hem portland trail blazers, hem los angeles lakers, hem oklahoma city thunder, hem de miami heat karşısında inanılmaz şekilde geriden gelerek bence bu sezonun "comeback kings" lakabını fazlasıyla hak ettiler. yolları açık olsun..
  • ömer aşık'ı bir şekilde takıma katmaları gerek. ne kaman ne de brand orada savunma yapacak adamlar değiller.

    ulan cuban, kaç yıl üst üste playoff'a girmiş takımı yaptığın sikimsonik alfabetik planlarınla mahvettin. dua et ki carlisle gibi bir koça, dirk gibi bir süperstara sahipsin.

    senin yüzünden güneybatıdaki can düşmanlarımız spurs, rockets ve grizzlies'e gizliden gizliye sempati duymaya başladım amk. stockholm sendromu yaşatıyosun bana, spurs 40 sayı fark attığında zevk almaya başladım. iyi de oynuyo pezevenkler. tek rakibimiz pelikanlar amk. ki adı pelikan olan bi takım bile bizden daha çok umut veriyo şu anda. sana tek inanan ben kaldım cuban. 5 sene önce bu satırları yazsam jason terry'nin küsküsü götüme kaçardı, şimdi o bile yok.

    2011'deki kadroyu dağıtan aklını sikeyim cuban. yaptığın hatayu da kabul etmiyosun ne pis adamsın.
    ayrıca eski deplasman formamızı da geri getir lan!
  • önümüzdeki sezon için kağıt üstünde çok önemli bir play-off, sonraki yıllar için de şampiyon adayı haline gelen takımım. 2 süperstar adayı (doncic, porzingis) , 1 yıldız seviyesine yakın isim (tim hardaway jr) , 1 maksimum kontrat boşluğu ve 21 m $ trade exception var elimizde. bunun dışında jj barea, jalen brunson, maxi kleber, dorian finney-smith ve dwight powell gibi isimleri küçük ama bench katkısı yüksek, enerjik 5 isimle enteresan bir çekirdeğe de hali hazırda sahibiz. (yakından takip etmeyenler bilmiyor olabilir ama barea sakatlanana kadar ligin bench katkısı en yüksek takımı dallas'tı.) bana göre bu oyuncularla moneyball yaklaşımının kusursuz bir örneğini inşa etti rick carlisle. gelecek sezon için en kritik hususlardan biri barea'nın bu yaştan sonra çapraz bağ sakatlığından nasıl döneceği. çünkü barea önderliğindeki bir back-up 5 takıma çok önemli bir etki yapıyordu ki barea sakatlığı sonrası dallas zaten hızla yarıştan uzaklaştı.

    mevcut isimlerin önümüzdeki sezonki durumlarına bakacak olursak; dwight powell'ın zaten 10 m $'lık bir oyuncu opsiyonu var ve bunu kullanmama ihtimali zaten yok. nba standartlarında bu kontratın adamı olmasa bile dallas kadrosu ve carlisle'ın sistemi içinde kontratının hakkını veren bir isim. dorian finney-smith ve maxi kleber ise powell'a benzer şekilde rick carlisle etkisiyle takıma isimlerinin büyüklüğünden daha fazla katkı sağlayan (özellikle savunmada) ve yazın sözleşmesi biten 2 isim. ikisinin de yeni kontrat alarak takımda kalmalarını beklemekle birlikte bunun elzem olduğunu düşünüyorum. jalen brunson ise 2018 draftının dallas adına steal'i. villanova gibi 2016 ve 2018 ncaa şampiyonu olan takımın oyun kurucusu olarak nba'ye hazır geldi. draftta 2. tura düşmesinin tek sebebi ise freshman olarak değil de junior olarak drafta girmesiydi. bu sezon ilk 5 başladığı maçlarda da gerekli ışığı verdi. barea gibi belli kusurları da olan tam bir moneyball oyuncusu.

    tim hardaway jr, porzingis takasıyla geldiği için çok fazla konuşulmayıp, overpriced bir kontrata sahip olsa da benim beğendiğim bir skorerdir. özellikle yazın yapılacak takviyelere göre kendisinin starter'dan çok elit bir sixth man adayı olabileceğini düşünüyorum.

    trey burke ise lige önemli bir potansiyelle giren ancak son zamanlarda biraz çıkışa geçen önemli bir yetenek. kalan 28 maçta 25-30 dakika civarı süre alarak sezonu bitirecektir. performansına bağlı olarak kendisinin yeni sözleşme alabileceğini ve iyimser bir şekilde barea'nın alternatifi olarak benchten gelen takımın oyun kurucusu olması gibi bir ihtimalin düşük olmadığını düşünüyorum.

    aslında kısa vadede en büyük sorunun courtney lee'nin kontratı olabileceği düşünülüyordu ama nba tarihinin en büyük trade exception'una sahip olarak önümüzdeki sezon sadece courtney lee'nin biten kontratıyla bile 25-30 m civarı kontratı olan ve yeniden yapılanan takımların kurtulmak istediği yıldız bir ismi takıma katma şansına sahibiz.

    şimdilik kadro kağıt üstünde şu şekilde;

    luka doncic
    tim hardaway jr
    dorian finney-smith (fa)
    kristaps porzingis
    maxi kleber (fa)

    trey burke (fa)
    jalen brunson
    courtney lee
    justin jackson
    dwight powell

    jj barea (fa)
    dirk nowitzki (fa)
    devin harris (fa)

    bu yaz free agent pazarındaki büyük isimlerin takıma gelmeyeceğini düşünürsek dallas'ın gitmesi gerekenler daha çok doncic ve porzingis'e tamamlayıcı olabilecek ve takımlarının istedikleri yeni kontratı veremeyeceği isimler olacaktır. özellikle bu oyuncuların combo guard, three and d veya pivot olması muhtemel. bu açıdan düşünürsek aklıma gelen isimler;

    malcolm brogdon(rfa)
    khris middleton(fa)
    nikola vucevic(fa)
    bojan bogdanovic(fa)
    goran dragic (fa)(player option)

    vucevic en çok ismi geçen kişi ancak brogdon, doncic'in yanına cuk oturacak oyuncu profili. açıkçası milwaukee bu yaz bledsoe, middleton ve brogdon'dan hangilerini takımda tutabilecek bilmiyorum ama brogdon rfa olduğu için gelen teklifleri match etmeleri muhtemel.

    21 m $ değerindeki trade exception sayesinde gelebilecek isimlere bakarsak goran dragic oyuncu opsiyonunu kullanacağını da varsayarsak ben buradayım diye bağırıyor. sağlığı ve yaşı sıkıntı olsa da hem kontrat durumu hem de doncic ile eurobasket 2017'i kazandıran uyumu ortada. bu sebeple free agent pazarından nikola vucevic hamlesi ve yeniden yapılanması gereken miami'den de combo guard olarak goran dragic hamlesi akla çok yatkın geliyor. avrupa karması gibi oldu biraz. bakalım yazın neler olacak.
hesabın var mı? giriş yap