7 entry daha
  • nba tarihinin hüzünlü hikayelerinden birisidir jamal mashburn.üstelik bu trajikliğe sebebiyet veren, böylesine bir starın kendi tembellik yahut kazmalıkları değil, talihsiz sakatlıklarıdır.

    aslen small forward pozisyonunda oynayan, ancak bilindiği üzere de all-around bir oyuncu olan mashburn, daha ilk senesinden dallas'ta kendini gösterdi ve 20 sayı ortalamalarına ulaşarak 3j * * efsanesinin oluşmasına katkı sağladı.kidd asistleriyle, jackson şutlarıyla, mashburn de gerek savunmasıyla gerek skorerliğiyle sivriliyordu.ha bu arada mashburn'un defansif yönünü de vurgulamakta yarar var...tuttuğunu bırakmayan aslan parçası bir adamdı,ribaund da alırdı maç başı 5-6, 3-4 de asist yapardı..sanıyorum o sezon all-star da oldu.performansı gitgide artarken, daha 3.sezonunda 25 sayı ortalamasına ulaşarak nba'in en skorer 5 oyuncusu arasına girmeyi başardı. ertesi sezon da güzel başlamıştı,ta ki bir sakatlık onu vurup da sadece 18 maç oynatana kadar.

    işte bir süperstarlığa, bir nevi scottie pippen olmaya doğru giden mashburn'un trajik hikayesi de burada başlıyor. jamal, o sakatlandığı sezonun izlerini asla üzerinden atamadı. dallas'ta tekrar eski performansını sakatlık dönüşünde veremeyerek miami'ye takas edildi, predrag danilovic, kurt thomas ve martin muursepp'e karşılık. aslında bu bence jamal ayarında bir oyuncu için ucuz bir bedeldi, ancak onun belası olan sakatlık asla yakasını bırakmayacaktı.

    jamal'in miami kariyeri kötü geçmedi.kaliteli miami kadrosunda,yer yer eski günlerine geri dönüş sinyalleri verdi, ancak son sezonu dışında hiçbir sezon sakatlıklara maruz kalmadan oynayamadı, o son sezonunda da bir geri dönüş yaparak 17.5 sayıyı buldu. ve eddie jones, anthony mason gibi bir çok adamın yer aldığı toplu bir takas sonucu charlotte hornets'a gitti.

    ve işte orada bir efsane yeniden doğdu. jamal takımın yıldızı oldu ve tekrardan 20 sayılı, 6-7 ribaund,4-5 asist ortalamalı günlerine döndü, yeniden all-star seçildi. sanki tarihten alınmış bir intikam gibiydi bu...charlotte ve sonrasında değişen ismiyle new orleans'ta mükemmel oyunlar çıkardı.belki de yeniden bir efsane seviyesine yükselebilirdi.

    ancak olmadı,03-04 sezonunda oynadığı sadece 18 maç, onun son sezonu oldu, ki onda bile 60 maçtan fazlasında oynayamadı.sakatlığı izin vermedi...

    eğer sakatlıkları olmasa, o bugun belki bir pippen, belki bir süperstar, belki çok daha fazlasıydı..

    ilginç bir de benzetmeyle bitirecek olursak, ben nedense mashburn'un stilini,oyun tarzını, bir miktar richard jefferson'a benzetiyorum...bir all-aroundluğu olsun, enerjisi olsun, defansif yönü olsun, şutları ve mücadelesi olsun, çok benziyorlar, ne diyelim jefferson'un sonu böyle olmasın..
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap