• polikarbonat olarak adlandırılan plastiğin hammaddesidir.

    polikarbonat, şeffaf, parlak, darbe mukavemeti yüksek (=kolay kolay kırılmaz), ışık geçirgenliği cama yakın (=camı ikame edebilir), ısı ve yük altındaki deformasyonu düşük (=kaynatılabilir) bir malzemedir.

    biberon üretiminde sıkça kullanılır. bu plastikle üretilen malzemenin yüzeyi çok parlak ve kolay çizilmez olduğu için kalıntılar kolay kolay tutunamaz, kaynatılarak sterilize edilebilir, bebek/çocuk fırlatıp attığı zaman kırılmaz. biberonda kullanılmasının sebebi budur.

    plastikler ile (polimer) ilgili olarak bilinmesi gereken şudur: polimerizasyon bir kimyasal tepkimedir. hammaddesi (monomer) dünyanın en zehirli malzemesi dahi olsa, polimerizasyondan sonra ortaya çıkan plastik, yepyeni bir kimyasal maddedir ve tamamen farklı özellikler taşır. monomerler birleşerek uzun zincirler oluştururlar ve kolay kolay bölünerek ilk hallerine dönüşemezler. bazıları, zincirden kopsalar bile, ilk hallerine değil, farklı bir kimyasala dönüşebilirler. hammaddesi zehirli olan bir plastiği, -dişleriniz sağlamsa- oturup afiyetle yiyebilirsiniz. midenize çöker, çıkarırken de zorlanırsınız, o kadar.

    plastiklerle ilgili olarak bilinmesi gereken bir başka şey de şudur: hiçbir kimyasal tepkime %100 dönüşüm sağlamaz. tepkimeye giren maddelerin bir bölümü, dönüşmeden kalır. bunlar büyük oranda geri kazanılır ve bir sonraki reaksiyona yeniden beslenir. bu arada, eser miktarda hammadde de mamülün içinde kalabilir. kalması istenmez, çünkü herşeyden önce ekonomik kayıptır. polimerizasyonda da bir miktar hammadde plastiğin yapısı içinde sıkışıp kalabilir. ancak bu, çok çok düşük bir orandadır. üreten fabrikanın teknolojisi ne kadar yüksekse, dönüşüm ve geri kazanım o kadar yüksektir. iyi fabrikanın malı pahalıdır.

    kıssadan hisse 1: ucuz etin yahnisi yavan olur. ucuz mal alıp, kalite beklemeyin.

    gelelim plastiğin içinde sıkışıp kalan monomere. bu, malzemenin içine eşit bir şekilde dağılmış vaziyettedir. bir kısmı iç yüzeye, bir kısmı etinin içinde, geri kalanı da dış yüzeye eşit olarak dağılmış vaziyettedir. sizi ilgilendiren, iç yüzeyde ve iç yüzeye yakın olarak bulunan kısmı bunun. zaten eser miktarda vardı, onun da yine küçük bir bölümünden bahsediyoruz. bunun beher kullanımdaki toksik etkisi ne olabilir? şöyle bir analoji kurabiliriz: kış günü, bolca akp kömürü dağıtılmış şehrinizde pencereyi açın, kafanızı dışarı uzatın, derin bir nefes alın, pencereyi kapatıp, içeri girin. işte o kadar.

    kıssadan hisse 2: takma kafana firketeden başka.

    edit: yazmayı unutmuşum, polikarbonat'dan bu kadar korkuyorsanız, damacanalı su da içmeyiniz. mavi, plastik damacanalar da polikarbonattan üretiliyor.
  • yeni moda moleküllerden..

    eskiden kızların pembe renkli plastik su mataraları olurdu.. arada çaktırmadan biz de içerdik o plastik kamışlarından.. leş gibi plastik kokardı.. su mu içiyorsun bali mi belli değildi.. patlamış kames topu kesip kafaya geçiren bir neslin sözcülüğünü yapıyorum.. bizim günahımız neydi?

    radyasyonlu fındık yedik biz 86-87 kışında.. hatta kardeşi olanlar o naylon poşetleri eve götürdü saf saf.. kimin annesi babası çıkıp hakkını aradı? kimsenin..

    bpa lısı bir yana, plastik biberonu bulamayıp cam kola şişesinden biberon yapan kadınlara sormak lazımdı eskileri.. sokak sütçüsünün sodalı sütleriyle büyüyen nesil şimdi bpa lı biberon diye ortalığı ayağa kaldıran meliscanların efecanların annesi babası.. bir sorun kendinize biz nasıl büyümüşüz diye..
  • bebek ve çocuk malzemelerinde de kullanılan bir tür madde yeni tanımıyla çocuklar için bir tür zehir.
    yakın bir geçmişte bpa içeren polikarbonat biberonlar canada'da yasaklandı ve bu yasak avrupa'da da yakında uygulanmaya başlayacak.
    bebek ve çocukları yavaş yavaş zehirleyen bu madde biberon memesi, yalancı meme*, biberon kapağı ve bebek yemek saklama kapları da dahil olmak üzere bir çok üründe mevcut. dikkat etmek lazım zira bu madde yüksek sıcaklıklarda çıldırıyor ve daha bir tehlikeli hale dönüşüyor. yani steril aletleri ve bulaşık makineleri tam bir bubi tuzağı.

    fda onaylı olarak içindeki bpa tolere edilebilir olarak belirtilen bir kaç marka var. aradım, buldum. ilgilenenler için..

    *avent: “via” besleme sistemi, tempo liners, avent pes biberonlar
    *medela: tüm biberonlar
    *bornfree: tüm biberon ve saklama kapları
    *sassy: mam biberonlar (ultivent), baby beslenme kiti
    *nuby: nuby natural touch

    liste daha uzun fakat türkiye'de bunlara ulaşılabiliyor. avent'in yeni üreticisi philips 'türkiye'de henüz bpa'sız ürün satışı başlamamıştır' şeklinde bir de açıklama yapmış sitesinde fakat güncelliği belli değil. sormak lazım.
    ayrıca bu maddenin mutfak kullanımı için tehlike sinyali şöyle veriliyor. plastik kap kacağınızın altına bakıyorsunuz; 4,5,6,7 sayılarından biri yazıyorsa yallah çöpe. cam sağlığı can sağlığı.
    pis dünya, bıktım valla.

    edit: bu madde neden biberonlarda yer alır ki diyenlere cevap olarak "parlaklık ve şeffaflık verici olduğu için" cevabı geliştirilmiş. bebek küvetlerinde, kaşıklarda, vs de de bu madde bulunuyor. en önemli ortaya çıkış şekli biberon ya da benzeri ürünün çizilmesi.
    (mesajı gönderen arkadaştan copy paste'dir.)
    bir de tölere de ederim tolere de kime ne*
  • karsinojen bir organik bileşen. çoğunlukla diyet yiyeceklerde ve plastikte bulunan bu maddenin erkeklerde düşük sayıda ve kalitesiz sperm üretimine, kadınlarda da göğüs kanserine yol açtığı bilinmektedir.
  • okyanuslara dökülen katı atık maddeler rüzgarlarla, akıntılarla pasifik okyanusu'nda japonya ve amerika arasında ama daha kuzeyde birikiyorlarmış. doğanın olayı buymuş. bu bölgede plastik maddeler içindeki bisphenol a denize karışmakta, oradan da balıklarda birikmekteymiş. amerika'da kanser araştırmalarında insanlar bızıklamışlar bızıklamışlar bisphenol a'nın bazı balıklardan da geldiğini bulmuşlar. bu balıklar amerika'ya nereden bolca geliyormuş, pasifik'in kuzeyindeki bu deniz parçasından. şimdi amerikalılar bu bölgeden avlanan balığı pek sokmazlarmış ülkelerine. bu bölge ton balığı avlaklarından biriymiş ve burada avlanan ton tayland'a yollanıp orada işleniyor, oradan da avrupa'ya yollanıyormuş. japonya da misal bu bölgede avcılık yapmazmış, yapsa da o balığı dışarı satarmış.
  • alışveriş fişlerinde de bulunan, fişteki yazıların daha net görünmesini sağlayan madde. alman bilimadamları (isviçreliler değil) bu maddenin kasa fişine dokunulduğunda tenden kana karışıp erkeklik hormonunu tahrip ettiğini belirlemişler*
  • metal kaplarda satılan yiyecek ve içeceklerde (konserveler, kutu içecekler, vs.) fazlasıyla bulunduğu ve vücuda çok yüksek oranlarda geçtiği tespit edilmiş:
    http://well.blogs.nytimes.com/…ed-soups-and-drinks/

    paranoyak olmak ile aç kalmak arasında tercih yapacağız bu gidişle.
  • 2 mol fenol 1 mol asetonun reaksiyonu ile sentezlenir. aseton yerine formaldehit kullanılırsa bisfenol f olur.
  • dişilik hormonu benzeri etkileri vardır ve bu nedenle cinsel istek kaybı, sperm kalitesinde azalma, çocuk yapma yeteneğinde kayıp, kilo alma, şeker hastalığı, erken puberte, prostat ve meme kanseri vb. benden uzak dursun diyosanız plastik ve teneke kutulardan ziyade cam kutuları/kapları tercih edin.
  • 'günde 600 litre damacana su içmedikçe kanser etkisi yok' şeklinde açıklamalar var. sanırım bu açıklamalar ilk kez kullanılan bir damacana için. 600 defa kullanılan, artık içindeki suyu bile göremediğimiz damacanaları satan sucuları kim denetleyecek?
hesabın var mı? giriş yap