hesabın var mı? giriş yap

  • almanya da 20 bin euroya sifir araba var. bizim ulkemizde degil 20 bin lirayi yine 20 bin euroya araba yok. adamlarin 20 bin euroya aldigi arabayi biz 350 bin liraya aliyoruz.

    böyle böyle milleti uyuttular. ama artik papaz yemiyor.

  • şimdi herkes puanını yazacak buraya. ben de yazayım ama bir faydam dokunsun insanlığa.

    puanımı bir önceki sınava göre %1.41 oranında arttırmışım. eğer bir önceki sınavımda 5 puan eksik alsaydım puanımı %7.76 kadar arttırmış olacaktım. buna göre bu sınavdan aldığım puanı siz hesaplayın bakalım gençler. ilkbahar dönemine hazırlık olur hem.

  • ben bir tahmin yapayım biri yakışıklı ama sana çok pas vermiyor. ne geliyor ne gidiyor ve sen aşıksın. diğeri tam tersi beğenmiyorsun ama sana çok ilgi gösteriyor. duygularını önemsiyor seni mutlu ediyor o yüzden ondan da vazgeçemiyorsun.

  • kendisine şiir yazdığım über alman forvet:

    fiorentina'daki hali sakın unutma
    beşiktaş'a dil uzatma sebepsiz
    sen yine top oynardın ama
    euro 2016'ya gidemezdin şerefsiz.

  • aşağıdaki yazıda doppler etkisi ni konu ile pek de ilgisi olmayan insanlara açıklamak amaçlanmıştır. bu amacın ne derece gerçekleştirilebileceği pek bir meçhuldur.

    doppler etkisi, çıkış yolu olarak bir anlamda izafiyet teorisine benzerlik gösterir. her iki teori de basit bir prensibe dayanmaktadır.
    ses ve ışık dalgalarının belirli bir ortamda (ör: havada ya da suda ) yayılma hızları, sabittir.

    yani, yürüyen bir adamın sesi de, saatte 150 km hızla ilerleyen bir arabanın camından kafasını çıkarıp bağıran bir adamın sesi de sn. de 340m yol alır. ali'ye durduğunuz yerden ali topu at deseniz de, koşarak bağırsanız da sizden yeterince uzaktaki ali, size kıl değilse topu aynı süre geçtikten sonra size atacaktır. benzer bir şekilde elinizde tuttuğunuz fenerden çıkan ışık, 300km ile giden bir arabanın farlarından çıkan ışıktan daha yavaş, ya da hızlı değildir. her ikisi de saniyede 300 bin km yol alırlar. arabanın hızı bu rakama eklenmez. bunun sebebi, herhangi bir ortamda ilerleyen dalganın yayılma hızı, sizin kaynağı iterek ya da çekerek değiştirebileceğiniz bir değer olmamasıdır. sesin ışıktan daha yavaş ilerlemesinin sebebi, bizim yeterince itemememiz değildir. bunlar kendiliğinden olur *.

    özetle, hareket eden bir ses kaynağından çıkan ses, her yönde aynı hızla yayılır. ancak hareketin yönüne göre ses dalgalarının hızı değişmese de, formu değişir. kaynağın hareket ettiği yönde ,ses dalgaları sıkışır (bir yayı iki ucundan bastırarak sıkıştırdığınızı düşünün) sıkışmış dalgaların frekansı ve genliği * artar. frekansı arttığı için daha ince (tiz), genliği (bkz: genlik) arttığı için daha şiddetli duyulur. ses kaynağının hareket yönünün tersine yayılan dalgalar ise sıkışmaz, yayılırlar (bir yayı iki ucundan çekerek uzattığınızı düşünün). yani, frekansı, genliği * azalır. sesin frekansı azaldığı için daha kalın (pes), genliği azaldığı için de daha zor duyulur. yukarıdaki dalga frekans sıkışma genleşme vs. bir anlam teşkil etmediği takdirde, kişi rüzgara karşı işeyen adam ile rüzgarı arkasına alarak işeyen adamı düşünmekte serbesttir.
    açıklanmaya çalışılan olaylar aşağıda harika bir örnekle özetlenmiştir.

    yakın bir arkadaşınız sizden 1 km uzaklıkta saatte 60 km hızla * size doğru gelmektedir. bu hızla giderse, kendisi tam tamına 1 dk. sonra yanınızda olacaktır. deneye başlamadan hemen hatırlatalım, 1km uzaklıktaki bir ses kaynağından çıkan ses yaklaşık 3 sn sonra tarafınızca duyulacaktır. arkadaşınız, kendisine daha önceden söylediğiniz üzere sizden tam 1 km uzaktayken arabanın kornasına basmaya başlasın. arkadaşınız kornaya bastığı andan 3 sn sonra siz korna sesini duymaya başlayacak, araç yanınıza geldiği anda arkadaşınız kornaya basmayı bırakacak,ikiniz de aynı anda korna sesinin kesildiğini duyacaksınız*. ancak arkadaşınıza sorduğunzda kendisi 60sn boyunca kornaya basmış, siz ise sadece 57sn boyunca korna sesi duymuşsunuzdur. 3sn. ye ne olmuştur?* ses dalgalarının titreşimleri, frekansı, 57 saniye içine sıkışmış, daha tiz ve daha şiddetli duyulmuştur. benzer bir şekilde arkadaşınıza yanınızdan geçerken kornaya basmasını ve sizden tam 1km. uzaklaştığında elini kornadan çekmesini söyleseniz, arkadaşınız yine 60sn boyunca kornaya bastığını söyleyecek, siz ise arkadaşınız elini kornadan çektikten 3sn sonra sesin kesildiğini anlayacak, dolayısıyla 63sn korna sesi işiteceksiniz*. merak etmeyin yine zamanda bir atlama vs, gerçekleşmemiş, sadece duyduğunuz sesin frekansı ve şiddeti düşmüştür.

    bu örnek sadece ses dalgaları için değil herhangi bir elektromanyetik dalga için de geçerlidir. radarlar belirli bir frekansta gönderdikleri dalgaların, cisimlere çarpıp yansıdıktan sonra geri gelen dalganın frekans değişimine bakarak objelerin radara yaklaşıp yaklaşmadığını ve hızlarını belirler.
    izafiyet teorisi ise ışığın hızının değişmemesine dayanır. yukarıda anlatılanlara ek olarak ışığın duran yda hareket eden gözlemciye göre hızının hep sabit olduğu var sayımı vardır. bu varsayımla örneğimize geri dönersek, aracın şoförüne göre, aracın hızı ne olursa olsun, yanından geçen bir ışığı yine ışık hızında görecektir (bkz: görecelik) (bkz: bağıl hız). ses için bu önerme geçerli değildir, ses hızını geçen bir uçağın önündeki bir plot, arkadaki motorun havada çıkardığı gürültüyü duyamaz. bu varsayımın altında, geriye değiştirelebilen tek bir değişken kalmaktadır. zaman. aynı deney, makro ölçülerde ve ışık hızına yakın süratlerde gerçekleştirildiği takdirde, aracın gittiği yönden bağımsız olarak arkadaşınız, araç içerisinde 57sn geçirmiş ve yaşamış, siz ise kendisini 60sn mal gibi beklemiş olursunuz. (bkz: ürkütücü ama gerçek). bu hadise bir çok bilim adamı ve okuyucuda aynı duyguyu uyandırmıştır (bkz: hadi len). günümüz atom saatleriyle (uydularda ve haberleşmede kullanlır saniyenin milyon x milyon da birini ölçer) yapılan deneylerde, yörüngede yüksek hızlarda dolaşan bir atom saati, yerdeki esine gore, einstein tarafından bulunmuş olan denkleme bağlı olarak geri kalmaktadır.

    kaynakça:

    malcolm in the middle: dewey bir bölümde doppler olayını anlatmıştır.

    trt2: bir programda araba deneyi yapılmıştı. (isik hizinda olan degil, oteki)

  • 5 gün değil ama en azından 1 gün verilmesi gerçekten hak olan izindir. sadece karın ağrısıyla açıklanacak bir sıkıntı değil çünkü miden bulanıyor, başın ağrıyor tüm bağırsak sistemin çöküyor. işe giderken toplu taşıma falan da kullanıyorsan gerçek bir işkence. bunun az -çok tehlikeli iş grubuyla da alakası yok. ofis çalışanıyım yine olmuyor. ki acı eşiğim epey yüksektir. ayda 1 günden kimse batmaz bence. insanlık hakkı kadar doğal bir hak bu da.

  • martin scorsese'nin son filmi killers of the flower moon filmi vizyona girdiğinden beridir herkesin gözbebeği. gerçi film aslında bir streaming filmi ama ülkemin sinema severleri filmi övüp duruyor.

    fakat hakkında onlarca şey okuduğum filmde kimse merak edip perde arkasına bakmamış.

    eskiden filmler izleyenlerde araştırma merakı uyandırırdı.

    film, amerikan tarihinde önemli bir yeri olan osage cinayetlerine odaklanıyor.

    osageler, petrol bulup zenginleşen bir kızılderili kabilesidir.

    yerli amerikalılar ile avrupalı yerleşimciler ve onların kuzey amerika yerli halkını büyük ölçüde yerinden eden torunları arasındaki ilişkinin uzun tarihinde, pek çok adaletsizlik ve trajedi yaşandı.

    zaman geçtikçe, şiddet ve ihlal edilen anlaşmalar, yalan, kötü muamele ve katliam hikayeleri giderek daha fazla gün yüzüne çıkmaya başladı.

    ancak 1920'lerde osage kabilesinin pek çok üyesinin öldürülmesiyle ilgili olaylar günün manşetlerinde yer almasına rağmen, amerikan tarihinin bu rahatsız edici bölümü uzun süre büyük ölçüde bilinmiyordu.

    1920'lerde amerikan kamuoyu, oklahoma'daki osage nation'da ortaya çıkan bir cinayet gizemiyle şaşkına dönmüştü. petrol zenginlikleri nedeniyle osageler dünyanın kişi başına düşen en zengin halklarından biri haline gelmişti. 1921'de osage ulusu'nun üyeleri öldürülmeye başlandı ve meselenin özüne inmek için fbı'ın olaya dahil olması gerekti.

    yönetmen martin scorsese, 2023 yapımı killers of the flower moon filminin temeli olarak yazar david grann'in olaylara ilişkin araştırmalarını kullandı.

    kitap

    görsel

    beyaz yerleşimin genişlemesi nedeniyle batıya, kansas'a itilen ve yollarına devam etmeleri için baskı altında olan osageler, 1865'te kendi rezervasyonlarını satın alan birkaç kızılderili halkından biri oldu.

    cherokee'lerden, delaware büyüklüğünde bir kızılderili bölgesi (daha sonra ki adı oklahoma olacaktı) satın aldılar.

    arazi büyük ölçüde kayalık, engebeli ve verimsizdi ve osageler buranın beyazların pek ilgisini çekmeyeceği sonucuna vardı.

    görsel
    görsel

    yanılıyorlardı.

    1890'larda topraklarında petrol keşfedildi. 1906 tarihli osage tahsis yasası uyarınca, arazinin maden hakları abd hükümetinin emanetinde tutuldu, ancak maden kiralama hakları osage'lere ödendi ve onlar da hızla zenginleşti.
    görsel

    1920'lere gelindiğinde osage topraklarındaki kuyular, bugünün yılda yaklaşık 400 milyon dolarlık petrol eşdeğerini üretiyordu.

    görsel
    görsel
    görsel

    osage'lerin geleneksel yaşam tarzı kökten değişti. çadırların yerini hizmetlilerin çalıştığı konaklar aldı. osage lüks otomobiller (bazen birkaç otomobil) satın aldı ve şoförler kiraladı.

    beyaz oportünistler ve dolandırıcılar, kongreyi etki altına aldılar ve osage'lerin petrol konusunda beceriksiz olduklarına dair evraklar hazırlatıp osage'lerin adına kendilerini petrol kuyularına ve ticaretine vasi atadılar.
    görsel

    osage ulusu'nun her üyesinin bir tapu hakkı vardı, bu da ulusun gelirinden pay anlamına geliyordu. ölüm halinde haklar yakınlarına geçiyordu.

    bir ailede meydana gelen bir dizi ölüm, bir komplo şüphesini uyandırdı ve 1920'lerin başlarında toplum genelinde meydana gelen cinayetler, terör hükümdarlığı olarak bilinmeye başlandı.

    mayıs 1921'de anna brown adında bir osage kadını, pawhuska-fairfax yolundaki grayhorse yakınındaki bir vadide, başının arkasından vurulmuş olarak bulundu.

    görsel

    brown'ın hakları annesi lizzie q. kyle'a geçti.

    yaklaşık iki ay sonra lizzie de uzun süren hastalığa yenik düşerek ölmüştü. (zehirlenme şüphesi vardı.)

    görsel

    şubat 1923'te lizzie'nin yeğeni henry roan arabasında başından vurulmuş halde bulundu.

    bir aydan biraz daha uzun bir süre sonra, lizzie'nin kızlarından biri olan rita ve bill smith ile kocası, evlerinin bombalanması sonucu hayatını kaybetti.

    hayatlarından endişe ederek, etrafı bekçi köpekleriyle çevrili bu eve taşınmışlardı.

    anna, lizzie ve rita'nın hakları, lizzie'nin geriye kalan tek kızı mollie'ye geçti; mollie, oklahoma'ya göç etmiş yakışıklı ama fakir bir teksaslı olan ernest burkhart ile evliydi.

    pawhuska-fairfax bölgesindeki pek çok kişi gibi burkhart da, "osage tepeleri kralı" olarak bilinen, tefeci bankacılık ve ticari çıkarlara sahip, varlıklı bir sığır çiftçisi olan amcası william k. hale'e borçluydu.

    yerel kolluk kuvvetleri artan cinayetleri çözemediğinde, osage kabile konseyi, mayıs 1924'ten itibaren j. edgar hoover tarafından yönetilen fbi'ın öncüsü olan soruşturma bürosu'ndan gelen yardım için federal hükümete başvurdu.

    hoover, eski bir teksas korucusu olan thomas white'ı soruşturmayı yönetmekle görevlendirdi.

    cinayetlerin arkasında roan için sahte bir hayat sigortası poliçesinden yararlanarak 25.000 dolar toplayan hale'in olduğuna ikna olan white, kanıt bulmak için üç gizli ajanı (john burger, frank smith ve john wren) gönderdi.

    mayıs 1926'da adi bir suçlu olan kelsey morrison, hale tarafından anna brown'u öldürmek için tutulduğunu itiraf etti. ifadesi ayrıca, hale tarafından mollie kyle ile evlenmeye zorlanan burkhart'ın da kendisini onun tapu haklarını devralacak ve ardından aile üyelerinin öldürülmesine katılacak konuma getirdiğini de içeriyordu.

    sonuçta hale, burkhart ve başka bir suç ortağı frank ramsey cinayetten suçlu bulundu ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı, ancak sonunda şartlı tahliye edildiler.

    60'tan fazla kişinin hayatına mal olan osage cinayetlerinin gölgesinin hâlâ oklahoma'nın osage ilçesi üzerinde asılı durduğuna inanılıyor.

    işte olaylar bundan ibaret.

    kaynak; kitap, linklenmiş sayfalar... resimler getty ımages haber kaynakları yahoo'dan bulunmuştur.

    edit: streaming olayına değinmemin nedeni; boğa boğa filmi festivalde gösterilince "streaming filminin festivalde ne işi var" diyen sinema yazarlarının apple tv+ filmi övmesinden... lafım onlara.

  • her hafta birilerine ''izlemeyin kardeşim'' diyen murat bardakçı da bu lafı duydu*

    m. bardakçı: nurhan hoca minyatür anlatmasın, konuğun sözünü kesme, konu dışına çıkmayın, erhan bir sus konuşayım, işimin gücümün arasında sizi izliyorum.

    e. afyoncu: izleme kardeşim, otur kitabını yaz.